neslinur
Thu 12 August 2010, 05:30 pm GMT +0200
Malın Üçtebirinden Fazlasını Vasiyet Etmenin Keraheti
Kişi hayatta iken malında istediği gibi tasarruf edebilir. Ancak srafta bulunmak, halkın deyimiyle har vurup harman savurmak ha-amdır, büyük günahtır. Zira Cenab-ı Hak bize verdiği nimetlerden autlaka soracağım beyan buyurmuş ve israfa kaçmamamızı tenbih uyurarak lüzumsuz yere harcamada bulunmamızı, ihtiyaç fazlası arf etmemizi yasaklamıştır.
Kişinin ölümünden sonra birtakım hayırların kendinden yana yapılmasını arzulaması ve ölmeden Önce bunun için vasiyyette bulun-aası müstehabdır. Ancak varisleri mağdur etmemek için en çok nalının üçtebirini vasiyyet edebilir, fazlası sahih ve geçerli olmaz.
Aynı zamanda varise vasiyyette bulunması da sahih ve geçerli leğildir. Zira Cenab-ı Hakk miras hukukuyla her varisin hissesini be-irieirs iştir.
İbn Abbas (r.a.J dan yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir:
"insanlar üçte birden sarf-ı nazar edip dörttebire yönelmiş olsalar ya.. Çünkü Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz: Üçte bir, üçte bir fazladır.." buyurmuştur." [11]
Sa'd b. Ebi Vakkas (r.a.) dan yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir;
"Bende şiddetli ağrıya sebep olan hastalğımdan dolayı Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz beni sormaya geldi. Bunun üzerine ben O'na şöyle dedim: "Ya Resulellah! Gördüğünüz gibi ağrı bende (had) safhaya ulaşmış bulunuyor ve ben mal sahibi bir kimseyim* Sonra da bana varis olacak sadece bir kızım bulunuyr. Malımın üçteikisini vasiyyet edeyim mi?" Resulüllah (s.a.v.): "Hayır.." diye cevap verdi. Ben O'na: "Yarısını vasiyyet edeyim mi?" diye sordum. O yine: "Hayır.." diye cevap verdi. Ben bu defa: "Üçtet birini?.." dedim. Bunun üzerine Resulüllah (s.a.v.) bana: "Üçte birini. Üçte biri çoktur veya büyük bir bölümüdür" buyurdu ve ilave etti: "Şüphesiz ki sen kendi varislerini muhtaç, insanlara avuç açar durumda bırakmaktansa, onları zengin bırakman hayırlıdır." [12]
Diğer bir lafızla hadis şöyle rivayet edilmiştir:
"Resulüllah (s.a.v.) Veda haccında, hastalığımdan dolayı gelip beni ziyaret etti veya hastalandığım bir sırada Efendimiz beni sormaya geldi ve sordu: "Vasiyyet ettin mi? Ben de: "Evet.." dedim. "Ne nisbette vasiyyet ettin?" diye sordu. "Malımın tamamını Allah yoluna vasiyyet ettim" dedim. Efendimiz: "Peki evladına ne bıraktın?" diye sordu. Ben de: "Onlar engindirler" dedim. Peygamber (s.a.v.) bana: "Sen malının nda birini vasiyyet et" buyurdu. Böylece durmadan o buyur-ju, ben söyledim, derken sonunda bana: "Üçte birini vasiyyet ; bu bile çoktur ve büyüktür.." buyurdu.! [13]
Ebu Derdâ (r.a.) den yapılan rivayete göre, Resulüllah (s.a.v.) 'fendimiz şöyle buyurmuştur:-
"Şüphesiz Cenab-ı Hak vefatınızda malınızın üçte biriyle, lasenatmızda fazlalık ve amelinizde bir artıklık olsun diye nunla size tasaddukta bulunmuştur." [14]
Amr b. Harice (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle aber vermiştir: 'Peygamber (s.a.v.) Efendimiz devesi üzerinde ashabına) hitapta bulunurken ben onun devesinin boynunun ltında duruyordum ve devede o sırada geviş getirip ğzmdan akan köpüklü salyası iki omuzun arasına akıyordu. *eygamber (s.a.v.) Efendimizin şöyle buyurduğunu duydum: Şüphesiz ki, Cenab-ı Hak her hak sahibinin hakkını ayırıp ermiştir; o bakımdan artık varise vasiyyet yoktur yapılamaz)." [15]
Ebu Umame (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöylememiştir:
'Peygamber (s.a.v.) Efendimizin şöyle buyurduğunu duy-lum: "Şüphesiz ki Allah her hak sahibinin hakkını (ayırıp) ermiştir. Artık varise vasiyyet yoktur." [16]
İbn Abbas (r.a.) den yapılan rivayete göre, Peygamber (s.a.v.) Efendimizin şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
"Varise vasiyyette bulunmak caiz değildir; ancak diğer varisler öyle isterlerse caizdir.." [17]
Amr, b. Şuayb'den, o da babasından, o da dedesinden yaptığı rivayete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Varise vasiyyet yoktur. Ancak diğer varislerin icazetiyle caiz olur." [18]
Müctehidlerin İstidlal ve İhticacları
Az yukarıda kısaca belirttiğimiz üzere, ölüm ötesi yapılan vasiyyet ayrı bir özellik taşımaktadır. Zira miras hukukuyla ölümden sonra murisin terekesinin kimlere ne nisbette taksim edileceği kesin hatlarıyla belirlenmiştir. O bakımdan varise vasiyyet yapılması yasaklanmış, her hak sahibinin hakkı belirlenerek adil bir taksime imkan verilmiştir.
