rabia
Thu 11 March 2010, 10:44 am GMT +0200
Müsabaka
At Ve Ok Yarışması
Mesafe ve hedef malum olmak kaydıyla at yarışı yapmak ve ok atmak sahihtir.
Müsabıklardan birisi para çıkarır. Para çıkaran müsabakayı kazanırsa parasını geri alır. Diğeri müsabakayı kazanırsa bunun parasını O alır.
İkisi para çıkarıp müsabakaya girerse caiz olmaz. Ancak müsabık sayısı üç olursa ikisinin para çıkarması caiz olur. Bunlardan müsabakayı kazanan paraları alır.
Para vermeyen şahıs geride kalırsa paranın bir kısmından sorumlu olmaz. Yani herhangi bir şey ödemez.
At Ve Deve Yarışı
Müsabaka, iki veya daha fazla kişinin at veya deve gibi koşu yapabilen hayvanlara binip yarışmasıdır.
Müsabaka, Resulullah (s.a.v.)´den bize miras kalan bir sünnettir.
Müsabakalar kitap ve sünnet ile meşru kılınmıştır.
Allahu Teala şöyle buyurmuştur:
"Düşmana karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Bununla Allah´ın düşmanı ve kendi düşmanlarınızı korkutursunuz.´´ (Enfal: 8/60)
Peygamberimiz (s.a.v.) bizzat deve yarışını yapmışlardır. [1]
Müsabakadaki asıl gaye, gerektiğinde savaşa hazırlıklı olmak ve bir kuvvet gösterisi olursa sünnettir. Ama övünmek ve kibirlenmek gayesiyle yapılırsa haramdır. Çünkü bütün ameller niyetlere göre değerlendirilir. Müsabaka yarışmalarında ne savaşa hazırlık, ne övünmek ve ne kibirlenmek kastedilmezse o zaman mubah sayılır. Çünkü vücuda faydalı fiziki geliştirmeyi ve cesareti arttırıcı bir nevi spordur.
[1] Buhari, 410.
Müsabaka Çeşitleri:
At ya da deve yarışlarının çeşitli şekilleri ve hükümleri vardır. Bir kısmı mubah, bir kısmı da haramdır. Bu konuda tespit edilen esaslar şunlardır:
1- Yarışa katılanlardan birinin diğerine bir şey vadetmesiyle yapılan yarıştır. Mesela kişinin karşıdaki yarışmacıya, ´Eğer beni geçersen sana bu kadar para vereceğim, kaybedersen senden hiç bir şey almayacağım´ demesiyle yapılan bu anlaşma müsabakası caizdir. Çünkü tek taraftan ortaya para veya mal konulur ki kumar kapsamına girmez.
2- Yarışa katılan iki kişiden başka üçüncü bir şahıs tarafından bu yarışı kazanana belirli bir para veya mal vereceğini bildirmesiyle düzenlenen yarışma şeklidir. Mesela kişinin ´Sizden kim yarışı kazanırsa şu kadar para ona vereceğim´ demesidir ki bu da caizdir. Çünkü bunda yine kumar şekli yoktur ve faydalı olan bir yarışa teşvik söz konusudur.
3- Yarışmaya katılanlardan her birinin belli bir miktar para ya da mal ortaya koyması ve yarışı kazanana verilmesiyle yapılan yarış şeklidir. Bu kumar kapsamına girdiği için caiz değildir ve kesinlikle haramdır.
Müsabakanın Şartları:
Müsabakanın şartlarını şöylece sıralayabiliriz:
1. Yarışmacıların başlangıç ve bitiş noktalarını bilmesi.
2. Yarışmaya katılacak atlar ya da develerin belli olması.
3. At ya da develerin birbirinin dengi olması.
4. Müsabakada şart koşulan meblağın bütün yarışmacılar tarafından bilinmesi.
5. Mükafatın yarışmacılar dışında başkası veya başkaları tarafından karşılanması gerekir.
Münadala (Ok Veya Silah Yarışması)
Münadala, ok veya silah ile yapılan yarışmalardır. At ve deve yarışmalarında olduğu gibi savaşa kuvvet hazırlığı veya eğitim amacıyla yapılırsa sünnettir.
Münadalanın meşru oluşu kitap ve sünnet ile sabittir.
Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
"Düşmana karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın." (Enfal: 8/60)
Gerek müsabaka ve gerekse münadalanın araçlarını peygamberimiz (s.a.v.) şöyle bildirmiştir:
"Yarışlar ancak deve, at ya da ok ile olur." [1]
Atış yapan her türlü silahlar ok hükmündedir.
