- Kurânı Kerimden Sonraki Kaynak Olarak Sünnet

Adsense kodları


Kurânı Kerimden Sonraki Kaynak Olarak Sünnet

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
saniyenur
Tue 5 July 2011, 11:06 pm GMT +0200
Kur’ân-ı Kerim’den Sonraki Kaynak Olarak Sünnet

 
Peygamber -Sallallahü aleyhi vesellem-’dan gelen rivayetlerde Kur’ân-ı Kerim’den sonraki kaynak olarak sünnetin kullanıldığı rivayetler gelmiştir. Bu, vahyin ikinci türü anlamında olup, Peygamber -Sallallahü aleyhi vesellem-’dan Kur’ân-ı Kerim’in dışında mutlak olarak gelen rivayetler kastedilir. Bu bakımdan: Allah’ın Kitabı ve Rasûlullah -Sallallahü aleyhi vesellem-’ın sünneti denilir. Buna göre burada sünnet din ve şeriatın kaynaklarından ikinci kaynak anlamındadır. Nitekim Kur’ân-ı Kerim’de yüce Allah’ın şu buyruğunda bu anlamda kullanılmıştır:

“Evlerinizde okunan Allah’ın âyetlerini ve hikmeti hatırlayın.”  (el-Ahzab, 33/34)

“Onlara kitabı ve hikmeti öğreten...”  (el-Bakara, 2/129)

“Ve biz sana kitabı ve hikmeti indirdik.”  (en-Nisa, 4/113)

‘Onlara kitabı ve hikmeti öğreten...”  (el-Cuma, 62/2)

Bu âyet-i kerimelerde ve başkalarında “kitab”dan kasıt Kur’ân-ı Kerim, “hikmet”ten kasıt sünnettir.[18] -Az önce işaret ettiğimiz gibi.- Bu âyet-i kerimelerde sünnet Kur’ân-ı Kerim’den başka bir kaynaktır.

Aynı şekilde Peygamber -Sallallahü aleyhi vesellem-’dan gelen rivayetlerde de bu iki kaynak birbirinden ayrı kaynaklar olarak ifade edilmiştir. Malik’in Muvatta’da rivayet ettiği hadis bunlardan birisidir: Malik’in belirttiğine göre kendisine Rasûlullah -Sallallahü aleyhi vesellem-’ın şöyle buyurduğu ulaşmıştır:

“Ben aranızda iki şey bırakıyorum. O ikisine sımsıkı sarıldığınız sürece asla sapmayacaksınız: Allah’ın Kitabı ve Rasûlünün Sünneti.”[19]

Hâkim’im el-Müstedrek’te, İbn Abbâs’tan kayd ettiği şu rivâyet de buna benzemektedir:

“Aranızda öyle şeyler bırakıyorum ki, onlara sarıldığınız sürece ebediyyen sapmayacaksınız: Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin Sünneti...”[20]

Bunu Hâkim de yakın bir rivayetle Ebu Hureyre’den kaydetmiş ve şunu eklemiştir:

“Her ikisi de Havzda benimle buluşacakları vakte kadar asla ayrılmayacaklardır.”[21]

Böylece Peygamber -Sallallahü aleyhi vesellem- mushaflarda yazılı, okunan Allah’ın kelamı olan Kur’ân-ı Kerim ile kendi sünnetinin farklı şeyler olduğunu göstermiş bulunmaktadır.

Muaz b. Cebel -Radıyallahu Anh-’ın rivayet ettiği hadiste belirtildiğine göre de Peygamber -Sallallahü aleyhi vesellem- kendinizi Yemen’e gönderdiğinde şöyle sormuş:

“Sana hüküm vermek üzere bir husus arzedildiğinde nasıl hükmedeceksin?” Muaz:

“Allah’ın kitabı ile hükmederim” deyince, Peygamber:

“Eğer Allah’ın kitabında olmazsa?” diye sorunca, Muaz:

“O halde Rasûlullah -Sallallahü aleyhi vesellem-’ın sünneti ile... (hükmederim)” demiştir.[22]

Burada Muaz sünneti Kur’ân-ı Kerim’den ayrı bir kaynak olarak söz konusu etmiş, Rasûlullah -Sallallahü aleyhi vesellem- da onun bu ayırımını reddetmemiştir.

