seymanur K
Tue 4 October 2011, 04:23 pm GMT +0200
Muhaddisler:
Bir kısım muhaddisler (hadisçiler)'e göre nass ve haberler, bütün olaylara cevap verecek mahiyette olduğundan kıyas'a lüzum yoktur. Esasen kıyas, bir nevi re'y ve ictihâd olduğu için yanılma ihtimali vardır. Halbuki nass'lar, hatâdan uzak ve kesin hükümler ifade ederler. O halde kıyas'a değil, haber ve sünnetler'e başvurmak gerekir. Bu maksatla hadîsciler, topladıkları hadîsleri, fıkıh kitablarının babları gibi konulara göre tasnîf ve tertip etmişlerdir. Bu arada Buhârî, İbn-i Mâce ve Dârimî gibi bazı hadîs bilginleri, kendi hadîs kolleksiyonlarında kıyas ve re'yi kınayan birer bap ayırmışlardır. [396] Dârimî, kıyas hakkında Şa'bîden şöyle rivayet edildiğini kayd eder:
“Kıyas'dan sakının! Beni yed-i kudretinde tutan Tanrı'ya and olsun ki kıyas'la amel edince mutlaka haramı helal, helali haram kılacaksınız. Ancak Hz. Peygamber'in sahâbîlerinden hıfz edip size nakledenlerin rivâyetleriyle amel ediniz.” [397]
Bununla birlikte bir kısım muhaddîsler, kıyas'ı büsbütün reddetmezler. Sözgelimi Ahmed b. Hanbel, mecbur kalınca kıyas'a başvurulacağını söylemiştir. [398] O'nu takib eden Hanbelîler, kıyas'a daha çok önem vermişler, hakkında nass ve sahâbîlerin fetva ve hükümleri bulunmayan konularda kıyas'dan faydalanmışlardır. [399]
Mezhebi bir süre bütün Suriye ve Endülüs halkınca benimsenmiş olan [400] Şam'ın ünlü fakîhî Abdurrahman b. Amr el-Evzâî (Ö. 157 H.) Hadîsci olduğu, geçmişlerin eserlerine uyulmasını ve kişilerin re'ylerinden sakınılmasım söylediği [401] halde, fetva verirken zaman zaman kıyas'a başvururdu. Buna bir misâl olmak üzere, Ebû Hanîfe ile Evzâ'î arasında tartışma konusu olan şu meseleyi gözden geçirelim:
Bir müslüman, eman (izin) alarak dâr-i harb'e (düşman bir memlekete) girse ve orada ev, arazi, köle ve giyim eşyası gibi mallar satın alsa, sonra da burayı müslümanlar fethetse, Ebû Hanîfe'ye göre o müslümanın ev ve arazisi de ganimet (fey') olur; öteki malları kendisine bırakılır. Evzâî ise, bunu, Hz. Peygamber'in Mekke'yi fethedince oradakilere yapmış olduğu muameleye kıyas ederek, Ebû Hanîfe'nin görüşünü reddeder ve o müslümanın ev ve arazisinin de kendisine bırakılacağını savunur. Burada Ebû Hanîfe'yi destekleyen Ebû Yûsuf, Hz. Peygamber'in Mekke'de özel bir muamele yaptığını ve o sırada Mekkeliler'in hepsini bağışladığını söyler. [402] Bu konuda Evzâî'yi destekleyen İmam Şafiî ise, nerede olursa olsun, müslümanın hiçbir malının ganimet olamryacağım. Iraklılar'ın bu re'ykrin Sünnet'e uymadığını; ancak Evzâî'nin de kıyas'da yanıldığını; çünkü Hz. Peygamber'in Mekke'ye sulhen girdiğini ileri sürer. [403]
Muhaddisler, Kur'an ve Sünnet'teki teşbih (benzetme) yoluyla yapılmış olan açıklamaları kıyas saymazlar ve bunların, Allah tarafından bildirilmiş olan esâsın daha iyi anlaşılması için beyan edildiğini söylerler. Nitekim “Hakkında bilgi sahibi olmadığın şeyin ardına düşme!” [404] âyetine dayanarak kıyas'a karşı olumsuz bir durum alan [405] imam Buhârî, el-Câmi'u's-Sahîh'inin Kitabu'l-Î'tisâm bölümünün, “Belli bir aslı, açıklanmış bir asl'a teşbih edenler babı” nda:
Müsedded, Ebû Avâne, Ebû Bişr, Saîd b. Cü-beyr ve İbn-i Abbas yoluyla Hz. Peygamber'in, ölmüş bir kadının hacc adağını, birine olan borcuna teşbih ettiğini rivayet eder. [406] Buhârî, yine aynı yerde:
Asbağ b. el-Ferec, İbn-i Vehb, Yûnus, İbn-i Şihâb, Ebû Seleme b. Abdurrahman ve Ebû Hüreyre yoluyla şu hadîs'i nakleder.