At ve deve yarışlarında olduğu gibi ok ve silah yarışmasının da iki çeşidi caiz biri de kumar olması sebebiyle haramdır.
Münadalanın şartları:
1. Hedef noktasının belli olması, silahla atış yapılacaksa mermi sayısının belli olması.
2. Silah cinslerinin aynı olması. Yani biri tabanca ile diğeri tüfek ile atış yapırsa caiz değildir.
3. Şart koşulan meblağın belli olması gerekir.
Oyun Ve Eğlenceler
Eğlenceler, insanı düşünmekten ve ibret almaktan meşkul eden gerçek bir hakikati olmayan her şeydir. Oyun ise tiyatro, komedi, şarkı ve benzer gibi şeylerdir. Eğlenceler hükümlerine göre üç kısma ayrılır:
1- Haram olan eğlenceler: Kişi ve toplum yapısına zarar veren her çeşit eğlencedir. Bu eğlenceleri düzenlemek, yapıldığı yerde bulunmak da haramdır. Mesela, insanı farz olan ibadetlerden veya dünyevi geçim işlerinden alıkoyan, insana yalan yahut çirkin huy alıştırmaya sebep olan her çeşit oyun ve eğlence haramdır. Bunlar, sazlı ve çalgılı pavyon, gazino ve düğün gibi eğlence yerlerinde yahut kadınların sahnelere çıkarılarak şarkı ve türkü söyletildiği eğlence türleridir.
2- Mekruh olan eğlenceler: Kişi veya topluma faydalı bir iz bırakmayan eğlencelerdir. Mesela faydasız güldürü ve mizahların yapıldığı toplantılarda bulunmak. Bu tür eğlenceler zamanı boşa harcadığı ve kişiyi gayri ciddiyete sevkettiği için mekruhtur.
3- Mubah: Kişi ve toplum yapısında faydalı izler bırakan eğlence ve oyun türleridir. Bu tür oyunlar faydanın Önemine göre bazen de sünnet derecesine çıkar. Mesela meşru olan at, ok ve silah yarışları, savaşa ve şahsiyete faydalı olan diğer oyunlar gibi.
Oyunlar
İnsanlar arasında yaygın olan oyunlar, genel hatlarıyla haram ve mubahtır. Ancak mubah olanlar da sınırı aşarsa mekruh ve hatta bazen de haram hükmüne girer. Şöylece açıklayalım:
1- Satranç ve dama gibi zihni meşgul edip bununla beraber zihni ve düşünceyi hareket geçiren oyunlar. Bunlar zihnin gelişmesine ve düşünme kabiliyetine bir faydası olduğu sürece mubahtır. Ama bu faydayı aşarak fazla bir bağımlılık kazanıldığı zaman mekruh olur. Bağımlılık daha da artarsa insanı dini vecibelerden uzaklaştırıp dünyevi işlerden de alıkoyacak boyutlara ulaşırsa haram olur.
Tavla, tombala, zar ve her çeşit iskambil ve benzeri oyunlar: Bunlar insanın düşünme kabiliyetini körleştirdiği ve işi şansa bıraktığı için haramdır. Çünkü bu tip oyunlar insanın akıl ve hayaline şansı lanse ettirirler. Hal böyle olunca kişi ve topluma zararlı izler bırakan oyunlar olur ki bunlar haram hükmüne girer.
2- Hayvanları dövüştürme yoluyla yapılan eğlenceler de haramdır. Mesela hak arasında zevk için düzenlenen horoz döğüşleri, koyun, keçi, boğa ve deve güreşlerinin de tertiplenmesi haramdır. Çünkü bu tür eğlenceler de hayvanlara eziyet vardır. Çoğu zaman hayvanların ölümüne bile sebebiyet verir.
3- Vücuda zarar vermeyen ve insana kuvvet kazandıran savaş taktiği ve savunmayı öğreten güreşler mubahtır. Hatta bazen de sünnet olur. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.) Rukane isminde bir şahısla güreş yapmış ve onu mağlup etmiştir. Kemik kırmaya ve yaralamaya vesile olabilecek, vücutta zararlı izler bırakan her çeşit güreş de haramdır. Mesela boks ve taek-wando bunların başında gelir. Yukarıda sayılan mubah oyunlardan hangisi olursa olsun, araya mal veya para gibi bir iddia girdiğinde caiz olmaz. Bu mal tek taraftan, her iki taraftan veya bir başkası tarafından karşılansın farketmez, haram hükmüne girer.
