rabia
Wed 10 March 2010, 05:44 pm GMT +0200
Muhayyerlik
Alıcı ile satıcı birbirinden ayrılmadıkça caymada muhayyerdirler(serbesttirler) ve üç güne kadar isteğe bağlı şart koşabilirler. Müşteri aldığı malda bir kusur görürse malı geri çevirebilir.
Meyve mutlak bir şekilde olgunlaşmamışsa alım-satırm caiz değildir.
Yaşlık halinde, cinsinde riba (mesela hurma gibi) olan meyvenin meyve ile satılması yine caiz olmaz.
Sütün süt ile satılması ise caizdir.
Alış-verişte aslolan bağlayıcı olmasıdır. Ancak İslam Dini´nin taraflara olan merhameti sebebiyledir ki alış-veriş muhayyerliği (pazarlık serbestliğini) kabul etmiştir.
Muhayyerlik, alış-verişi devam ettirme veya onu feshetme arasında serbest olma ânlamındadır.
Delili ise, Resulullah (s.a.v.)´in şu hadisi şerifidir:
"Birbirlerinden ayrılmadıkça alıcı da, satıcı da muhayyerdir."[1]
Şart koşulan muhayyerlik (serbestlik) müddetinin muayyen olması akidden itibaren üç günden fazla olmaması gerekir.
Şartlı serbestliğin delili: Hıbban b. Munkiz (r.a.) Resulullah´a gelerek aldatıldığını söyledi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Alış-veriş yaptığında ´Dinde aldatma yok´ sözünü söyle."
Diğer bir rivayette,
"Bana üç günlük muhayyerlik serbestisi vardır, de." [2] diye buyurdu.
Meyveler olgunlaşmamışsa alım-satımları caiz olmaz. İbni Ömer (r. anhüma) şöyle rivayet etmiştir:
"Resulullah (s.a.v.) salahları meydana çıkmadıkça (ağaç üzerindeki meyve olgunlaşmadıkça) yaş mayvenin satışından hem alıcıyı hem de satıcıyı nehyetmiştir." [3]
Olgunlaşmayan bir meyvenin başka bir meyve ile satışı caiz değildir. Çünkü mümaselet (benzerlik) ancak olgunlaştığı zaman belli olur.
Muhayyerlik üç kısımdır: [4]
1) Hıyaru´l-Meclis:
Her alış-verişte, alıcı ile satıcı akid meclisinden ayrılmadıkça akidde serbesttirler. Ancak her ikisi veya onlardan biri, alış-verişin kesin olduğunu herhangi bir şarta bağlayacak olsa muhayyerlik kalkar. Akid meclisinden ayrılmakla yine de muhayyerlik kalkar.
Şayet küçük bir evde iseler, ayrılma, onlardan birinin dışarı çıkmasıyla, büyük bir ev ise, bir bölümünden başka bir bölümüne geçmesiyle, bir çölde veya çarşıda iseler, birinin sırtını dönüp bir miktar yürümesiyle gerçekleşir. [5]
2) Hıyaru´ş Şart:
İki taraf için akdin geçerliliğini şarta bağlamaktır.
Hıyaru´l meclisin sabit olduğu her şey burada da geçerlidir. Ancak ele geçmesi şart koşulan riba ve selem ile çabuk bozulan ve müşteri için eskiyen şeyler bundan hariçtir.
Hıyaru´ş-şartın müddeti, şartın koşulma zamanından itibaren üç gündür. Bir akidde üç günden daha fazla şart koşulursa, akid sahih değildir.
Muhayyer olma, kimin için şart koşulmuşsa, satılık şeyin mülkiyeti onundur. Şayet her iki taraf muhayyer olmayı şart koşmuşsa, bekletilir. Alış-veriş işi kesinleşirse müşterinindir. Değilse, satıcınındır.
Satılan eşyanın alıcıya mülk olması kesinleştiğinde, satıcı için paranın mülk olması kesinleşir. Ama satılanın mülkiyeti askıda ise, paranın mülkiyeti de askıda olup bekletilir.
Satıcının muhayyerliği son bulmadan alıcı satın aldığı şeyde tasarruf hakkına sahip değildir. Alıcının da muhayyerliği devam ettikçe satıcı parasından tasarruf yapamaz. Parayı bekletmek zorundadır.
Muhayyerlik; müddeti içerisinde birinin, "Alış-verişi bozdum" demesiyle yahut karşı tarafa satabileceğini söylemesiyle son bulur. [6]
3) Hıyartul-Âyb:
Satılan şeyin değerini düşüren ve ondan maksad ne ise o yöne zarar getiren, önceden kalma ve genellikle o şeyde bulunmayan bir eksikliğin ortaya çıkmasıyla sabit olur. Bu durum ortaya çıkar çıkmaz, mazeretsiz olarak malı geri çevirmeyi geciktirmemek ve hemen iade etmek gerekir. Hemen iade edilmediği takdirde, muhayyerlik ortadan kalkar.
Kişinin yeni İslam´a girmiş olması, alimlerden uzak yaşaması sebebiyle o aybın malı geri vermesine sebep olabileceğini yahut hemen geri vermesinin gerekli olduğunu bilmemesi bir mazerettir. Şayet hastalık ve benzeri bir sebeple hemen satıcıya ulaşma imkanına sahip değilse, alışverişi bozduğuna dair gerekirse şahit tutar. [7]
[1] Buhari 2011; Beyhaki 5/273.
[2] Buhari, 2011; Beyhaki.5/273.
[3] Müslim, 1534.
[4] Kadı Ebu Şuca, Ğayetül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 312-313.
[5] Kadı Ebu Şuca, Ğayetül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 313.
[6] Kadı Ebu Şuca, Ğayetül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 313-314.