Ancak kişi hayatta iken malında istediği gibi tasarruf edebilirse de ölümünden sonraya yaptığı vasiyyetinde malının üçte birini aşamaz. Hatta bu nisbet varisleri sıkıntıya sokacak olursa, müstehab olmaktan çıkar kerahetlik arzeder.
O bakımdan dört mezhep imamları, kişinin malının üçte birinden fazla vasiyyet hakkı yoktur konusunda ittifak halindedir-ler. Ancak üçte biri aşan nisbeti varisler tecviz ederse, o takdirde vasiyyet yerine getirilir; değilse, sadece üçtebir nisbeti geçerli olur. [19]
Tahliller ve Rivayetler
1126 nolu İbn Abbas hadisi sahih olup istidlale salihtir. Böylece kişi en çok malının üçte birini vasiyyet edebilir ki, bu da varisleri mağdur durumuna düşürmüyorsa.. Aksi halde üçtebir vasiyyet de fazla görülmüştür.
1127 nolu Sa'd hadisi de sahihtir ve birkaç kanaldan nakledilmiştir. O bakımdan istidlal ve ihticaca salih görülmüştür. Hadis, hastayı ziyaret etmenin sünnet olduğuna ve hastanın vasiy-yette bulunmasını sağlamak için ona hatırlatmada bulunmanın müstehab olduğuna delalet etmektedir. Ayrıca kişinin en çok malının üçte birini vasiyyet edebileceğini ve yapılacak vasiyyetle varislerin sıkıntıya so-kulmamasmı dikkate almanın gereğini göstermektedir. Böylece vaisler zengin bile olsalar ve kişinin de büyük bir serveti bulunsa, yine .e malının üçte birinden fazla vasiyyet te hakkı olmadığı kesinlik ar-ediyor.
1129 nolu Ebu Derda hadisini aynı zamanda Ahmed, Beyhaki, ton Mace ve Hafız Bezzar tahric etmişlerdir, ancak son üçü bunu Ebu rîüreyre'den şu lafızla rivayet etmişlerdir: "Şüphesiz ki Cenab-ı Hakk, amelinizde bir fazlalık olsun diye ölümünüzde malınızın üçte birini size tasaddukta bulunmuştur.." Ancak Ibn Sacer bu rivayetin isnadının zayıf olduğuna dikkat çekmiştir. Dare-kutnî ile Beyhaki ise bunu Ebu Ümame (r.a.) den tahric ederek şu lafızla rivayet etmişlerdir: "Şüphesiz ki Allah hasenatınız artsın, malınızda bir zekat olsun diye vefatınız zamanında malınızın üçte birini size tasaddukta bulunmuştur,"
Ne var ki, bu rivayetin isnadında îsmail b. lyaş ve onun şeyhi Utbe b. Humeyd bulunuyor ki, bu iki zat da zayıftır. Zehebi İsmail'in şeyhi Utbe hakkında şu bilgiyi vermiştir; "Ikrime'den rivayette bulunmuş ve zayıf olduğu belirlenmiştir," Ebu Hatim ise, onun salihü'l-hadis olduğunu, İmam ahmed ise zayıf bulunduğunu belirtmiştir." [20]
el-Akiyli onu zayıflar arasında anmıştır.
