- Merhamet Pınarı Gibi

Adsense kodları


Merhamet Pınarı Gibi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
neslinur
Sat 10 July 2010, 05:17 pm GMT +0200
Merhamet Pınarı Gibi

Medeniyet dini olan İslâmiyet, günümüz dünyasında maddî gücü ellerinde bulunduran başka dinlerin mensuplarınca barbarlık ve vahşet dini olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Hatta bu iftiralarını doğrulamak için Müslümanlara yapmadıkları olayların faturası çıkarılmakta, komplo üzerine komplolar kurulmaktadır. Bunlar yeni şeyler değildir. Zira tarihe bakıldığında Müslümanlara zarar vermek için nice hilelere başvurulduğu görülmektedir. Müslüman olmayanların kurduğu bu hilelere maalesef kendi dinlerini ve kültürlerini iyice bilmeyen Müslümanlar kanmaktadır. İslâm’ı merak edenler, Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) hayatını araştırsalar dinimizin ne kadar medenî ve Müslümanların ne kadar şefkatli olduğunu göreceklerdir. Resûlullah’ın (sallallâhu aleyhi ve sellem) merhametinin, acıma duygusunun en üst derecede oluşuna dair pek çok örnek bulunmaktadır. Allah’ın insanlara ve bütün varlıklara merhametinin sonucu olarak gönderilmiş olan Hz. Muhammed’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) şefkati ve sevgisi herkese yönelik idi. İnsan olsun, hayvan olsun kimseyi incitmez herkese sevgi, merhamet gösterirdi. Hassas, çok yumuşak bir kalbi vardı. En küçük bir olayda hassasiyeti ortaya çıkardı. Başkalarının üzüntüsünden O da etkilenir, gözleri yaşarırdı. Hatta O, düşmanlarına karşı bile yumuşak ve affediciydi. Düşmanlarından öldürülmeyi bekleyen pek çok kişi, Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) tarafından affedilmişti.

Birçok sorumlulukları yüklenen, ümmetinin her meselesi kendini ilgilendiren bir devlet başkanı olan Hz. Peygamber’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) bu yoğunlukta iken bile nasıl herkesle ilgilendiğini, duyarlılığından hiçbir şey kaybetmediğini şu hadîs-i şerif göstermektedir:

Enes b. Mâlik adlı sahâbînin rivâyetine göre Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem), bir çocuk ağlaması duyduğu zaman namazı fazla uzatmaz, kısaltırdı ve şöyle derdi: “Çocuğun ağlamasından annesinin hissedeceği üzüntünün fazla olduğunu bildiğimden namazı kısalttım.” Bilindiği gibi Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), namazlarda imam olurdu. Cemaatin arasında bulunan kadınların yanlarında çocuk varsa ve çocuk ağlıyorsa namazda kıraati daha kısa tutardı, yani daha az âyet okurdu.

O’nun (sallallâhu aleyhi ve sellem) hayvanlara olan merhametine de örnekler vardır. Ancak önce o devirde Müslüman olmayan bazı katı kalpli insanların hayvanlara nasıl davrandıklarını nakledelim. Bu kimseler hayvanlara kötü davranırlar, bazen diri diri hayvanın üstünden bir parça kesip pişirirlerdi, bazen de canlı hayvanı hedef tahtası olarak kullanırlardı. Hayvanların yüzüne damga vururlardı. Hz. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) ise hayvanlara yapılan bu gibi şeylerin zulüm ve vahşet olduğunu söyler, hayvana vurulacak damganın bile en acımayacak yerine vurulması gerektiğini emrederdi.

Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) hayvanlara olan şefkatinin, merhametinin ve bu konudaki hassasiyetinin her şart ve zeminde devam etmesi de dikkat edilmesi gereken bir konudur. Meselâ, bir yolculukta, O ve ashâbı mola vermişler. Konakladıkları yerde bir kuş yuvası ve o kuşun yumurtaları varmış. Adamın biri, yuvadan yumurtaları alıp gitmiş, bunun üzerine anne kuş çırpınmaya başlamış.  Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), anne kuşun bu çırpınma ve bağırışlarını görür görmez (sallallâhu aleyhi ve sellem) hemen yumurtaları alan kimseyi buldurmuş ve yumurtaları yerine koydurmuştur.

Başka bir kere de Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) ve ashâbı Mekke’ye doğru yola çıkmışlar. Usâbe mevkiine gelince ok yemiş bir ceylânın inlediğini görmüşler. Ok hâlâ ceylâna saplı imiş. Müslümanlar oku çıkarmışlar. Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), hemen bir kişiyi görevlendirmiş ve ona şu vazifeyi vermiş: “Kâfile geçip gidene kadar kimse bu yaralı hayvanı rahatsız etmeyecek.”

Rahmet Peygamberi olan Hz. Muhammed’in (sallallâhu aleyhi ve sellem), merhametinin derecesi, düşmanlara davranışından da anlaşılır. Meselâ, Uhud Savaşı’nda dişleri kırılıp yüzü yaralanınca çevresindekiler, O’ndan düşmana beddua etmesini istemişler. O (sallallâhu aleyhi ve sellem) ise şöyle buyurmuş: “Ben lânet edici olarak gönderilmedim. Ben davet edici ve rahmet olarak gönderildim. Allahım! Kavmime hidayet ver, çünkü onlar bilmiyorlar.” Kendisini yaralayanlara beddua yerine hayır dua. İşte Peygamberimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) merhametinin ve büyüklüğünün ölçüsü. Öyle ki o şartta hem de duasının kabul edileceğini bildiği hâlde beddua etmemiştir. Bu, bir insanın merhamette ulaşabileceği son noktadır.

Rukiye Çekici
Wed 25 February 2015, 02:15 pm GMT +0200
Hz. Muhammed çok merhametliydi. Bizlerde onu örnek almalıyız...

ceren
Wed 16 September 2015, 07:23 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.Rabbim bizleri peygamber efendimizin yolunda giden,onun sünnetine tabi olan,onun merhametine nail olan ,şrfaatine eren kullardan olalım inşallah.....

Bilal2009
Tue 22 August 2017, 10:12 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri dış güçlerin oyunlarına gelenlerden eylemesin Rabbim paylaşım için razı olsun

Sevgi.
Tue 22 August 2017, 10:43 pm GMT +0200
Aleyküm Selâm.  Peygamberimiz bizlere her yönüyle güzel örnektir. Mevlam bizleri Peygamberimiz'e hayırlı ümmet eylesin inşaAllah

Yehma
Fri 19 October 2018, 09:29 am GMT +0200
Merhamet sahibi peygamberimiz. DİNİMİZ ne güzel bir din. Peygamberimiz ne güzel bir peygamberdir. Hayatının her anında önce örnek olmuş, sahabilerde onun özelliklerini almışlar her birinin kendi özelliği var fakat bütün bu özellikleri toplayan kişi Rasülümüzdür. Rabbim onun gibi insanlara örnek olabilmeyi nasip etsin