[7] Kadı Ebu Şuca, Ğayetül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 314.
Alıcı ile satıcı birbirinden ayrılmadıkça caymada muhayyerdirler(serbesttirler) ve üç güne kadar isteğe bağlı şart koşabilirler. Müşteri aldığı malda bir kusur görürse malı geri çevirebilir.
Meyve mutlak bir şekilde olgunlaşmamışsa alım-satırm caiz değildir.
Yaşlık halinde, cinsinde riba (mesela hurma gibi) olan meyvenin meyve ile satılması yine caiz olmaz.
Sütün süt ile satılması ise caizdir.
Alış-verişte aslolan bağlayıcı olmasıdır. Ancak İslam Dini´nin taraflara olan merhameti sebebiyledir ki alış-veriş muhayyerliği (pazarlık serbestliğini) kabul etmiştir.
Muhayyerlik, alış-verişi devam ettirme veya onu feshetme arasında serbest olma ânlamındadır.
Delili ise, Resulullah (s.a.v.)´in şu hadisi şerifidir:
"Birbirlerinden ayrılmadıkça alıcı da, satıcı da muhayyerdir."[1]
Şart koşulan muhayyerlik (serbestlik) müddetinin muayyen olması akidden itibaren üç günden fazla olmaması gerekir.
Şartlı serbestliğin delili: Hıbban b. Munkiz (r.a.) Resulullah´a gelerek aldatıldığını söyledi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Alış-veriş yaptığında ´Dinde aldatma yok´ sözünü söyle."
Diğer bir rivayette,
"Bana üç günlük muhayyerlik serbestisi vardır, de." [2] diye buyurdu.
Meyveler olgunlaşmamışsa alım-satımları caiz olmaz. İbni Ömer (r. anhüma) şöyle rivayet etmiştir:
"Resulullah (s.a.v.) salahları meydana çıkmadıkça (ağaç üzerindeki meyve olgunlaşmadıkça) yaş mayvenin satışından hem alıcıyı hem de satıcıyı nehyetmiştir." [3]
Olgunlaşmayan bir meyvenin başka bir meyve ile satışı caiz değildir. Çünkü mümaselet (benzerlik) ancak olgunlaştığı zaman belli olur.
Muhayyerlik üç kısımdır: [4]
1) Hıyaru´l-Meclis:
Her alış-verişte, alıcı ile satıcı akid meclisinden ayrılmadıkça akidde serbesttirler. Ancak her ikisi veya onlardan biri, alış-verişin kesin olduğunu herhangi bir şarta bağlayacak olsa muhayyerlik kalkar. Akid meclisinden ayrılmakla yine de muhayyerlik kalkar.
Şayet küçük bir evde iseler, ayrılma, onlardan birinin dışarı çıkmasıyla, büyük bir ev ise, bir bölümünden başka bir bölümüne geçmesiyle, bir çölde veya çarşıda iseler, birinin sırtını dönüp bir miktar yürümesiyle gerçekleşir. [5]
2) Hıyaru´ş Şart:
İki taraf için akdin geçerliliğini şarta bağlamaktır.
Hıyaru´l meclisin sabit olduğu her şey burada da geçerlidir. Ancak ele geçmesi şart koşulan riba ve selem ile çabuk bozulan ve müşteri için eskiyen şeyler bundan hariçtir.
Hıyaru´ş-şartın müddeti, şartın koşulma zamanından itibaren üç gündür. Bir akidde üç günden daha fazla şart koşulursa, akid sahih değildir.
Muhayyer olma, kimin için şart koşulmuşsa, satılık şeyin mülkiyeti onundur. Şayet her iki taraf muhayyer olmayı şart koşmuşsa, bekletilir. Alış-veriş işi kesinleşirse müşterinindir. Değilse, satıcınındır.
Satılan eşyanın alıcıya mülk olması kesinleştiğinde, satıcı için paranın mülk olması kesinleşir. Ama satılanın mülkiyeti askıda ise, paranın mülkiyeti de askıda olup bekletilir.
Satıcının muhayyerliği son bulmadan alıcı satın aldığı şeyde tasarruf hakkına sahip değildir. Alıcının da muhayyerliği devam ettikçe satıcı parasından tasarruf yapamaz. Parayı bekletmek zorundadır.
Muhayyerlik; müddeti içerisinde birinin, "Alış-verişi bozdum" demesiyle yahut karşı tarafa satabileceğini söylemesiyle son bulur. [6]
3) Hıyartul-Âyb:
Satılan şeyin değerini düşüren ve ondan maksad ne ise o yöne zarar getiren, önceden kalma ve genellikle o şeyde bulunmayan bir eksikliğin ortaya çıkmasıyla sabit olur. Bu durum ortaya çıkar çıkmaz, mazeretsiz olarak malı geri çevirmeyi geciktirmemek ve hemen iade etmek gerekir. Hemen iade edilmediği takdirde, muhayyerlik ortadan kalkar.
Kişinin yeni İslam´a girmiş olması, alimlerden uzak yaşaması sebebiyle o aybın malı geri vermesine sebep olabileceğini yahut hemen geri vermesinin gerekli olduğunu bilmemesi bir mazerettir. Şayet hastalık ve benzeri bir sebeple hemen satıcıya ulaşma imkanına sahip değilse, alışverişi bozduğuna dair gerekirse şahit tutar. [7]
[1] Buhari 2011; Beyhaki 5/273.
[2] Buhari, 2011; Beyhaki.5/273.
[3] Müslim, 1534.
[4] Kadı Ebu Şuca, Ğayetül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 312-313.
[5] Kadı Ebu Şuca, Ğayetül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 313.
[6] Kadı Ebu Şuca, Ğayetül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 313-314.
[7] Kadı Ebu Şuca, Ğayetül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 314.