Diğer bir husus ise, hiç varisi bulunmayan kimsenin malının üçte birinden fazla vasiyyet edip edemiyeceği konusudur. Varisi olan kimsenin üçte birinden fazla vasiyyet edemiyeceğini belirtmiş ve cumhurun bunda müttefik bulunduğuna işaret etmiştik. Hiç varisi yoksa, yine cumhura göre, üçte birinden fazlasını vasiyyet etmesi doğru olmaz. Hanefîlerden bir kısmı ise buna cevaz vermiştir. Ayrıca İshak, Şureyk ve İmam Ahmed'in de içtihadı bu doğrultudan. [21] Yapılan rivayete göre, Hz. Ali (r.a.) ile İbn Mes'ud'un (r.a.) kavli budur.
1130 nolu Amr hadisini Darekutnî ve Beyhakî tahric etmişlerdir. Tirmizi ise sahihlemiştir. O bakımdan hadis istidlale s a* lih görülmüştür. Nitekim müctehidlerin çoğu bu rivayeti delil göstermişlerdir. Böylece varise vasiyyet yapılamayacağı hükmü ortaya çıkmış bulunuyor.
1131 nolu Ebu Ümame hadisini Tirmizî ve Hafız Ibn Hacer sa-hihlemislerdir. Ancak isnadında İsmail b. lyaş bulunuyor. Bu zat, eğer Şamlı ravilerden rivayette bulunmuşsa onların isabetli olduğu kabul edilmiş ve o bakımdan kavi olarak vasıflandırılmıştır. Buradaki rivayeti, Şamlı ravilerden yapılmıştır. Ancak 1130 nolu hadis onu kuvvetlendirmektedir.
1132 nolu îbn Abbas hadisi, et-Telhis'de hasenlenmiştir. Ricalinin ise sika olduğu belirlenmiş, ancak hadisin bir bakıma malul olduğu gözden kaçmamıştır. Çünkü rivayete göre bunu îbn Abbas'dan rivayet eden Ata' el-Horasani'nin îbn Abbas'dan duymadığı söz konusudur. Buhari ise, buna benzer bir rivayeti Ata' b. ebi Rebah tarikiyle îbn Abbas'dan mevkufen nakletmiştir. Ebu-Davud ise bunu el-Merasil'de Ata' el-Horasani'den tahric etmiş: Yunus b. Raşid ise bunu Ata'dan, İkrimeye vasi ederek îbn Abbas'dan isnadım yapıp belirlemiştir.
Bununla beraber bu konudaki rivayetlerin çokluğu birbirini kuvvetlendirmekte ve istidlale salih bir düzeye getirmektedir.
1133 nölu-Amr b. Şuayb hadisi hakkında et-Telhis'de "vahi" ta-, biri kullanılmıştır.
Bu bapta Darekutni'nin Cabir (r.a.) den tahric ettiği bir hadis vardır ki, irsali tasvip görmüştür, Yine Darekutni'nin Hz. Ali (r.a.) den tahric ettiği bir hadis bulunuyor ki isnadı zayıftır.
Ancak hadislerin tamamı varise vasiyyetin yasaklandığına delalet etmekte ve böylece şüpheleri giderecek bir kuvvet arzetmekte-dir.
Bu konuda Bakara Suresi'nin 180. ayetinin delalet eden-vücubunun hükmünün mü, yoksa hem vücubunun, hem de cevazının mı hükmü kaldırılmıştır? Birtakım farklı yorumlar söz konusudur. Cumhura göre, hem vücubu, hem de cevazı hadis ile kaldırılmıştır. Nitekim îbn Abbas hadisi bunu çok açıkça belirtmektedir.
Diğer bir hususta bu ayet, miras ayetiyle mi, yoksa konumuzu oluşturan "varise vasiyyet yoktur.." hadisiyle mi neshedilmiştir? İlim adamlarının çoğuna göre, ayet umum ifade etmekte, miras ayeti bunu hususlandırmaktadır. Böylece hem miras ayetiyle, hem de zikredilen hadislerle neshedilmiş bulunuyor.
