hafiza aise
Mon 20 December 2010, 03:32 pm GMT +0200
C- Mukayyed Müctehid
Bazı ilimler veya ibâdât, nikah ve ferâiz gibi fıkhı meselelerle mukayyed olan müctehid, ictihad etmek için bilinmesi gereken ilimlerden ihtiyaç miktarını haiz olan, şer'î deliller hariç, ictihadın diğer şartlarına sahip bulunan bazı ilim veya meselelerde amel etmek istediği meseleyi ilgilendiren her şeyi kavrayabilecek derecede meleke sahibi olandır.
İmam Gazali şöyle diyor: "Bence ictihad bölünmez paylaşılmaz bir mansıb değildir. Alim bazı meselelerde ictihad derecesine kavuşabilir."
Muayyinu'l-müftî kitabında, ictihadın şartlan zikredildikten sonra, şu sözlere yer verilmiştir: "Bu sıraladığımız vasıflar, ancak mutlak müctehid için gereklidir: Bir konuda müctehid olup diğer konularda müctehid olmayanın ise, ictihad etmesi için sadece o konuyla bağlantısı olan meseleleri bilmesi yeterlidir."
Karâfî şöyle demiştir: "Mirasta ictihad etmek isteyen, miras ilmini biliyorsa, hadîs gibi diğer ilimleri bilmemesi onu etkilemez. Çünkü müctehid için koşulan şartlar ancak mutlak müctehid içindir; sadece belirli bazı ahkâmlar mukayyet olan müctehid için bu şartları haiz olması asla şart değildir."
Kutbeddîn eş-Şirazi şöyle demiştir: "Sadece bazı meselelerde müctehid olanın ictihad etmek istediği meseleyi ve onu ilgilendiren bilgileri bilmesi yeterlidir. Diğer fıkhı meselelerle bağlantılı olup ictihad etmek istediği meseleyi ilgilendirmeyen şeyleri bilmemesi ictihadını etkilemez. Kıyas ve istidlal ilmîni bilen, her ne kadar hadîs gibi diğer ilimlerde maharetli olmasa da, kıyası bir meselede fetva verme hakkına sahiptir. Mirasta 'müştereke' meselesinde ictihad etmek isteyen birinin fıkhın 'velinin izin vermediği nikah' veya 'sarhoş edici maddelerin tahrimiyeti' gibi meselelerini bilmesi şart değildir. Ancak fakih olup miras usûlünü bilmesi yeterlidir."
Sonra eş-Şirazî sözlerini şöyle sürdürüyor: "Bil ki! Miras konusunda karşılaşılan yeni hadisenin aslı ve delili ibâdât veya icârât konularında değil, ancak genelde miras konusunda bulunur. Dolayısıyla birisi belirli bir konuyla ilgili âyet, hadîs ve icmayı biliyorsa, onun sadece o konuda ictihad edebilme kabiliyetinde olması gereklidir. Olsa olsa ancak konuyu ilgilendiren şâz bir mesele konunun haricinde olur. O da rastlanmayacak derecede azdır, ona itibar edilmez. Aynı şekilde mutlak müctehid, her ne kadar konuyla ilgili delilleri araştırırken kendini zorlatsa, yine birtakım meseleleri kaçırabilir."
Bu sözlere binaen kişi Kitab ve sünneti bir mesele hakkında istidlal edebilecek kadar biliyorsa, istidlal gereğince vardığı neticeye göre amel etmesi vaciptir.
Mevâkiu'n-Nücûm kitabında ise şöyle demiştir: "Ahkâmın kaynakları üçtür: Kitab, sünnet ve icma. Bunları elde etmek için insanîar ikiye ayrılıyorlar: alim ve alime uyanlar. Fakih bu kaynakları öğrenip istidlali sahih olduğu durumda, vardığı neticeyle mükellef olur."
Bil ki mukayyed ictihad, üç esasa dayalıdır.
a) Bölünmesine cevaz verme esası. Ki en doğrusu da İbn Sübkî ve benzeri ehl-i tahkikin de kabul ettikleri, ictihadın bölünmesine cevaz vermektir.
b) Nassla amel etmeden önce muarızını araştırma lüzumiyeti yoktur, ki cumhur da bunu savunmuştur.
c) Şer'î nasslar delalet ettiği hüküm itibariyle ictihad edilmiş kabildendir. Çünkü muarızının olması ihtimali vardır. Fakat en doğrusu ictihad edilmiş kabilden olmamasıdır. Yoksa o nass için ictihad sözkonusu olamaz ve onu bulduğumuz anda ona dönmemiz vacib olur.
