- Mehir Ve Mehirsiz Evlilik Hakkındaki Rivayetler

Adsense kodları


Mehir Ve Mehirsiz Evlilik Hakkındaki Rivayetler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sidretül münteha
Fri 21 October 2011, 03:57 pm GMT +0200
3. Mehir Ve Mehirsiz Evlilik Hakkındaki Rivayetler


8. Sa'd oğlu Sehl es-Sâidî anlatıyor: Bir kadın Resûlullah (s.a.v.)'in huzuruna gelerek: «Ya Resûlallah! Kendimi sana hibe ettim» dedi ve ayakta durdu bekledi. Bunun üzerine (ashabdan) biri ayağa kalkıp:

«— Ya Resûlallah! Eğer sen almayacaksan, onu bana nikâhla» deyince Resûl-i Ekrem (s.a.v.):

«— Ona mehir verecek bir şeyin var mı?» dedi. Adam: «— Şu üzerimdeki elbisemden başka bir şeyim yok dedi. Resûlullah (s.a.v.):

«— Elbisem ona verirsen çıplak kalırsın. Başka birşey araştır» dedi. Adam:

«— Bir şey bulamıyorum.» dedi. Resûlullah:

«— Bir demir yüzük de mi bulamazsın?» buyurdu. Adam araştırdı bir şey bulamadı. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (s.a.v.) adama:

«— Kur'an-ı Kerim'den bir şeyler biliyor musun?» dedi.

dam ismini söylediği sûrelerden:

«— Falan falan sûreleri bilirim» deyince Resûl-i Ekrem (s.avO:

«— Bildiğin sûreleri kendisine öğretmen şartıyla onu sana nikahladım» buyurdu.[8]

 

9. Ömer b. Hattab (r.a.) der ki: Bir adam, kendisinde delilik, cüzzam veya alaca hastalığı olan bir kadınla evlense ve onunla te­masta bulunsa, onun mehrini tamamen vermesi gerekir, kadının velisi ise (aldatan durumda olduğu için) mehrin tamamım kocaya öder,[9]

imam Malik der ki: Eğer adı geçen kadını nikahlayan velisi, babası, yahut kardeşi veyahut kusurunu bilen biri olursa mehrin tamamını kocaya öder. Ama nikahlayan veli, amcasıoğlu, yahut mevlası (kendisini azat eden efendisi), yahut da kusurunu bilme­yen yakın kimselerden ise mehri ödemez, kadının kendisi mehirden aldığını iade eder, koca da bir kısmını tazminat olarak kadı­na bırakır.

 

10. NafT anlatıyor: Ubeydullah b. Ömer'in kızının annesi, Zeyd b. Hattab'ın kızıdır. Abdullah b. Ömer'in oğlu ile evlenmişti. Henüz onunla gerdeğe girmeden oğlan Öldü. Mehri de tayin etme­mişti. Anası kızının mehrini istedi. Abdullah b. Ömer (r.a.): «Ona mehr gerekmez. Eğer mehr gerekse idi elbette verirdik. Ona hak­sızlık etmezdik» dediyse de anası kabul etmedi. Bunun üzerine aralarında Zeyd b. Sabit (r.a.)'i hakem tayin ettiler. Zeyd b. Sabit (r.a.): Mehirin düşmediğine, kocasının mirasını almasına fetva verdi.[10]

 

11. Ömer b. Abdulaziz, halifeliği zamanında valilerine şunu yazdı: Bir kadını evlendiren velisi, babası veya başka biri nikâh kıyarken mehir, bağış ve sair neleri şart koşmuşsa kadının malı­dır. Kadın onu istediği zaman alabilir.

îmam Malik, mehir hususunda kadına verilmesi belirtilen bîr bağış şart koşarak babası tarafından evlendirilen kadın hakkında der ki: Nikâh kıyarken neler şart koşulmuşsa kadınındır, isterse onu alır. Gerdeğe girmeden kendisinden ayrılan kocası, nikâh es­nasında kadına neyi vermeyi şart koşmuşsa onun yansını vermesi gerekir.

îmam Malik der ki: Bir baba, malı olmayan küçük (buluğa ermemiş) oğlunu everirse, mehri babasının vermesi gerekir. Eğer çocuğun malı varsa, mehir çocuğun malından verilir. Ancak baba mehri üzerine almışsa, buluğa ermemiş çocuğun nikâhı sahihtir, babasının velayetinde olur.

imam Malik der ki: Bakire bir kızla evlenen bir kimse —ger­dekten önce— karısını boşarsa, kızın babası mehrin yarisını bağışlasa, caizdir. Kocasından mehrin yarısı düşer.

imam Malik bu hükmün tahlilinde der ki: Allah Teâlâ kita­bında: «... Meğerki onlar bağışlamış olsunlar.» buyurmuştur, Burada kastedilenler, kendileriyle gerdeğe girilen kadınlardır. Yine Allah: «Veya nikâh düğümü elinde olan bağışlamış olursun.»   buyurur. Bu da, bakire kızın babası ve cariyenin efendisi­dir, imam Malik der ki: Bu hususta işittiğim budur. Bize göre hü­küm böyledir.[11]

îmam Malik der ki: Yahudi veya Hıristiyanın nikâhlısı Yahu­di veya Hıristiyan kadın, kendisiyle gerdeğe girilmeden müslü-man olursa mehir düşer.

îmam Malik der ki: Kadının mehri çeyrek dinardan eksik ola­maz. Hırsızlıkta el kesilmesini gerektiren en az meblağ da budur.



[8] Buharı, Nikâh, 67/40; Müslim, Nikâh, 12/12, no: 76.

[9] Said b. Museyyeb'den rivayet edilen benzeri için bkz. Şeybanî, 539

[10] Şeybanî, 543.

[11] Yukarıdaki âyet Bakara sûresinin 237. âyetidir. Meali şerifi şöyledir: «Mehir tayin etmiş olduğunuz kadınları, kendileriyle gerdeğe girmeden bo-şarsanız, o zaman tayin etmiş olduğunuz mehirlerin yansı onlarındır. Me­ğer ki onlar, veya nikâh düğümünü elinde tutan (veliler) bunu bağışlamış ol­sunlar. Bağış takvaya daha yakındır. Kendi aranızdaki iyiliği unutmayın. Allah işlediklerinizi görür.»

îmam Malik'in: «—.. Kendileriyle gerdeğe girilen kadınlardır...» sözü kendi anlayışına göredir. Ayetin zahiri, mealde de yazdığımız gibi kendileriyle gerdeğe girmeden boşanan kadınlardır. Alimlerin çoğu da böyle anlamıştır.

ceren
Wed 9 May 2018, 02:53 am GMT +0200
Esselamu aleykum. RABBİM bizleri onun rizasinda islama uygun olarak nikah kiyan ve mihir akdini hakkiyla yerine getiren kullardan eylesin inşallah.Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim. .

Bilal2009
Wed 9 May 2018, 02:36 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun Rabbim cümlemize hayırlı bir evlilik nasip eylesin