[1] Ebu Davud, 2574; Tirmizi, 1700.
At Ve Ok Yarışması
Mesafe ve hedef malum olmak kaydıyla at yarışı yapmak ve ok atmak sahihtir.
Müsabıklardan birisi para çıkarır. Para çıkaran müsabakayı kazanırsa parasını geri alır. Diğeri müsabakayı kazanırsa bunun parasını O alır.
İkisi para çıkarıp müsabakaya girerse caiz olmaz. Ancak müsabık sayısı üç olursa ikisinin para çıkarması caiz olur. Bunlardan müsabakayı kazanan paraları alır.
Para vermeyen şahıs geride kalırsa paranın bir kısmından sorumlu olmaz. Yani herhangi bir şey ödemez.
At Ve Deve Yarışı
Müsabaka, iki veya daha fazla kişinin at veya deve gibi koşu yapabilen hayvanlara binip yarışmasıdır.
Müsabaka, Resulullah (s.a.v.)´den bize miras kalan bir sünnettir.
Müsabakalar kitap ve sünnet ile meşru kılınmıştır.
Allahu Teala şöyle buyurmuştur:
"Düşmana karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Bununla Allah´ın düşmanı ve kendi düşmanlarınızı korkutursunuz.´´ (Enfal: 8/60)
Peygamberimiz (s.a.v.) bizzat deve yarışını yapmışlardır. [1]
Müsabakadaki asıl gaye, gerektiğinde savaşa hazırlıklı olmak ve bir kuvvet gösterisi olursa sünnettir. Ama övünmek ve kibirlenmek gayesiyle yapılırsa haramdır. Çünkü bütün ameller niyetlere göre değerlendirilir. Müsabaka yarışmalarında ne savaşa hazırlık, ne övünmek ve ne kibirlenmek kastedilmezse o zaman mubah sayılır. Çünkü vücuda faydalı fiziki geliştirmeyi ve cesareti arttırıcı bir nevi spordur.
[1] Buhari, 410.
Müsabaka Çeşitleri:
At ya da deve yarışlarının çeşitli şekilleri ve hükümleri vardır. Bir kısmı mubah, bir kısmı da haramdır. Bu konuda tespit edilen esaslar şunlardır:
1- Yarışa katılanlardan birinin diğerine bir şey vadetmesiyle yapılan yarıştır. Mesela kişinin karşıdaki yarışmacıya, ´Eğer beni geçersen sana bu kadar para vereceğim, kaybedersen senden hiç bir şey almayacağım´ demesiyle yapılan bu anlaşma müsabakası caizdir. Çünkü tek taraftan ortaya para veya mal konulur ki kumar kapsamına girmez.
2- Yarışa katılan iki kişiden başka üçüncü bir şahıs tarafından bu yarışı kazanana belirli bir para veya mal vereceğini bildirmesiyle düzenlenen yarışma şeklidir. Mesela kişinin ´Sizden kim yarışı kazanırsa şu kadar para ona vereceğim´ demesidir ki bu da caizdir. Çünkü bunda yine kumar şekli yoktur ve faydalı olan bir yarışa teşvik söz konusudur.
3- Yarışmaya katılanlardan her birinin belli bir miktar para ya da mal ortaya koyması ve yarışı kazanana verilmesiyle yapılan yarış şeklidir. Bu kumar kapsamına girdiği için caiz değildir ve kesinlikle haramdır.
Müsabakanın Şartları:
Müsabakanın şartlarını şöylece sıralayabiliriz:
1. Yarışmacıların başlangıç ve bitiş noktalarını bilmesi.
2. Yarışmaya katılacak atlar ya da develerin belli olması.
3. At ya da develerin birbirinin dengi olması.
4. Müsabakada şart koşulan meblağın bütün yarışmacılar tarafından bilinmesi.
5. Mükafatın yarışmacılar dışında başkası veya başkaları tarafından karşılanması gerekir.
Münadala (Ok Veya Silah Yarışması)
Münadala, ok veya silah ile yapılan yarışmalardır. At ve deve yarışmalarında olduğu gibi savaşa kuvvet hazırlığı veya eğitim amacıyla yapılırsa sünnettir.
Münadalanın meşru oluşu kitap ve sünnet ile sabittir.
Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
"Düşmana karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın." (Enfal: 8/60)
Gerek müsabaka ve gerekse münadalanın araçlarını peygamberimiz (s.a.v.) şöyle bildirmiştir:
"Yarışlar ancak deve, at ya da ok ile olur." [1]
Atış yapan her türlü silahlar ok hükmündedir.
