- Merhamet misafirperverlik ve ziyaret

Adsense kodları


Merhamet misafirperverlik ve ziyaret

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sidretül münteha
Mon 3 January 2011, 08:45 pm GMT +0200
MERHAMET, MİSAFİRPERVERLİK VE ZİYARET


8287- İbn Amr bin el-Âs radiyallahu anh'­dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu

"Merhamet edenlere Rahman da merha­met eder. Yeryüzündekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin."

[Tirmizî ve aynı lafızla Ebû Dâvud]

8288- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Merhamet sadece şakî (ebedi hüsrana uğrayan) kişiden çekip alınmıştır."

[Ebû Dâvud ve aynı lafızla Tirmizî]

8289- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem (torunu) Hasan bin Ali'yi öptü. O sırada ya-

nında Akra' bin Habis bulunmaktaydı. Dedi ki: 'Benim on çocuğum vardır; daha bugüne kadar hiçbirini öpmedim.' Peygamber sallal­lahu aleyhi ve sellem ona bir baktı ve sonra şöyle buyurdu:

'Merhamet etmeyene, merhamet olun­maz' ." (Buharı, Müslim, Tirmizî ve Ebû Dâvutl.]

8290- Aişe radiyallahu anhâ'dan:

"Bir bedevi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip şöyle dedi: 'Siz çocukları öpüyorsunuz, biz öpmeyiz.' Şöyle buyurdu: 'Allah sizin kalbinizden merhameti çıkartmış ise ben ne yapabilirim ki?'" [Buhârî ile Müslim.]

8291- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah, mahlûkatı yarattığı zaman, Arş'm üstünde bulunan kitabına şunu yazdı: 'Rah­metim, gazabımı geçmiştir'."

[Buhârî, Müslim ve Tirmizî]

8292- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah'ın yüz rahmeti vardır; ondan bir tanesini yeryüzüne indirmiştir ki cinler, insan­lar, hayvanlar ve zararlı sürüngenler arala-rında onun sayesinde birbirlerine şefkat gös­terip merhametledirler. Yabani hayvanlar onunla yavrularına şefkat gösterirler. Geride kalan doksandokuz rahmetini kıyamet gününe ertelemiştir ki âhirette kullarına onunla mu­amele edecektir."

8293- Diğer rivayet:

"Eğer kâfir Allah katındaki tüm rahmetler­den haberdar olsa, asla cennetten umudunu kesmez. Eğer mümin, Allah katındaki azabın tümünü bilse kesinlikle cehennemden emin olamaz." [İkisi de Buhârî, Müslim ve Tirmizî'ye aittir]

8294- Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e esirler getirildi. Esirler arasında memeleri süt­le dolmuş bir kadın geldi, esirler arasında bul­duğu bir çocuğu kapıp bağrına başlı ve onu doya doya emzirmeye koyuldu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:

'Ne dersiniz bu kadın bu çocuğunu ateşe atar mı?'

'Hayır vallahi atamaz' dediklerinde, şöyle buyurdu: 'Allah'ın kullarına olan şefkati, bu kadının çocuğuna olan şefkatinden daha çok­tur' ." [Buharî ve Müslim.]

8295- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bir adam yolda yürürken susadı, bir ku­yu buldu, içine inip su içti. Yukarıya çıktığı zaman dilini çıkarıp susuzluktan toprak yala­makta olan bir köpek gördü. Adam: 'Zavallı hayvan tıpkı benim gibi susamış' dedi ve der­hal kuyuya indi ayağındaki pabucunu çıkartıp içine su doldurdu, ağzına alıp yukarıya çıkar­dı ve köpeğe içirdi. Allah onun bu hareketin­den memnun kalıp bağışladı." Dediler ki:

"Ey Allah'ın Resulü! Bizim için hayvan­lara yaptığımız iyilikler) hakkında ecir var mıdır?"

"Her canlı varlık için vardır elbet" bu­yurdu.

8296- Diğer rivayet:

"Günahkâr bir kadın sıcak bir günde dili­ni dışarı çıkartmış susuzluktan, solumakta olan bir köpek gördü. Hemen mestini çıkara­rak ona su çekip içirdi. Bu sebeple Allah onu bağışladı." [Mâlik, Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud]

8297- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bir kadın bir kedi yüzünden cehenneme girdi. Çünkü o, kediyi eve hapsetmiş, ayrıca onun yerin haşaratından yememesi için ne onu serbest bırakmış ve ne de ona yiyecek bir şey vermişti." [Buhârî ile Müslim.]

