- Malayani İşler

Adsense kodları


Malayani İşler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
Rüveyha
Mon 3 November 2014, 04:38 pm GMT +0200
Malayani İşler

Serhat Albamya | Mart 2013 | TENCERE   

Hepimizin bildiği, benim de ilk ne zaman dinlediğimi hatırlamadığım bir hikâye vardır:

Zamanın birinde, bir memleketin padişahı yeteneklerini sergilemeleri için insanları sarayına davet eder. Huzuruna çıkıp marifetini sunan insanların kimisi ödüllendirilir, kimisi de eli boş dönermiş. Padişahın huzuruna çıkmaya hak kazanan bir adam, birinin eline iğneyi tutuşturup on metre uzaktan attığı ipliği bu iğnenin deliğinden geçireceğini söylemiş ve ilk denemede yapmış da…

Padişah hayretler içerisinde sormuş:

– Bunu yapabilmek için ne kadar zaman çalıştın? Adam cevaplamış:

– Padişahım, kendimi bildim bileli bunu yapmak için uğraştım. Sonunda çabalarım sonuç verdi, ben de bu hünerimi size göstermek istedim.

Padişah derhal hazineci başına emir vermiş:

– Bu adama bir kese altın verin, yüz de kırbaç vurun!

Hazinecibaşı şaşkınlığını gizleyemeyerek sormuş:

– Padişahım, altın tamam da kırbaç neden?!

Padişah:

– Hüner tamam ama ömrünü faydalı bir şey için harcasaymış!..

Bu hikâyeyi neden anlattım? Aslında tahmin edebilirsiniz. Televizyonu açınca, haber sitelerini gezince gözüme en çok çarpan şeylerden biri yetenek yarışmaları. Yüzlerce insan umudunu bir numaraya bağlamış, bu numaralarını ‘padişahların’ önünde sergiliyor. Kimisi hopluyor zıplıyor, kimisi şarkı söylüyor, kimisi köpeğine taklalar attırıyor. Bunları gören pek çok nâdân da kısa yoldan zengin olma umuduyla ne dünya ne ahiret için bir mana ifade eden tuhaflıklara vuruyor kendini, zamanını ve enerjisini heba ediyor.

İşin daha da kötüsü, programa çıkabilecek bir numarası olmayan insanlar umutlarını çocuklarına bağlamış durumda. Hani bizde bi’ numara yok, bari çocuk çıksın da iki hoplasın, bir şarkı söylesin, belki tutar! Tamam, kendinde hüner yok, sabiyi neden ihtirasına malzeme yapıyorsun?

Anaokulundan itibaren zaten yarış atına döndürülmüş bu çocuklar. Eskiden bir çocuk için kriter belliydi: komşu çocuğun ya da sınıf arkadaşlarının ders notları… Şimdiye kıyasla masum bir rekabet içinde ebeveyn kendi evladının başka çocuklardan geri kalmasını istemezdi. Artık hedef değişti. Çocuk aileyi de kurtaracak manalı manasız sıradışı bir şey yapacak! “Matematikten doksan mı aldın! Komşunun oğlu 95 almış, sen otur anca!” demiyor artık anne. “Komşunun oğlu ayağıyla resim çiziyor sen anca kitap oku!” diye çıkışıyor. Yahu çocuk n’apsın?

Burdan velilere sesleniyorum, kendiniz çalamadığınız sazı çoçuğunuzun çalmasını beklemeyin. Bırakın çocuk çocukluğunu yaşasın!

Bu arada konu çocuklardan açılmışken, son günlerde gözüme çarpan güzel bir detay var. Başka belediyelerde var mıdır bilmem ama Üsküdar belediyesi zekâsı yüksek çocuklar için açtığı bir sınavla bu çocukların özel eğitim almasını planlıyor. Eğer çocuğumuzun gözlerinden zekâ fışkırıyor, ufaklığa fosfor yetiştiremiyoruz diyorsanız aklınızda bulunsun. Öyle şovlara götürüp kendinizi de sabiyi de ayağa düşürmeyin, böyle yerlere götürün, bakarsınız ileride faydalı bir insan olur.


    Mahalleden Haberler


    Geçenlerde Pinti Rıfat Amca’dan bahsetmiştik. Bu gidişle pintiliği başına bela olacak. Duyduğumuza göre birkaç gün önce karakola başvuran ailesi, Rıfat Amca’nın kayıp olduğunu bildirmiş, aramalar başlatılmış. Neyse ki aynı gece hüzünlü bekleyiş sona ermiş ve Rıfat Amca yorgun bir şekilde evine dönmüş. Başından geçen olayı anlatırken yorgunluktan uyumuş:

    – Yerde cüzdan bulma umuduyla yürüyordum. Birden yanımdan geçen minibüsü fark ettim. Üzerindeki ‘Ücretsiz Müşteri Servisi’ yazısını görünce dayanamadım, sorgusuz sualsiz atladım. Ben ne bileyim hava alanının ordaki alışveriş merkezine giden servis olduğunu? İşin kötüsü son servismiş! İyice zarar etmeyeyim diye dönerken bir şeye binmek istemedim. Kâh otostopla kâh yürüye yürüye vardım evime… Başıma bir şey mi geldi sandınız? Maaşı çekmeden ölür müyüm ben be yaa!..