Bu konuda el-Müzeni, Davud ez-Zahiri ve Sübki her ne kadar varisler tecviz de etseler üçte birden fazla vasiyyet caiz değildir demişlerse de ilgili hadisler onların bu görüş ve yorumunu reddetmektedir. Yani varisler tecviz ettiği takdirde üçte birden fazla vasiyyet caizdir. [22]
Kişi hayatta iken malında istediği gibi tasarruf edebilir. Ancak srafta bulunmak, halkın deyimiyle har vurup harman savurmak ha-amdır, büyük günahtır. Zira Cenab-ı Hak bize verdiği nimetlerden autlaka soracağım beyan buyurmuş ve israfa kaçmamamızı tenbih uyurarak lüzumsuz yere harcamada bulunmamızı, ihtiyaç fazlası arf etmemizi yasaklamıştır.
Kişinin ölümünden sonra birtakım hayırların kendinden yana yapılmasını arzulaması ve ölmeden Önce bunun için vasiyyette bulun-aası müstehabdır. Ancak varisleri mağdur etmemek için en çok nalının üçtebirini vasiyyet edebilir, fazlası sahih ve geçerli olmaz.
Aynı zamanda varise vasiyyette bulunması da sahih ve geçerli leğildir. Zira Cenab-ı Hakk miras hukukuyla her varisin hissesini be-irieirs iştir.
İbn Abbas (r.a.J dan yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir:
"insanlar üçte birden sarf-ı nazar edip dörttebire yönelmiş olsalar ya.. Çünkü Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz: Üçte bir, üçte bir fazladır.." buyurmuştur." [11]
Sa'd b. Ebi Vakkas (r.a.) dan yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir;
"Bende şiddetli ağrıya sebep olan hastalğımdan dolayı Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz beni sormaya geldi. Bunun üzerine ben O'na şöyle dedim: "Ya Resulellah! Gördüğünüz gibi ağrı bende (had) safhaya ulaşmış bulunuyor ve ben mal sahibi bir kimseyim* Sonra da bana varis olacak sadece bir kızım bulunuyr. Malımın üçteikisini vasiyyet edeyim mi?" Resulüllah (s.a.v.): "Hayır.." diye cevap verdi. Ben O'na: "Yarısını vasiyyet edeyim mi?" diye sordum. O yine: "Hayır.." diye cevap verdi. Ben bu defa: "Üçtet birini?.." dedim. Bunun üzerine Resulüllah (s.a.v.) bana: "Üçte birini. Üçte biri çoktur veya büyük bir bölümüdür" buyurdu ve ilave etti: "Şüphesiz ki sen kendi varislerini muhtaç, insanlara avuç açar durumda bırakmaktansa, onları zengin bırakman hayırlıdır." [12]
Diğer bir lafızla hadis şöyle rivayet edilmiştir:
"Resulüllah (s.a.v.) Veda haccında, hastalığımdan dolayı gelip beni ziyaret etti veya hastalandığım bir sırada Efendimiz beni sormaya geldi ve sordu: "Vasiyyet ettin mi? Ben de: "Evet.." dedim. "Ne nisbette vasiyyet ettin?" diye sordu. "Malımın tamamını Allah yoluna vasiyyet ettim" dedim. Efendimiz: "Peki evladına ne bıraktın?" diye sordu. Ben de: "Onlar engindirler" dedim. Peygamber (s.a.v.) bana: "Sen malının nda birini vasiyyet et" buyurdu. Böylece durmadan o buyur-ju, ben söyledim, derken sonunda bana: "Üçte birini vasiyyet ; bu bile çoktur ve büyüktür.." buyurdu.! [13]
Ebu Derdâ (r.a.) den yapılan rivayete göre, Resulüllah (s.a.v.) 'fendimiz şöyle buyurmuştur:-
"Şüphesiz Cenab-ı Hak vefatınızda malınızın üçte biriyle, lasenatmızda fazlalık ve amelinizde bir artıklık olsun diye nunla size tasaddukta bulunmuştur." [14]
Amr b. Harice (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle aber vermiştir: 'Peygamber (s.a.v.) Efendimiz devesi üzerinde ashabına) hitapta bulunurken ben onun devesinin boynunun ltında duruyordum ve devede o sırada geviş getirip ğzmdan akan köpüklü salyası iki omuzun arasına akıyordu. *eygamber (s.a.v.) Efendimizin şöyle buyurduğunu duydum: Şüphesiz ki, Cenab-ı Hak her hak sahibinin hakkını ayırıp ermiştir; o bakımdan artık varise vasiyyet yoktur yapılamaz)." [15]
Ebu Umame (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöylememiştir:
'Peygamber (s.a.v.) Efendimizin şöyle buyurduğunu duy-lum: "Şüphesiz ki Allah her hak sahibinin hakkını (ayırıp) ermiştir. Artık varise vasiyyet yoktur." [16]
İbn Abbas (r.a.) den yapılan rivayete göre, Peygamber (s.a.v.) Efendimizin şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
"Varise vasiyyette bulunmak caiz değildir; ancak diğer varisler öyle isterlerse caizdir.." [17]
Amr, b. Şuayb'den, o da babasından, o da dedesinden yaptığı rivayete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Varise vasiyyet yoktur. Ancak diğer varislerin icazetiyle caiz olur." [18]
Müctehidlerin İstidlal ve İhticacları
Az yukarıda kısaca belirttiğimiz üzere, ölüm ötesi yapılan vasiyyet ayrı bir özellik taşımaktadır. Zira miras hukukuyla ölümden sonra murisin terekesinin kimlere ne nisbette taksim edileceği kesin hatlarıyla belirlenmiştir. O bakımdan varise vasiyyet yapılması yasaklanmış, her hak sahibinin hakkı belirlenerek adil bir taksime imkan verilmiştir.
