- Muhaleaya, ilaya, zihara müteallikdir

Adsense kodları


Muhaleaya, ilaya, zihara müteallikdir

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ecenur
Tue 23 March 2010, 12:04 pm GMT +0200
2.Cilt 3.Bölüm
İKİNCİ BÖLÜM...

MUHALEAYA, İLAYA, ZİHARA MÜTEALLÎKDÎR..


Mühaleanın Sıhhat Ve Nefazında Aranılan Şartlar :

Muhaleaya Aîd Bedeler :

Muhaleanın Hükümleri

Talaka Ve Muhaleaya Daîr Vekaletler :

Talâka, Muhaleaya Müteallik Davalar Ve Şehadetlee:

İ´lânın Mahîyyeti Ve Rüknü :

I´lada Müstamel Tabirler :

δlânın Nevileri :

L´lânın ŞERAİTİ ;

L´lânın Hükmü :

İ´lanın Hükmünü Tptal Eden Şeyler :

Kefareti İ´lanen Mahiyyeti :

L´lanın Sebebi Ve Hakkındaki Ahkâmın Hikmeti Teş-Rüyyesi :

Ziharin Mahîyyeti Ve Rüknü :

Ziharin Ehli, Mahalli Ve Şakaiti :

Ziharda Şart Olmayan Şeyler

Zihârın Hükmü.

Zihar Hükmünün Nihayet Bulması

Keffaret! Zîhâren Mahiyyetî, Şartı Vücubı Ve Nevileri :

Kefareti Zihâkın Vakti Edası

Keffareti Zihâkın Sebebi Vücubî Ve Hikmeti Teşriyyesi :

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM...

LİANE, HİVARİ TEFRİKA, IDDETLEKE AİDDİK..

Lianın Mahîyyett Ve Keyfîyyeti :

Lîanı Îcab Edib Etmeyen Bazı Sözler ;

Liânın Evsafı :

Liân Yapılabilmesi Îçin Vücudi İktiza Eden Şartlar:

Liândan Evvel Kazein Sübutü :

Lianı Vücubünden Evvel Veya Sonra Iskat Eden Şeyler:

Lianın Hükmü.

Lian İle Kati Nesebin Şartları :

Lîânın Sebebi Ve Hikmeti Teşkiiyyesî :

Zevç İle Zevce Hakkında Hiyabi Tefrika Sebeb Olup Olmayan Bazı İlletler :

Înnet Ve Cüb Sebebiyle Olan Tefrikler :

İnnet İle Mecbubiyetden Başka İlletler Sebebiyle Olan Tefrikler

Bazı İllerden Dolayı Tefrika Hükm Edilebilmenin Hikmeti Teşrüyyesi :

Zevceynin Suîimtîzaçlarından Dolayı Yapılacak Tefrikler :

Hakemlerin Tayîn Edilmelerindeki Hikmeti Teşriyye :

Îddetin Mahiyyeti Ve Zevç İle Zevcede Cereyan.

Îddetîn Sebebi Vucubi Ve Mebde Ve Müntehası

İddetîn Nevileri Ve Müddetleri :

İddetlerîn Teceddüdü, Tedahülü, Tegayyüeü Ve Îstik Alı :

Îddetîn İnkizasının Malümiyyeti :

Zeyl

İddet Hususunda Gayrî Müslîmeler :

Îddetiv Ahkâmı :

Îddetin Hîkmeti Teşriiyyesi :

BEŞİNCİ KİTAP.

NESEBE VE HİZANEYE AİD OLUB BİR MUKADDİME İLE ÎKÎ BOLÜME AYRILMIŞDIR..

(MUKADDİME)

Neseb Île Hîzaneye Aid Istılahlar :

BİRİNCİ BÖLÜM...

NESEB HAKKINDADIR.

Haml = Gebelik Müddeti :

Nesebin Ve Fîraşîyyettn Sübutü Mertebeleri :

Sabit Olacak Nesebler

Sabit Olmayacak Nesebler :

Sair Mezhebine Göre Sabit Olub Olmayan Bazı Nesebler :

Neseblere Aîd İddialar

Neseblerin Esbabı Sübutiyyesi Ve Beyyîneuîrtn Tercihi :

ÎKÎNCİ BÖLÜM...

HIZANE HAKKINDADIR..

Hızanenin Mahiyyeti Ve Kîymet Ve Ehemmiyeti :

Ebeveynin Îlk Vazifeler! :

Hızaneye Kimlerin Müstahîk Oldukları :

Men Lehülhazanenin Evsaf Ve Şeraiti :

Hızane Müddeti:

Hızanenîn Mekanı:

Hızane İçin Ücretîn Lüzum Ve Ademi Lüzumu :

Hızane Ve Çocuk Hakkındaki İhtilâflar, Dâvalar

ALTINCI KİTAB..

NAFAKALARA MÜTEALLİK HÜKÜMLERİ MUHTEVİ OLUB İKİ BÖLÜME AYRILMIŞDIR.

(BİRİNCİ BÖLÜM...

NAFAKAYA AİD ISTILAHLAR VE UMUMt ZABITALAR İLE..

ZEVCİYYET NAFAKASINA AİDDİR..

Nafakaya Aid Istılahlar :

Nafakaya Müteallik Bazı Umumî Zabıtlar

Zevcîyyet Nafakası :

Zevciyyet Nafakasına İstihkakın Şartları :

Zevciyyet Nafakasının Bibrıza Veya Bilkaza Takdir:

Zevcîyyet Nafakasını İtadan Zevcin Halî Aczi :

Gaib Zevçler Üzerine Takdir Edilecek Nafakalar :

Zevcin İflası Ve Nafakadan Dolayı Hapsi :

Nafakaya Aid Kefaletler :

Nafakadan İbra Ve Sulh :

Zevciyet Nafakasının Sukutunu Îcab Eden Haller:

Nüşuz Sayılıb Sayılmayan Haller :

Zevcelerin Hadimlerine Atd Nafakalar :

Nafakaya Müteallik Zevceynin Ihtilâfları

Îddet Nafakasına Müteallik Meseleler :

İKİNCİ BÖLÜM


MUHALEAYA, İLAYA, ZİHARA MÜTEALLÎKDÎR



İÇİNDEKİLER : Muhaleanın mahiyyeti, kısımları, rükünleri ve se­bebi. Mulıalennın sılıhat ve nefazında aranılan şartlar. Muhaleaya ald bedeller. Muhalealariıı hükümleri. Talâka ve muhaleaya müteallik ve­kâletler, dâvalar ve şahadetler.

İ´lânm mahiyyeti ve rüknü, i´lâda kullanılan tâbirler, t´lâııuı nevi´-leri, şartları. İ´lâıun hükmü ve hükmü ibtal eden şeyler. keffa-retin mahiyyeti. İ´lânm sebebi ve hakkındaki ahkâmın hikmeti teşriy-yesi.

Ziharıit mahiyyeti ve rüknü. Ziharın ehli, mahalli ve şeraiti. Zihar-da şart omııyan şeyler. Zihann hükmü ve bu hükmün nihayet bulması. Zihardaki keffaretin malüyyeti, şartı vüeubi, nevüeri ve vakti edası. Keffareti ziharın sebebi vücubi ve hikmeti teşrüyyesi.

Muhaleamn mahij´yeti, kısımları, rükünleri ve sebebi :

294 - : Muhalea = hulû, nikâh rabıtasını elfazı mahsusadan bi-rile izale etmekdir ki, bir bedel mukabilinde olub olmamak itibariyle iki kısma ayrılır.

Halı´ lâfzı gibi hulu´da maddî ve manevî rabıtaları izale hususunda istimal olunur. JJeselâ : bir libası çıkarmaya, nez1 etmeğe halı´ ve hulıı denildiği gibi Bir. zevciyyet ilgisini veya bir hâkimiyet salâhiyetin nez ve izaleye de halı ve hulu´ denilir. Ancak hulu´ ve muhalea lâfızları nez ciyyet rabıtasını izale hususunda birer ıstılahı mahsus bulunmuşdur.

Zevç ile zevce, aralarındaki fazla ilgiden dolayı birbirinin libası me­sabesinde bulunduğundan bu manevî libası üzerlerinden nez´ eden bir muamelei şer´iyyeye hulu´ namı verilmiş oluyor.

295 - : Hulû muamelesi, muhalea, mübaree, hulû, ihtilâ lâfızla-rile akdedilebileceği gibi bey1 ve şira lâfizlarile de akd edilebilir.

Meselâ : Bir kimse, zevcesine «Nefsini mehrin mukabilinde, sana bey etdim» deyib zevce de «İştira etdim» dese muhalea mün´akid olur. Fakat yalnız, bey, ve yalnız iştira lâfızlarıle hulû tamam olmaz.

296 - : Muhalea, ekseri iki mazi sıgasiyle akd edilir.

Meselâ : Bir kimse, zevcesine «Seni şu kadar meblâğ mukabilinde hulû etdim» deyib zevcesi de «kabul eyledim» dese muhalea tahakkuk eder.

297 - : Muhalea emir sıgasiyle de münakid olur. Şöyle ki : Bir kimse, zevcesine «Nefsini şu kadar meblâğ mukabilinde hul1 et» deyib zevce de «Hul´ etdim» dişe muhalea tamam olur. Çünkü emir sıgasiyle vekâlet tahakkuk eder de zevcenin «Hul´ etdim» sözü icab ve kabul ma­kamına kaim olur. Fakat zevç, bedel zikretmeksizin «Nefsini benden hul´ et» veya mutlak olarak «Nefsini mal mukabilinde hul et» dediği halde zevce «Şu kadar meblâğ mukabilinde hul etdim» dese zevç, tekrar «Hui etdim» veya «icazet verdim» demedikçe muhalea tamam olmaz. Zira bu suretde bedel hakkında tevkil bulunmamıştır.