“Hz. Peygamber'e bir bedevi gelip, yâ Rasulallah, karım siyah bir çocuk doğurdu, ben de onu tanımadım, dedi. Hz. Peygamber, ona, senin “develerin var mı? diye sordu.” O da, evet, dedi.
Hz. Peygamber, “renkleri nasıldır?” diye sordu. Bedevi, kızıldır, dedi.
Hz. Peygamber, “içlerinde karamtırak olan var mıdır?” dedi.
Adam, evet, onlar arasında karamtırak olanlar vardır, diye cevap verdi.
Hz. Peygamber, “sana göre bu onlara nasıl gelmiştir?” dedi.
Bedevi, belki bu bir damardır ki o buna çekmiştir, yâ Rasulallah, diye cevap verdi.
Bunun üzerine Hz. Peygamber, “belki bu da bir damardır ki o da buna çekmiştir,” buyurdu ve ona çocuğunu reddetmesi için müsaade etmedi.” [407]
Görülüyor ki bu hadîs'te Hz. Peygamber, kendisine benzemediği için çocuğunu reddetmek isteyen bedevî'yi, tamamen kıyas yoluyla ikna etmekte, karısından doğan siyah çocuğun kendisine ait olduğunu ve bunu tanımamakta haklı olmadığını bildirmektedir. Gerçek odur ki, Hz. Peygamber, bazı meseleleri böyle kıyas yoluyla açıklamıştır. Bir kısım muhaddisler, ister buna teşbih desinler, isterse başka bir ad versinler. Dolayısıyla kıyas taraftarlarının görüş ve tutumları Sünnet'e aykırı değildir. [408]
[396] Buharı, el-Câmi'u's-Sahîh, c. IV, s. 428 (İtisâm: 7-Babü mâ Yüzkeriu min Zemmi'r-Re'y ve Tekellüfi'l-Kıyas); İbn-i Mâce, Sünen, c. I, s. 14 (Bâbu Ictinâbi'r-Re'y ve'1-Kıyas); Dârimî, Sünen, c. I, s. 46,67 (Bâbü't-Teverru'u ani'l-Cevab ti mâ Leyse Fîhi Kitab ve lâ Sünne( Bâbü'n fî Kerâhiyyeti Ahzi'r-Re'y).
[397] Dârimî Sünen, c. I, s. 47,65.
[398] I. Kayyim, İ'lâm, Delhi tabı, c. I, s. 11.
[399] M.E. Zehra, Târihu'l-Mezâhib, s, 339,340.
[400] Zehebî, Tezkiretü'1-Huffâz, c. I, s. 178,182.
[401] Zehebî, a.g.e., c, I, s. 180.
[402] Ebu Yusuf, er- reddü ala siyeril- evzal, ebul vefaneşri , kahire, 1357, s. 107
[403] el-umm, c. vn, s. 329,330.
[404] İsrâ: 17/36
[405] Buhari el-Camius-sahih, c. s. 429( k. İtisam: 7
[406] Buhari, a. g. e. c. s. 431( k. İtisam: 12)hadisin metni için bu bölümün e parağrafının 5 numaralı bendinin b fıkrasına bak
[407] Buhârî, a.g.e , c. IV, s. 431 (K. İ'tisâm: 12).
[408] Dr. Abdulkadir Şener, İslam Hukukunun Kaynaklarından Kıyas, Istıhsan Ve Istıslah, Diyanet İsleri Başkanliği Yayınları:87-89.