Ancak kişi hayatta iken malında istediği gibi tasarruf edebilirse de ölümünden sonraya yaptığı vasiyyetinde malının üçte birini aşamaz. Hatta bu nisbet varisleri sıkıntıya sokacak olursa, müstehab olmaktan çıkar kerahetlik arzeder.
O bakımdan dört mezhep imamları, kişinin malının üçte birinden fazla vasiyyet hakkı yoktur konusunda ittifak halindedir-ler. Ancak üçte biri aşan nisbeti varisler tecviz ederse, o takdirde vasiyyet yerine getirilir; değilse, sadece üçtebir nisbeti geçerli olur. [19]
Tahliller ve Rivayetler
1126 nolu İbn Abbas hadisi sahih olup istidlale salihtir. Böylece kişi en çok malının üçte birini vasiyyet edebilir ki, bu da varisleri mağdur durumuna düşürmüyorsa.. Aksi halde üçtebir vasiyyet de fazla görülmüştür.
1127 nolu Sa'd hadisi de sahihtir ve birkaç kanaldan nakledilmiştir. O bakımdan istidlal ve ihticaca salih görülmüştür. Hadis, hastayı ziyaret etmenin sünnet olduğuna ve hastanın vasiy-yette bulunmasını sağlamak için ona hatırlatmada bulunmanın müstehab olduğuna delalet etmektedir. Ayrıca kişinin en çok malının üçte birini vasiyyet edebileceğini ve yapılacak vasiyyetle varislerin sıkıntıya so-kulmamasmı dikkate almanın gereğini göstermektedir. Böylece vaisler zengin bile olsalar ve kişinin de büyük bir serveti bulunsa, yine .e malının üçte birinden fazla vasiyyet te hakkı olmadığı kesinlik ar-ediyor.
1129 nolu Ebu Derda hadisini aynı zamanda Ahmed, Beyhaki, ton Mace ve Hafız Bezzar tahric etmişlerdir, ancak son üçü bunu Ebu rîüreyre'den şu lafızla rivayet etmişlerdir: "Şüphesiz ki Cenab-ı Hakk, amelinizde bir fazlalık olsun diye ölümünüzde malınızın üçte birini size tasaddukta bulunmuştur.." Ancak Ibn Sacer bu rivayetin isnadının zayıf olduğuna dikkat çekmiştir. Dare-kutnî ile Beyhaki ise bunu Ebu Ümame (r.a.) den tahric ederek şu lafızla rivayet etmişlerdir: "Şüphesiz ki Allah hasenatınız artsın, malınızda bir zekat olsun diye vefatınız zamanında malınızın üçte birini size tasaddukta bulunmuştur,"
Ne var ki, bu rivayetin isnadında îsmail b. lyaş ve onun şeyhi Utbe b. Humeyd bulunuyor ki, bu iki zat da zayıftır. Zehebi İsmail'in şeyhi Utbe hakkında şu bilgiyi vermiştir; "Ikrime'den rivayette bulunmuş ve zayıf olduğu belirlenmiştir," Ebu Hatim ise, onun salihü'l-hadis olduğunu, İmam ahmed ise zayıf bulunduğunu belirtmiştir." [20]
el-Akiyli onu zayıflar arasında anmıştır.