298 - : Muhalea, istifham sıgasiyle de tahkik kasd edildiği tak­dirde mün´akid olur.

Meselâ : Zevç, zevcesine «Nefsini benden şu kadaı* kuruşa hul´ et­tin mi» deyib zevce de «Hul´ etdim» dese bakıhr : Eğer zevç, bu sözile muhaleayı- tahkika - Hakikaten vücude getirmeğe niyyet etmiş ise hul´ vaki olur. Amma müsavemeye, hul´ı talebe niyyet etmiş ise zevcenin sö­zünü müteakib «Kabul etdim» demedikçe muhalea mün´akid olmaz.

299 - : Bir kimse, zevcesine «Seni şu kadaı* bedel üzerine hul´ etdim» deyib zevce de «Razı oldum» veya «icazet verdim» dese muhalea akd edilmiş olur. Amma yalnız «evet» dese akd edilmiş olmaz.

Nitekim zevce «Beni şu kadar bedel üzerine boşa» deyib zevç de «evet» dese bununla talâk vaki olmaz. Çünkü bu, bir mücerred veidden ibaretdir.

300 - :Bir kimse, zevcesine «Seni hul´ ederim» deyib zevce de «Yaptın = etdin» dese o kimse, tekrar «yaptım - etdim» demedikçe muhalea tahakkuk etmez.

301 - : Ivez = bedel mukabilinde olan hul´un rüknü, icab ve ka­bulüdür. Binaenaleyh kabul bulunmadıkça hul´ mün´akid, firkat vaki ol­maz. Çünkü bu hulu´, bir müaveze akdi olduğundan kabule muhtacdır.

Fakat ıvez mukabilinde olmıyan hulû´, kabule muhtaç değildir. Şöy­le ki : Bir kimse, zevcesine hitaben bir bedel zikretmeksizin talâk niyye-tiyle «Seni hulû´ etdim» veya «Seninle muhalea oldum» dese derhal ta­lâkı bain vaki olur. Velev ki zevce kabul etmesin. Çünkü bu halde hulû´, mücerred bainen tatlik demek olduğundan kabule muhtaç olmaz.

302 - : Muhaleaya tevessül edilmesinin başlıca sebebi, zevç ile zevceden birinin veya her ikisinin nüşuzüdür, sut imtizacıdır, geçimsiz­liğidir.

Zevcin nüşuzü, zevcesine bakmayıb cefa etmesi veya zevcesini ke­rih görmesidir. Zevcenin nüşuzü de zevcine isyan muhalefet etmesi veya onu kerih görmesidir.

303 - : Zevç ile zevce arasında şikak ve nifak zuhur edib de aralarında güzel imtizaç ve ittifak mümkün olmadığı Takdirde zevç için ta­lâk île muhaleadan birini ihtiyar etmek caiz olur.

Maamafih muhalea suretinde eğer nüşuz, suiimtizac, zevç cihetinde ise muhalea için bir bedel alması, kazaen caiz ise de diyaneten halâl de­ğildir. Ve eğer zevce cihetinden ise zevcin mehr namına verdiği şeyden ziyade muhalea bedeli alması, kazaen caiz olursa da diyaneten mekruh-dur. Suiimtizac, her iki tarafdan olduğu takdirde de zevç için muhalea-r den dolayı bir bedel almak mubahdır.

Nüşuza müstenid olmaksızın yapılan muhalealar da hükmen mute­berdir; Hindiyye, Bedayi, Netayicünnazar.

« (Malikflere göre muhalea, bir ıvez mukabilinde yapılan talâkdan ibaretdir. Meselâ : Bir kadm, kocasına «Beni mehrimm mukabilinde tat-lik et» veya «Benimle muhalea ol» veya «Muhalea oldum» diyib zevci de «Seni mehrin mukabilinde tatlik etdim» dese bainen talâk vaki´ olur, ve o ıvezi vermesi, meselâ mehrini kabz etmiş ise iade eylemesi zevce üze­rine lâzım gelir. Muhaleade ıvez, zevcenin gayrı tarafından da demlide edilebilir.

Maamafih muhalea, ivezsiz olarak da hulû´ lâfzile yapılabilir.

Muhalea, hâkim vasıtasile olsun olmasın yapılabilir.

Nüşuz, zevce canibinden olunca muhalea bedelf, mehrden ziyade bir mikdarda da olabilir, bunda mekruhiyet yokdur. Fakat haksız yere be­del almak caiz değildir. Binaenaleyh xbir kimse, zevcesini haksız yere dö­ver veya ona haksız yere söger de kadın kendisinden bu zararı gidermek için bir bedel mukabilinde muhalea olursa bu bedeli bilâhare istirdad ede­bilir. Bu hususda bu zararın vukuunu başkalarından işitmiş olan iki er­keğin şahadeti kifayet eder. Zevcenin yeminiyle bir erkek şahidin şetia-deti de kâfidir.

Bainen boşanmış bir zevce hakkında yapılan muhalea bedeli de is­tirdad olunur. Çünkü zaten beynunet husule gelmiş olduğundan bu mu-haleaya ihtiyaç yokdur. Muhtasarı Ebizziya, Düsukî.

(Şafiîlere göre hulû´da asi olan kerahetdir. Binaenaleyh bir erkeğin bir hacet bulunmaksızın zevcesile muhaleada bulunması mekruh olduğu gibi bir kadının da bir zaruret bulunmaksızın kocasından kurtulmak için malını bezi etmesi mekruhdur. Amma aralarında nifak ve şikak zuhur eder de ıslahı kabil olmazsa veya şarta muallâk üç talâk bulunur da bundan halâsa çare bulmak istenilirse muhalea tarikine tevessül,erime­sinde kerahet bulunmaz.

Kadın Kocam beni mutazarrır etdiği için kenSisile muhaleaya mec­bur kaldım» diye verdiği bedeli istirdad için dâvada bulunamaz. Şu ka­dar var ki, bir erkek için de halâl olmaz ki, muhaleaya mecbur etmek için

refikasının zararına hareket etsin, meselâ ona bed muamelede bulunub dursun.

Şafiîlercc de sahih olan kavle göre hul, talâkdır, fesih değildir. Bu­nunla talâkların adedi azalmış olur.

Muhaleanın meşruiyeti. Âyeti celîlesiyle sabit, ve bu babda icma, mün´akiddir. Sahabei kiramdan Sa­bit ibni Kays, zevcesinin talebi üzerine onu mehr olarak almış olduğu bir bahçesi mukabilinde emri nebeviye binaen tatlik etmişdi. Islâmda ilk yapılan muhalea budur. Tuhfetül muhtaç, Elmezahibül´erbea.)

(Hanbelîlere göre de muhalea, şeraiti dahilinde caizdir. Bir kadın, kocasını kötü ahlâkından veya diyanetindeki noksanından veya za´fı ha­linden dolayı kerih görüp de hakkına riayet edemiyerek günaha girme­sinden korkarsa bir bedel mukabilinde muhaleada bulunabilir. Bu halde hulû´, mübahdır. Bu takdirde kocası için de bu muhaleaya muvafakat etmek, mesnundur. Meğerki kocasının kendisine meyi ve muhabbeti bu­lunsun. O halde kadın için sabr- ederek zevciyyeti idare etmek müsta-hab olur. Böyle bir sebeb bulunmaksızın yapılan bir muhalea ise vaki olmakla beraber mekruhdur. Zulüm ve tazyik neticesinde vukubulan bir muhalea ise bâtıldır. Verilen bedel, istirdat olunur. Şöyle ki: Bir kimse, gadr etmek, haksız yere döğmek, veya nafakaya, kasme aid haklarını men eylemek suretiyle zevcesini hul´a sevk etmiş olsa hulû´ muteber ol­maz, verilen bedeli hul´un da iadesi îâzım gelir.

Hanbelî fukahasına göre muhalea ivezsiz sahih olmaz. Çünkü ıvez, leanm bir rüknüdür. Bunu terk etmek sahih olmaz. Binaenaleyh ivezsiz olarak muhalea yapılınca ne hulû, ve ne de talâk vaki olmaz. Şu ka­dar v&r ki, üçden noksan olan bir talâk lâfzile veya talâk Hiyyetine mu-karin bulunan ivezsiz bir muhalea ile yalnız talâkı ric´î vaki olur. Elmuğ-nî, NeylüTmearib, Keşşafül´kma)

(Zührîye, Ataya, Davudi Zahirîye göre nüşuz bulunmadığı takdir­de- yapılan muhalea, sahih olmaz. Çünkü bu, abes olduğundan gayri meşrudur. Gayri meşru bir şey ise merduddur. Elmizanülkübrâ.)

(Zahiriyyeden ibni Hazm diyor ki: Muhalea zevç ile zevcenin nza: larile yapılır. Kadın, kocasının hukukuna riayet edemiyeceğinden veya zevcinin kendisine buğz edib hakkını yerine getiremiyeceğinden korkar­sa istediği bir mal mukabilinde nefsini muhalea voliyle birrıza kurtara­bilir. Başka sebebîe, meselâ zevcin cebr ve tazyikiyle yapılan bir muha­lea, bâtıldır. Verilen bedel, geri alınır. Talâk bâtıl olur. Zevç zulm etmek-´ den menedilir. Elmuhallâ.)[1]

Mühaleanın Sıhhat Ve Nefazında Aranılan Şartlar :



304 - : Bir muhaleanm muteber olması için nikâhın sıhhati şarttır.

