saniyenur
Mon 9 January 2012, 07:06 pm GMT +0200
Melek Kendisini Elçi Gönderenin Emrini Yerine Getiren Bir Rasûldür
"Melek" lafzı, onun kendisini elçi olarak gönderenin emrini yerine getiren bir elçi olduğu anlamını zaten hissettirmektedir. Onların elinde emir namına hiçbir şey yoktur. Emir bütünüyle bir ve tek, gücü herşeye galip, kahhâr olan Allah’ındır. Onlar Yüce Allah’ın emrini yerine getirirler sadece: "Sözleri ile onun önüne geçemezler, onlar O'nun emri gereğince iş görürler. Onların önündekini de, arkalarındakini de bilir. O'nun razı olduğu kimselerden başkasına şefaat etmezler. Onlar korkusundan titrerler." (el-Enbiya, 21/27-28); "Üstlerinde olan Rablerinden korkarlar ve yalnız emrolunduklarını yaparlar." (en-Nahl, 16/50)
O halde onlar ilahi ikrama mazhar olmuş kullardır. Onlardan kimi saf saf durur, kimi tesbih eder dururlar. Aralarından belli bir makam ve mevkiî bulunmayan hiçbirisi yoktur ve onların hiçbirisi bu konumundan daha öteye gitmez. Herbirisi kendisine emrolunan bir iş ifa eder. Bu işte kusurlu hareket etmez ve onun dışına çıkmaz. O’nun nezdinde bulunanlar onların en yüce ve üstün mertebede olanlarıdır: "O’nun yanında olanlar ise O’na ibadete karşı büyüklenmezler ve usanmazlar. Gece ve gündüz aralıksız tesbih ederler." (el-Enbiyâ, 21/19-20)
Onların başı Cibril, Mikâil ve İsrafil adındaki üç melektir. Bunların her üçü de hayat ile görevlidirler.
Cibril kendisiyle kalplerin ve ruhların hayat bulduğu vahiy ile görevli olan melektir.
Mikâil ise arzın, bitkilerin ve canlıların kendisiyle hayat bulduğu yağmur ile görevli olan melektir.
İsrafil ise yaratıkların ölümlerinden sonra tekrar kendisiyle hayat bulacakları Sur’da üfürmekle görevli olan melektir.
O halde melekler Allah’ın yarattıkları arasında ve emri hususunda elçilik yaparlar. Kendisi ile kulları arasında elçidirler. Onlar, O’nun nezdinden aldıkları emir ile kainatın herbir yerine inerler ve ilahi emirlerle O’na yükselirler. Artık "gökler onlardan dolayı gıcırdamaktadır. Gıcırdamak ta onun hakkıdır, çünkü Allah için kıyamda, yahut ruku’da ya da secde de duran bir meleğin bulunmadığı dört parmaklık bir yer dahi yoktur."[10] Hergün yetmişbin melek el-Beytu’l-Ma’mur’a girerler ve tekrar bir daha oraya girmek için onlara sıra gelmez.[11]
[10] Tirmizî, 2312; İbn Mâce 4190; Müsned, V, 173.
[11] Buhârî ve Müslim ile diğer kaynaklarda yer alan uzunca "İsrâ Hadisi"nden bir bölüm.