hafiza aise
Mon 20 December 2010, 03:19 pm GMT +0200
Müçtehîd Bilinen Bazı Alimler
Şeyh Ahmed Baba Kifayetu'l-muhtac li marifeti men leyse fi’ddibac kitabında bunlardan birkaç tanesini şöyle anlatmıştır: "Bunlardan bazıları şunlardır: eş-Şerifu’t-Tilimsanî olarak bilinen büyük İmam Muhammed b. Ahmed b. Yahya el-Ulunî et-Tilimsanî. Bazı muasırları onu mutlak müctehid olarak nitelemişlerdir.
Faziletli İmam Ebu Yezid Abdurrahman bin Muhammed ve kardeşi İmam Ebu Musa İsa bin Muhammed bin Abdullah, İmam Tilimsanî, bu iki zâtın mutlak müctehid olduklarını söylemiştir. El-Mukrî bu iki zâtın hiç kimseye taklit etmeyip müctehid olduklarını ve h. yediyüzkırkdokuz civarında vefat ettiklerini söylemiştir.
İmam İbrahim bin Musa el-Lahami al-Gurnatî Ebu İshak eş-Şatıbî vefatı 790 hicrî. İmam Muhammed b. Harun el-Kenanî et-Tunusî, vefatı 750 hicri. İmam Muhammed b. Yahya b. Ömer b. el-Habbab et-Tunusî, vefatı hicrî 740. Bunların hepsi hicrî sekizinci yüzyılın alimleridir.
El-Hafid’le bilinen büyük İmam Muhammed b. Ahmed b. Merzük el-Uceymî et-Tilimsanî, vefatı hicrî 842.
Ebu Rebi' Süleyman el-Yahyavî, İmam Kasım el-Ukbanî et-Tilimsanî. Dokuzuncu yüzyılın alimlerinden bu iki imam mutlak müctehid olduklarını açıklamışlardır.
İmam Muhammed b. Şuayb el-Haskurî Ebu Abdullah el-Kayravanî.
İki büyük İmam İbn Arafe ve hocası İbn Abduselam ve daha niceleri vardır. Malikî alimlerinden genellikle Mağriblilerden müctehid olanlar olmuştur."
Allame Ebubekir el-Arabî el-Hadramî Nihayetu's-Sul kitabında çok sayıda müctehid alimleri zikrederek şöyle diyor: Risaletu'l-Alevî'âe ictihadı iddia eden veya ictihadla nitelenen şu alimler sayılmaktadır:
İmamu'l-Harameyn: İbn es-Sübkî Tabakat'ında onun ne Eş'arî'yi, ne de Şafiî'yi taklit ettiğini; ancak ictihadı gereğince hareket ettiğini söylüyor.
El-Gazalî el-Münkiz mine'd-Dalal kitabında müctehid olduğunu açıklamıştır.
İbn Dakiku'l-İd, İbn Abdüsselam, el-Fahr-u Razi, Ebu'ş-Şame İbn ez-Zemlekânî, Kadı Ebubekir b. el-Arabî el-Muafirî, et-Takiyyu’s-Subkî, İbn Teymiye, el-Esnevî, Siracuddîn el-Bulkinî, müctehid vasfı ile nitelenmişlerdir.
Mecdüddîn eş-Şirazî, Cemaluddin el-Muzaî, rağaib meselesinde İbn es-Salah, İbn es-Sübkî, İbn el-Münir, müctehid olduklarını açıklamışlardır.
Son olarak İmam Suyutî, müctehid olduğunu açıklamıştır. Ve er-Reddu ala men ahlede ile’I-ardi ve cehile enne'l-ictihade fî külli asrın farzun kitabında şöyle demiştir: "Nevevî el-Muhezzeb kitabında şöyle demiştir: el-Müzenî, Ebu Sâvî ve Ebubekir b. el-Münzir birer müctehid imamdırlar. Tabakatu's-Sübkî'de Muhammed b. Cerir şöyle zikrediliyor:
Büyük imam mutlak müctehid Ebu Cafer et-Taberî İbn Huzeyme hakkında 'mutlak müctehid Muhammed b. Huzeyme denilmektedir. Ve Muhammed b. Nasr, Ebu Ali'yi de 'mutlak müctehid'le nitelemiştir ve Ebubekir el-İsmailî'nin tercüme-i halinde şöyle demiştir: Hafız el-Hasan b. Ali hakkında şöyle diyor: İsmaili’nin kendine özgü bir 'sünen'i tasnif edip ancak ictihadı hasebiyle davranması gerekli idî. Çünkü o çok alim ve çok kariyerli idi. Onun Muhammed b. İsmail'in kitabına uyması gerekmezdi. Zira O, başkasını taklit edecek adam değildir."
Her konuda mutlak müctehid olmakla başka bir imamın usûl ve kaidelerini alıp bu hususta o imama uyup bazı meselelerde ictihad ederken ortak görüşte olma arasında çelişki sözkonusu değildir.
İbn Dakiku'l-İd şöyle demiştir: "El-Kaffal kendisine soru yöneltene: 'Bana Şafiî mezhebinin görüşünü mü soruyorsun, yoksa benim görüşümü mü soruyorsun?’ derdi. El-Kaffal ve talebesi Kadı Hüseyin ve başkaları 'Biz Şafiî'yi taklit etmiyoruz, yalnız ictihadımız onun ictihadına muvafıktır.' demişlerdir."
İbn Arafe şöyle diyor. İbn Abdusselam ve talebesi İbn Dakiku'l-İd'in müctehid olduklarından kimse kuşku duymaz."
İbn es-Salah, İmamu'l-Harameyn, Gazali ve Şirazî'nin mutlak müctehid olduklarını açıklamıştır. İbn es-Sübkî Tabakat kitabında şöyle diyor: "Ashabımızdan dört Muhammed'le nitelenen Muhammed b. Nasr, Muhammed b. Cerir, İbn Huzeyme ve İbn el-Münzir, mutlak müctehid derecesine ulaşmışlardır. Fakat buna rağmen onlar Şafiî ashablarmdan sayılıyorlar. Çünkü ictihad ederlerken Şafiî'nin usûl ve kaidelerini alıyor, onun mezhebini kendilerine mezhep olarak alıyorlardı ve çok meselelerde ictihadları imamın ictihadına muvafık gelirdi. Ashabımızdan Şeyh Ebu Alî ve başkaları müctehid olduklarını açıklayarak, görüşleri imamın görüşüne muvafık olmuştur. Ona mensub olduklarını söylemişlerdir. Bu dört Muhammed'le nitelenen müctehidler her ne kadar çok meselede imama muhalefet etmişlerse de, çoğu meselelerde ona muvafakat etmişlerdir ve bil ki muhakkak onlar Şafiilerden sayılıp imamın usûl ve kaidelerini alarak ictihad edip, onun mezhebini kendilerine mezhep edinmişlerdir."
Aynı şey, diğer mezheplerde mutlak müctehid derecesine ulaşanlar için de söylenir. Malikîlerden el-Kifâyede zikredilen oniki müctehid de bu kısımda yer alıyorlar. Mutlak müctehid derecesine ulaşmakla bir imamı taklid etmek arasında çelişki yoktur. Çünkü burada taklidden maksat imamın usûl ve kaidelerini alarak ahkâmı delillerden istinbat etmektir. Çünkü onlar müstakil mutlak müctehid değil, müntesib mutlak müctehiddirler. [87]
[87] Şeyh Senusi, Nassın Uygulanışı, İnsan Yayınları, İstanbul, 1995: 90-93.