Binaenaleyh nikâhı fâsidden dolayı muhalea akdi muteber Çünkü iki taraf, mütarekeye mecbur olduğundan ıvez ile talâkı istihsa­le mahal yokdur. Kuhüstanî.

305 - : Muhaleada zevcin talâka ehliyeti, zevcenin de talâka ma-halliyeti şarttır.

Binaenaleyh mecnunların, matuhların, çocukların muhaleası nıün´-akid olmadığı gibi ecnebiyye, muhtelia ve bainen mutedde hakkında da hulû muteber olmaz. Amma riciyyen mutedde hakkında muhalea sahih­dir.

306 - : Muhalea bedelinin lüzumunda zevcenin baliğ, âkil, muha-leanın mânâsına vâkıf olması şarttır.

Binaenaleyh bir kimse, sefih bulunan zevcesini bir bedel mukabilin­de boşasa veyahut bir kadın, mânasını bilmediği halde mücerred koca­sının telkini üzerine «Muhalea oldum» dese talâk vaki olur, fakat bedel lâzım gelmez.

307 - : Sagîr veya sagîrenin babası, bunların namına muhaleada bulunamaz.

308 - : Fâsid bir şart ile akd edilen bir muhaleada şart bâtıl ve hulû caiz olur. Hakkı hızaneyi iskat şartı gibi.

309 - : Muhaleada ikrah vaki oldukda bakılır: Eğer zevce hak­kında ise talâk vaki olur, lâkin bedeli muhalea lâzım gelmez. Çünkü be­delin lüzumu rızaya mütevakkıfdır. Zevç hakkında ise talâk vaki olub bedel lâzım gelir.

310 - : Muhalea, zevç hakkında talâkı zevcenin kabulüne talik de­mektir.

Binaenaleyh zevç, «muhalea» veya «hul´ etdim» diye icabda bulun­sa zevcesinin kabulünden evvel rücu edemez.

Kezalik : Zevcin icabı kablelkabul meclisden kalkıp gitmesiyle bâtıl olmaz. Fakat zevcenin kabulden evvel kıyamiyle bâtıl olur.

311 - : Muhalea, zevce hakkında muaveze sayılır. Binaenaleyh icab zevce tarafından olduğu takdirde kocasının kabu­lünden evvel rücu edebilir.

Kezalik : Zevç ile zevceden birinin meclisi terk etmcsile bu icab bâ­tıl olur.

312 - : Muhaleayi zevcin bir şarta talik veya bir vakte izafe et­mesi sahihdir.

Meselâ : Bir kimse, zevcesine «Fülân yere gider isen şu kadar meb­lâğ mukabilinde seninle muhalea etdim» yahut «Gelecek ayın ibi.idasın-dan itibaren seninle muhalüm* diye icabda bulunabilir şartın tahakkuku ve vaktin hululünden sonra kabul zevceye aid olur, ondan evvelki kabul muteber değildir. Çünkü şp.rla muallâk olan İcab kableş-şart mâdum olduğundan kabul kendisine tekaddüm edemez. İzafet de ta­lik hükmündedir.

313 - : Muhaleada zevce, icab ve kabulden hiç birini şarta talik veya bir vakte izafe edemez, bu caiz değildir.

314 - : Zevcenin gıyabında zevcin muhaleası sahihdir. Binaena­leyh zevce, muahaleayi haber aldığı meclisde muhayyerdir, dilerse ka­bul eder ve dilerse red eyler.

Fakat zevcin gıyabında zevcenin muhaleası sahih değildir.

Meselâ Bir kadın, kocasmın gıyabında «Ben şu kadar meblâğ mu­kabilinde kocam ile hul´ oldum» veya «Nefsimi tatlik etdim» deyib ko­cası da bundan haberdar olduğunda icazet verse hul´ caiz ve talâk vaki olmaz. Fakat icab anında birisi fuzulen kabul edib de muahharan kocası da icazet verse hul´, tamam olur. Mebsut. Tatar Haniyye.

315 - : Mûhakada zevç için şartı hıyar, sahih olmadığı halde zevce için sahihdir. Hıyar müddeti üç günden fazla olabilir.

Binaenaleyh bir kadın, üç gün veya daha ziyade, bir müddet mu­hayyer olmak üzere zevcile muhalea yapabilir.

316 - : Muhaleada hıyarı rüyet sabit olmaz. Fakat muhalea bede­linde aybi fahiş bulunduğu takdirde hıyarı ayıb sabit olur. Aybı yesîr ise mafüvdür.

Aybı fahiş,, bedeli hul´ı ceyadetden vösatete ve vesatetden redaet haline tenzil* eden kusurdur.

317 - : Zevce, muhalea ânında «Eğer muhalea bedelini şu kadar güne kadar tediye etmezsem hulû´ bâtıl olsun» dedikden sonra o müd­det içinde bedeli tediye ederse hulû´, sahih, etmediği takdirde bâtıl olur.

318 - : Bedeli nefi ile yapılan bir muhalea da sahihdir. Binaenaleyh bîr kimse, zevcesine «Nefsini benden bilâedel hûl et» deyib zevce de «Hûlu* etdim» demekle zevç, kabul eylese bilâ bedel talâkı bain vaki olub biri birinin zimmetindeki hukukdan beraet sabit ol­maz.

Kezalik : Bir kimse, bedel zikretmek sizin talâk niyetiyle zevcesine «Seni hulû´ etdim» dese zevcesinin kabulüne tevakkuf etmeksizin bedel­siz olarak talâkı bain vaki olur, bununla zevciyyet hukukuna müteallik bir şey sakıt olmaz.

Şu kadar var ki, zevç, bununla talâka niyyet etmediğini ifade eder­se hem kazaen hem de diyaneten tasdik olunur. Çünkü hulû´, lâfzı kinayatdan olduğu cihetle hem talâka, hem de talâkdan başkaya ihtimali vardır. Hindiyye, Bence, Bahri Raik, Dürri Muhtar.

(Malikılere göre muhalea yapacak olan zevcin mükellef olması şart tır. Velev ki, sefih olsun. Çünkü sefihin bilâıvez talâkı sahih olduğundan ıvez mukabilinde talâkı evvelâ bittarik sahih olur.

Kezalik: Marazı mevt ile mariz olan bir zevcin muhaleası da na­fizdir. Bu marazından vefat edince zevcesi kendisine varis olur. Velev ki iddeti bitmiş, ba$ka kocaya varmış olsun. Fakat bu maraz esnasında zevcei muhteliası vefat etse kendisi ona varis olamaz. Çünkü kendi elin­deki bir şeyi kendisi iskat etmişdir. Fakat zevcenin marazı mevtinde muhaleayı kabul etmesi caiz değildir. Buna rağmen muhaleada bulunsa talâk nafiz olur, aralarında tevarüs cari olamaz.

Kezalik: Bir kimse, velayeti icbarı altında bulunan kızı hakkında mehri veya sair bir malı mukabilinde muhalea yapabilir. Muhtasarı Ebiz-ziya, Düsukî.)

(Şafiîlerce de rrmhaleada zevcin talâka ehil olması şarttır. Binaen­aleyh talâkı sahih* olmayan kimsenin, meselâ sefehinden dolayı mahcur olan bir şahsın hul´ı sahih olmaz.

Muhaleayı kabul veya iltimas eden zevcenin veya ecnebinin de ma­lında mutlakuttasarruf olması şarttır. Binaenaleyh sefehinden veya rık-kindan dolayı mahcur olanın muhalea için bedel iltizam etmesi sahih ol­maz. Meselâ : bir mahcur sefihe, şu kadar meblâğ üzerine muhaleada bulunsa veya kocası, «Seni şu kadar meblâğ üzerine boşadım» diyib o da kabul etse, ric´iyyen mutallâka olur, bedelin zikri, lâğv bulunur. Velev ki velisi izin versin. Çünkü bu sefinenin bedeli iltizama ehliyeti yok-dur. Şu kadar var ki bunun da hu]û´ kabulü muteberdir. Kabul etme­diği takdirde talâk vaki olmaz. Çünkü zevcin kullandığı tabir, kabulü muktazidir. Meğer ki zevç, hulû ile talâka niyet etsin, zevcenin kabulü­nü kalben iltimas etmiş bulunmasın. Bu halde yine ric´iyyen talâk vaki olur. Tuhfetül´muhtac.)

(Hanbel´lere göre de muhaleanm yedi şartı vardır. Şöyle ki :

(1) : Zevç, talâkı sahih olan kimselerden bulunmalıdır. Böyle bir kimse muhalea için baliğ veya mümeyyiz olan bir müslimi veya zimmî-yi tevkil edebilir.

(2) : Muhaleada bedeli verecek kimse, teberüa ehl olmalıdır.

(3) : Muhalea, müneecezen yapılmalıdır. Şarta talik edilen bir mu-•halea sahih değildir. «Bana şu kadar meblâğ bezi eder isen seni huT et-dim» denilmesi gibi.

(4) : Hulû, zevcenin tamamı hakkında yapılmalıdır. Zevceyi hita­ben «Seni hulû etdim» veya gıyabında «Zevcemi hulû etdinı» denilmesi eîbi.

(5) : Muhalea, yemini talâkT, - meselâ üç talâk hakkındaki bir ta­liki - iskat için bir hiyle, bir mahlas ittihaz edilmelidir.

(6) : Muhalea, hul´a mevzu tabirinden birile yapılmalıdır. Bir veya iki talâk lâfzile yapılırsa talâkı ric´î vaki olur.

(7) : Hulû´ ile mücered talâka niyyet edilmemelidir. Bu şerait, ta­mam olunca hulû, bainen fesh olmuş olur. Bununla talâkın adedi azalmış mış. olmaz. Neylül´meraib.)[2]

Muhaleaya Aîd Bedeler :



319 - : Mehr olması caiz olan her şeyin hul´a, talâka bedel olması da caizdir. Mehr bahsine müracat!.