İctihadın diğer çeşitleri konumuzla doğrudan bağlantılı olmadığı için ayrıca onlardan söz edemeyeceğiz. [83]
Bazı ilimler veya ibâdât, nikah ve ferâiz gibi fıkhı meselelerle mukayyed olan müctehid, ictihad etmek için bilinmesi gereken ilimlerden ihtiyaç miktarını haiz olan, şer'î deliller hariç, ictihadın diğer şartlarına sahip bulunan bazı ilim veya meselelerde amel etmek istediği meseleyi ilgilendiren her şeyi kavrayabilecek derecede meleke sahibi olandır.
İmam Gazali şöyle diyor: "Bence ictihad bölünmez paylaşılmaz bir mansıb değildir. Alim bazı meselelerde ictihad derecesine kavuşabilir."
Muayyinu'l-müftî kitabında, ictihadın şartlan zikredildikten sonra, şu sözlere yer verilmiştir: "Bu sıraladığımız vasıflar, ancak mutlak müctehid için gereklidir: Bir konuda müctehid olup diğer konularda müctehid olmayanın ise, ictihad etmesi için sadece o konuyla bağlantısı olan meseleleri bilmesi yeterlidir."
Karâfî şöyle demiştir: "Mirasta ictihad etmek isteyen, miras ilmini biliyorsa, hadîs gibi diğer ilimleri bilmemesi onu etkilemez. Çünkü müctehid için koşulan şartlar ancak mutlak müctehid içindir; sadece belirli bazı ahkâmlar mukayyet olan müctehid için bu şartları haiz olması asla şart değildir."
Kutbeddîn eş-Şirazi şöyle demiştir: "Sadece bazı meselelerde müctehid olanın ictihad etmek istediği meseleyi ve onu ilgilendiren bilgileri bilmesi yeterlidir. Diğer fıkhı meselelerle bağlantılı olup ictihad etmek istediği meseleyi ilgilendirmeyen şeyleri bilmemesi ictihadını etkilemez. Kıyas ve istidlal ilmîni bilen, her ne kadar hadîs gibi diğer ilimlerde maharetli olmasa da, kıyası bir meselede fetva verme hakkına sahiptir. Mirasta 'müştereke' meselesinde ictihad etmek isteyen birinin fıkhın 'velinin izin vermediği nikah' veya 'sarhoş edici maddelerin tahrimiyeti' gibi meselelerini bilmesi şart değildir. Ancak fakih olup miras usûlünü bilmesi yeterlidir."
Sonra eş-Şirazî sözlerini şöyle sürdürüyor: "Bil ki! Miras konusunda karşılaşılan yeni hadisenin aslı ve delili ibâdât veya icârât konularında değil, ancak genelde miras konusunda bulunur. Dolayısıyla birisi belirli bir konuyla ilgili âyet, hadîs ve icmayı biliyorsa, onun sadece o konuda ictihad edebilme kabiliyetinde olması gereklidir. Olsa olsa ancak konuyu ilgilendiren şâz bir mesele konunun haricinde olur. O da rastlanmayacak derecede azdır, ona itibar edilmez. Aynı şekilde mutlak müctehid, her ne kadar konuyla ilgili delilleri araştırırken kendini zorlatsa, yine birtakım meseleleri kaçırabilir."
Bu sözlere binaen kişi Kitab ve sünneti bir mesele hakkında istidlal edebilecek kadar biliyorsa, istidlal gereğince vardığı neticeye göre amel etmesi vaciptir.
Mevâkiu'n-Nücûm kitabında ise şöyle demiştir: "Ahkâmın kaynakları üçtür: Kitab, sünnet ve icma. Bunları elde etmek için insanîar ikiye ayrılıyorlar: alim ve alime uyanlar. Fakih bu kaynakları öğrenip istidlali sahih olduğu durumda, vardığı neticeyle mükellef olur."
Bil ki mukayyed ictihad, üç esasa dayalıdır.
a) Bölünmesine cevaz verme esası. Ki en doğrusu da İbn Sübkî ve benzeri ehl-i tahkikin de kabul ettikleri, ictihadın bölünmesine cevaz vermektir.
b) Nassla amel etmeden önce muarızını araştırma lüzumiyeti yoktur, ki cumhur da bunu savunmuştur.
c) Şer'î nasslar delalet ettiği hüküm itibariyle ictihad edilmiş kabildendir. Çünkü muarızının olması ihtimali vardır. Fakat en doğrusu ictihad edilmiş kabilden olmamasıdır. Yoksa o nass için ictihad sözkonusu olamaz ve onu bulduğumuz anda ona dönmemiz vacib olur.
İctihadın diğer çeşitleri konumuzla doğrudan bağlantılı olmadığı için ayrıca onlardan söz edemeyeceğiz. [83]