8298-  Abdullah bin Ca'fer radiyallahu anh'dan:

"Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem beni terkisine aldı, kulağıma kimseye söylememi tenbih ederek bir su- söyledi. Def-i hacet için gizlenmek üzere en çok sevdiği yer ya sığınılacak bir yer idi ya da hurma ağaçlarının arkası idi. Bir seferinde Ensâr'dan bir adamın bahçesine girdi. Baktı ki orada bir deve var. Deve Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i görünce, inledi ve gözleri dolu do­lu oldu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem hemen yanma varıp göz yaşlarını sildi. Hayvan sakinleşli. Şöyle buyurdu: 'Bu deve­nin sahibi kimdir?' Ensâr'dan bir delikanlı gelip 'Benim ey Allah'ın Resulü!' dedi.

'Allah'ın seni kemlisine sahip kıldığı bu hayvan hakkında Allah'tan korkmuyor mu­sun; senin kendisini aç bıraktığını ve fazla ça­lıştırıp yorduğunu bana şikayet ediyor' bu­yurdu." [Ebû Dâvud]

8299-   Sehl bin Hanzeliyye radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, (açlıktan) sırlı karnına bitişmiş bir devenin yanından geçti. Bunun üzerine şöyle buyurdu: 'Bu dilsiz hayvanların hakkında Allah'tan korkun! Onlara besili olarak binin ve etini de besili olarak yeyin!'" |Ebû Dâvud]

8300- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Hayvanlarınızın sırtlarını minberler edinmeyin! Çünkü Allah onları sadece ulaşıl­ması güç olan yerlere sizleri ulaştırmaları için emrinize vermiştir. Arzı da sizin için ya­ratmıştır. On'un (yer) üzerinde işinizi gö­rün!" |Ebû Dâvud]

8301-   Abdurrahman  bin Abdillah  (b. Mes'ûd)'dan, o da babasından:

"Bir yolculukta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile beraberdik. Bir işi İçin bi­raz uzaklaştı. Derken beraberinde iki yavrusu bulunan bir kırmızı başlı kaya kuşu gördük. Hemen yavrularını aldık, biraz sonra (ana) kuş geldi ve üzerimizde dolaşmaya başladı.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem gelin­ce: 'Bu kuşu, yavrularını almak suretiyle kim üzdü? Derhal yavrularını geri verin!' dedi.

Bir ara karıncaların yuvasını yaktığımızı görünce, şöyle buyurdu:

'Bunu kim yaktı?'

'Biz yaktık'dedik.

'Ateşle azap etmek, ancak ateşin Rabbine yaraşır' buyurdu." [Ebû Dâvud]

8302- Âmir er-Râm radiyallahu anh'dan:

"Biz ülkemizdeydik, bir de baktık ki san­cak ve bayraklar dikilmiş. Dedim ki:

'Nedir bu (bayraklar)?'

'Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in sancağıdır' dediler. Onun yanma vardım, bir ağacın altında kendisine serilmiş bir giyecek üzerine oturduğunu ve ashabının da toplanıp önünde oturduklarını gördüm. Rahatsızlık ve hastalıklardan bahsediyordu. Buyurdu ki:

'Bir mü'min hastalanıp da sonra Allah kendisine afiyet verip iyileştirirse, o hastalığı

günahları için bir keffâret olur. İlerisi için de bir ibret ve öğüt olur.

Münafık hastalandığı zaman, sahibinin bağlayıp da sonra salıverdiği devesi gibi olur. Neden bağlandıklarını ve niçin salıverildikle-rini bilemezler.'

Bir adam dedi ki:

'Ey Allah'ın Resulü! Vallahi ben hiç has­talanmadım. Hastalık da nedir?'

'Kalk sen bizden değilsin!' buyurdu.

Biz onun yanındayken, üzerinde bir elbise ve koltuğunun altında bir şey sarılmış halde bir adam çıkageldi ve şöyle dedi:

'Ey Allah'ın Resulü! Seni görünce, yola koyuldum. Bir ağacın yanından geçerken, kuş yavrularının seslerini duydum. Onları alıp giysime koydum. Annesi geldi (ver yavruları­mı der gibi) başımın üstünde dolaşmaya baş­ladı. Ben de giysimi açıp ona yavrularını gös­terince, ana kuş gelip yavrularının üzerine düştü; onu da onlarla beraber sarıverdim. İşte onlar buradalar.'