320 - : Hulû´ ve talâk bedellerinin tecili sahih olduğu gibi tecili de sahihdir. Te´cil müddetinin hasad vakti gibi bir müstedrek cehalet ile meçhul olması, tecilin sıhhatine mani değildir. Fakat rüzgârın esme-si veya fülânın ölmesi veya seferden gelmesi gibi bir fahiş cehaletle meç­hul olduğu takdirde te´cile itibar olunmayıb bedelin hâlen edası lâzım gelir.

321 - : Bir kadın, muhalea ânında mevcut olmayıb da âtiyen vü-cude gelecek bir şey üzerine, meselâ : O sene içinde ağaçlarının vere­ceği semeresi veya akarının hâsıl olacak gailesi veya kendisinin kaza­nacağı mal üzerine kocasile muhaleada bulunsa kabz etmiş olduğu meh-rini kocasına red etmesi icab eder. Tesmiye etdiği şey, vücude gelsin gelmesin. Çünkü muhalea zamanında madum olduğundan muaveza ak-dile istihkak hâsıl olmaz.

322 - : Bir kimse, zevcesini vasfı malûm bir hayvan üzerine hul´ etse hulû´ caiz ve tesmiye olunan hayvanın orta hallisini vermek lâzım olur. Maamafih zevce,, muhayyerdir, dilerse o hayvanı ve dilerse onun kıymetini verir. Lâkin hayvanın vasfı zikr edilmezse talâk vaki olub zevcenin nikâh ile müstahik olduğu şeyleri kocasına red eylemesi ikti­za eder.

Vasıfları malûm elbise, mekilât, mevzunat da muhalea bedeli olabilir.

223 - : Mütekavvim olmayan bir mal üzerine yapılan muhaleada bedel lâzım olmıyacağı gibi zevcenin mehrini zevcine red ve iade etmesi de iktiza etmez.

Binaenaleyh hamr, hınzır gibi halâl olmayan bir bedel mukabilinde yapılan muhalea ile talâk vaki olursa da bir ıvez lâzım gelmez.

324 - : Muhalea bedelini muhalea meclisinde kabz şart değildir. Ni­tekim iskatat üzerine münakid olan sair muavezatda da hüküm böyle­dir. Zahire.

325 - : Zevcenin müstevfn olan mehrini iade veya düğün masra­fını red etmesi, yahut zevciyyet haklarından bir şey taleb etmemesi veyahut iki tarafın biri, birinden bir şey islomomosi partiyle muhalea akd olunabilir.

326 - : Bedeli muhalea, zevcenin elinde helak olduğu veya bil-istih-kak zabt edildiği takdirde misliyyatdan ise mislini veya kıyemiyyatdan ise kıymetini kocasına zamin olur. Yoksa muhalea bâtıl olmaz. Diirer.

327 - : Bir kadın, kocasından almış olduğu bilûmum eşyayı koca­sına iade etmesi üzerine muhalea olduğu halde o eşyayı evvelce birine satmış veya hibe ve teslim etmiş olmakla iadesi müteazzir bulunsa o eş­yanın kıyemiyyattan ise kıymetlerini, misliyyattan ise misillerini koca* eına vermesi lâzım gelir. Hindiyye.

328 - : Muhaleadan sonra bedeli hul´i tezyid, sahih değildir, Binaenaleyh ziyade edilen bedel, lâzım gelmez. Çünkü makudün aleyhin helakinden sonra bedelini arttırmak, bâtıldır. Hindiyye.

329 - : Bir kadın, kendisine şu kadar meblâğ vermek üzere koca-sile mehri ve iddet nafakası üzerine muhtelia olsa hulû´, sahih ve ko­cası üzerine o meblâğı vermek lâzım olur. Nitekim bir kadın, mehrinin bir kısmını kendisine edâ etmek üzere mada mehri mukabilinde muhalea olsa bu kısmı zevcinden isteyib almaya müstahik olur. Yoksa bu kısım dahi muhalea hükmünce sakit olmaz. Mecmuai,cedide, Hindiyye.

330 - : Bir kadın, naf aaki iddeti üzerine hul* olduğu halde nâşize olarak iddet içinde şer´î meskeninde oturmasa kocası, o nafaka bedeli­ni bu kadından isteyeblir. Meğer ki oturmaması takdirinde kocasının bu nafaka bedelini istememesini şart koşmuş olsun.

Kezalik : iddet nafakası üzerine muhalea vukuundan bir kaç gün sonra zevç ile zevce arasında nikâh tecdıd edilse zevç, iddetin bakiyye-sine aid nafakayı bu zevcei muh teli asından istemeğe müstahik olur, Bah­ri Raik.

331 - : Bir kadın, iddeti hayz ile olmak itikadile nafakai iddeti ve mehri üzerine muhalea oldukdan sonra hamli zahir olsa hamlini vaz´ edinceye kadar kocasından nafakai iddetini taleb edebilir. Ali Efendi fetavası.

332 - : Bir kadın, zevcile mehri ve nafakai iddeti ile çocuğuna üç veya sektz on sene kadar kendi malından infak etmek üzere muhaleada bulunsa hulû, sahih ve bıi şarta riayet lâzım olur.

Binaenaleyh kadın, çocuğunu kocasına bırakarak infakdan kaçınırsa kocası, nafakanın kıymetini ondan alabilir.

Kezalik : Çocuğu bir müddet infak ve imsak etdikden sonr" henüz müddet tamam olmadan bu infakdan imtina etse kocası, müddetin ba­kiyesine aid naafka bedelini isteyib alabilir. Kadın dahi çocuğun kisveini kocasından istiyebilir. Meğer ki kisve dahi muhalea bedeline idhal edilmiş olsun.

333 - : Bir kadın, çocuğunu bulûğu vaktine kadar imsak etmek üzere hul´ olsa bakılır : Eğer çocuk, kız ise hul\ sahih otur. Amma oğ­lan ise babasının terbiyesine muhtaç olacağından hul´, sahih olmaz.

Hindiyye,

334 - : Bir kadın, çocuğunu imsak etmek üzere hulû´ oldukdan sonra başka birile evlense çocuğu babası alır, velev ki anasının yanında kalmasında ittifak etmiş olsunlar. Bu halde çocuğun babası, müddetin bakiyyesi için imsake aid ecri misi ile bu kadına rücu edebilir. Hindiyye.

335 - : Bir kadın, mu´sire olduğu halde çocuğunu kendi malın­dan beslemek = infak etmek üzere hûV olsa çocuğun malı bulunmadı­ğı takdirde nafakasını babasından isteyib cebren alabilir. Bu halde muhalea bedeli olan nafaka, bu kadının zimetinde borç olarak kalır.

Hindiyye.

336 - : Bir kadın, çocuğunu yaşadiğı müddetçe infak etmek üzere hul´ ´olsa müddetin cehaletine mebni şart, muteber olmaz. Bu halde kabz etmiş olduğu mehrini kocasına red etmesi lâzım gelir. Hin­diyye.

337 - : Bir kadın, çocuğunu nezdinde imsak etmek üzere muhalea oldukda bakılır Eğer imsak müddeti tayin edilmiş ise hulû´, sahih olur ve illâ olmaz. Çocuk, gerek sütden kesilmiş olsun ve gerek olma­sın. Hindiyye.

Diğer bir kavle göre çocuk, henüz sütden kesilmemiş ise hulû, sa­hih ve imsak müddeti, rezâ´ müddeti olan iki seneye mahmul olur. Ta­tar Haniyye.

338 - : Bir kadın, çocuğunu iki sene emzirmek üzere kocasile mu­haleada bulunsa o müddet içinde çocuğa süt vermeğe mecbur olur. «Ben mu´sireyim = fakireyim, bilâ ücret süt vermem» diye imtinaa kadir ol­maz. Abdurahim fetâvâsı. Şayet süt vermekden imtina eder veya iki seneden evvel çocuk vefat eylerse rezam kıymetini zevcine zamin olur. Bahri Raik.

339 - : Bir kadın, çocuğuna süt vermek üzere muhalea oldukdan sonra kocasile başka bir şey üzerine müsaleha akd edecek bulunsa sulh´e sahih olur. Fethülkadir.

340 - : Bir kadın, kocasile mehri ve gebe bulunduğu çocuğu do-ğurdukdan sonra iki sene emzirmesi üzerine hulû´ olsa caiz olur. Bu halde gebe bulunmadığı bilâhare zahir olursa veya çocuk doğdukdan son­ra hemen ölürse kadının reza = emzirme kıymetini kocasına Ödemesi lâzım gelir.

Çocuk, bir müddet sonra Ölürse mütebaki emzirme müddetine reza´ kıymetini ödemek lâzım gelir. Kadm, vefat etdiği takdirde de reza kıymeti terikesinden istifa olunabilir.

Fakat kadın, kendisinin veya çocuğunun vefatı halinde üzerine bir şey lâzım gelmiyeceğini muhalea esnasında şart koşmuş bulunursa ba-del´vefat kocası bir şey talep edemez. Hindiyye.

341 - : Bir kadın, mehrini çocuğuna veya bir ecnebiye vermek üze­re kocasiyle hul´ olsa muhalea caiz ve mehri zevcine ait olur. Binaen­aleyh çocuğun veya ecnebinin mehri talebe hakkı olamaz. Hindiyye.

342 - : Bir kimse, küçük çocuğu kendi yanında kalniiik üzere zev-cesile muhaleada bulunsa hulû´ sahih, şart bâtıl olur. Çünkü çocuğun terbiye ve hizanesi validesine aid olduğundan bu hakkı babasile anası /btal edemezler. Hindiyye.

