- Kurban ve Kurban Kesme Bölümü

Adsense kodları


Kurban ve Kurban Kesme Bölümü

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Sat 8 October 2011, 01:30 pm GMT +0200
35-) Kurban ve Kurban Kesme Bölümü
(Kitâbul-Edâhî)


1332-) Cûndeb b. Süfyan (r.a.): "Rasûlüllah (s.a.v.) ile birlikte kurban bayramında bulundum. Bayram namazını bitirip selam verir vermez bir de ne görsün, bayram namazından önce kesilmiş kurban e-tini gördü ve bunun üzerine: "Kim, bayram namazını kılma­dan/kılmamızdan önce kurban keserse onun yerine bir bir başkasını daha kessin. Kim henüz kesmediyse besmele ile kessin " buyurdu" demiştir. [1363]


1333-) Bera (r.a.)'dan, şöyle demiştir: "Dayım Ebû Bürde, bayram namazından önce kurbanını kesti. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.v.): "Bu, koyun etidir {Kurban eti değildir)" buyurdu. O da: i!Ey Allah'ın Rasûlü, yanımda süt dişi düşmüş bîr keçi yavrusu var?" dedi. Hz. Pey­gamber: "Onu kes, ama artık senden sonra birisine kurban ge­çerli olmaz" buyurdu ve şöyie devam etti: "Kim, bayram nama­zından önce kurban keserse kendisine et kesmiş olur. Kim, bayram namazından sonra keserse ibadeti yerine gelir ve Müslümanların uygulamasına (sünnetine) ulaşır"[1364]

 

1334-) Enes (r.a.): "Hz. Peygamber (s.a.v.): "Kim bayram namazından önce kurban kesmiş ise tekrar kessin"'buyurdu. Bir kimse ayağa katlı ve: "Bugün ete iştahlı olunduğu bir gündür" dedi ve : (muhtaç) komşularından söz etti. Hz, Peygamber (s.a.v.) de, âdeta onun konuşmasını tastik etti. O kimse şöyle devam etti: "Benim bir keçi yav­rusu var ki, bence iki koyun etinden daha iyidir?" dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.), bunu kurban etmesine izin verdi ama bu izin onun dışındakile­re de geçerli mi, geçerli değil mi bilemiyorum" demiştir. [1365]

 

1335-) Ukbe b. Âmir (r.a.)'dan. Hz. Peygamber (s.a.v.) ashabına bölüştürmesi için kendisine davar vermiş, sonunda geriye bir keçi yavrusu kalmış, Hz. Peygamber (s.a.v,)'e durumu da; "Onuda sen kurban kes." buyurmuştur.

(Aslında kurban olarak kesilecek hayvanların belirli yaşa ulaşması gerekmekte­dir. Rasûlüllah (s.a.v.): "Ancak üzerinden yı(geçmiş olam kesiniz. Ama bu si­ze zor gelirse koyundan bir kuzu kesebilirsiniz." buyurmuştur. (Müslim, Edâhî: 13, Ebû Dâvûd, Datıâyâ: 5, Neseî, Oahâyâ: 13, İbni Mâce, Edâhî: 7)

Yukarıdaki hadiste Ebû Bürde (r.a.)'a keçinin yavrusunu kesmesine izin veril­miş: "Ama artık senden sonra birisine kurban geçerli olmaz, "buyurulmuştur. Bunun dışında iki sahabiye de izin verildiğini görmekteyiz. Bir defasında Rasûlüllah (s.a.v.) ashabına kurban dağıtmış geride kalan bir keçi yavrusunu Ukbe b. Âmir (r.a.)'a vermiş: "Bunu da sen kurban kes" buyurmuştur, (yukanrfaki haktir. Aynca

Tirmizr, Edâhî: 7, Neseî, Dahâyâ: 13, İbni Mâca, Edâhî: 7) Ayni huSUSSU Zevd b. Hâlİd (r.a.)hakkında da görmekteyiz, (Ebû Dâvûd, Dahâyâ: 15)

Ebû Bürde (r.a.) için: "Ama artık senden sonra birisine kurban geçeriolmaz, "buyrulmasından bu uygulamanın sadece ona mahsus bir ruhsat olduğu an­laşılmaktadır. Buna göre bu uygulama diğer iki sahabi hakkındaki uygulamaları da neshetmiştir. Ancak bu konuda neshin mevcudiyeti kesin olmadığından bu görüş iti­bar görmemiştir. Keçi yavrusunun kurban edilmesi bu üç sahabiye has bir ruhsat olarak değerlendirilmiştir. (Nevevi, Şerhti Müslim, XIII. 120. Zeylaî, Nasbu'r-Râye, IV. 21?.. Aynî, Umdetu'l-Kâri, XVII. 274) [1366]

 

1336-) Enes (r.a.): "Hz. Peygamber (s.a.v.) bizzat kendi eliyle, boynuzlu alaca iki koç kurban etti. Besmele çekti, tekbir getirdi ve dizi­ni boyunlarının yanının üzerine koydu" demiştir. [1367]

 

