Hadice
Fri 21 January 2011, 10:33 am GMT +0200
MÜ’MİN VAKTİNİN KIYMETİNİ BİLİR:
Mü’min vaktin kıymetini çok iyi bilir; çünkü Allah ona kıyamet gününde ömürünü nerede tükettiğini ve gençliğini nerede geçirdiğini soracaktır. Bunun içindir ki, vaktini boş yere harcamaktan ve yele vermekten çekinir. Çünkü vakit nakittir. Onu nasıl zayi eder de eli boş kalır? Vakit bir nimettir; ondan yararlanmakla şükrünü eda etmeli; hakkında kusur ederek nankörlük etmemelidir. Ömer b. Abdülaziz şöyle demiştir. “Gece ile gündüz sana etki ederler, sen de çalış onlara etki (amel) et”.
Mü’min her doğan güneşin, her söken şafağın kendine şöyle seslendiğini hisseder: Ey insanoğlu, ben yeni yaratığım ve yaptığın işe şahidim. Benden azlığını tut, iyi ameller yaparak beni ganimet bil. Çünkü gittim mi bir daha geri dönmem.
O, bir tek günü dahi elinden işsiz ve üretimsiz kaçırmaktan korkar. Bugünün işini yarına bırakmaz. Çünkü yarının kendine göre işi vardır; geçen günlerin işini içine almaz.
O, aynı zamanda bugününün dünden ve yarının da bugünden iyi olması için hırs gösterir. Ölümünden sonra da iyi amellerle hayatının sürmesini ister. O, geriye faydalı bir ilim, iyi bir esir, verimli bir kurum, cari bir sadaka ve iyi bir evlat bırakmak ister. Eseri durdukça ve halkı ondan yararlanmadıkça Allah katında sevabı devam eder. Bu ruhtur ki, Peygamberimizin arkadaşı Ebü’d-Derda gibi bir zata hayatının son demlerinde ceviz ağacı diktirmiştir. Halk kendisine: Sen yaşlı bir adamsın, bu ağacı dikiyorsun; bu, ancak şunca sene sonra meyva verir, diyorlar? Onlara şöyle cavap veriyor: Ne ziyan var; sevabı benim, meyvesi başkalarının olsun? Birisi de aynı duygu ile zeytin ağacı dikmiş ve şöyle demiştir: Eller dikti biz yedik, biz de dikelim eller yesin.