sümeyra
Sun 15 January 2012, 11:56 pm GMT +0200
Mucize
Mucize, lügatte, «âciz» ve «kudretsiz kılmak» mânâlarına gelir.
İslâm ıstılahında ise; Allahü Teâlâ'nın, peygamberliğini ilân eden peygamberlerine, onları dâvalarında doğru çıkarmak için göstermiş olduğu tabiat üstü hallerdir.
Peygamberlerin mucizeleri, geçerli olan âdetlere ve tabiat kanunlarına muhalif olmakla beraber, aslında, olması mümkün olan şeylerdir. Peygamberlerın gönderilmesi, ilahi hikmet İcabı olduğu gibi, bu zatların mucizelerle te'yidi de ilâhî bir hlkmat neticesidir. [247]
Mucizenin Şartları
1. Mucize, Allah'ın (C.C.) fiilidir. Yani, bir peygamberin, nebîliğini isbat hususunda göstermiş olduğu harika, o peygamberin kendisinin icadı değildir. O harikayı, peygamberini tasdik için, Allah (C.C.) yaratmış ve peygamberinin elinde göstermiştir.
2. Mucize, harikuladedir. Yani, tabiat kanunlarının vs insan gücünün üstündedir. Başkaları, onun benzerini meydana getirmekten âcizdirler. Meselâ; Kur'an-ı Kerim gibi,. Çünkü, onun benzerini meydana getirme hususunda ins ve cin, âciz kalmışlardır. Nitekim Aüahü Teâlâ, bu hususu şöyle beyan eder:
«Eğer kulumuz (Muhammccl)in üzerine parça parça (sûre sûre, âyet âyet) indirdiğimiz (Kur'an'm Allah katından geldiğin) den şüphe ediyorsanız, haydi onan benzerinden siz de (meydana) bir sûre getirin. Allah'tan başka şahitleriniz (taptığınız putları ve bilginlerinizi) de (yardıma) çağırın, eğer (iddianız-da) doğru (insan)lar iseniz.
«Fakat bunu yapamazsanız -kî hiç bir zaman yapacnyacaksmız- artık, sakının o ateşten ki, onun tutarağı, insanla o taştır. O (ateş), kâfirler için hazırlanmıştır.»[248]
3. Mucizenin benzerinin meydana getirilebilmesi imkânsız olmalıdır. Meselâ; Hz. Musa'nın asasının yılan olması ve peygamberimizin Kıır'an-ı Kerim mucizeleri, karşısında kimsenin duramacîığı ve benzorini meydana getiremediği mucizelerdir.
4. Mucize, peygamber olduğunu ileri süren zatın bizzat kendisinden zuhur etmelidir ki, bu mucize onun dâvasını doğrulamış olsun.
5. Mucize, peygamberin ileri sürdüğü dâvaya uygun olmalıdır. Meselâ; Hz. İsâ, «Ben ölüleri diriltirim, körleri ve kötürümleri iyi ederim. Allah'ın izniyle benim mucizem budur» demiş ve Allah'ın izniyle bazı ölüleri diriltmiş, kör ve kötürümleri İyi etmişti.
6. Peygamber olduğunu İlân eden kimsenin iddiası ve gösterdiği mucize, kendisini tekzip etmemelidir. Meselâ; Müseylemetü'l-Kezzap, peygamberlik iddiasında bulundu. Kendisinden mucize göstermesi İstendi. Bunun üzerine Müseyleme, tek gözü kör olan bir adamın gözünün açılmasını istedi. Fakat isteğinin aksine o kimsenin diğer gözü de kör oldu.
7. Mucize, Peygamber olduğunu söyleyen kimsenin dâvası ile beraber olup, dâvadan daha önce meydana gelmiş olmamalıdır. Zira mucize, peygamber olduğunu iddia eden kimseyi tasdik İçindir. Tasdik ise, dâvadan önce düşünülemez. «Benim mucizem daha önce zuhur etmişti.» denilirse; bu hal o kimsenin doğruluğuna delil olmaz, Ancak, aynı vsya başka bir harikayı, peygamberlik dâvasından sonra, talep edilince gösterebilirse o zatın doğruluğu sabit olur. Âciz kalırsa, o kimse yalancıdır. [249]
Mucize, lügatte, «âciz» ve «kudretsiz kılmak» mânâlarına gelir.