'Bırak onları!' emrini verdi ve ben de emri­ni yerine getirdim. Anneleri yanlarından hiç ay­rılmadı. Şöyle buyurdu: "Yavrulara karsı anne­sinin merhametine şaşıyorsunuz değil mi?'

'Evet' dediler.

'İşte Allah, kullarına, bu kuşun yavruları­na karşı gösterdiği şefkattân daha fazla şefkat gösterir. Haydi bunları götür, anneleri ile bir­likte aldığın yere koy!' buyurdu. Adam da on­ları götürüp aldığı yere koydu."

[Bunlar, Ebû Davud'a ait]

8303- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bir karınca, peygamberlerden birini ısırdı. Bunun üzerine karınca yuvalarının ya­kılmasını emretti ve yakıldı. Allah bunun üze­rine şunu vahyetti: 'Seni bir karınca ısırdı di­ye Allah' t teşbih eden ümmetlerden bir ümme­ti yaktın'." [Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî.)

8304- Ebû Kerime radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bir gece misafir etmek, her müslümanın. üzerine vâcipdir. Kim (bir ev sahibinin) avlu­sunda sabahlarsa, ağırlanma masrafı (ev sa­hibi) üzerine bir borç olur. (Misafir) dilerse o hakkını alır, dilerse bırakır (almaz)."

8305- Diğer rivayet:

"Bir adam bir cemaate misafir olup da o misafir ağırlanmaktan mahrum bırakılırsa, ona yardım etmek her müslüman üzerine va­cip olur. (Ağırlanma masrafı) onların ekinin­den ve malından misafirin hakkı olarak alı­nır." [Ebu Davud]

8306-  Ukbe bin Âmir radiyallahu anh'­dan, dedim ki:

"Ey Allah'ın Resulü! Biz (sefer sırasında) bir kavme uğruyoruz, bizi ne misafir ediyor­lar ve ne de bize bir şey veriyorlar. Onlardaki hakkımız nedir? Yahut onlardan bir şey almı-yacak mıyız?" Şöyle buyurdu:

"Eğer mahrum bırakılıp da onlardan zor­la almak mecburiyetinde kalırsanız, alın!"

[Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve aynı lafızla Tirmizi]

Ve dedi ki: Ömer de böyle emrederdi.

Bu hadisin mânâsı şudur: Onlar, savaşa çıktıklarında bir kavme uğrarlar ve para karşı­lığında satın alacak yemek bulamazlardı.

Nitekim bu hadis, bir rivayette bu şekilde açıklanmış olarak gelmiştir.

8307- Avf bin Mâlik radiyallahu anh'dan: Dedim ki:

"Ey Allah'ın Resulü! Birine uğruyorum, ne beni misafir ediyor ve ne de bana ikramda bulunuyor. Aynı kişi bana uğrarsa ben de ona karşı aynı şekilde davranayım mı?"

"Hayır. Aksine onu misafir et!" buyurdu.

[Daha uzun bir metinle Tirmizî.]

8308-  Ebû Şurayh al-Adevî radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu, kulaklarım duydu, gözle­rim gördü ve kalbim de ezberledi:

'Allah ve âhiret gününe inanan kişi, misa­firine hediyesini ikram etsin.'

'Hediyesi nedir ey Allah'ın Resulü?' diye sordular. Şöyle buyurdu:

'Bir gün ve gecesidir. Misafirlik üç gün­dür. Bundan fazlası sadaka sayılır. Kim Al­lah'a ve âhiret gününe iman ediyorsa, ya hay­rı söylesin ya da sükût eylesin'."

8309- Diğer rivayet:

"Bir müslümanın, müslüman kardeşinin yanında onu günaha sokuncaya kadar kalma­sı helâl olmaz."

"Günaha sokmak nasıl olur ey Allah'ın Resulü?" diye sordular; şöyle buyurdu: "Ken­disine ikram edecek bir şeyi bulunmadığı hal­de onun (ev sahibinin) yanında kalması."

[Nesâî hariç, altı hadis imamı.]

