sumeyye
Wed 2 February 2011, 06:04 pm GMT +0200
Mescid Âdabı:
Mescid âdabı şu sayacağımız hususların gerçekleşmesine yönelik davranışlardır:
i. Mescidin Allah’ın evi olduğu düşüncesiyle saygı göstermek, girerken kendisine çeki düzen vermek, laubali bir tavır takınmamak. Bu hususu Rasûlullah (s.a.) şu hadisiyle açıklamıştır:
“Biriniz mescide girdiği zaman, oturmadan Önce iki rekat selamlama namazı kılsın.” [1127]
ii. Mescidlerin, insanların iğrendiği, nefret ettiği her türlü pislik ve davranışlardan arındırılması, uzak tutulması. Ravînin Rasûlullah’a (s.a.) istinaden onun, mescid yapılmasını, temiz tutulmasını ve güzel koku sürülmesini emrettiğini belirtmesi bu manadadır. Yine şu hadisler de bu manayı ifade etmektedir:
“Ümmetimin sevapları, kişinin mescidden çıkarmış olduğu çer çöpe varıncaya kadar bana arz olundu.” [1128]
“Mescidde tükürmek bir günahtır; onun keffareti gömülmesidir.” [1129]
iii. Camilerde insanların gönlünü meşgul edecek davranışlardan sakınmak, onları çarşı pazar şamatasından uzak tutmak. Rasûlullah’ın (s.a.) şu hadisleri bu konuyu işlemektedir:
Rasûlullah (s.a.), oklarıyla mescide uğrayan bir adama, “Bunların demirlerinden tut!” buyurdu. [1130]
“Her kim bir kimseyi mescidde kayıp ararken işitirse, ‘Allah onu sana döndürmesin!’ desin. Çünkü mescidler bu gibi işler için bina edilmemiştir.” [1131]
“Mescidde alış veriş yapan birini gördüğünüzde, ‘Allah, ticaretini kârlı kılmasın!’ deyiniz.” [1132]
Keza Rasûlullah (s.a.) mescidde şiir inşad edilmesini, kısas yapılmasını ve hadlerin uygulanmasını da yasaklamıştır.
Şimdi kısa kısa bu yasakların hikmeti üzerinde duralım:
Yüksek sesle kayıp ilanında bulunulması, gürültüye sebep olur; namaz kılanların ve itikafa girenlerin huzurunu kaçırır. Bu durumda isteğinin aksi doğrultusunda dua ile ona tepki göstermek ve bununla da yaptığı davranışa son vermesini amaçlamak müstehap olur. Rasûlullah (s.a.), mescidlerin sadece zikir ve namaz için bina edildiğini, bu gibi işler için yapılmamış olduğunu beyan etmek suretiyle yasağın gerekçesini ifade buyurmuştur.
Mescidde alış veriş yapılmasına gelince, bunun yasaklanması mescidin panayır yerine dönmemesini sağlamak içindir. Zira eğer öyle olursa mescidlere saygı kalmaz ve bunun sonucunda da namaz kılanlar ve itikafa girenler huzursuz olurlar.
Şiir inşadına gelince, bu da aynı gerekçeyle yasaklanmıştır. Ayrıca şiir inşadı zikirden uzaklaştırır ve bu hali teşvik etmiş olur.
Kısas yapılmasının ve hadlerin uygulanmasının yasaklanması ise, bunlar muhtemelen mescidin kirlenmesine, insanların ah u figanına, ağlamalarına, gürültü koparmalarına, bunun sonucunda da cami cemaatinin huzurunun kaçmasına sebep olur.
Eğer şiir, Allah’a ve Rasûlullah’a (s.a.) övgü, kâfirlere karşı yergi içeriyorsa, o zaman hükmü, yukarıdaki belirtilenden farklıdır. Çünkü bu durumda şiir, şer’î bir amacın gerçekleşmesinde araç olarak kullanılmaktadır.[1133] Rasûlullah’ın (s,a.), Hassan b. Sabit hakkındaki, “Allah’ım! Onu Rühu’l-kuds ile destekle!” [1134] şeklindeki teşvikkâr sözü bu hususu açıkça ortaya koymaktadır.