At ve deve yarışlarında olduğu gibi ok ve silah yarışmasının da iki çeşidi caiz biri de kumar olması sebebiyle haramdır.
Münadalanın şartları:
1. Hedef noktasının belli olması, silahla atış yapılacaksa mermi sayısının belli olması.
2. Silah cinslerinin aynı olması. Yani biri tabanca ile diğeri tüfek ile atış yapırsa caiz değildir.
3. Şart koşulan meblağın belli olması gerekir.
Oyun Ve Eğlenceler
Eğlenceler, insanı düşünmekten ve ibret almaktan meşkul eden gerçek bir hakikati olmayan her şeydir. Oyun ise tiyatro, komedi, şarkı ve benzer gibi şeylerdir. Eğlenceler hükümlerine göre üç kısma ayrılır:
1- Haram olan eğlenceler: Kişi ve toplum yapısına zarar veren her çeşit eğlencedir. Bu eğlenceleri düzenlemek, yapıldığı yerde bulunmak da haramdır. Mesela, insanı farz olan ibadetlerden veya dünyevi geçim işlerinden alıkoyan, insana yalan yahut çirkin huy alıştırmaya sebep olan her çeşit oyun ve eğlence haramdır. Bunlar, sazlı ve çalgılı pavyon, gazino ve düğün gibi eğlence yerlerinde yahut kadınların sahnelere çıkarılarak şarkı ve türkü söyletildiği eğlence türleridir.
2- Mekruh olan eğlenceler: Kişi veya topluma faydalı bir iz bırakmayan eğlencelerdir. Mesela faydasız güldürü ve mizahların yapıldığı toplantılarda bulunmak. Bu tür eğlenceler zamanı boşa harcadığı ve kişiyi gayri ciddiyete sevkettiği için mekruhtur.
3- Mubah: Kişi ve toplum yapısında faydalı izler bırakan eğlence ve oyun türleridir. Bu tür oyunlar faydanın Önemine göre bazen de sünnet derecesine çıkar. Mesela meşru olan at, ok ve silah yarışları, savaşa ve şahsiyete faydalı olan diğer oyunlar gibi.
Oyunlar
İnsanlar arasında yaygın olan oyunlar, genel hatlarıyla haram ve mubahtır. Ancak mubah olanlar da sınırı aşarsa mekruh ve hatta bazen de haram hükmüne girer. Şöylece açıklayalım:
1- Satranç ve dama gibi zihni meşgul edip bununla beraber zihni ve düşünceyi hareket geçiren oyunlar. Bunlar zihnin gelişmesine ve düşünme kabiliyetine bir faydası olduğu sürece mubahtır. Ama bu faydayı aşarak fazla bir bağımlılık kazanıldığı zaman mekruh olur. Bağımlılık daha da artarsa insanı dini vecibelerden uzaklaştırıp dünyevi işlerden de alıkoyacak boyutlara ulaşırsa haram olur.
Tavla, tombala, zar ve her çeşit iskambil ve benzeri oyunlar: Bunlar insanın düşünme kabiliyetini körleştirdiği ve işi şansa bıraktığı için haramdır. Çünkü bu tip oyunlar insanın akıl ve hayaline şansı lanse ettirirler. Hal böyle olunca kişi ve topluma zararlı izler bırakan oyunlar olur ki bunlar haram hükmüne girer.
2- Hayvanları dövüştürme yoluyla yapılan eğlenceler de haramdır. Mesela hak arasında zevk için düzenlenen horoz döğüşleri, koyun, keçi, boğa ve deve güreşlerinin de tertiplenmesi haramdır. Çünkü bu tür eğlenceler de hayvanlara eziyet vardır. Çoğu zaman hayvanların ölümüne bile sebebiyet verir.
3- Vücuda zarar vermeyen ve insana kuvvet kazandıran savaş taktiği ve savunmayı öğreten güreşler mubahtır. Hatta bazen de sünnet olur. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.) Rukane isminde bir şahısla güreş yapmış ve onu mağlup etmiştir. Kemik kırmaya ve yaralamaya vesile olabilecek, vücutta zararlı izler bırakan her çeşit güreş de haramdır. Mesela boks ve taek-wando bunların başında gelir. Yukarıda sayılan mubah oyunlardan hangisi olursa olsun, araya mal veya para gibi bir iddia girdiğinde caiz olmaz. Bu mal tek taraftan, her iki taraftan veya bir başkası tarafından karşılansın farketmez, haram hükmüne girer.
[1] Ebu Davud, 2574; Tirmizi, 1700.