8310- Şakîk bin Seleme radiyallahu anh'­dan:

"Ben bir arkadaşımla Selmân el-Farisî'nin yanına girdim. Selmân dedi ki: 'Allah Resulü sallallahu aleyhi ve seüem eğer tekellüfü ya-saklamasaydı size tekellüfte bulunurdum.' Sonra su ile tuz getirdi. Arkadaşım dedi ki:

'Ah tuzun yanında bir de kekik otu olsay­dı! ' Hemen Selmân matarasını gönderip rehin bıraktı ve karşılığında kekik otu getirtti. Ye­dikten sonra arkadaşım şöyle dedi: 'Verdiği rızka karşı bize kanaat ettiren Allah'a hamd olsun!' Bunun üzerine Selmân şöyle dedi:

'Eğer Allah'ın sana verdiği rızka kanaat etseydin, bizim mataramız rehin bırakılmaz­dı'." [Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de]

8311- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan; (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Biriniz müslüman kardeşinin yanına gir­diği zaman, eğer yemeğinden yedirirse, yesin, ondan bir şey istemesin. Suyundan içirirse iç­sin, ondan istemesin."

[Ahmed ve Ebû Ya'lâ leyyin bir isnadla]

8312-   Abdullah bin Kays radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Ensâr'ı hem özel ve hem de genel olarak sık sık ziyaret ederdi. Özel olarak ziyaret ettiği zaman kişinin evine giderdi; genel ziyaret et­tiği zaman mescide gider onları orada görüp ziyaret ederdi."

[Ahmed ismi belirtilmeyen bir râvi kanalıyla.]

8313- Enes radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Müslüman kul, sırf Allah rızası için müs­lüman kardeşini ziyaret ederse, mutlaka gök­ten ona biri şöyle seslenir: 'Güzel bir davra­nışta bulundun. Cennet de artık sana helâl ol­muştur. Allah da muhakkak Arş'inin melekû-tünda şöyle buyurur:

'Kulum benim için ziyaret etti. Sırf benim için ağırlandı. Cennetten başkasıyla o razı edilemez (zira cenneti hak etmiştir).'

[Bezzâr ve Ebû Ya'lâ.]



8287- Bu hadisi Ebû Dâvud (4941) ve Tirmizî (1924), Süfyân b. Uyeyne an Amr b. Dînâr an Ebî Kâbûs an İbn Amr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

8288- Bu hadisi Ebû Dâvud (4942) ve Tirmizî (1923), Şu'be an Mansûr an Ebî Osmân mevlâ'l Muğîre b. Şu'be an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti.

İsnâdı hakkında Tirmizî "hasen" hükmü verdi.

8289- Bu hadisi Buhârî (edeb 18/4, VII, 75), Müslim (fadâil 65, s. 1808-9), Ebû Dâvud (5218) ve Tirmizî (1911), ez-Zührî an Ebî Seleme an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8290- Bu hadisi Buhârî (edeb 18/5, VII, 75) ve Müslim (fadâil 64, s. 1808), Hişâm b. Urve an ebîhî an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8291- Bu hadisi Buhârî (bed'ul-halk 1/4, IV, 73; tevhîd 15, VIII, 171; 22/5, VIII, 176; 28/1, VIII, 187-8; 55/1, VIII, 216), Müslim (tevbe 14-6, s. 2107-8) ve Tirmizî (3543), (ayrı ayrı olmak üzere), el-A'rec, Ebû Sâlih, Ebû Râfî, Aclân ve Atâ bin Mînâ' an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8292- Bu hadisi Buhârî (edeb 19, VII, 75; rikâk 19, VII, 183), Müslim (tevbe 17-9, s. 2108), Tirmizî (3541), (ayrı ayrı), Saîd b. el-Müseyyeb, Saîd el-Makburî, el-Alâ b. Abdirrahman an ebîhî ve Atâ b. e. Rebâh an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8293- Bu rivayeti Müslim (tevbe 23, s. 2109) ve Tirmizî (3542), el-Alâ b. Abdirrahman an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8294- Bu hadisi Buhârî (edeb 18/6, VIII, 75) ve Müslim (tevbe 22, s. 2109), İbn e. Meryem an Ebî Gassân an Zeyd b. Eslem an ebîhî an Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8295- Bu hadisi Mâlik (sıfatu'n-Nebî 23, s. 929), Buhârî (vudû' 33/5, I, 51; Şurb 9/1, III, 77; mazâlim 23, III, 103; edeb 27/2, VII, 77), Müslim (selâm 153, s. 1761) ve Ebû Dâvud (2550), Ebû Sâlih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8296- Bu rivayeti Müslim (selâm 154-5, s. 1761), Muh. b. Sîrîn an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti.

