GizEmLi_yAzaR
Tue 11 December 2007, 09:10 pm GMT +0200
İmam Şârâni kuddise sırruh şöyle buyuruyor:
“Kim üstadına hizmetle yaklaşırsa Allah-u Zülcelal'de onun kalbine keremle (muhabbet sabır vs.) ile yaklaşır.”
Arkadaşlarının ona karşı muhabbetli olmasını isterse, daima arkadaşlarına hizmet ederek ve onlardan gelen sıkıntılara sabrederek muamele etmesi lazımdır.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:
"Kim insanların kusurlarına tabi olursa Allah-u Zülcelal'de onun kusurlarına tabi olur. Allah-u Zülcelal kimin kusurlarına tabi olursa onu utandırır." (Taberani)
Demek ki insanın başkalarının kusurlarına tabi olmaması lazım, başkalarına söylememesi lazım.
Hasan Basri radıyallahu anh buyuruyor ki:
“Vallahi biz bazı insanları gördük onlarda kusur yok idi, fakat başka insanların kusurlarını aramaya başladılar. Allah-u Zülcelal onlara da kusur peydah etti ve onları aciz etti.”
Kim arkadaşlarının kusurlarını örtmezse Allah'ta onların kusurlarını örtmez. (açığa çıkarır.)
Buradan anlaşılıyor ki insan daima kendi arkadaşlarının kusurlarını bir tarafa atacak sanki görmüyor gibi davranacak. Arkadaşlarının kusurlarına ne miktar bakarsa, ne kadar teftiş eder ve casus olursa, Allah'ta o derecede onun üzerinde kapı açacaktır ve onların kusurlarını açığa çıkaracaktır.
Abdülkadir Geylani kuddise sırruh şöyle buyuruyor:
"Kim kainattaki bütün mahlukatların ona hayır ile yardımcı olmalarını istiyorsa, kendi nefsini bütün mahlukatlardan aşağı görsün."
İnsan nefsini bütün mahlukatlardan aşağı görünce, bütün mahlukatta ona yardımcı olmak için bir hal içine giriyor. Allah-u Zülcelal tarafından bütün kainat ona hayır ile, dua ile yardımcı oluyor.
Seyyid Ahmed er-Rufai kuddise sırruh müridlerine sekarat esnasında şöyle tavsiyede bulundu:
“Kim size hürmet ederde elinizi öpmek isterse, siz onun ayaklarını öpün. Siz daima kuyruğun bir kılı olun, çünkü ilk önce başa vuruyor. Yani manası siz kendinizi baş olarak gösterirseniz, Allah-u Zülcelal'in azabı önce size gelecektir.”
Seyyid Ahmed Said kuddise sırruh buyuruyor ki:
“Kim başkaları kendi hakkında kötü konuşurda, o da sabrederse Allah-u Zülcelal ile meşgul olursa, ilmine razı olursa, “Allah-u Zülcelal'in ilmi benim hakkımda ne ise odur zaten. Kim bana böyle davranırsa davransın.” diye düşünürse, Allah-u Zülcelal onu muktedabih (kendisine tabi olunan kişi) yapar, insanlar ona iktida eder.
Kimse zikir yerlerine veya namaz cemaatlerine ilim meclislerine ve bu gibi yerlere gitmemek için önder olmasın. Böyle yaptığı zaman ona tabi olan kişilerin günahı onun üzerine olur.”
“Kim üstadına hizmetle yaklaşırsa Allah-u Zülcelal'de onun kalbine keremle (muhabbet sabır vs.) ile yaklaşır.”
Arkadaşlarının ona karşı muhabbetli olmasını isterse, daima arkadaşlarına hizmet ederek ve onlardan gelen sıkıntılara sabrederek muamele etmesi lazımdır.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:
"Kim insanların kusurlarına tabi olursa Allah-u Zülcelal'de onun kusurlarına tabi olur. Allah-u Zülcelal kimin kusurlarına tabi olursa onu utandırır." (Taberani)
Demek ki insanın başkalarının kusurlarına tabi olmaması lazım, başkalarına söylememesi lazım.
Hasan Basri radıyallahu anh buyuruyor ki:
“Vallahi biz bazı insanları gördük onlarda kusur yok idi, fakat başka insanların kusurlarını aramaya başladılar. Allah-u Zülcelal onlara da kusur peydah etti ve onları aciz etti.”
Kim arkadaşlarının kusurlarını örtmezse Allah'ta onların kusurlarını örtmez. (açığa çıkarır.)
Buradan anlaşılıyor ki insan daima kendi arkadaşlarının kusurlarını bir tarafa atacak sanki görmüyor gibi davranacak. Arkadaşlarının kusurlarına ne miktar bakarsa, ne kadar teftiş eder ve casus olursa, Allah'ta o derecede onun üzerinde kapı açacaktır ve onların kusurlarını açığa çıkaracaktır.
Abdülkadir Geylani kuddise sırruh şöyle buyuruyor:
"Kim kainattaki bütün mahlukatların ona hayır ile yardımcı olmalarını istiyorsa, kendi nefsini bütün mahlukatlardan aşağı görsün."
İnsan nefsini bütün mahlukatlardan aşağı görünce, bütün mahlukatta ona yardımcı olmak için bir hal içine giriyor. Allah-u Zülcelal tarafından bütün kainat ona hayır ile, dua ile yardımcı oluyor.
Seyyid Ahmed er-Rufai kuddise sırruh müridlerine sekarat esnasında şöyle tavsiyede bulundu:
“Kim size hürmet ederde elinizi öpmek isterse, siz onun ayaklarını öpün. Siz daima kuyruğun bir kılı olun, çünkü ilk önce başa vuruyor. Yani manası siz kendinizi baş olarak gösterirseniz, Allah-u Zülcelal'in azabı önce size gelecektir.”
Seyyid Ahmed Said kuddise sırruh buyuruyor ki:
“Kim başkaları kendi hakkında kötü konuşurda, o da sabrederse Allah-u Zülcelal ile meşgul olursa, ilmine razı olursa, “Allah-u Zülcelal'in ilmi benim hakkımda ne ise odur zaten. Kim bana böyle davranırsa davransın.” diye düşünürse, Allah-u Zülcelal onu muktedabih (kendisine tabi olunan kişi) yapar, insanlar ona iktida eder.
Kimse zikir yerlerine veya namaz cemaatlerine ilim meclislerine ve bu gibi yerlere gitmemek için önder olmasın. Böyle yaptığı zaman ona tabi olan kişilerin günahı onun üzerine olur.”