- Mehdi İle İlgili Bazı Hadislerin Kritiği

Adsense kodları


Mehdi İle İlgili Bazı Hadislerin Kritiği

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
Eslemnur
Thu 26 May 2011, 12:50 pm GMT +0200
Mehdi İle İlgili Bazı Hadislerin Kritiği

326. Bana, Meryem oğlu İsa dışında Mehdi yoktur" hadisi hakkında; bu hadis, Mehdi ile Mehdi'nin sonradan ortaya çıkacağı hususundaki hadislerle nasıl birleştirilebilir? Bu hadislerin arasını birleştirmenin yolu nedir? Mehdi hakkında hadis var mıdır, yoksa yok mudur? ile ili soru soruldu.

327.
Meryem oğlu İsa dışında Mehdi yoktur" hadisine gelince, bu hadisi; İbn Mâce (ö. 273/ 886), "Sünen"de Yûnus b. Abdu'l-a'lâ'dan, o da Şafiî'den, o da Muhammed b. Hâlid el-Cenedî'den, o da Ebân b. Sâlih'den, o da Hasan'dan, o da Enes b. Mâlik'ten, o da Hz. Peygamber'den (s.a.v) rivayet etmiştir. [334]

Bu hadis, Muhammed b. Hâlid el-Cenedî'dinin (rivayetinde) tek başına kaldığı hadislerdendir. [335]

Ebu'l-Hüseyin Muhammed İbnü'l-Hüseyin el-Âburî (ö. 363/ 973) "Menâkibu'ş-Şâfiî"de konu ile ilgili olarak şöyle der:

Muhammed b. Hâlid el-Cenadî, İlim ve Nakil ehli meslek erbabınca bilinmemektedir. Mehdi ile ilgili haberler tevatür olup Mehdi, Mehdi'nin Ehl-i Beyt'ten olacağı, yedi yıl hüküm süreceği, yeryüzünü adaletle dolduracağı, İsa (a.s)'ın çıkıp Deccâl’le savaş­masında ona yardım edeceği, bu ümmete imam olacağı ve İsa (a.s)'ın onun arkasında namaz kılacağı müstefizdir.[336]

Beyhakî (ö, 458/1066}'de der ki:

"Muhammed b. Hâlid el-Cenedî, bu hadiste tek başına kalmıştır."

Hâkim (ö. 405/1014)'de der ki:

"Bu Muhammed b. Hâlid el-Cenedî, meçhul bir kimsedir. Hadisin senedinde Muhammed b. Hâlid el-Cenedî ile ilgili ihtilaf edilmiştir. Bu hadisi, Muhammed b. Hâlid el-Cenedî'den, o da Ebân İbn Ebi Ayyâş'dan, o da Ha­san’ dan -mürsel olarak- Peygamber (s.a.v)'den rivayet edilmiştir.

Görüldüğü üzere bu hadis, meçhul birisi olan Muhammed b. Hâlid el-Cenedî yoluyla metruk birisi olan Ebân b. Ebi Ayyâş'tan, o da Hasan (el-Basrî)'den, o da Peygamber'den (s.a.v) şeklinde (dönüp) dolaşmaktadır.

Bu hadis, Hasan el-Basrî'nin, sahabeyi atlayarak direkt Pey­gamber'den rivayet etmesinden dolayı munkatı'dır.

Mehdi’nin sonradan ortaya çıkması ile ilgili hadisler ise sened yönünden daha sahihtir.[337]

Bu sahih hadislere örnek şunlardır:

328. a. Derim ki: Abdullah İbn Mes'ud'un, Peygamber'den (s.a.v) rivayet ettiği şu hadis böyledir:

"Dünya(nın ömrün)den bir gün bile kalsa, Allah, bu günü; adı adıma, babasının adı babamın adına uyan benden yada Ehl-i Beyt'imden- birisini elbette gönderecektir. Bu kişi, yer­yüzü, zulüm ile adaletsizlikle dolu olduğu gibi (onu) hak ile adaletle dolduracaktır."

Bu hadisi, Ebu Dâvud ile Tirmizî rivayet etmiştir. [338]

Tirmizî bu hadisi rivayet ettikten sonra der ki;

"Bu hadis, hasen-sahihtir. Bu konuda Ali, Ebu Saîd, Ümmü Seleme ile Ebu Hureyre'den rivayetler gelmiştir."

Daha sonra Tirmizî, Ebu Hureyre'den gelen hadisi rivayet edip der ki:

"Bu hadis, hasen-sahihtir."

Bu konuda Huzeyfe İbnü'l-Yemân, Ebu Ümâme el-Bâhilî, Abdurrahman İbn Avf, Abdullah İbn Amr İbnü'1-As, Sevbân, Enes b. Mâlik, Câbir, Abdullah İbn Abbâs ile daha bir çokların­dan rivayetler gelmiştir.

329. b. Ebu Dâvud (ö. 275/888)'un "Sünen"inde [339] geçti­ğine göre; Hz. Ali, oğlu Hasan'ın yüzüne bakıp şöyle demiştir:

"Benim şu oğlum, Peygamber (s.a.v)'in de buyurduğu üze­re, seyyiddir. Bunun neslinden; adı, Peygamberimizin adına uy­gun, yaratılış yönünden değil ahlak bakımından ona benzeyen bir adam çıkıp yeryüzünü adaletle dolduracaktır.[340]

330.
c. Ebu Saîd el-Hudrî (r.a)'tan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:

Mehdî, ben(îm neslim)den olup alnı açık ve burnu yum­rudur. Yeryüzü, zulüm ile adaletsizlikle dolu olduğu gibi (onu) hak ile adaletle dolduracak ve (yeryüzünde) yedi yıl hüküm sü­recektir. [341]

Ebu Dâvud, bu hadisi; ceyyid bir senedle İmrân b. Dâver el-Ammî el-Kattân'dan, o da Katâde'den, o da Ebu Nadre'den, o da Ebu Saîd el-Hudrî'den rivayet etmiştir.

Tirmizî (ö. 279/892)'de, bu hadisin bir benzerini, başka bir yoldan Ebu Sıddîk en-Nâcî yoluyla Ebu Saîd el-Hudrî'den riva­yet etmiştir. [342]

331. d. Ebu Dâvud (ö. 275/888), Salih b. Ebi Meryem Ebi'l-Halîl es-Subaî'den, o da arkadaşından, o da Ümmü Seleme yo­luyla Peygamber (s.a.v)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

"Bir halife öldüğünde kargaşa çıkacak. Medinelilerden bi­risi, Medine'den çıkıp Mekke'ye kaçacak. (Fakat) Mekkelilerden bazı insanlar, onu (bulunduğu yerden) çıkarıp istemediği halde (Ka'be'de) Rükün ile Makam-ı İbrahim arasında ona bey'at edecekler. Şamlılar dan bur ordu, onun üzerine gönderi­lecek. (Fakat) o ordu, Mekke ile Medine arasındaki Beydâ' [343] denilen yerde yere batacak insanlar bunu görünce, Şam'ın Ebdali ile Iraklı’ların Asâibi (îyî kulları) gelip (Ka'be'de Rükün ile Makam-ı İbrahim arasında) ona bey'at edecek.

Daha sonra Kureyş'ten, dayıları Kelb (kabilesin) den olan bir adam çıkıp o bey'at edenler üzerine bir ordu gönderecek. Bey'at edenler, Kelb kabilesinin gönderdiği orduya galip gele­cekler. Bu ordu, Kelb (kabilesin)in gönderdiği ordudur. (O za­man) Kelb (kabilesin)in ganimetinde hazır bulunmayana ya­zık!...

Halife olan zat (=Mehdî), (ele geçirilen) malı (insanlar ara­sında) paylaştıracak. İnsanlar(dan bir kısmı), Peygamberlerinin Sünnetiyle amel edecek. İslam (dini), yeryüzüne tamamen yerleşecek. (Mehdî yeryüzünde) yedi yıl kalıp daha sonra vefat edecek. Müslümanlar da, onun (cenaze) namazını kılacak­lar.[344]

Bir rivayette ise  "dokuz yıl kaldı" ifadesi geçmektedir. [345]

İmam Ahmed, bu hadisi, iki şekilde rivayet etmiştir. [346]

Yine Ebu Dâvud, bu hadisi; başka bir yolla Katâde'den, o da Ebu'l-Halîl'den, o da Abdullah İbnü'l-Hâris'den, o da Ümmü Seleme'den benzer bir şekilde rivayet etmiştir. [347]

Ebu Ya'lâ el-Mevsilî (ö. 307/919)'de, "Müsned'de, bu hadisi; Katâde yoluyla Salih Ebi'l-Halîl'den, o da arkadaşından, -belki de Salih dedi- o da Mücâhid'den, o da Ümmü Seleme'den rivayet etmiştir. [348]

Bu hadis, hasendir. [349] (Fakat) bu hadisin benzerine sahih denilmesi caizdir.

332.
e. İbn Mâce (ö. 273/886) "Sünen"de [350] der ki:

Bize Harmele b. Yahya el-Mısrî ile İbrahim b. Saîd el-Cevherî tahdis ettiler. İkisi de dedi ki:

Bize Ebu Salih Abdulgaffâr b. Dâvud el-Harrânî tahdis etti. O da dedi ki:

Bize İbn Lehîa, o da Ebu Zür'a Amr b. Câbir el-Hadramî'den, o da Abdullah İbnü'l-Hâris b. Cüz' ez-Zebîdî'den tahdis edip dedi ki:

Resulullah (s.a.v) şöyle buyur­maktadır:

"Doğululardan olan bazı insanlar, çıkıp Mehdî'nin (salta­natına) imkan hazırlarlar.” [351]

333. f. Ebu Nuaym (ö. 430/1038) "Kitâbu'l-Mehdi'de [352]

Huzeyfe'den naklen Resulullah (s.a.v) şöyle buyurduğunu zikret­miştir:

"Dünya(nın ömrün)den bir gün bile kalsa, Allah o günde adı adıma, ahlakı ahlakıma (benzeyen), 'Ebu Abdullah' künyeli birisini elbette gönderecektir."

Fakat bu hadisin senedinde Abbâs b. Bekâr olup bunun naklettiği hadisle delil getirilmez. Abdullah İbn Mes'ud ile Ebu Hureyre yolundan gelen bu lafızın bir benzeri, daha önce geçmiş­ti. [353] Bu iki hadis, sahihtir.

334. g. Ümmü Seleme der ki:

Resulullah (s.a.v)'in şöyle bu­yurduğunu işittim:

"Mehdî benim ailemden, Fatıma'nın çocuklarındandır.” [354]

Bu hadisi, Ebu Dâvud ile İbn Mâce rivayet etmiştir. Hadisin senedinde, Ziyâd b. Beyân vardır.

İbn Hibbân (ö. 354/965), bu kişinin, sika olduğunu belirtmiştir.

İbn Maîn (ö. 233/847)'de der ki:

"Bu kişinin naklettiği hadis­te bir sakınca yoktur."

Buhârî (ö. 256/870)'de der ki:

"Bu kişinin naklettiği hadisin senedi tartışma götürür.[355]

335. h. Ebu Nuaym der ki:

Bize Halef b. Ahmed İbnü'1-Abbâs er-Râmehurmuzî kitabında tahdis etti. O da dedi ki:

Bize Hemmâm b. Ahmed b. Eyyûb tahdis etti. O da dedi ki:

Bize Tâlût b. Abbâd tahdis etti. O da dedi ki:

Bize Süveyd b. İbrahim, o da Mahmûd b. Ömer'den, o da Ebu Seleme b. Abdurrahman b. Avf dan, o da babasından tahdis edip dedi ki:

Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:

Allah benim ailemden ön dişleri seyrek ve alnı açık biri­sini elbette gönderecektir. Bu kişi, yeryüzünü adaletle doldu­racaktır. Mal, onun zamanında çoğalacaktır. [356]

Fakat hadisin senedinde yer alan Tâlût ile hocası Süveyd, zayıf kimselerdirler. Biz ise bu hadisi, şahid getirmek için naklet­tik.

336. ı. Yahya b. Abdu'l-Humeyd el-Himmânî (ö. 228/842) "Müsned"de der ki:

Bize Kays İbnü'r-Rebi, o da Ebu Husayn'dan, o da Ebu Salih'den, o da Ebu Hureyre'den tahdis edip dedi ki: Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:

"Ehl-i Beytimden bir adam (yeryüzünde) hüküm sürmedik­çe kıyamet kopmayacak. Bu kişi, Kostantiniyye (= İstanbul) ile Deylem dağını/diyarını feth edecek. (Dünyanın ömründen) bir gün kalsa bite, orayı feth edinceye kadar Allah bu günü elbette (onun için) uzatacaktır. [357]

Yahya İbn Maîn ile birçok kimse, Yahya b. Abdu'1-Humeyd'in, güvenilir birisi olduğunu söylemiştir.

İmam Ahmed'de, bu kişi hakkında (bir takım sözler) söyle­miştir.