8297- Bu hadisi Buhârî (bed'ul-halk 16/6, IV, 100 şürb 9/3, III, 77) ve Müslim (birr 133-4, s. 2022), Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8298- Bu hadisi Ebû Dâvud (2549), Mûsâ b. İsm. an Mehdî an İbn e. Ya'k‍b ani'l-Hasan b. Sa'd mevlâ'l-Hasan b. Ali an Abdillah b. Ca'fer senedi ile tahrîc etti.

8299- Bu hadisi Ebû Dâvud (2548), en-Nüfeylî an Miskîn b. Bükeyr an Muh. b. Muhâcir an Rabîa b. Yezîd an Ebî Kebşe an Sehl senedi ile tahrîc etti.

8300- Bu hadisi Ebû Dâvud (2567), Abdülvehhâb b. Necde an İbn Ayyâş an Yahyâ b. e. Ömer eş-Şeybânî an İbn e. Meryem an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

8301- Bu hadisi Ebû Dâvud (2675, 5268), Mahb‍b b. Mûsâ an Ebî İshâk el-Fezârî an Ebî İshâk eş-Şeybânî ani'l-Hasan b. Sa'd an Abdirrahman b. Abdillah an ebîhî senedi ile tahrîc etti.

8302- Bu hadisi Ebû Dâvud (3089), Abdullah b. Muh. en-Nüfeylî an Muh. b. Seleme an Muh. b. İshâk an Ebî Manz‍r an ammihî an Âmir senedi ile tahrîc etti.

8303- Bu hadisi Buhârî (cihâd 153, IV, 22), Müslim (selâm 148-50, s. 1759), Ebû Dâvud (5265) ve Nesâî (sayd 38, VII, 210-11), Saîd b. el-Müseyyeb, Ebû Seleme, el-A'rec ve Hemmâm b. Münebbih (ayrı ayrı) an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8304- Bu hadisi Ebû Dâvud (3750), Ebû Avâne an Mansûr ani'ş-Şa'bî an Ebî Kerîme asl-ı senedi ile tahrîc etti.

8305- Bu rivayeti de Ebû Dâvud (3751), Müsedded an Yahyâ an Şu'be an Ebî'l-C‍dî an Saîd b. ebî'l-Muhâcir ani Ebî Kerîme senedi ile tahrîc etti.

8306- Bu hadisi Buhârî (mazâlim 18/2, III, 102; edeb 85/4, VII, 104), Müslim (lukata 17, s. 1353), Ebû Dâvud (3752) ve Tirmizî (1589), Leys b. Sa'd an Yezîd b. e. Habîb an Ebî'l-Hayr an Ukbe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8307- Bu hadisi Tirmizî'de bulamadım.

8308-8309- Bu hadisi Buhârî (edeb 85/1, VII, 103-4; 31/2, VII, 79; rikâk 23/3, VII, 184), Mâlik (sıfatu'n-Nebî 22, s. 929), Müslim (lukata 14-6, s. 1352-3), Ebû Dâvud (3748) ve Tirmizî (1967-8), Saîd el-Makburî an Ebî Şureyh asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

8310- Güvenilir bir râvi olan Muh. b. Mansûr et-T‍sî hariç diğer râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ VIII, 179).

8311- Bu hadisi Ahmed (II, 399), Hüseyn b. Muh. an Müslim b. Hâlid an Zeyd b. Eslem an Summâ an Ebî Sâlih an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

Müslim ihtilâflı bir râvidir. Diğer râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ VIII, 180).

8312- Bu hadisi Ahmed (IV, 398), Affân an Hemmâm an raculin mine'l-Ensâr an Ebî Bekr b. e. Mûsâ an ebîhî senedi ile tahrîc etti.

Bütün râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ VIII, 173).

8313- Ebû Ya'lâ'nın güvenilir bir râvi olan Meymûn b. Aclân dışındaki râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ VIII, 173).


 


ceren
Thu 23 November 2017, 04:02 pm GMT +0200
Essealmu aleyküm.Allahın yarattığı tüm kullara merhamet eden ,onlar ile iyi geçinen ,onları ziyaret edip gönüllerini razı eden ve rabbimin rızasını kazanan kullardan olalım inşallah...

Bilal2009
Fri 24 November 2017, 02:08 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri merhamet sahibi kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun