sumeyye
Fri 6 May 2011, 11:31 am GMT +0200
c- Kuş Mantığı (Dili)
Hz. Süleyman'a verilen bir başka mucize de onun 'kuş mantığını-dilini (mantıku't tayr)' bilmesidir.
Yukarıda geçtiği gibi Neml Sûresi onaltıncı âyette Hz. Süleyman;
"...Bize kuşların dili öğretildi..." diyerek bu ilâhî lütfü dile getirmektedir.
Hz. Süleyman bu sözüyle hem verilen mucizenin büyüklüğünü anlatmış, hem bunun bir ilim olarak üstünlüğünü vurgulamış, hem de 'bize öğretildi' diyerek, bunun Allah (c.c.) tarafindan kendilerine bağışlandığını belirtmiş olmaktadır.
Hz. Süleyman bunu aynı zamanda kendisine verilen bir nimet olarak açıklamaktadır. Allah'ın ona sunduğu bu ihsanı dile getirmekte, Rabbinin geniş nimetlerine ve sonsuz gücüne dikkat çekmektedir. Dikkat edilirse Hz. Süleyman bunu, insanlara karşı bir övünme olarak, ya da onlan imrendirecek tarzda da anlatmıyor.
Gayet mütevazı bir şekilde, 'bize kuş mantığı-dili öğretildi' diyor, bunun bir ilâhî bağış olduğunu vurguluyor. Şüphesiz kuş dilini babası ona öğretmemişti, Ya da kendisi babasından böyle bir şeyi miras almamıştı. Kuş dilini ona ancak âlemlerin Rabbi Allah öğretebilir. Zaten insanlara bu gibi olağanüstü nimetleri ancak O verebilir.
Hz. Süleyman'a öğretilen yalnızca kuş dili değildi.
Karınca Vadisinden geçerken karıncanın söylediklerini anlaması, onların anlaşma dillerini de bildiğini gösterir. Yine Kur'an'ın haber verdiğine göre o cinlere ve şeytanlara emrederdi, onlara iş yaptırırdı.[106]
Kuşların ve diğer hayvanların kendi aralarında bir takım anlaşma araçları vardır. Bu araçlar onların konuşmasını ve dillerini ifade eder.
Rabbimiz şöyle buyuruyor:
"Yeryüzünde yürüyen hiç bir canlı ve iki kanadı ile uçan hiç bir kuş yoktur ki sizin gibi birer ümmet olmasın...”[107]
Bütün canlılar birer ümmet olduklarına göre, aralarında mutlaka birer anlaşma aracı, kendi yapılarına göre bir ilişki vardır. Hayvanlar üzerinde yapılan incelemeler, onların da kendi aralarında belli bir takim şeylerle anlaştıklarını ortaya koymuştur. Bu belki de onlara ait bir dildir, bir anlaşma mantığıdır.
Ancak Hz. Süleyman'a verilen mucize, insanların çalışmakla, araştırmakla, çaba göstermekle ulaşabilecekleri bir şey değildi, daha da olağanüstü bir şeydi.
Mantık aslında konuşma demektir. Konuşmanın çıkış yeri olan ruhî kuvvete de mantık denilmektedir.
Konuşma, gönülde saklı olanı, akla geleni anlatmak üzere sesle ifade edilen ve çoğunlukla dille söylenen, dil veya lisan denilen şeydir. Konuşmada aslolan dil ile anlatılan şeyin bir anlam ifade etmesidir.
Bu da '... Allah, Âdem'e isimleri öğretti' [108] âyetinde geçtiği gibi insanlara ait bir özelliktir.
Ancak konuşma gerçeğinde bir cins, diğeri tür olmak üzere iki açık özellik vardır. Yani konuluş ve söz açısından bir mana ifade etmelidir ki ona konuşma-mantık diyebilelim. Bazen hiç bir ses ve harf çıkarmaksızm, yazı ve bazı özel işaretlerle bir şey anlatmak mümkündür. Bu tür anlaşmalara da mecazen ko-nuşma-manlık denildiği bilinmektedir. Örneğin sağırların işaretle anlaşmaları gibi. Bu gibi anlaşmalarda bir mantık, bir anlam olduğu açıktır.