Huzeyfe -Radıyallahu Anh-’ın zikrettiği hadis de bunun gibidir: Bize Rasûlullah -Sallallahü aleyhi vesellem- iki hadis aktardı. Bunlardan birisini gördüm, diğerini de bekliyorum. O bize dedi ki:

“Şüphesiz emanet yiğit adamların kalblerinin köküne inmiştir. Sonra onlar Kur’ân-ı Kerim’den öğrendiler, sonra da sünnetten öğrendiler...”[23]

Burada “sünnet” Rasûlullah -Sallallahü aleyhi vesellem-’ın Kur’ân-ı Kerim’in dışında getirdikleridir.

Aynı şekilde selefin (Allah onlardan razı olsun) de “sünnet” lafzını Kur’ân-ı Kerim’in dışında Rasûlullah -Sallallahü aleyhi vesellem-’dan gelen rivayetler hakkında kullandıklarını görüyoruz. Onlar: “Allah’ın kitabı ve Rasûlünün sünneti” dedikleri gibi “Kur’ân ve sünnet” de diyorlardı.

Bu şekildeki kullanım ashabın ve selefin sözlerinde ve onlardan gelen rivayetlerde pek çoktur. Yüce Allah’ın:”Onlara kitabı ve hikmeti öğreten...” (el-Cuma, 62/2) buyruğunu ashab ve tabiînin bazılarının kitabı Kur’ân-ı Kerim, hikmeti de Peygamber -Sallallahü aleyhi vesellem-’ın sünneti diye tefsir ettikleri önceden geçmiş bulunmaktadır.[24] Bunlardan bazılarını da burada belirtelim:

İbn Abbas -Radıyallahu Anh- dedi ki: “Kim, Allah’ın kitabında olmayan, Rasûlullah -Sallallahü aleyhi vesellem-’ın sünnetinden, daha önce uygulaması bulunmayan herhangi bir işi ortaya çıkartırsa...”[25]

Abdullah b. Mesud -Radıyallahu Anh- diyor ki: “Bize yüce Allah’ın kitabında yahutta Allah’ın peygamberinin sünnetine dair bildiğimiz herhangi bir husus hakkında soru sorarsanız, biz de onu size bildiririz. Fakat sizin sonradan uydurduğunuz şeylere gücümüz yetmez.”[26]

Ebû Seleme b. Abdu’r-Rahman (vefatı: 94 h.) Hasan-ı Basri’ye (vefatı: 110 h.) dedi  ki: “Bana ulaştığına göre sen kendi görüşüne göre fetva veriyormuşsun. Rasûlullah -Sallallahü aleyhi vesellem-’ın sünneti yahut Allah tarafından indirilmiş kitabın bir hükmü ile olmadıkça sakın kendi görüşüne göre fetva verme.”[27]

İmam Abdullah b. Avn el-Basrî (vefatı: 150 h.)’ın şu sözünde de bu anlamda kullanılmıştır: “Üç husus vardır ki onları hem kendim için, hem kardeşlerim için severim: Bu sünneti öğrenmeleri, ona dair soru sormaları, bu Kur’ân’ı iyice bellemeye çalışmaları, insanlara ona dair soru sormaları ve hayır ile olmadıkça insanlara ilişmemeleri.”[28]

Yahya b. Ebi Kesir -Allah’ın rahmeti üzerine olsun- (vefat: 129 h.) de şöyle demiştir: “Sünnet Allah’ın kitabına dair hüküm verici konumdadır.”[29]

Abdullah b. Ömer, Cabir b. Zeyd -Radıyallahu Anhum-’a şöyle demiştir: “Natık bir Kur’ân yahut uygulanagelmiş bir sünnet ile olmadıkça sakın fetva verme.”[30]