337. Ebu Nuaym der ki: Bize Ebu'l-Ferec el-Esbehânî tahdis etti. O da dedi ki:

Bize Ahmed İbnü'l-Hüseyin tahdis etti, ( O da dedi ki:)

Bize Ebu Ca'fer b. Târik, o da Ceyyid b. Nuzeyf/Nazîf’den, o da Ebu Nadre'den, o da Ebu Saîd'den tahdis edip dedi ki:

Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:

"Meryem oğlu İsa'nın, arkasında namaz kıldığı kimse, biz­dendir.” [358]

Bu sened, delil olarak getirilemez. Fakat bu hadisin bir ben­zeri, İbn Hibbân'ın, "Sahîh"inde Atiyye b. Âmir yolundan geç­mektedir.

338. Haris b. Ebi Üsâme (ö. 282/895) "Müsned"de der ki:

Bize İsmail b. Abdulkerîm tahdis etti. O da dedi ki:

Bize İbrahim b. Akîl, babasından, o da Vehb b. Münebbih'den, o da Câbir'den tahdis edip dedi ki:

Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmakta­dır:

"Meryem oğlu İsa, inecek. Müminlerin Emiri Mehdî, (ona):

Gel! Bize namaz kıldır' diyecek. O da:

Hayır! Müminlerin bir kısmı, (diğer) bir kısmının emiridir. (Bu,) Allah'ın bu ümmete ikramıdır' diyecek."

Bu hadisin senedi, ceyyiddir.

339. Taberânî (ö. 360/970) der ki: Bize Muhammed b. Zekeriyyâ el-Hilâlî tahdis etti. O da dedi ki:

Bize Abbâs İbn Bekâr tahdis etli. O da dedi ki:

Bize Abdullah b. Ziyâd, o da A'meş'den, o da Zirr b. Hubeyş'ten, o da Huzeyfe'den tahdis edip o da dedi ki:

Peygamber (s.a.v) bize hutbe verip olacak şeyleri haber verdi. Daha sonra da şöyle buyurdu:

Dünya(nın ömrün)den bir gün kalsa bile, Allah, bu günü, çocuklarımdan adı adıma (uygun olan) bir adamı gönderinceye kadar elbette uzatır."

Fakat bu sened, zayıftır.

Mehdî ile ilgili hadisler, dört kısma ayrılmaktadır:

1. Sahih olan hadisler,

2. Hasen olan hadisler,

3. Garib olan hadisler,

4. Uydurma olan hadisler.

[334] İbn Mâce, Fiten 34 (4039). Bu lafız, hadisin bir parçasıdır. Hadisin tama­mı ve bas kısmı şu şekildedir:

"(İslam'ı yaşama) işi gittikçe zorlaşacak. Dünya da (gerçek müslümanlara) gittikçe sırt çevirecek. İnsanların da cimriliği artacak. Kıyamet ancak kötü kimselerin başına kopacak. Meryem oğlu İsa dışında Mehdi yoktur."

Hâkim'de, Müstsdrek, 4/441'de, bu hadisi, söz konusu lafızla rivayet et­miştir.

[335] Zehebî, Mîzânu'l-İ'tidâl, 3/535'de, "Muhammed b. Hâlid el-Cenedî'nin Biyografisi" ile ilgili yerde der ki: Ezdî: 'Bu kişi, münkeru'l-hadistir' demiş­tir.

Derim ki: Muhammed b. Hâlid el-Cenedî'nin "Meryem oğlu İsa dışında Mehdi yoktur" şeklinde rivayet ettiği hadis, münker bir haberdir. Bu hadisi, İbn Mâce rivayet etmiştir. Bizim için uy­gun olan, bu hadisin. Yûnus b. Abdu'1-A'lâ yolundan gelenidir. Çünkü Yûnus b. Abdu'1-A'lâ, güvenilir bir kimsedir. Yalnız Yûnus b. Abdu'1-A'lâ, bu hadisi, Şafiî'den rivayet etmede tek başına kalıp bunu "Şa­fiî'den" lafzıyla nakletmiştir. Yanımdaki eski bir cüz'de, (bu hadis,) Yûnus b. Abdu'1-A'lâ yolundan "Şafiî'den tahdis ettim" ifadesiyle geçmektedir. Buna göre bu hadis, munkatı'dır.