Şu âyette bu manaya işaret edilmektedir:
"Bu bizim kitabımızdır, sizin hakkınızda gerçeği konuşuyor (mantık ediyor).. ." [109]
Şu halde konuşma denilen eylemde önemli olanın bir mana ifade etmesi olduğuna göre, konuluş açısından, akla uygun ve doğal herhangi bir mana ifade eden seslere de 'konuşma-mantık' denirse, bu; insana mahsus bir özellik olmaktan çıkar. İşte 'mantıku't tayr-kuş mantığı'nda düşünülecek anlam budur. Bu nedenle kuşların ilişkilerini idare eden duygu ve kabiliyete, bu duyguları ortaya koyan özel seslere 'kuş dili' denilir.
Ancak her kuşa ait bu gibi özellikleri meraklısı olan herkes anlayabilir. O zaman Hz. Süleyman'a 'kuş dilinin' öğretilmesinin olağanüstü bir tarafı nasıl olabilir?
Hz. Süleyman'a öğretilen şey bu gibi sıradan bir 'kuş dili' değil, kuşların dilindeki mantığı anlamadır. Önemli olan kuşların bir şeyi kendi özel yapıları gereği seslerle, şekillerle dile şetirmeleri değil, Hz. Süleyman'ın bütün bu şekil ve seslerin arkasındaki mantığı kavraması, işin gizli ilâhî sırlarını bilmesidir. Hz. Süleyman (a.s.) kendisine verilen bu yetenek ile, onların dilini, daha doğrusu sesler ve hareketlerle dile getirdikleri şeyin arkasındaki mantığı kavrıyordu. Böylece onların Allah'ı tesbihini anlıyor, onlara hükmederek, onları o çok özel ordusuna katıyordu.
Bu açıdan Hz, Süleyman'a Kur'an'da geçtiği gibi, 'kuş dili-lisam'değü, 'kuş mantığı' öğretildi demek herhalde daha isa-beti i olacaktır.[110]
Hz. Süleyman'a verilen mucize, bazılarının sandığı gibi günümüzdeki bazı ilmi çabalarla elde edilebilecek bir şey değildi. Böyle bir düşünce peygamberlere verilen mucizelerin özelliğini ortadan kaldırmaya, onların ilmî araştırmalarla ortaya konulabilecek olağan şeyler olduğunu iddia etmeye kapı açar.
Halbuki mucizeler, peygamberlerin hiç bir çabası, gayreti olmadan Allah (c.c.) tarafından onlara, davalarını desteklemek için verilen olağanüstü özelliklerdir. Bu da Allah (c.c.) için zor değildir. Evrene genel kanunları koyan Yaratıcı, bunları dilediği gibi değiştirebilir.
Kuş mantıgını-dilini bilmek, Hz. Süleymana bağışlanan nimetlerin yalnızca bir bölümüdür. Allah (c.c.) kuşlardan ve cinlerden bir grubu onun emrine vermiştir. Bu, yukarıdaki mucizenin bir başka parçasıdır.
Görünen o ki Hz. Süleyman'ın emrine verilenler arasında kuşların ayrı bir yeri bulunmaktadır. Bu gerçek, onlardan birinin Sebe' halkının durumunu, çok akıllı bir insanın idrak edip anlayacağı şekilde anlayıp, sonra da Hz. Süleyman'a mantıklı bir şekilde bildirmesiyle daha da belirginleşiyor. [111]
Hz. Süleyman (a.s.), insanlara böyle bir dilin kendisine öğretildiğini duyurarak, Allah'ın nimetlerini ortaya koyuyor. Buna dikkat çekiyor ve insanları kendisine verilen bu mucizeyi doğrulamaya davet ediyor. [112] Çünkü 'kuşların mantığını' bilmek, ancak peygambere verilebilecek insan üstü bir özelliktir.[113]
[106] Sebe: 34/12-13. Sâd: 38/37-38
[107] En’am: 6/38.
[108] Bakara: 2/31
[109] Casiye: 45/29
[110] H. Yazır, H.D.K. Dili, 6/131-133
[111] Prof. S. Kutub, Fi-Z. Kur'an, 5/2634
[112] Ö. b. Muhammed ez-Zamahşerî, el-Keşşâf, Beyrut, 1415-1995, 3/342
[113] Hüseyin K. Ece, Hz. Süleyman, H. Ece Yayınları: 70-74.