saniyenur
Sun 29 January 2012, 11:02 pm GMT +0200
VI- METNİN TESBİTÎ VE NEŞRİ HAKKINDA NOTLAR
1. Çalışma ayni zamanda bir “dil tetkiki” olmadığından, o devir Türkçesini tesbit gaye olarak alınmamıştır.
2. Ayni sebeble transkripsiyon alfabesi de kullanılmamıştır. Zaten bu bizim imkânlarımız haricinde idi.[7]
3. Türkçe kelimelerin o devre has söylenişlerine, metni güç anlaşılır hâle getirmeyecek derecede riayet edilerek, ifâdede eski havanın muhafazasına çalışılmıştır.
4. Herhangi bir kelime değiştirilmediği veya çıkarılmadığı gibi, ilâve de edilmemiştir. Ancak, düştüğü muhakkak olan kelime parantez iğinde olarak ilâve edilmiştir. 300. fetvada olduğu gibi.
5. Yine, iyi okunamıyan kelimelerin, okunması mümkün olan diğer şekilleri de, yanında parantez içinde olarak gösterilmiştir.
6. Hiç okunmayan birkaç kelimenin yeri boş bırakılarak (..) ile gösterilmiştir. Bunlar tek kelimelerdir. 408. fetvada olduğu gibi.
7. İfâdesi, bozuk zannı veren cümleler aynen muhafaza edilmiştir. İfâdenin bu şekilde oluşu, o günkü söyleyiş tarzına veya bazen de müstensihin dalgınlığına verilebilir.
8. Metinde “ayın” ve “hemze” ler kesme virgülü ile gösterilmiş, ancak ikisi için farklı virgül kullanılmamıştır.
[7] Burada hüzün verici bir hâdiseyi hatırlamamak elden gelmiyor. 1967 İlkbaharında Fatih Yayınevi ile bu (kitabın basılması hususunu görüşüyorduk. Yayınevinde eseri gören, Sönmez Neşriyat Şirketinin yetkili bir memuru, ancak kendilerinin lâyık olduğu genişlikte basabileceklerini söyleyerek eseri oradan istedi ve aldı... Vaadlerine göre kitâb, karşılıklı bir sayfası eski yazı metin, diğeri yeni yazı metin, olarak iyi kağıda basılıp ciltli olarak çıkarılacaktı. Ben de “Giriş” i genişletip, indeks ve lügat ilâve edecektim. İstedikleri şekilde bir teklif mektubu yazarak verdim. Dört beş sayfalık metin de örnek olarak basıldı. Fakat bu iki milyon sermayeli şirket “satış şansı az olduğa için” kitabı basmayı reddetti... Şimdi, yirmi bin lira sermayesi olmayan “Enderun Kitabevi” bastırıyor! Ne diyelim! “Çelebi! Böyle olur bizde de teşvik dediğin”
[7] Burada hüzün verici bir hâdiseyi hatırlamamak elden gelmiyor. 1967 İlkbaharında Fatih Yayınevi ile bu (kitabın basılması hususunu görüşüyorduk. Yayınevinde eseri gören, Sönmez Neşriyat Şirketinin yetkili bir memuru, ancak kendilerinin lâyık olduğu genişlikte basabileceklerini söyleyerek eseri oradan istedi ve aldı... Vaadlerine göre kitâb, karşılıklı bir sayfası eski yazı metin, diğeri yeni yazı metin, olarak iyi kağıda basılıp ciltli olarak çıkarılacaktı. Ben de “Giriş” i genişletip, indeks ve lügat ilâve edecektim. İstedikleri şekilde bir teklif mektubu yazarak verdim. Dört beş sayfalık metin de örnek olarak basıldı. Fakat bu iki milyon sermayeli şirket “satış şansı az olduğa için” kitabı basmayı reddetti... Şimdi, yirmi bin lira sermayesi olmayan “Enderun Kitabevi” bastırıyor! Ne diyelim! “Çelebi! Böyle olur bizde de teşvik dediğin”