Bununla birlikte bu hadisi, bir topluluk, Yûnus b. Abdu'1-A'lâ yoluyla "Bi­ze Şafiî tahdis etti" şeklinde rivayet etmişlerdir. Sahih olan; Yûnus b. Abdu'1-A'lâ'nın, bu hadisi, Şafiî'den işitmemiş olduğudur. (Hadisin senedinde geçen) Ebân b. Salih ise sadûk (=son derece doğru) birisidir. Onun rivayet ettiği hadiste bir sakıncanın olmadığını bilmekte­yim. Fakat onun, bu hadisi, (hadisin diğer ravisi olan) Hasen'den işitme­diği söylenmiştir. Bu görüşü; İbnu's-Salâh, "Emâlî"de belirtip daha sonra da: 'Muhammed b. Hâlid el-Cenedî, yaşlı ve meçhul bir kimsedir' demiş­tir.

Derim ki: Yahya İbn Maîn, Muhammed b. Hâlid el-Cenedî'nin güvenilir bir kimse olduğunu belirtmiştir. Yine de doğruyu en iyi bilen Allah'tır. Muhammed b. Hâlid el-Cenedî'den, Şafiî dışında üç kimse rivayette bu­lunmuştur.

Hadisin başka bir illeti daha var. Beyhakî dedi ki: 'Bize Hâkim haber ver­di. (O da dedi ki:) Bana Abdurrahman İbn Abdullah b. Yezdâd tahdis etti. (O da dedi ki:) Bize Abdurrahman b. Ahmed b. Muhammed İbnü'l-Haccâc b. Rişdîn tahdis etti. (O da dedi ki:) Bize Mufaddal b. Muhammed el-Cenedî tahdis etti. (O da dedi ki:) Bize Sâmit b. Muâz tahdis etti. O da dedi ki: (Yemen'de bir belde olan) Cened'e gitmiştim. Bir ara Cened halkının muhaddisi kabul edilen bir adamın yanına girdim. Onun yanında (bu hadisi,)

Muhammed b. Hâlid el-Cenedî'den, o da Ebân'dan, o da Ebu Ayyâş'tan, o da Hasen'den, o da Peygamber (s.a.v)'den ....şeklinde buldum.' Derim ki: Görüldüğü üzere bu hadisin illetli ve zayıf olduğu açığa çıkrmştır." Zehebî'nin sözü burada bitmektedir. Hâkim, Müstedrek, 4/441'de bu illeti belirtmiştir.

[336] Bu konudaki bütün hadisleri tahriçli ve açıklamalı bir şekilde; ta'likini de yaptığım İmam Keşmîrî'nin, "et-Tasrîh bimâ tevâtere fi mızûli'l-Mesîh" adlı eserine bakabilirsiniz. Bu kitap, -inşallah- bu konuda yazılan eserlerin en üstünüdür.

[337] Hâkim, Müstedrek, 4/442'de, bu hadisi, Muhammed b. Hâlid el-Cenedî yolundan nakledip hadisin illetini de açıklamış, daha sonra şöyle demiştir: "Bu hadisi "Müstedrek alâ'ş-Şeyhayn"da delil olarak değil de, şaşkınlık duyma mahiyetinde bu hadisle ilgili bana ulaşan illeti belirttim. Bu hadisle ilgili en uygun olanı, bu konuda Süfyân es-Sevrî, Şu'be, Zaide, Müslüman imamlarının bir çoğu yoluyla Asım b. Behdele'den, onun da Zirr b. Hubeyş'ten, onun da Abdullah İbn Mes'ud (r.a)'tan, onun da Peygamber (s.a.v)'den rivayet ettiği şu hadistir:

"Adı adıma, babasının adı babamın adına uyan Ehl-i Beytimden bir adam melik olmadıkça, günler ile geceler bitmez. Bu kişi, yeryüzü, zu­lüm ile adaletsizlikle dolu olduğu gibi (onu) hak ile adaletle dolduracak­tır." (B.k.z: Tirmizî, Fiten 52 (2230); Ebu Dâvud, Mehdî, 5 (4282) ç.)

[338] Bu hadisi; Tirmizî, Fiten 52 (2230)'da; Ebu Dâvud'da, Mehdî, 5 (4282)'-de rivayet etmiştir.

[339] Ebu Dâvud, Mehdî, 11 (4290)

[340] Bu hadis, munkatı'dır. Çünkü hadisin senedinde yer alan Ebu İshâk es-Sebiî, Hz. Ali'yi bir şekilde görmüştür. Dolayısıyla Ebu İshâk'ın, Hz. Ali'­den yaptığı rivayet geçerli değildir. Bu görüşü; Münzirî, Muhtasarı Sünen-i Ebu Dâvud, 6/162'de belirtmiştir.

