- Mümtehîne sûresi

Adsense kodları


Mümtehîne sûresi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sumeyye
Thu 16 June 2011, 01:36 pm GMT +0200
MÜMTEHÎNE SÛRESİ


 

1165- Hazret! Ali (Kerremellahu Vecheh) der kî Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, benimle beraber Zübeyr ve Mikdad'ı görevlendirdi ve bize şöyle buyurdu:

«Gidiniz; Hah bahçesine vardığınızda orada, üzerinde mektub taşıyan deveye binmiş bir kadın vardır. O mektubu kadından alınız.»

Biz de, hayvanlarımızı koşturarak yola çıktık. Hah meydanına var­dığımız zaman, gerçekten Hazreti Peygamberin buyurdukları gibi, deve üzerinde sür'atle gitmekte olan bir kadın bulduk. Kadına:

—  Üzerinde taşıdığın mektubu çıkar, dedik. Kadın;

—  Yanımda hiç bir mektup yoktur, dedi. Biz kendisine:

—  Ya mektubu çıkaracaksın, değilse seni soyup arayacağız, de­dik. Bunun üzerine kadın, örgülü saçları arasında bulunan bir mek­tubu çıkarıp bize verdi. Biz hemen Medine'ye   dönerek o mektubu Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e verdik. Bir de mektup açı­lıp okununca, içinde,

Hatıb ibni Ebi Belte'a tarafından Mekke müşriklerinden birine Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Selîem'in askeri harekâtından bazı hususlar ve emirler haber verilmekteydi:

Sonra Hazreti Peygamber Hatıb'ı huzura getirterek ona sordu;

«Bu (yaptığın iş) nedir, ey Hatıb:

—  Ya Resul ali ah, bu iş için beni cezalandırmakta acele buyur­mayınız, dedi ve şöyle özür beyan etmeğe başladı:

—  Ya Resûlallah!  Ben aslen Kureyş kabilesinden değilim; fa­kat Kureyş içinde büyümüş ve yetişmiş kimsesiz bir adamım. Sizin­le beraber olan diğer muhacirlerin Mekke'de kalan aile ferdleri ile mallarını koruyacak Mekke'deki müşriklerden akraba ve yakınları vardır. Halbuki benim orada kalan ailemi ve mallarımı koruyabile­cek hiç bir akraba ve yardımcım yoktur. İşte böyle    Kureyş içinde akraba ve dosttan mahrum olduğum için, orada bulunan çoluk-çocu-ğumu korumalarına bir vesile olsun diye, onlara yaranma niyeti ile bu mektubu yazmıştım. Yoksa dinimden çıkarak veya onlar safına geçerek bu mektubu yazmadım.

Bunun üzerine Hazreti Peygamber ashabı kiramı toplayarak onlara şöyle buyurdu: «Bu adam, gerçekten size doğruyu söyledi.» Hazreti Ömer (Radıyallahu Anh) söz alarak:

—  Ya Resûlallah! Bırakınız bunun boynunu vurayım, dedi. Haz­reti Peygamber ona şu cevabı verdi:

-Bu Hatıb, Bedir savaşında bulundu. Ne biliyorsun, belki Bedir gününde Allah Azze ve Celle Hazretleri Bedir gazilerine bakarak: Artık bundan sonra ne yaparsanız yapınız; muhakkak ben sizi ba­ğışladım, buyurmuştur.»

«Bu hadîs-i şerifin rivayetinde Amr bin Dinar der ki: «Ey iman edenler! Düşmanlarımı ve düşmanlarınızı dost edinmeyiniz» mealindeki ayeti kerime (Mümtehine: 1)  bu Hatıb olayı hakkında nazil olmuştur.

Mütercim:

Nakledildiğine göre hicret yılının sekizinci senesinde Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Seliem Mekke fethi için savaşa çıkılacağını as­haba haber vermişti. Hatıb bunu öğrenince, Hazreti Peygamberin bu niyetini bildiren bir mektüb yazarak Sare adındaki bir kadınla Mekke'ye göndermeye kalkıştı. Hazreti Cibril (Aleyhisselâm) gelip bu işi Peygambere haber verdi. Hazreti Peygamber de ashabın ileri gelenlerinden Ali, Ammar, Talha, Zübeyir, Mikdad ve Ebû Mersed (Radıyallahu Anhüm) hazretlerini gönderip bu kadını, Hah adındaki ovada yakalamalarını ve kendisinde olan mektubu almalarını, eğer mektubu vermezse boynunu vurmalarını emretti.

Ashabı kiram ayni yerde kadını yakaladılar ve üzerindeki mek­tubu istediler. Kadın mektubu inkâr etti, vermedi. Hazreti Ali kılıcı­nı sıyırınca, kadın saç örgütleri arasında bulunan mektubu çıkarıp verdi. Bu mektup Hazreti peygambere takdim edilince, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Seliem, Hatıb'ı huzura çağırdı ve yukarda me­tinde geçtiği gibi karşılıklı konuşma oldu ve sonunda bu ayeti keri­me nazil oldu (mealen):

«Ey iman edenler! Düşmanımı ve düşmanınızı dost edinmeyin. Siz onlara (mektup göndererek bağlılık ve) sevgi yolluyorsunuzi hal­buki onlar, Kur'andan size geleni inkâr ettiler. Rabbınız olan Allah'a iman ediyorsunuz diye sizi ve peygamberi (Mekke'den) çıkarıyor­lardı. Eğer siz benim yolumda ve rızam uğrunda cihad için (Mekke'­den Medine'ye) çiktmızsa (düşmanlarımı ve düşmanlarınızı dost edinmeyin). Siz sevgi göstererek onlara sır veriyorsunuz; halbuki ben sizin gizlediklerinizi de, açıkladıklarınızı da biliyorum. Sizden kim bunu yaparsa muhakkak doğru yoldan sapmıştır.»[30]

 

CUMA SÛRESİ
 

1166- Ebû Hüreyre (Radıyalîahu Anh) der ki:

Biz, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Seîlem'in huzurunda otur­makta iken, Cuma sûresi nazil oldu. Bu sûreyi Hazreti peygamber okudu. «Henüz o ümmî Arablara katılmamış olan diğer (ırklardan da bütün) insanlara (o peygamberi gönderdi).» (Cuma: 3) mealinde­ki ayeti kerimeyi okuyunca, bu henüz katılmayan kimseler kimler­dir? diye Hazreti peygambere soruldu. Bu soru üç defa tekrarlanınca, Hazreti Peygamber mübarek elini yanında bulunan Selmanî Farisî'­nin omuzuna koyarak şöyle buyurdu:

«îman, Süreyya yıldızında olsa, bunlardan birtakım kişiler veya bir kişi, mutlaka onu elde ederdi.»

(Nitekim arab olmayan ve sonradan gelen büyük islâm mücte-hidleri yetişmiş ve islâm dinine büyük hizmetleri olmuştur.)[31]




[30] Ömer Ziyaeddin Dağistâni, Zübdetü’l-Buhari, Hisar Yayınevi:807-809

[31] Ömer Ziyaeddin Dağistâni, Zübdetü’l-Buhari, Hisar Yayınevi:809-810

ceren
Mon 30 April 2018, 01:48 pm GMT +0200
Esselamu aleykum. RABBİM razi olsun bilgilerden kardesim...

Bilal2009
Mon 30 April 2018, 02:48 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri Peygamberimiz in yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun

Sevgi.
Mon 30 April 2018, 11:27 pm GMT +0200
Aleyküm Selam. güzel can Peygamberimizz inşaAllah sana layık ümmet oluruz.  Aminn ecmain