Mescide Hayızlı Kadın Ve Cünüp Giremez;
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
“Ben, mescidi hayızlıya ve cünübe helâl kılmıyorum.” [1135] Bu yasağın sebebi, mescide saygıdır. Çünkü saygının en üst seviyesi, insanın saygı gösterilecek şeye ancak taharet üzere iken yaklaşmasıdır. Abdestsizin camiye girmesinin yasaklanmasında büyük zorluklar vardır. Cünüp ve hayızlı hakkında ise böyle bir zorluk yoktur. Çünkü bu durumdaki insanlar zaten namaz kılamazlar. Mescidler ise sadece namaz için bina edilmiştir.
Soğan Ve Sarımsak Yiyenlerin Mescide Yaklaşmaması:
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
“Her kim bu pis kokulu sebzeden bir şey yerse, sakın mescidimize yaklaşmasın. Çünkü melekler insanların rahatsız oldukları şeylerden rahatsız olurlar.” [1136]
Hadisteki pis kokulu sebzeden maksat soğan ve sarımsaktır. Pis kokulu her şey de aynı hükümdedir. Meleklerin rahatsız olmalarından maksat, hoşlanmaz, nefret eder anlamındadır. Çünkü onlar, güzel davranışları, temiz, güzel ve hoş şeyleri severler; bunların zıddı olan şeylerden tiksinti duyarlar.
Mescide Girip Çıkarken Dua Etmek:
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
“Sizden biri, mescide girdiğinde, ‘Allahumme iftah lî ebvâbe rahmetik’ [1137]; çıktığında da “Allahumme inni es’eluke min fadlik’ [1138] desin!” [1139]
Girerken rahmetin, çıkarken, fazl u keremin istenmesinin hikmeti şudur: Allah’ın kitabında rahmetin manası, velayet, nübüvvet gibi nefsânî ve uhrevî nimetlerdir. Bu manada olmak üzere Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Rabbinin rahmeti, onların topladıkları (dünyalıklardan) daha hayırlıdır.” [1140]
Fazlu kerem ise, dünyevî nimetler için kullanılır. Nitekim “Rabbinizden gelecek bir fazl u keremi aramanızda size herhangi bir günah yoktur.” [1141] âyetinde bu manada kullanılmıştır. Keza, “Namaz bitince yeryüzüne dağdın ve Allah’ın fazl u kereminden isteyin.” [1142] âyetinde de aynı manadadır.
Mescide giren kişi, Allah’a yaklaşmak niyetiyle girer, çıkış anı ise rızık arama zamanıdır. Böylece mescide giriş ve çıkış esnasında yapılan duaların hikmeti anlaşılmış olur.
[1127] Buhârî, Salât, 60.
[1128] Ebû Dâvûd, Taharet, 51.
[1129] Buhâri, Salât, 37; Müslim, Mesâcid, 55.
Bu ve benzeri zaman ve mekan unsuru içeren nassları iyice anlayabilmek için o dönemin şartlarını çok iyi bilmek gerekmektedir. Bugün bir camide tükürülmesini ve sonra tükrüğün gömülmesini anlamak mümkün değildir. Ama o zamanın şartlarını hatırlar, caminin zemininin ilk kez Hz. Ömer zamanında çakılla kaplandığını, daha önceleri ise normal toprak olduğunu bilirsek o zaman bu ve benzeri hadisleri daha sağlıklı bir şekilde değerlendirebiliriz. (Ç)
[1130] Müslim, Birr, 120.
[1131] Müslim, Mesâcid, 79.
[1132] Tirmizî, Büyü', 76; Dârimî, Saîât, 118; Beyhakî, 2/447.
[1133] Yani şiir aslında bir araçtır; iyyiye kullanılırsa iyi, kötüye kullanılırsa kötü olur. (Ç)
[1134] Müslim, Fedâilu's-sahâbe, 151.
[1135] Ebû Dâvûd, Taharet, 92; İbn Mâce, Taharet, 126.
[1136] Müslim, Mesâcid, 74.
[1137] Manası: Allah’ım! Bana rahmet kapıların aç!
[1138] Manası: Allah’ım! Senin fazl u kereminden isterim!
[1139] Müslim, Müsâfirîn, 68.
[1140] Zuhruf: 43/32. Ayette rahmet kapsamına cennet de girmektedir.
[1141] Bakara: 2/198.
[1142] Cum'a: 62/10.