[341] Ebu Dâvud, Mehdî 7 (4285); Tirmizî, Fiten (2232) (ç) 

[342] Bu ifade, orijinal nüshada şu şekilde geçmektedir: "(Ebu Dâvud, bu hadi­si,) İmrân b. Dâver el-Ammî el-Kattân yolundan -onun rivayet ettiği ha­disler güzeldir, o da Katâde'den, o da Ebu's-Siddîk en-Nâcî'den rivayet etmiştir. Tirmizî'de bu hadisi bir benzerini başka bir yoldan rivayet etmiş­tir." Bu ifadenin içerisinde, bir çok çarpıtma vardır. Bunun en doğru olanı; Ebu Dâvud, Mehdî 7 (4285); Tirmizî, Fiten (2232)'da aslı gibi kabul edilen nüshada geçendir.

[343] Beydâ'nın, bir yer ismi olduğunu söyleyenler olduğu gibi, Mekke ile Medi­ne arasındaki kuru araziye denildiğini söyleyenler de vardır, (ç)

[344] Ebu Dâvud, Mehdî 8 (4286) (ç)

[345] Ebu Dâvud, Mehdî 9 (4287) (9)

[346] İmam Ahmed b. Hanbel, 3/17, 6/ 316 (ç)

[347] Ebu Dâvud, Mehdî 10 (4288) (ç)

[348] EbuYa'lâel-Mevsilî, Müsned, 12/369 (6940) (ç)

[349] Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat, 9/175-176'da bu hadisi rivayet edip hadisin ravileri, sahih kimselerdir. Hafız Heysemî'de, Mecmâu'z-Zevâid, 7/315'de bunu söylemiştir.

[350] İbn Mâce, Fiten 34 (4088)

[351] Bu hadisin senedi, orijinal nüshada şu şekilde geçmektedir: "İbn Mâce "Sünen"de dedi ki: Bize Osman İbn Ebi Şeybe tahdis etti. O da dedi ki: Bize Ebu Dâvud el-Haferî tahdis etti. (O da dedi ki:) Bize Yâsîn, o da İbrâhîm b. Muhammed İbnü'l-Hanefiyye, o da babasından, oda Hz. Ali'den tahdis etti. O da dedi ki: Resulullah (s.a.v) ......buyurdu." Bu sened, İbn Mâce'nin "Sünen"nde söz konusu bu hadisten önce rivayet ettiği diğer hadistir. Çünkü İbn Mâce, konuyla ilgili iki hadis nakletmiştir. (B.k.z: İbn Mâce, Fiten 34 (4085) ç.)

[352] Hafız Suyûtî, bu kitabı özetleyip burada geçen hadislerin senedlerini attı ve bu hadislere kat kat fazla hadisler ilave etti. Bu eserini, "el-Arfu'l-Verdî fî  Ahbâri'l-Mehdî" diye isimlendirdi. Bu kitabını, el-Hâvî li'1-Fetâvâ, 2/143-166'a dahil etti. Müellif İbn Kayyim, konuyla ilgili hadisleri, Ebu Nuaym'ın "Kitâbu'l-Mehdî"sinden nakletmektedir. Bu hadis de, el-Hâvî, 2/132'de geçmekte­dir.

[353] 328 nolu hadis, (ç)

[354] Ebu Dâvud, Mehdî 7 (4284); İbn Mâce, Fiten 34 (ç)

[355] Buhârî'nin bu ifadesinden neyin kastedildiği ile ilgili olarak b.k.z: Leknevî, er-Ref ve't-Tekmîl fi'1-Cerh ve't-Ta'dîl, s. 213. ikinci baskı.

[356] Suyûtî, el-Hâvî, 2/132'de bu hadisi nakletmiştir.

[357] Ahmed b. Ebi Bekr b. İsmail el-Kinânî, Misbâhu'z-Zücâce, 3/159-160

[358] Suyûtî, el-Hâvî, 2/134'de bu hadisi bu lafızla nakletmiştir. Orijinal nüshada, ..... "arkasında" ifadesinden sonra Peygamber'in (s.a.v): "Dikkat ediniz ki, onların bazısı (diğer) bazısı üzerine emir sahip­leridir. Bu, Allah'ın bu ümmete bir ikramıdır" şeklindeki sözünün ilavesi vardır. Bu ilave, kitabı çoğaltan kimselerin yaptığı bir eklemedir.