343 - : Bir kimse, mükellefe olan kızının veya bir ecnebiyyenin ko­casiyle bunların mehri veya nafakası mukabilinde muhalea yapsa bak» Ur : Eğer bu kız veya ecnebiyye buna icazet verirse hulû´ caiz ve mehr ve nafaka sakıt olur. Amma icazet vermediği gibi o kimse de mehri ve­ya nafakayı zamin olmaz ise hulû" caiz ve talâk vaki olmaz. Zamin ol­duğu takaırde ise icazete muhtaç olmaksızın talâk tahakkuk eder. Bu halde o kadın, medhulün biha ise mehrinin tamamını, değilse yarısını Kocasından alır, kocası da bu mehr ile o kimseye rücu eder. Hindiyye.

Şayet o kimse, bilâ emr mehr veya nafakayı zamin olur da kadın dahi muahharan icazet verirse artık mehr ve afakasile ne kocasına, ne de o kimseye rücu edemez. Çünkü icazeti lahika, vekâleti sabıka hükmündedir. Mebsut.

544 - : Muhalea bedeli hakkında rehn ve kefalet itası caizdir. Bah­ri Raik. (Mâlikîlere göre muhalea bedelinin halâl olması şarttır. Binaen­aleyh hamr hınzır, mağsubiyeti. mesrukiyeti malûm olan herhangi bir mal, hul´a bedel olamaz. Şayed böyle bir şey mukabilinde muhalea yapı­lırsa talâkı bain vaki, bedel batıl olur. Bedel, kısmen haram olduğu tak­dirde de hüküm böyledir. Zevç, hiçbir şey alamaz.

Muhaleada bedelin muhakkakulvücud olması şart değildir. Binaen aleyh bir hayvanın karnındaki yavrusu mukabilinde muhalea yapılabilir. Bilâhare yavru zuhur ederse zevç onu alır, zuhur etmezse bir şey iste­yemez. Bainen talâk vaki olmuş olur.

Bedeli muhaleanın malûmülvasf olması da şart değildir. Binaena­leyh lâalettayin bir mikdar kumaş veya bir at vermek üzere hulû´ ya­pılabilir. Bu halde bunların orta hallisini vermek icab eder.

Bedeli muhalleanm makdurütteslim olması da şart değildir. Binaenaleyh kaçmış bir hayvan veya henüz salâhı belirmemiş bir ekin üzerinj hul´ yapılabiliı İleride bunları teslim mümkün olmasa da talâkı bain vaki olmuş olur.

Zevcenin hamli müddetine aid nafakası üzerine veya çocuğunun hı-zanesi zevcine aid olmak üzere de hulû yapılabilir. Şu kadar var ki, ka­dın, nafakasını tedarükden âciz bulunursa bunu kocası .tedarik eder. Bu, kadının zimmetinde bir borç olur.

Hızane hususnda da zevç, çocuğu sıyanete kadir olmaz veya çocu­ğun anasından ayrılmasından dolayı mutazarrır olacağından korkulur-sa talâk vaki olmakla berber hızne bİl´ittifak sakıt olmaz.

Bir muyyen muhaiea bedelinin başkasına aidiyeti bilâhare tebey-yün etse hûl´ sahih olmaz. Velev ki- sahibi icaset versin. Muhtasarı Ebiz-ziya, Elmezahibüi´erbea.)

(Şafiîlere göre de muhalea bedelinde,,-ş.u gibi jartlar vardır:

(1) : Bedel, maksud olmalı, yani : Bir kıymeti maliyeyi haiz bulun­malıdır. Eğer böyle bir kıymeti haiz olmazsa talâk, ric´î olarak vaki olur.

Nafakai iddet, hakkı hazane, çocuğu bir müddet İrza´ veya infak dahi birer, mali maksud sayıldığından bunların mukabilinde hulû´, sa-hihdir.

(2) : Bedel, zevç cihetine raci olmalıdır. Binaenaleyh bir kadm, ko­casından başka bir kimse zimmetindeki alacağından o kimseyi ibra etmek üzere kocası tarafından tatlik edilse bununla beynunet hâsıl olmayıb yalnız ric´iyyen talâk vücude gelir.

(3) : Bedel, malûm olmalıdır. Meçhul olursa mehri misi mikdan bir mal mukabilinde bainen talâk vaki olur. Bedelin lâalettayin bir hayvan, meselâ bir deve veya libas olması gibi. Bedel, kısmen meçhul olduğu tak­dirde de hüküm böyledir. Meçhul bir alacakdan ibra mukabilinde yapıla­cak talâk ise hiç muteber değildir. Meselâ : Bir kimse, zimmetindeki meçhul bir boredan ibra edilmesi mukabilinde zevcesini tatlik etse bu­nunla talâk vaki olmaz. Çünkü bu takdirde beraet tahakkuk etmiyece-ğinden muallâkun aleyh bulunmamış olur.

(4) : Bedel, mevcud ve makdurütteslim olmalıdır. Binaenaley be­del, gayri mevcud olursa mehri misi mukabilinde beynunet husule gelir. Bedelin mağsub veya teslimi gayri kabil olması halinde de hüküm böyledir.

(5) : Bedel, halâl bir şey olub fâsid bulunmamalıdır. Binaenaleyh bedel, hamr, lunzir gibi bir şey olursa talâkı bain vaki olur, zevcenin zevcine mehri misli mikdarı bir şey vermedi lâzım gelir.

Bedel, şu kadar meblâğ ile şu kadar hamr gibi kısmen sahih, kıs­men fasid olduğu takdirde de zevce üzerine o sahih kısım ile beraber mehri misli mikdarı bir mal lâzım gelir. Tuhfe, ElmezahibüTerbea.) (Hanbelîlere göre de muhaîea bedelinin halâl bir mal olması şart-dır. Bedel, halâl olmaz, iki taraf da buna vâkıf bulunursa hulû´ tahak­kuk etmez. Fakat bedelin haram bir mal olduğuna iki taraf mutta­li bulunmamış olursa hulu´, sahih olur. O malın kıymetini veya halâl olarak" misli mevcud ise mislini kadının kocasına vermesi lâzım gelir.

Bedeli hul´un malûm olması şart değildir. Binaenaleyh bir hanede bulunan gayri muayyen meta´ üzerine muhalea yapılsa hulû" sahih olur. Hanede bulunan az çok eşya zevce verilir. Şayed hanede hiç bir şey bulnmazsa zevç, meta ıtlak olunacak az bir şey müstahik olur.

Bedeli hul´un mevcud olması da şart değildir. Belki vücudüne intizar olunan bir mâdum da bedel olabilir. Bir hayvanın karnındaki yavrusu, bir ağacın vereceği meyvası gibi. Yavru zuhur etmezse kadının bir mal verib kocasını razı etmesi iktiza eder. Aralarında terazi hâsıl olmazsa zevce üzerine kocasına yavru adı verilecek bir şey .vermek lâzım gelir.

Bedelin tavsif edilmesi de şart değildir. Meselâ : vasfı beyan olun-mıyan bir at veya bir libas mukabilinde hulû´ yapılabilir. Bu halde aşağı halde bir at veya libas verilmesi lâzım gelir.

Bir hanenin muayyen bir müddet süknası veya bir gocuğun muay­yen müddetle emzirilmesi veya infak edilmesi mukabilinde muhalea şa­hindir.

Hanbeiî fukahasına göre hulû´daki ıvez, mehr ve bey´deki ıvez gi­bidir. Binaenaleyh muhalea bedeli, mekîlât ve mevzunattan olunca zev­cin zemanına girmez ve zevç, kabz etmedikçe bunlar da tasarrufda bu­lunamaz. Fakat bunlardan başka olunca zevcin zemânlna girer ve zev­cin bunlarda kablelkaoz tasarrufu sahih olur. Elmuğnî. Mağsub veya merhun bir mal mukabilindeki bir muhalea ise sahih değildir, bununla talâk vaki olmaz. Elmezahibül´erbea.)

(Zahiriyyeye göre muhalea bedelinin malûm bir mal veya muayyen bir hizmet olması lâzımdır. Meçhul veya gayri muayyen mallar, hiz­metler muhalea bedeli olamaz. Elmuhall.)[3]

Muhaleanın Hükümleri



345 - : Yapılan bir muhalea üzerine aşağıdaki meselelerde göste­rilen hükümler, semereler terettüb eder.

346 - : Muhalea ile bir talâkı bain tahakkuk eder. Ve nîyye´t in­dinde üç talâk sabit olur. Zevce üzerine de deruhde ettiği hulû´ bedeli lâ­zım geür. İki niyyet edildiği takdirde ise yalnız bir talâk vaki olur. Hin­diyye, Şihabüddin.

347 - : Bedel lâzım olmıyan hallerde hulû1 veya bey maddesile ak­dedilen muhalea ile talâkı bain vaki olur. Tekarrübden sonra talâk mad­desile münakid muhalea ile do talâkı ric´î tahakkuk eder.

Nitekim zevcenin mehrinden başka deyninden kocasının zimmetini ibra veya zevcin zimmetindeki deynini bir müddetle te´hir etmesi üzeri­ne yapılan tatlîk ile de talâkı ric´î sabit olur. Hindiyye.

348 - : Hulû.´ ve mübarree, zevç ile zevcenin filhal kaim nikâha müteallik birbirindeki bütün haklarını iskat eder.

Binaenaleyh muhaleadan, mübarreeden sonra zevce, mehrini ve ma­ziye aid mukadder nafakasını zevcinden isteyemiyeceği gibi zevç de ka­milen veya kısmen vermiş olduğu mehr ve nafakayı zevceden istirdat edemez. Velev ki tekarüb vuku bulmuş olmasın.