Diğer bir husus ise, hiç varisi bulunmayan kimsenin malının üçte birinden fazla vasiyyet edip edemiyeceği konusudur. Varisi olan kimsenin üçte birinden fazla vasiyyet edemiyeceğini belirtmiş ve cumhurun bunda müttefik bulunduğuna işaret etmiştik. Hiç varisi yoksa, yine cumhura göre, üçte birinden fazlasını vasiyyet etmesi doğru olmaz. Hanefîlerden bir kısmı ise buna cevaz vermiştir. Ayrıca İshak, Şureyk ve İmam Ahmed'in de içtihadı bu doğrultudan. [21] Yapılan rivayete göre, Hz. Ali (r.a.) ile İbn Mes'ud'un (r.a.) kavli budur.
1130 nolu Amr hadisini Darekutnî ve Beyhakî tahric etmişlerdir. Tirmizi ise sahihlemiştir. O bakımdan hadis istidlale s a* lih görülmüştür. Nitekim müctehidlerin çoğu bu rivayeti delil göstermişlerdir. Böylece varise vasiyyet yapılamayacağı hükmü ortaya çıkmış bulunuyor.
1131 nolu Ebu Ümame hadisini Tirmizî ve Hafız Ibn Hacer sa-hihlemislerdir. Ancak isnadında İsmail b. lyaş bulunuyor. Bu zat, eğer Şamlı ravilerden rivayette bulunmuşsa onların isabetli olduğu kabul edilmiş ve o bakımdan kavi olarak vasıflandırılmıştır. Buradaki rivayeti, Şamlı ravilerden yapılmıştır. Ancak 1130 nolu hadis onu kuvvetlendirmektedir.
1132 nolu îbn Abbas hadisi, et-Telhis'de hasenlenmiştir. Ricalinin ise sika olduğu belirlenmiş, ancak hadisin bir bakıma malul olduğu gözden kaçmamıştır. Çünkü rivayete göre bunu îbn Abbas'dan rivayet eden Ata' el-Horasani'nin îbn Abbas'dan duymadığı söz konusudur. Buhari ise, buna benzer bir rivayeti Ata' b. ebi Rebah tarikiyle îbn Abbas'dan mevkufen nakletmiştir. Ebu-Davud ise bunu el-Merasil'de Ata' el-Horasani'den tahric etmiş: Yunus b. Raşid ise bunu Ata'dan, İkrimeye vasi ederek îbn Abbas'dan isnadım yapıp belirlemiştir.
Bununla beraber bu konudaki rivayetlerin çokluğu birbirini kuvvetlendirmekte ve istidlale salih bir düzeye getirmektedir.
1133 nölu-Amr b. Şuayb hadisi hakkında et-Telhis'de "vahi" ta-, biri kullanılmıştır.
Bu bapta Darekutni'nin Cabir (r.a.) den tahric ettiği bir hadis vardır ki, irsali tasvip görmüştür, Yine Darekutni'nin Hz. Ali (r.a.) den tahric ettiği bir hadis bulunuyor ki isnadı zayıftır.
Ancak hadislerin tamamı varise vasiyyetin yasaklandığına delalet etmekte ve böylece şüpheleri giderecek bir kuvvet arzetmekte-dir.
Bu konuda Bakara Suresi'nin 180. ayetinin delalet eden-vücubunun hükmünün mü, yoksa hem vücubunun, hem de cevazının mı hükmü kaldırılmıştır? Birtakım farklı yorumlar söz konusudur. Cumhura göre, hem vücubu, hem de cevazı hadis ile kaldırılmıştır. Nitekim îbn Abbas hadisi bunu çok açıkça belirtmektedir.
Diğer bir hususta bu ayet, miras ayetiyle mi, yoksa konumuzu oluşturan "varise vasiyyet yoktur.." hadisiyle mi neshedilmiştir? İlim adamlarının çoğuna göre, ayet umum ifade etmekte, miras ayeti bunu hususlandırmaktadır. Böylece hem miras ayetiyle, hem de zikredilen hadislerle neshedilmiş bulunuyor.
Bu konuda el-Müzeni, Davud ez-Zahiri ve Sübki her ne kadar varisler tecviz de etseler üçte birden fazla vasiyyet caiz değildir demişlerse de ilgili hadisler onların bu görüş ve yorumunu reddetmektedir. Yani varisler tecviz ettiği takdirde üçte birden fazla vasiyyet caizdir. [22]