Hassan b. Atiyye -Allah’ın rahmeti üzerine olsun- (vefat: 120 h.) dedi ki: Cebrail, Rasûlullah -Sallallahü aleyhi vesellem-’a Kur’ân’ı indirdiği gibi, sünneti de indirirdi.”[31]

O halde din Allah’ın kitabı olan ve o emin ruhun Muhammed -Sallallahü aleyhi vesellem-’a indirdiği Kur’ân-ı Kerim ile diğeri Rasûlullah -Sallallahü aleyhi vesellem-’ın sünnetinden ibaret olan iki kaynaktan öğrenilir. Onun sünneti sözleri, fiilleri, takrirleri, yaşayışı ve siretidir. İşte seleften gelen bu rivayetlerdeki bu taksimden maksat budur.

Sünnetin bu şekildeki anlaşılması bazı usul alimleri ile dilbilginlerinin sünneti tariflerine uygun düşmektedir: Şatıbî -Allah’ın rahmeti üzerine olsun- (vefat: 790 h.) el-Muvafakat adlı eserinde şöyle demektedir: “Sünnet lafzı -özel olarak- Kitab-ı Aziz’de hakkında nass bulunmayan ve Peygamber -Sallallahü aleyhi vesellem-’dan nakil yoluyla gelen şeyler hakkında kullanılır.”[32]

İbn Manzur da “Lisanu’l-Arab”da şöyle demektedir: “Hadiste sünnet lafzı ve bu kökten türeyen lafızlar çokça tekrar edilmiştir. Bunun asıl anlamı: Yol ve siret (yaşayış)dır. Şeriatte sünnet kullanılacak olursa, onunla Peygamber -Sallallahü aleyhi vesellem-’ın emrettiği, yasakladığı ve teşvik ettiği Kitab-ı Aziz’in ifade etmediği hususlar -söz ya da fiil olsun- kastedilir. Bundan dolayı şeriatın delilleri: Kitab ve Sünnettir yani Kur’ân ve hadistir denilir.”[33]



[18] Hikmetin sünnet diye açıklandığına dair seleften gelen rivayetler için bk. el-Lâlekaî, Şerhu Usuli İtikadi Ehli’s-Sünneti ve’l-Cemaati, I, 71. Tahkik: Dr. Ahmed Sa’d Hamdan; ve İbn Teymiye, Mecmuu’l-Fetâvâ, III, 366.

[19] Muvatta’, 899, Kader, I, Hadis: 3. 2/A el-Hakim, el-Müstedrek, I, 93, el-Elbanî, Sahihu’l-Camii’s-Sağir, III, 39’da sahih olduğunu belirtmiştir.

[20] el-Hakim, el-Müstedrek, I, 93, el-Elbani, Sahihu’l-Camii’s-Sağir, III, 39’da sahih olduğunu belirtmiştir.

[21] el-Hakim, el-Müstedrek, I, 93, el-Elbani, Sahihu’l-Camii’s-Sağir, III, 39’da sahih olduğunu belirtmiştir.

[22] Darimî, Sünen, s. 57.

[23] Buharî, Fiten 13; Fethu’l-Barî, XIII, 38, İ’tisam, 2; Fethu’l-Barî, XIII, 249; Müslim, İman 64, Hadis: 143, I, 136.

[24] Bk. İbn Teymiye, Mecmuu’l-Fetava, III, 366.

[25] İbn Vaddah, el-Bid’a, s. 38.

[26] Darımî, I, 46.

[27] Darımî, I, 59.

[28] Buharî, İ’tisam Bab: el-İktidâu bi Süneni Rasûlillah (s.a); Fethu’l-Barî, XIII, 248.

[29] Darımî, I, 144; İbn Batta, eş-Şerhu ve’l-İbane, s. 128.

[30] Darımî, I, 60.

[31] eş-Şerhu ve’l-İbane, s. 128; İbn Teymiye, Mecmuu’l-Fetava, III, 366.

[32] el-Muvafakat, IV, 3.

[33] Lisanu’l-Arab, XIII, 225. Ayrıca bk. İbnu’l-Esir, en-Nihâye, II, 409-410.