Kezalik : Bir kimse, mehr tesmiye etmeksizin tezevvüc ettiği bir kadınla tekarrübdon evvel muhaleada bulunsa zikre muhtaç olmaksızın müt´a sakıt olur.

Beyi ve şira lâfızlarile münakid bir muhalea da bu hükümdedir. Hin­diyye, Mecmaül´enhür.

349 - : Hulû, ve mübaree ile sabık bir nikâha aid haklar, sakıt ol-mıyacağı gibi nikâha müteallik olmayan sair haklar da sakıt olmaz.

Binaenaleyh zevç ile zevceden hiçbirinin diğeri üzerine dâvaya hak­kı olmamak üzere muhalea ve mübaree akd edildikten sonra biri, diğe­rinden nikâha müteallik olmayan bir cihetden veya sabık nikâhdan do­layı şu kadar alacağı olduğunu iddiada bulunsa dâvası sahih olur. Meğer ki hulû´ ve mübaree esnasında o alacakdan dahi ibrayı şart etmiş olsun­lar. Hindiyye, Zahire, Bahri Raik.

350 - : Muayyen bir mal mukabilinde yapılan muhalea ve müba-reeden dolayı zevç, yalnız o muayyen mala müstahik olur. Artık hiçbiri diğerinden (348) inci mesele veçhile mehr namına bir şey İsteyemez.

351 - : Hulû´,´mübaree ve talâk alâ mal ile meşrut olmadıkça id-det nafakasından ve çocuk nafakasile rezaından beraet vaki olmaz. Meş­rut olduğu takdirde ise beraet tahakkuk eder. Şu kadar var ki, sükna-dan beraet sahih olmadığı gibi müddet tayin edilmedikçe çocuk nafaka­sından beraet dahi sahih olmaz.

Binaenaleyh süknadan veya müddet tayin edilmeksizin çocuk nafa­kasından beraet şartile muhalea akd edilse talâk, vaki olub beraet sa­bit olmaz. Çünkü süknaya hakkuliah taallûk otdiğinden bunu iki taraf İskata salahiyetli olamaz. Müdetin cehaleti ise münazaayı mucib olaca-ğınlan beraetin sıhhatine manidir.

Şu kadar var ki, süknanın meunetinden beraet, sahihdir. Bu halde zevcenin kendi hanesinde veya istikra odoccği bir hanede iddetini ikmal etmesi lâzım gelir. Hindiyye, Zeyleî, Bcdayi.

352 - : Muhalea esnasında nafakadan ibra caiz ise de muhalea­dan evvel ve sonra ibra caiz değildir.

Binaenaleyh bir kadın, hulû´dan sonra kocasını nafakai iddetinden ibra etse bu ibra, caiz olmaz. Çünkü nafaka, şey´en feşey´en vacib ola­cağından henüz vacib olmayan bir şeyi müstakillen iskat, muteber ola­maz. Muhalea esnasında ise bu ibra, iskatı zımnî kabilinden olacağı ci­hetle muteber olur.

Kezalik : adının iddet nafakasını kabz etmiş olduğuna diar ikrarı da muteberdir.

353 - : Bir kimse, zevcesine hitaben «Ben senin nikâhından" beri ol­dum» dese kabule muhtaç olmaksızın talâkı bain, vaki olub bununla ni­kâha müteallik bir şey sakıt olmaz.

Fakat «Şu kadar bedel üzerine berî oldum» derse zevcenin kabulü­ne tevakkuf eder, bu, bedel mukabilinde talâk demek olduğundan zevce bu bedeli kabul etmedikçe talâk tahakkuk etmez. Reddi Muhtar.

354 - ; Bir kadın, zevcine hitaben «Üzerindeki hakkımdan talâkım üzerine seni ibra etdim» deyib zevci de kabul ederek o meclisde onu tat­lik etse, vaki ve beraet hâsıl olur. Red.

355 - : Muhaleadan sonra zevç ile zevceden biri, iddetin inkıza-sından evvel vefat etse diğeri ona varis olamaz. Çünkü her biri, muha­lea akdine muvafakatle hakkını ibtale razı olmuşdur. Hidaye, Bahri Raik.

356 - : Bir kimse, marazı mevtinde sıhhatde bulunan zevcesile bir bedel üzerine hul´ olsa o bedel mukabilinde hulû´ vaki olub badehu mez bure mirasa müstahik olmaz. Çünkü firkat, kendisinin kabulile vaki ol­muşdur. Mebsut.

357 - : Zevcenin maarzı mevtinde vuku bulacak muhalea, malının sülüsünden muteberdir.

Binaenaleyh bir kadın, marazı mevtinde bir bedel üzerine zevcile muhalea oldukda bakılır: Eğer medhulün bina olub da iddeti içinde ve­fat ederse zevç, muvazaa tâhmetini def için hissei irsiyyesiyle bedeli hu­lû´ ye sülüs maldan ekalli ahz eder. Amma kadın, medhulün biha bulun­maz veya ıddetten sonra vefat eder ise zevç, bedeli hul´ ile sülüs mal­dan ekalle müstahik olur.. Çünkü bu takdirde veraset, cari değildir. Dür-ri Muhtar.

« (Muhalea; îmam MâliKe, Sevriye, ve İmam Şafünin ezheri ak­valine ve îmam Ahmedin bir kavline göre talâkı baindir. İmam Şafiînin bir kavline ve imam Ahmedin esahhı akvaline göre de fesihdir, bununla talakın adedi noksan olmaz.

Muhalea, gerek talâk ve gerek fesih olsun ric´ate münafidir. Yalnız Saîd ibni Müseyyeb ile Zührîye göre zevç, muhayyerdir. Dilerse bedeli hul´i alır, artık ric´ate müstahik olmaz, dilerse bu bedeli red ederek ric´-atde bulunabilir. İmam Şafiî ile imam Ahmede göre muhalea ve mübaree ile mehr vesaire sakıt olmaz.

Binaenaleyh muhaleada bulunan kadın, medhulün biha ise tam mehre, değilse nısıf mehre miistahik olur. Mehr tesmiye edilmemiş ise müt´a icab eder. Müstakbel nafaka da sakıt olmaz.

Mahaza Hanbelî mezhebine göre bir kadın, kocasile nafakai iddeti mukabilinde muhalea yapabilir. Şu kadar var ki kadın, gebe olmalıdır. Ol­madığı takdirde iddet nafakasına müstahik olamıyacağından nafakası mukabilinde muhalea olamz.

Şafiî mezhebine göre de nafaka, muhaleaya bedel olamaz. Çünkü muhtelia olan kadına nafaka lâzım gelmez. Binaenaleyh böyle bir nafa­ka üzerine muhalea yapılsa mehri misi nisbetinde bir mal lâzım gelir.

Hanbelîlere göre bir kadın, marazı mevtinde mirasından ekser bir bedel mukabilinde kocasile muhaleada bulunsa hulû´, muteber olur, va­risleri mirasdan ziyade mikdar ile kocasına rücu edebilirler.

imam Mâlikden bu babdaki bir kavle göre zevç, ıvezin tamamına müstahik olur. Bir kavle göre de kadının hul´ı misli nazarı tibare alınır.

imam Şafİîye göre de eğer mehri misli mukabilinde muhalea yapmış ise caiz olur. Bu mikdardan zaid bulunursa ziyade mikdar, terikesinin sü­lüsünden muteber olur. Elmuğnî.)

(Zahiriyyeye göre hulû´, bir talâkı ric´îdir." Meğer ki üç talâk İle yapılsın veya üçüncü bir talâk olsun veya zevcei muhtelia, medhulün biha bulunmasın. Aksi takdirde zevç, iddet içinde müracaat ederek zev-ciyyet rabıtasını idame edebilir. Kadın, razı olsun olmasın. Şu kadar var ki, bu takdirde kadın, vermiş olduğu muhalea bedelini İstirdad edebilir.

Maamafih bir zümreye göre hulû´, ancak veliyyül´emrin iznile caiz olur. Elmuhallâ.) [4]

Talaka Ve Muhaleaya Daîr Vekaletler :



358 - : Talâka ve muhaleaya tevkil caizdir. Bu hususdaki vekâlet, meclis ile mukayyed bulunmaz. Elverir ki azl bulunmasın.

Zevç ile zevcenin muhalea için bir şahsı vekil tayin etmeleri de ca­izdir.

359 - : Bir kimse, zevcesini tatlik için bir şahsı tevkil etdiği halde onu bizzat kendisi tatlik etse iddeti içinde o şahıs da ayrıca tatlik edebi­lir. Fakat iddetin inkızasım müteakib nikâh tecdid edilse artık vekilin talâkı vaki olmaz.

360 - : Bir kimse bir şahsa hitaben «ister isen zevcemi tatlik için vekilimsin» deyib o şahıs da o meclisde istese vekâlet münakid olur. Fa­kat istemeksizin meclisden kıyam ederse vekâlet tahakkuk etmez.

361 - : Bir talâka vekil olan, iki talâk ika etse, İmam Azama gqre asla talâk vaki olmaz. Imameyne göre yalnız bir talâk vaki olur.

362 - : Bir kimsenin «Zevcemi tatiik et» diye tevkil etdiği şahıs, üç talâk ile tatiik etse bakılır : Eğer o kimse, üç talâka niyyet etmiş ise talâk vaki olur. Niyyet etmemiş ise, imamı Azama göre asla talâk vaki olmaz. Imameyne göre yalnız bir talâkı ric´î vaki olur.

