sümeyra
Sun 15 January 2012, 11:53 pm GMT +0200
Meunet
Meunet; amelleri ve ahlâkı güzel olan bazı mü'minlerde, bir iddiaya dayanmadan zuhur eden harikalardır. Bazı mü'minlerin büyük -sıkıntı ve musibetlerden kurtulmaları, kolaylıkla maişet tedarik etmelari, büyük bir tehlikeyi kolayca atlata-bilmeleri gibi haller; Allah'ın (C.C.), bu kullarına bir lütfü ve yardımıdır. lisanımızdaki, «Kul bunalmaymca, Hızır yetişmez» sözü, meuneti hatır latir. [257]
İhanet
İhanet; küfrü ve isyanı açık olan kimsenin elinden, kendi isteğinin aksine zuhur eden harikadır. Müseylemetü'l-Kezzap gibi. Bu adam, peygamberlik İddiasında bulunmuştu. Mucize olsun diye, suyu az olan bir Kuyuya suyunun çoğalması için tükürmüş; fakat kuyunun mevcut suyu da kurumuştu. Allalı (C.C.), bu kimseyi İddiasında yalancı çıkartmak ve alçaltmak için onun arzusunun aksine bu harikayı yaratmıştır. Bu hale, aynı zamanda, «Hızlan» da denir. [258]
İstidrac
Istidrac; küfrü ve isyanı açık olan kimselerin elinden, kendi arzularına muvafık olarak zuhur eden harikalardır. Şeytanın, kıyamete kadar kendisine müsaade edilmesi için yaptığı duanın kabul edilmesi; Firavun'un, 400 sene gibi uzun yıllar yaşayıp baş ağrısı bib görmemesi; Nemrut ve benzerlerinin uzun seneler yeryüzünde saltanat sürüp arzu ve emeilerine erişmeleri ve bütün dünya nimetlerine kaynaşmaları, hep bu kimseler için birer istidractır. Bu hususta Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmaktadır:
«Ayetlerimizi yalan sayanları, biz, bilemeyecekleri nokta (lar) dan (istidrac ile) derece derece (yavaş yavaş) helake yaklaştırınız.
«Ben onlara mühlet veririm, (Onların İplerini uzativeririm!) Benim, lütuf yüzünden kahrım (tahammül edilmeyecek kadar) çetindir.»
îstidrac, lügatte, bir şeyi derece derece çıkarmak veya indirmek demektir. İslâm ıstılahında, isa; bir insanın, günahını artırdıkça ve azgınlığım devam ettirdikçe Allah'ın (C.C.) ona, nimet kapılarını açması ve onu dünyada nice izzet, ikbal ve makamlara çıkarmasıdır. Bu kimse, bütün bu nimet ve ikballeri kendi kahramanlığına ve çalışmacına bağlar. Allah'a şükredip tovbe etmeyi ve tevazuu unutur. Gurur ve kibrini artırır, kötülük* lere daldıkça dalar. Günahları derecs derece çoğalır. Çoğaldıkça da, derece derec2 Allah'ın gazabına yaklaşır. Nihayet Allah (C.C.) ansızın onu yakalar ve şiddetli azaba duçar eder.[259]
Birçok nimet ve hayırların, İnsanı azdırdığı ve o insan için, istidrac yoluyla azabın çoğalmasına vesile olduğundan Hz. Ömer (R.A.), İran Kis-ra'sının hazineleri Medine'ye ganimet olarak getirilince Allah'a şöyle iltica etmiştir: «AHahim!.. Bu hazinelerin istidrac olmasından sana sığınırım.» Bu hususta Kur'an-ı Kerim şöyle buyurur:
«Onun için bunlar (azgınlar), kendilerine ne hatırlatıldı, öğüt verildiyse; onları unutunca üzerlerine herşeyin (her zevkin ve her nimetin) kapılarını açtık. Kihayet kendilerine verilen o şeyler (o genişlik ve serbestlik) yüzünden (tam şımarıp) ferahladıkları vakit de onları ansızın, tutup yakalayıverdik, ve artık o anda onlar bütün ümitlerinden mahrum kaldılar.»[260]