 


Zeynep7D
Sat 18 January 2014, 09:38 am GMT +0200
İslam dinin ana kaynakları dörttür. Bu kaynaklar Kur’an, Sünnet, icma ve kıyastır. Bu kaynaklardan Kur’an ve sünnet en temel olanlarıdır. Bu nedenle icma ve kıyas yoluyla elde edilecek bir bilgi kaynağının hiçbir zaman Kur’an ve sünnete ters düşmemesi gerekir. Bu durumda Kur’an ve Sünnete ters ve aykırı bir icma veya kıyas olamaz.
http://www.ilimrehberi.com/dini-ilimler/fikih/2133-islam-dinin-ana-kaynaklar-nelerdir.html

Peygamber sünneti ALLAH yoluna gitmek isteyen her Müslümanın dikkat etmesi gereken hassas bir konudur. Bu yüzden Allah'ın kitabını ve peygamberimizin sünnetini bol bol okuyalım.

Uzun bir hadis rivayetine göre, Peygamberimiz (a.s.m) meclisteki sahabelere ayrı ayrı iltifatta bulundu ve onları ikişer ikişer kardeş yaptı. Kendisinin geride kaldığını hisseden  Hz. Ali (ra), Resulullah (asv)’ın kendisine gücendiğinden şüpheye düşüp üzüldü ve bunu ona açtı. Peygamberimiz (asv)

“Seni sona bırakmakla kendime kardeş yapmak istedim. Senin, benim yanımdaki konumun, Harun’nun Musa’nın yanındaki konumu gibidir (şu var ki benden sonra peygamber gelmeyecektir) ve sen benim varisimsin.”

diye cevap verdi. Ali (ra) “Ya Resulellah! Senden miras alacağım şey nedir?” diye sorunca, “Peygamberlerin bıraktıkları miras türü şey” diye cevap verdi. “Senden önceki peygamberler ne gibi şeyleri miras bırakmışlar?” sorusuna da “Onlar Allah’ın kitabını ve peygamberlerinin sünnetini...” diye cevap verdi.(bk. Taberanî,-el-Kebîr/Şamile, 5/163).

8/A
Wed 23 April 2014, 05:50 pm GMT +0200
ESSELAMÜ ALEYKÜM VE RAHMETULLAHİ VE BEREKATÜH(...)
ALLAH cümlemize kendi karakterimize Peygamber Efendimiz(s.a.v.)'in o muhteşem ahlakını nasip eyler İNŞALLAH(...)

Nur1
Fri 19 September 2014, 11:52 pm GMT +0200
“Ben aranızda iki şey bırakıyorum. O ikisine sımsıkı sarıldığınız sürece asla sapmayacaksınız: ALLAH’ın Kitabı ve Rasûlünün Sünneti.”
Rabbim Kitabından ve Sünnetinden uzaklaşmaktan Sana sığınırız.Amin.Selamun Aleykum ve Rahmetullah ve berekatullah

saniyenur
Sat 20 September 2014, 06:53 am GMT +0200
Rabbim şu ahir zamanda, heva ve hevesin dinin önüne geçirildiği şu zamanda Kur'an ve sünnet ipine sımsıkı tutunanlardan eylesin bizleri.

mevlüdekalınsaz
Sat 20 September 2014, 10:22 am GMT +0200
Ve aleykumusselam ve rahmetullah; amin ecmain nişallah...
“Ben aranızda iki şey bırakıyorum. O ikisine sımsıkı sarıldığınız sürece asla sapmayacaksınız: ALLAH’ın Kitabı ve Rasûlünün Sünneti.”[19]
Rabbim bizleri Kur'an'dan ve sünnetten ayırmasın..bu iki emanete sımsıkı  sarılanlardan eylesin inşallah...

ceren
Fri 9 September 2016, 07:39 pm GMT +0200
Aleykümselam.Rabbim bizleri kur anı kerimi kendine rehber edinen ve sünnetler ışığında yaşayıp allahın rızasını kazanan kullardan olalım inşallah..