363 - : Talâkı ric´îye vekil olan, talâkı bainde bulunsa bir talâkı ric´î vaki olur. Bilâkis bir talâkı baine vekil olan, talâkı ric´îde, bulunsa bir talâkı bain tahakkuk eder.

364 - : Bir şahsın lâalettayin zevcelerini tatlike vekii olan kimse, bunlardan lâalettayin birini tatiik etse yalnız onun hakkında talâk vaki olur. Bu talâk, zevcelerden´diğerlerine sarf edilemez.

365 - : Bir kimse, bir şahsa hitaben «Fülân kadım tezevvüc eder­sem tatiik et» deyib badehu tezevvüc etse o şahsın tatliki sahih olur.

366 - : Bir kimse, ecnebi bir kadına «Sen şu işi yapar isen boş ob deyib kocası da buna icazet verdikden sonra kadın o işi yapsa hakkında talâk vaki olur. Icazetden evvel yaparsa talâk vaki olmaz. Fakat ica-zetden sonra tekrar yaparsa talâk tahkkuk eder.

Bu, talâkı fuzuliye icazet demekdir. Lâkik icazet ise sabık vekâlet hükmündedir. "

367 - : Talâka vekil olan kimse, bir mal mukabilinde muhalea yap­sa bakılır: Eğer zevce medhulün biha değilse hulû´, sahih olur. Medhu-iün biha ise sahih olmaz. Çünkü bu suretde beynunet hâsıl olacakdır. Bu ise zevç hakkında müracaat salâhiyetini men edeceği cihetle muzirdir. Duhulden evvel talâk ise zaten beynuneti icab edeceğinden bu tevkil ile o zarara esasen razı bulunmuştur.

368 - : Hul´a vekil olan, muhalea bedelini kabza da vekil olmuş ol­maz. Binaenaleyh mezun olmadıkça bu bedeli kabzi edemez.

369 - : Alelıtlak - bedel zikr edilmeksizin - hul´a vekil olan, az veya çok bir bedel mukabilinde hulû´ yapabilir. Bilâ bedel yapamaz.

Bu, imamı Azama göredir. Imameyne göre zevcenin mehri mislin­den az bir bedel mukabilinde hulû´ yapamaz.

370 - : Hul´a vekil olan kimse; şu kadar meblâğ mukabilinde kendi­si zamin olmak üzere muhaleada bulunabilir. Velev ki zeman hakkında zevcenin bir emri bulunmasın. Bu halde vekil, bu meblâğ ile zevceye rii-cu edebilir. Velev ki kendisi bunu henüz zevce eda etmiş olmasın.

Fakat vekil,-zamin olmadıkça bedeli hulû´ kendisinden taleb edile­mez. Çünkü muhaleada hukuki akd, men lehülakde *raci´dir, vekile raci değildir.

371 - : Bir kadın, kocasına, hitaben «Şu ^iin bc´ni yu kadar meblâğ mukabilinde hulû´ et» dese» bu, tevkil olmuş olur. Binaenaleyh bilâhare bu sözünden rücu ederek kocasını bundan men edebilir.

372 - : Talâka vekil olan kimse, vekâlete henüz muttali olmadan tatlikde bulunsa talâkı nafiz olmaz.

373 - : Talâka vekil olan, başkasını tevkil edemez. Binaenaleyh tevkil edeceği bir şahsın veya herhangi bir fuzulinin

kendi huzurunda yapacağı talâka icazet vermesi muteber olmaz.

374 - : Sünnet veçhile tatlike vekil olan kimsenin sünnete muhalif suretde yapacağı tatiik, muteber değildir. Hayz haline müsadif olacak tatiik gibi.

375 - : Bir kimse, zevcesinin emri talâkını veya muhaleasını iki şahsa tefviz etdiği halde bunlardan yalnız birisi tatlikde bulunsa talâk vaki olmaz. Çünkü bu veçhile olan tefviz ve tevkil, her ikisinin fi´line ta­lik mesabesindedir. Binaenaleyh birisinin fi´lile muallâkun aleyh vücude gelmiş sayılamaz.

376 - : Vekil, müvekkilinin tayin etdiği bedelden az bir bedel ile muhalea akd edecek olsa müvekkili müciz olmadıkça hulû´ vaki olmaz. Bahri Raik, Dürri Muhtar, Hindiyye, Haniyye.

(Mezahibi selâseye göre de talâkda, hulû´da tevkil caizdir. Zahi-riyye fukahası ise buna kail değildirler. Nitekim tefviz bahsinde beyan olunmuştur.) [5]

Talâka, Muhaleaya Müteallik Davalar Ve Şehadetlee:



377 - : Talâkın esbabı sübutiyyesi, ikrar ile beyyinedir. Binaenaleyh bir kadın, talâk iddiasında bulunmakla kocası «Evet ben seni tatiik etdim» diye itirafda bulunsa aralarında talâk tahakkuk eder. İnkârına mukarin kadın beyyine ikame etse yine talâk sabit olur.

Kezalik : Bir kimse, bir kadına hitaben «Ben seni tatiik etdim» ve­ya «Sen benden mutallâkasm» dese bununla aralarında nikâh bulunmuş olduğunu ikrar etmiş ve müfarekat vukua gelmiş olur.

378 - : Bir kimse, zevcesini meselâ : üç ay mukaddem boşamış ol­duğunu ikrar etse bakılır : Eğer onu bu tarihden sonra tezevvüc etmiş ise talâk vaki olmaz. Fakat daha evvel tezevvüc etmiş ise talâk vaki olur. Şu kadar var ki, zevcesi böyle üç ay mukaddem tatiik vukuunu tasdik eder­se iddeti, talâk vukuu tarihinden başlamış olur. Tasdik etmeyib tekzib ederse iddeti, bu ikrar zamanından başlar.

379 - : Bir kimse, mehr tesmiye ederek tezevvüc etdiği bir ka­dına duhul etdikden sonra onu duhulden evvel boşamış olduğunu ikrar etse bununla talâk vaki ve mehri müsemmanın yarısı lâzım olur. Bu ta-ladan sonraki duhulden dolayı da mehil misi icab eder.

380 - : Bir kimse, zevcesini Üç talâk ile boşadığını, sonra da kab-lettahlü yine tezevvüc eylediğini ikrar zevcesi ise talâkıinkâr veya tah­lil vukuunu iddia eylese araları tefrik olunur. Zevce de duhul vaki olma­mış ise nısıf mehre, vaki olmuş ise tam mehr ila nafakai iddete müsta-hik olur. Hindiyye.

381 - : Talâk bir şarta talik edildikden, meselâ : Zevcinin rızasi ol­maksızın zevcesinin fülân yere gitmesine rabt olundukdan sonra zevce, zevcenin rızası olmaksızın o yere gitdiğini dâva, zevç ise izni ile gitmiş olduğunu iddia edib ikisi de beyyine ikame edecek olsa zevcenin beyyinesi

racih olur.

382 - : Bir müteveffanın varisleri, o müteveffanın zevcesini bai-nen tatlik etmiş olmakla onun varis olamıyacağına, zevce de talâkın ric´î olub iddetin devamına mebni varis olacağına beyyine ikame etse varis­lerin beyyinesi racih olur.

383 - : Bir müteveffanın varisleri, müteveffanın zevcesini kablel-vefat boşamış olduğuna, zevcesi de onun vefatına kadar menkuhesi bu­lunduğuna beyyine ikame etse varislerin beyyinesi tercih olunur. Çünkü bu beyyine, inkâra karşı talâk vukuunu müsbitdir.

384 - : Zevce, tarih beyan ederek veya etmiyerek talâk vukuuna, zevç de tarih beyan etmeksizin nikâha beyine ikame etse zevcenin bey­yinesi racih olur.

385 - : Bir erkek, bir kadını şu kadar zaman mukaddem nikâh etdiğine, kadın da o tarihden sonra talâk vukuna beyyine ikame etse ba­dının beyyinesi mürecceh olur.

386 - : Bir erkek, bir kadım şu târihde nikâh etdiğine, kadın da o tarihden mukaddem talâk vukuuna beyyine ikame etse erkeğin beyyi-nesi tercih olunur.

387 - : Bir erkek, bir kadını fülân tarihde nikâh etdiğine, kadın da o tarihde talâk vukuuna beyyine ikame etse kadının beyyinesi racih olur.

388 - : Bir kadın, zevcinin hali sahuvda = aklı başında iken irtidad etmesiyle aralarında beynunet vukuuna, zevç de kendisinden riddetin hali sekirde vuku bulduğuna beyyine ikame edecek olsa zevcin beyyinesi müreccah olur. EttarikatülVazıha.

389 - : İhtida etmiş olan bir kadın, zimmî olarak vefat eden koca­sından miras taleb ederek vefatından sonra ihtida etmiş olduğunu iddin, varisler de vefatdan evvel ihtida etmiş olduğunu müdafaaten dermeyaı1 etseler söz, varislerin olur. Kadın için İddiasını beyyine ile İsbat lâzım gelir. İbni Nüceym.

390 - : Bir kadın, zevcinden üç talâk ile mutallâka olduğunu dâva etmekle zevci, bu kadını tahlilden sonra tekrar tezevvüc etdiğini ve ken­disinin bu veçhile ikrarı dahi bulunduğunu dâva ve inkâra mukarin bey­yine ikame eylese aralarında zevciyyet muamelesi cari olur. Netice.

391 - : Bir erkek ile evlenen bir kadın hakkında başka bir erkek zuhur edib de "Sen benim zevcenisin diye iddia etmekle kadın "Sen beni bainen boşamış idin" diye beyyine İkame eylese bu idia, def edil­miş olur. Feyziyye.