Meunet; amelleri ve ahlâkı güzel olan bazı mü'minlerde, bir iddiaya dayanmadan zuhur eden harikalardır. Bazı mü'minlerin büyük -sıkıntı ve musibetlerden kurtulmaları, kolaylıkla maişet tedarik etmelari, büyük bir tehlikeyi kolayca atlata-bilmeleri gibi haller; Allah'ın (C.C.), bu kullarına bir lütfü ve yardımıdır. lisanımızdaki, «Kul bunalmaymca, Hızır yetişmez» sözü, meuneti hatır latir. [257]
İhanet
İhanet; küfrü ve isyanı açık olan kimsenin elinden, kendi isteğinin aksine zuhur eden harikadır. Müseylemetü'l-Kezzap gibi. Bu adam, peygamberlik İddiasında bulunmuştu. Mucize olsun diye, suyu az olan bir Kuyuya suyunun çoğalması için tükürmüş; fakat kuyunun mevcut suyu da kurumuştu. Allalı (C.C.), bu kimseyi İddiasında yalancı çıkartmak ve alçaltmak için onun arzusunun aksine bu harikayı yaratmıştır. Bu hale, aynı zamanda, «Hızlan» da denir. [258]
İstidrac
Istidrac; küfrü ve isyanı açık olan kimselerin elinden, kendi arzularına muvafık olarak zuhur eden harikalardır. Şeytanın, kıyamete kadar kendisine müsaade edilmesi için yaptığı duanın kabul edilmesi; Firavun'un, 400 sene gibi uzun yıllar yaşayıp baş ağrısı bib görmemesi; Nemrut ve benzerlerinin uzun seneler yeryüzünde saltanat sürüp arzu ve emeilerine erişmeleri ve bütün dünya nimetlerine kaynaşmaları, hep bu kimseler için birer istidractır. Bu hususta Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmaktadır:
«Ayetlerimizi yalan sayanları, biz, bilemeyecekleri nokta (lar) dan (istidrac ile) derece derece (yavaş yavaş) helake yaklaştırınız.
«Ben onlara mühlet veririm, (Onların İplerini uzativeririm!) Benim, lütuf yüzünden kahrım (tahammül edilmeyecek kadar) çetindir.»
îstidrac, lügatte, bir şeyi derece derece çıkarmak veya indirmek demektir. İslâm ıstılahında, isa; bir insanın, günahını artırdıkça ve azgınlığım devam ettirdikçe Allah'ın (C.C.) ona, nimet kapılarını açması ve onu dünyada nice izzet, ikbal ve makamlara çıkarmasıdır. Bu kimse, bütün bu nimet ve ikballeri kendi kahramanlığına ve çalışmacına bağlar. Allah'a şükredip tovbe etmeyi ve tevazuu unutur. Gurur ve kibrini artırır, kötülük* lere daldıkça dalar. Günahları derecs derece çoğalır. Çoğaldıkça da, derece derec2 Allah'ın gazabına yaklaşır. Nihayet Allah (C.C.) ansızın onu yakalar ve şiddetli azaba duçar eder.[259]
Birçok nimet ve hayırların, İnsanı azdırdığı ve o insan için, istidrac yoluyla azabın çoğalmasına vesile olduğundan Hz. Ömer (R.A.), İran Kis-ra'sının hazineleri Medine'ye ganimet olarak getirilince Allah'a şöyle iltica etmiştir: «AHahim!.. Bu hazinelerin istidrac olmasından sana sığınırım.» Bu hususta Kur'an-ı Kerim şöyle buyurur:
«Onun için bunlar (azgınlar), kendilerine ne hatırlatıldı, öğüt verildiyse; onları unutunca üzerlerine herşeyin (her zevkin ve her nimetin) kapılarını açtık. Kihayet kendilerine verilen o şeyler (o genişlik ve serbestlik) yüzünden (tam şımarıp) ferahladıkları vakit de onları ansızın, tutup yakalayıverdik, ve artık o anda onlar bütün ümitlerinden mahrum kaldılar.»[260]