1337-) Râf b. Hadîc (r.a.)'dan: "Ey Allah'ın Rasûlü, yann düşman­la karşılaşacağız (kılıçlarımızı köreltmek istemiyoruz) yanımızda bıçak da yok?" dedim: "Keserken çabuk davran, diş ve tırnak dışında (bir kesici ıie) kanı akıtılanı ve üzerine besmele çekileni ye. Diş ve tırnağın ayrı tutulmasının sebebini size anlatacağım: Diş bir kemiktir (kesici değildir) tırnak ise Habeşistanlıların (kesme işinde yapageidikieri) bı­çaklarıdır, " buyurdu. Bir sürü deve ve koyun elde ettik, bu arada bunlardan bir deve kaçtı. Bir kimse ok atarak onu yakaladı. Bunun üze­rine Rasûlüllah (s.a.v.): "Şüphesiz vahşi hayvanların insandan ürküp kaçanları olduğu gibi bu develerin de ürküp kaçanları vardır. Böyle hayvanlara hakim olamadığınız zaman işte böyle yapınız "buyurdu. [1368]

 

1338-) Râfi1 b. Hadîc (r.a.) anlatır: "(Huneyn Seferi dönüşü) Zü'l-;< :,v Huleyfe'de Hz. Peygamber (s.a.v.) ile birlikte bulunuyorduk, halk çok- : acıkmıştı, bu sırada pek çok deve ve koyun ele geçirmişlerdi. Hz. Peygamber (s.a.v.) topluluğun gerisinde bulunuyordu, hayvanları kesip, tencere kurmaya koyuldular, arkasından Hz. Peygamber (s.a.v.) geiip emir verdi, tencereler devriiip döküldü, sonra ganimet mallarını bölüş­tüler, on koyunu bir deveye eşit saydı. Bu sırada ganimetlerden bir de­ve sürüden kaçtı, yakalamak istedilerse de yakalayamadıiar, orduda at az idi. Ordudan birisi okunu nişanlayıp attı, sonunda Allah deveyi dur­durdu. Rasûiüllah (s.a.v.): "Şüphesiz vahşi hayvanların insandan ürküp kaçanları olduğu gibi bu hayvanların da ürküp kaçanları vardır. Böyle hayvanlara hakim olamadığınız zaman işte böyle yapınız."buyurdu. Ben de: "Bizler yarın (bakarsın)düşmanla savaşı ister yahut düşman endişesine düşeriz (kılıçlarımızı köreltmek istemiyoruz) yanımızda bıçak da yoktur, şu halde kamışla hayvan kesebilir miyiz?" dedim: "Diş ve tırnak dışında kan akıtan şeylerle kesilmiş ve üzerine Allah­'ın adı anılmış olanları yiyiniz. Diş ve tırnağın ayrı tutulmasının sebebini size anlatacağım: Diş bir kemiktir (kesici değildir) tırnak ise Habeşistanlıların (kesme işinde yapageidîkien) bıçaklarıdır, "buyurdu. [1369]

 

1339-) Abdullah b. Ömer (r.a.)'dan. Hz. Peygamber (s.a.v.): "Hiç­bir kimse kurban etini üç günden fazla "buyurmuştur. [1370]

 

1340-) Âişe (r.a.): "Biz, Medine'de kurban etlerinden bir kısmını tuzlar ve Hz. Peygamber (s.a.v.)'e ikram ederdik. Derken: "Kurban etlerini ancak üç gün yeyiniz" buyurdu. Ailah daha iyi bilir ama bu yasak kesin değildir, kurban etini (o yıl bas fekinere) yedirmek istemiştir." demiştir. [1371]

 

1341-) Câbir b. Abdullah (r.a.): "Mina'da İken kurban develerimi­zin etlerinden üç günden fazla yiyemezdik. Sonra Rasûiüilah (s.a.v.) bize ruhsat verdi: "Artık yiyin, azık edinin." buyurdu, biz de yedik, azık edindik." demiştir. [1372]

 

1342-) Seleme b. Ekvâ (r.a.): "Hz. Peygamber (s.a.v.): "Sizden kim kurban keserse evinde üç geceden sonra sabaha asla kur­bandan bir parça çıkmasın, "buyurdu. Ertesi yii olduğunda: "Ey Al­lah'ın Rasûlü, kurban etlerimizi geçen yıl yaptığımız gibi mi yapıyoruz?" dediler: "Yeyiniz, yediriniz, saklayıp depo ediniz. Çünkü o dedi­ğiniz yıl halkta büyük bir kıtlık vardı. Bu nedenle halka yardımetmenizi istemiştim, "buyurdu" demiştir.

(Câbir b. Abdullah (r.a.)'dan rivayet edilen yukarıdaki hadiste Mina'da üç günden sonra kurban etinin yenmesi yasaklandığı, sonra da buna izin verildiği belirtilmişti.) [1373]


1343-) Ebû Hureyre (r.a.)'dan. Hz. Peygamber (s.a.v.): "Fera've Atîra diye bir şey yoktur."'buyurmuştur. Fera1: Hayvanın ilk doğan yavrusudur ki bunu tağutları adına kurban ederlerdi. Atîra ise müşrikle­rin Recep ayında putlarına kestikleri kurbandır. [1374]


[1363] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 415.

[1364] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 415.

[1365] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 415.

[1366] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 415-416.

[1367] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 416.

[1368] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 416.

[1369] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 417.

[1370] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 417.

[1371] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 417.

[1372] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 417.

[1373] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 418.

[1374] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 418.