392 - : Bir kadın, bir erkek ile izdivaç ettiğini ve duhulden sonra tatlik edildiğini bil´İddia mehr talebinde bulunduğu halde beyyine ika­mesinden âciz kalsa o erkeğe yemin verdirebilir. Netice.

393 - : Muhaîea vukuu da zevç ile zevcenin tesadükile sabit olacağı gibi beyyine ile de sabit olur.

Meselâ : Bir kimse, zevcesile on beş bin kuruş üzerine muhalea yap­mış olduğunu zevcesinin inkârına mukarin dâva etmekle iki şahıs bu dâvaya müttefiküllâfz velmeal şehadetde bulunsalar muhalea sabit olur. îki şahidden biri, on bes bin, diğeri de on´ bin kuruş üzerine muhülea yapılmış olduğuna şahadetde bulunsa on bin kuruş hakkında şahadetleri makbul olur.

Fakat zevç, on bin kuruş üzerine muhaleayı iddia etdîği takdirde bu veçhile ziyadeye şahadet, makbul olmayıb mücerred zevcin ikrarına binaena talâk vaki olur. Bahri Raik.

394 - : Zeyc, bir bedel mukabilinde muhalea vukuunu iddia, zev­ce de inkâr etse zevcin ikrarına mebni evvelki «neselede olduğu gibi bai­nen talâk vaki olup bedel hususunda söz zevcenin, beyyinede zevcin olur. Çünkü zevce bedeli münkirdir. Dürri Muhtar. Reddi Muhtar.

395 - : Bir kadın, kocasının inkârına mukarin bir bedel mukabi­linde muhalea yapıldığını bilâ beyyine iddia eylese bununla hulü´ sabit talâk vaki ve ikrar eylediği bedel lâzım olmaz. Çünkü zevce, talâkı ikaa muktedir olmadığından mücerred bu iddiasile talâk vaki olmıyacağından bizzarure bedel de lâzım gelmez. Bilâ bedel muhalea iddiasında bulundu­ğu takdirde de hüküm, böyledir. Dürri Muhtar.

396 -: Bir kadın, muhaleayı da´va, zevci de inkâr etmekle iki sa­hiden biri, muhaleanın ´meselâ on bin, diğeri de sekiz bin kuruş üze­rine vukuuna şahadet eylese bununla muhalea sabit olmaz. Bahri Raik.

397 - : Kadın, muhalleanın sıhhatini, kocası da fesadını iddia et­se söz, kocasının olur.

Meselâ : Zevce, zevcenin muhalea hususundaki icabını meclisde ka-ul etmiş olduğunu beyan ile muhaleanın sıhhatini dâva, zevci de bu abulün meclisden kıyamdan sonra vukuunu iddia eylese - muhaleayı ıünkir bulunmuş olacağından - söz zevcin olur. Hindiyye.

398 - : Zecv, muhaleada istisna veya şart bulunduğunu iddia, zev-e de bunu tekzib etse söz, zevcin olur. Fakat iki kimse, zevcin bilâ is-isna veya bilâ şart hulû´ veya tatlik etmiş olduğuna şahadet ederler-ıe zevcin sözü kabul olunmaz. Şu kadar var ki şahidler «Biz ondan hulû´ /eya talâk lâfzından başka bir şey işitmedik» derlerse yine söz, zevcin jlub zevcesile beyinleri tefrik olunmaz. Meğer ki zevcden bedeli kabz ?tmek gibi huîû´ ve talâkın sıhhatine delâlet eder bir şey görülmüş ol­sun. Bezzaziyye.

399 - : Bir kadın, kocasile bir bedel üzerine hulû´ oldukdan son-«Kocam beni muhaleadan evvel üç talâk ile veya bainen boşamiş olduğundan hul´un ademi sıhhatine nıebni verdiğim bedelin istirdadı matlûbumdur» diye dâva ve beyyine ile müddeasını isbat eylese vermiş ol­duğu bedeli geri alabilir. Hindiyye.

Aralarında neseb, reza, sıhriyyet gibi bir sebeble hürmet bulunmuş mahalli hafa da tenakuz, dâvanın sıhhatine, beyyinenin kabulüne mani olmaz. Mebsutı Serahsî.

400 - : Bir mecnunun zevcesi «Kocam sıhaht halinde İicen benimle muhalea yapdı» diye beyyine ikame edib zevcin velîsi veya ifakatinden sonra kendisi dahi .Tiuhaleamn cinnet halinde vukuuna beyyine ikame iylese zevcenin beyinesi tercih olunur. Hindiyye.

401 - : Muhaieadan sonra zevç ile zevce, kabulün tav´an veya ker´hen vukunda ihtilâf etseler söz, ma*al´yemin zevcin olur. Reddi Muh­tar.

402 - : Zevce, mutallâka olduğunu beyyinesiz dâva ve mehrile id­de t nafakasını taleb, zevç de hulu´ vukuunu iddia eylese söz, mehî1 hak­kında zevcenin, nafaka hakkında zevcin olur. ÇÜnkü mehr, dâvadan evvel sabit olduğundan sukutunu iddia makbul değildir. İddet nafakası ise ev­velce vacib olmadığından zevcenin bilâ beyyine istihkak iddiasına itibar olunmaz. Dürri Muhtar, Carniürfüsuleyn.

403 - : Muhaleanın vukuu beyyine ile sabit oldukdan sonra zevç «Ben zevcem İle muhalea olmuşdum. Fakat onu bilâhare tekrar tezevvür. etdim» diye müdafada bulunsa dâvası mesmu olur.

404 - : Muhalea bedeli hakkında ziyadeyi müsbit olan beyyine, ter­cih olunur.

Meselâ : Zevç ile zevce, muhaleadan sonra bedelin mikdarında ih-ti-lâf edib zevç, on bin, zevce de sekiz bin kuruş idi diye iddia etse söz, zev­cenin olub zevcin beyyinesi müreccah bulunur. Mebsut.

405 - : Zevç ile zevce, muhaleadan sonra hulû´ bedelinin cinsinde ya nev´İnde veya mikdarında, yahut vasfında ihtilâf etseler söz, zevcenin olub beyyine zevce teveccüh eder.

Nitekim zevce, muhaleanın bedelsiz olarak yakılmış olduğunu iddia etdiği takdirde de bedeli münkr olduğundan - söz, kentlisinin olub zev­cin beyyinesi tercih olunur. Bahri Raik,

406 - : Muhalea bedelindn cinsinde veya nev´inde ihtilâf eden şa-hidlerin şahadetleri makbul olmaz. Meselâ : Şahitlerden biri nükud, diğeri de uruz mukabilinde muha­lea akdedildiğine şahadet etse bununla hulû´ sabit olmaz. Çünkü müd-dei, hangisini iddia etse diğerini tekzib etmiş olur. Mebsutı Hul-vanî.

« (MaMkîlere göre zevç ile zevce, talâkda bedelin mevcut olduğun­da veya olmadığında ittifak etdikleri halde talâkın adedinde ihtilâf etse­ler, meselâ: Zevce üç talâk ile zevç de bir talâk ile tatliki iddiada bulun­sa söz, yeminile zevcin olur. Şayed yeminden nükûl ederse yemin edin­ceye kadar hapis edilir. Hapis müddeti uzarsa diyaneten tasdik olunur. Yoksa zevce tahlif olunmaz. Çünkü talâk, zevcin nükûlü takdirinde zev­cenin yemin etmesile sabit olmaz.

Zevç, muhalea iddiasında bulunduğu halde zevce bilâ ıvez talâk dâ-ve etse zevce tahlif olunur. Üzerine ıveîs lâzım gelmeksizin mübane olur.

Kezalik : Zevceyn, hulû´da ittifak etdikleri halde bedelin mikJsrm-da veya cinsinde ihtilâf edib zevç, fazla bir mikdar veya başka bir cins iddiasında bulunsa zevce talhif olunur. Yemin edince mübane olur. Ken­disinin iddia etdiği bedeli zevcine vermesi İcab eder. Zevce yeminden nü­kûl ederse zevç tahlif olunur. Yemin edince iddia etdiği mikdara veya cinse müstahik olur. Şayed o da yeminden nükûl ederse yine zevcenin iddia etdiği bedel taayyün eder. Şerhi Ebil´berekât, Haşiyei Düsûkî..

(Şafiîlere göre de zevç, bir bedel mukabilinde talâkı idciia, zevce ise meccanen talâk yapıldığını maalyemîn iddia etse bilâ ıvez mübane olur. Çünkü asi olan, zimmetinin beraetidir. Fakat zevç, iddiası üzerine bir şahid İkame edib kendisi de yemin ederse ıveze müstahik olur.

Zevce, hulu´ iddia etdiği halde zevç inkâr eylese zevç, yeminile tasdik olunur. Zira asi olan hul´un ademidir. Fakat zevce, iki erkek şahid ikame ederse mübane olur. Zeci kendisinden bir bedel isteyemez. Çünkü muhaleayı münkir bulunmuştur.

Muhalea yapanlar, bedelin cinsinde veya mikdarında ihtilâf edib hiç birinin beyyinesi bulunmasa veya beyyineleri müteariz olsa tehalüfde bulunurlar. Bunun üzerine beynunet hâsıl olur, zevcenin zevcine yalnız mehri misli nisbetinde bir mal vermesi icab eder. Tuhfetürmuhtac.)

(Hanbelîlere göre zevç ile zecve, muhalea vukuunda müttefik olduk­ları halde ıvezdn mikdarmda veya cinsinde veya vasfında veyahut te´cil ve hululünde ihtilâf etseler söz, zevcenin olur. İmamı Âzam ile îmam Mâlikin kavli de böyledir. Fakat îmam Ahmedden diğer bir kavle göre söz, zevcin olur. Elmuğnî.) [6]