ezelinur
Wed 19 January 2011, 06:30 pm GMT +0200
077-MÜRSELAT SURESİ
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
[077.001-2] Andolsun, marûf ile gönderilmişlere. Ve pek sür'atle esmekle esenlere.
[077.003] Ve yaymakla yayıverenlere.
[077.004] Sonra ayrılmakla ayıranlara.
[077.005] Sonra bir öğüt bırakanlara.
[077.006] Özür dilemek veya korkutmak için.
[077.007] Şüphe yok ki vaad olunduğunuz şey, elbette vukû bulacaktır.
[077.008-9] Artık o zaman ki, yıldızların ziyaları gider. Ve o vakit ki, gök yarılır.
[077.010] Ve o an ki, dağlar dağılıverir.
[077.011] Ve o zaman ki, peygamberlere mahdut bir müddet verilmiş olur.
[077.012-3] Hangi vakti tâcil olundu? Ayırma gününe (tecil edildi).
[077.014] O ayırma gününün ne olduğunu sana ne bildirdi?
[077.015-16] O gün vay haline yalanlayanların. Evvelkileri helâk etmedik mi?
[077.017-18] Sonra arkadakilerini onlara tâbi kılarız. İşte günahkârlara böyle yaparız.
[077.019] O gün vay haline yalanlayanların.
[077.020] Sizi bir değersiz sudan yaratmadık mı?
[077.021] İmdi onu bir sağlam karargâhta (bulunur) kıldık.
[077.022] Bir malum müddete kadar.
[077.023] İşte Biz kâdir olduk, artık ne güzel kâdir olanlarız.
[077.024] O gün vay haline yalanlayanların.
[077.025-6] Biz yeri bir toplantı mevzii yapmadık mı? Dirilere ve ölülere.
[077.027] Ve orada yüksek, sabit dağlar kıldık, ve size bir tatlı su içirdik.
[077.028-29] O gün vay haline yalanlayanların. Kendisini yalanladığınız şeye gidiniz.
[077.030-31] Üç kola ayrılmış olan bir gölgeye gidiniz. Ne gölgelendiricidir ve ne de alevden koruyabilir.
[077.032-33] Şüphe yok ki, o köşk gibi kıvılcımlar atar. Sanki o birer sarı erkek develerdir.
[077.034-35] O gün vay haline yalanlayanların. Bu bir gündür ki, konuşamazlar.
[077.036] Ve onlar için izin verilmez, itizarda da bulunamazlar.
[077.037-38] O gün vay haline yalanlayanların. İşte bu, ayırdetme günüdür, sizleri de evvelkileri de toplayıverdik.
[077.039-40] Artık sizin için bir hile var ise hemen bana hilede bulunun. O gün vay haline yalanlayanların.
[077.041] Şüphe yok ki, muttakîler ise gölgelerde ve çeşmelerdedirler.
[077.042] Ve canlarının istediğinden meyveler (içindedirler).
[077.043] Yeyiniz ve içiniz, afiyet olsun yapar olduğunuz şey sebebiyle.
[077.044] Şüphe yok ki, Biz muhsin olanları işte böyle mükâfaatlandırırız.
[077.045-7] O gün vay haline yalanlayanların. Yeyiniz ve menfaatleniniz biraz, muhakkak ki, siz günahkârlarsınız. O gün vay haline yalanlayanların.
[077.048] Onlara «Rükû ediniz!» denildiği zaman rükû etmezler.
[077.049] O gün vay haline yalanlayanların.
[077.050] Artık bundan sonra hangi bir söze inanıverirler?
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
[077.001-2] Andolsun, marûf ile gönderilmişlere. Ve pek sür'atle esmekle esenlere.
[077.003] Ve yaymakla yayıverenlere.
[077.004] Sonra ayrılmakla ayıranlara.
[077.005] Sonra bir öğüt bırakanlara.
[077.006] Özür dilemek veya korkutmak için.
[077.007] Şüphe yok ki vaad olunduğunuz şey, elbette vukû bulacaktır.
[077.008-9] Artık o zaman ki, yıldızların ziyaları gider. Ve o vakit ki, gök yarılır.
[077.010] Ve o an ki, dağlar dağılıverir.
[077.011] Ve o zaman ki, peygamberlere mahdut bir müddet verilmiş olur.
[077.012-3] Hangi vakti tâcil olundu? Ayırma gününe (tecil edildi).
[077.014] O ayırma gününün ne olduğunu sana ne bildirdi?
[077.015-16] O gün vay haline yalanlayanların. Evvelkileri helâk etmedik mi?
[077.017-18] Sonra arkadakilerini onlara tâbi kılarız. İşte günahkârlara böyle yaparız.
[077.019] O gün vay haline yalanlayanların.
[077.020] Sizi bir değersiz sudan yaratmadık mı?
[077.021] İmdi onu bir sağlam karargâhta (bulunur) kıldık.
[077.022] Bir malum müddete kadar.
[077.023] İşte Biz kâdir olduk, artık ne güzel kâdir olanlarız.
[077.024] O gün vay haline yalanlayanların.
[077.025-6] Biz yeri bir toplantı mevzii yapmadık mı? Dirilere ve ölülere.
[077.027] Ve orada yüksek, sabit dağlar kıldık, ve size bir tatlı su içirdik.
[077.028-29] O gün vay haline yalanlayanların. Kendisini yalanladığınız şeye gidiniz.
[077.030-31] Üç kola ayrılmış olan bir gölgeye gidiniz. Ne gölgelendiricidir ve ne de alevden koruyabilir.
[077.032-33] Şüphe yok ki, o köşk gibi kıvılcımlar atar. Sanki o birer sarı erkek develerdir.
[077.034-35] O gün vay haline yalanlayanların. Bu bir gündür ki, konuşamazlar.
[077.036] Ve onlar için izin verilmez, itizarda da bulunamazlar.
[077.037-38] O gün vay haline yalanlayanların. İşte bu, ayırdetme günüdür, sizleri de evvelkileri de toplayıverdik.
[077.039-40] Artık sizin için bir hile var ise hemen bana hilede bulunun. O gün vay haline yalanlayanların.
[077.041] Şüphe yok ki, muttakîler ise gölgelerde ve çeşmelerdedirler.
[077.042] Ve canlarının istediğinden meyveler (içindedirler).
[077.043] Yeyiniz ve içiniz, afiyet olsun yapar olduğunuz şey sebebiyle.
[077.044] Şüphe yok ki, Biz muhsin olanları işte böyle mükâfaatlandırırız.
[077.045-7] O gün vay haline yalanlayanların. Yeyiniz ve menfaatleniniz biraz, muhakkak ki, siz günahkârlarsınız. O gün vay haline yalanlayanların.
[077.048] Onlara «Rükû ediniz!» denildiği zaman rükû etmezler.
[077.049] O gün vay haline yalanlayanların.
[077.050] Artık bundan sonra hangi bir söze inanıverirler?