sidretül münteha
Sat 28 May 2011, 07:37 pm GMT +0200
Münkeri Nehyetmeye Çalışmak, İbâdetlerin En Zorudur
İmam İbn-i Teymiye:
"İmkân ve şartların elverdiği nisbette ma'rufu emredip münkeri nehyetmeye çalışmak, Allah'a ibâdet ve emirlerine itaattir, 52 der.
Yukarıdaki açıklama göz önünde bulundurulunca İslâm ümmetinin, insanlığın ıslahını üstlenip, esasen dünyadaki yöneticilik hakkının kendine ait bir hak ve sorumluluk olduğu, bu sorumluluğun da "ma'rufu emr, münkeri nehiy" kavramı ile ifadesini bulduğu hemen anlaşılacaktır. Bu açıdan Ümmetin din ve inancının gereği; ma'rufu emr, münkeri nehyetmektir. Bu sorumluluk, sıra ile ümmetin her kademedeki ferdi ile paylaşılan bir sorumluluk olduğu anlaşılmış bulunmaktadır. Zaten peygamberler de bu görevle gönderilmiştir. İslâm ise bu görevin kâmil anlamda tüm peygamberlerin taşıdığı sorumlulukların özü olup, İslâm ümmeti peygamberlere vekâleten bu şerefli görevi üstlenmiştir. İşte bu ümmet, gösterilen bu hedefinden en ufak bir sapma ile yan çizerse, taşıdığı vekâleti üstünden atmış, tarihî sorumluluk ve misyonuna ihanet etmiş olur.
Hasan el-Basrî (r.a.) Rasûlullah'ın (s.a.v.), “Kim ma'rufu emreder, münkeri nehyederse o kimse yeryüzünde Allah'ın halifesi, peygamberinin halifesi, kitabının halifesidir.” 53 buyurduğunu rivayet eder
52 Risâfetü'l-Ubûdiyye: 9
53 el-Câmi li-Ahkâm-il kur'ân: 4/74