İslâm ıstılahında ise; Allahü Teâlâ'nın, peygamberliğini ilân eden peygamberlerine, onları dâvalarında doğru çıkarmak için göstermiş olduğu tabiat üstü hallerdir.
Peygamberlerin mucizeleri, geçerli olan âdetlere ve tabiat kanunlarına muhalif olmakla beraber, aslında, olması mümkün olan şeylerdir. Peygamberlerın gönderilmesi, ilahi hikmet İcabı olduğu gibi, bu zatların mucizelerle te'yidi de ilâhî bir hlkmat neticesidir. [247]
Mucizenin Şartları
1. Mucize, Allah'ın (C.C.) fiilidir. Yani, bir peygamberin, nebîliğini isbat hususunda göstermiş olduğu harika, o peygamberin kendisinin icadı değildir. O harikayı, peygamberini tasdik için, Allah (C.C.) yaratmış ve peygamberinin elinde göstermiştir.
2. Mucize, harikuladedir. Yani, tabiat kanunlarının vs insan gücünün üstündedir. Başkaları, onun benzerini meydana getirmekten âcizdirler. Meselâ; Kur'an-ı Kerim gibi,. Çünkü, onun benzerini meydana getirme hususunda ins ve cin, âciz kalmışlardır. Nitekim Aüahü Teâlâ, bu hususu şöyle beyan eder:
«Eğer kulumuz (Muhammccl)in üzerine parça parça (sûre sûre, âyet âyet) indirdiğimiz (Kur'an'm Allah katından geldiğin) den şüphe ediyorsanız, haydi onan benzerinden siz de (meydana) bir sûre getirin. Allah'tan başka şahitleriniz (taptığınız putları ve bilginlerinizi) de (yardıma) çağırın, eğer (iddianız-da) doğru (insan)lar iseniz.
«Fakat bunu yapamazsanız -kî hiç bir zaman yapacnyacaksmız- artık, sakının o ateşten ki, onun tutarağı, insanla o taştır. O (ateş), kâfirler için hazırlanmıştır.»[248]
3. Mucizenin benzerinin meydana getirilebilmesi imkânsız olmalıdır. Meselâ; Hz. Musa'nın asasının yılan olması ve peygamberimizin Kıır'an-ı Kerim mucizeleri, karşısında kimsenin duramacîığı ve benzorini meydana getiremediği mucizelerdir.
4. Mucize, peygamber olduğunu ileri süren zatın bizzat kendisinden zuhur etmelidir ki, bu mucize onun dâvasını doğrulamış olsun.
5. Mucize, peygamberin ileri sürdüğü dâvaya uygun olmalıdır. Meselâ; Hz. İsâ, «Ben ölüleri diriltirim, körleri ve kötürümleri iyi ederim. Allah'ın izniyle benim mucizem budur» demiş ve Allah'ın izniyle bazı ölüleri diriltmiş, kör ve kötürümleri İyi etmişti.
6. Peygamber olduğunu İlân eden kimsenin iddiası ve gösterdiği mucize, kendisini tekzip etmemelidir. Meselâ; Müseylemetü'l-Kezzap, peygamberlik iddiasında bulundu. Kendisinden mucize göstermesi İstendi. Bunun üzerine Müseyleme, tek gözü kör olan bir adamın gözünün açılmasını istedi. Fakat isteğinin aksine o kimsenin diğer gözü de kör oldu.
7. Mucize, Peygamber olduğunu söyleyen kimsenin dâvası ile beraber olup, dâvadan daha önce meydana gelmiş olmamalıdır. Zira mucize, peygamber olduğunu iddia eden kimseyi tasdik İçindir. Tasdik ise, dâvadan önce düşünülemez. «Benim mucizem daha önce zuhur etmişti.» denilirse; bu hal o kimsenin doğruluğuna delil olmaz, Ancak, aynı vsya başka bir harikayı, peygamberlik dâvasından sonra, talep edilince gösterebilirse o zatın doğruluğu sabit olur. Âciz kalırsa, o kimse yalancıdır. [249]