müzzemmil
Thu 15 September 2011, 08:42 pm GMT +0200
Kur’an’da Elektrik
Kur'an'ın bir mucizesi de, ışık için ateşten başka bir nesnenin bilinmediği bir devirde elektriği tarif etmesidir. Son ve mühim olan ve 19. asır (yüzyıl) başında Sir Humphryin, 1845 de J.W. Starrin ve Swamn keşiflerini ilerleterek 1878-1879 da ampulü yapmağa muvaffak olan Edisonun araştırmalarıyla meydana getirilen elektrik ve Anpulunu Kur'an şöyle tarif etmişti :
“Allah göklerin ve yerin nurlandıranıdır. Onun nurunun sıfatı, sanki içinde ışık bulunan bir dıvar boşluğudur, (yahut) o ışık, bir sırça (şeffaf kab) içindedir. O sırça (şeffaf kab) da, sanki inci (renginde ve parıldayan) bir yıldızdır ki, güneşin doğduğu tarafla da, battığı tarafla da ilgisi olmayan mübarek bir ağaçtan, zey(yağ)inden tutuşturulup yakılır. Onun (mübarek ağacın) zeytunu, kendisine ateş dokunmasa da hemen zıya verir. (Bu ışık o kadar kuvvetli ki) nur üstüne nurdur. Allah kimi dilerse onu nuruna kavuşturur. Allah insanlara, (böyle) örnekler iradeder, Allah her şeyi, her yönüyle bilendir.» [679]
Bu ayette Allah'ın nuru tarif edilirken, gösterilen örneği izah eden “sanki içinde ışık bulunan bir dıvar boşluğudur» şeklindeki beyandan, iptidaâî devirlerde dıvar boşluklarına konan ışıklara işaret edildiği açıktır.
Yine bu ayette gösterilen ikinci örneği izah eden “O ışık bir sırça (şeffaf kap) içindedir. O sırça (şeffef kap) da, sanki inci (gibi parıldayan) bir yıldızdır ki, güneşin doğduğu tarafla da, battığı tarafla da ilgisi olmayan mübarek bir ağaçtan, zeyt(yağ)inden tutuşturulup yakılır» yolundaki ifadeden de, iptidaîlikten sonra tekemmül ettirilip cam şişeler içinde yanan ışıklı lamba ve kandil gibi şeyleri anlıyoruz elbette.
Ayeti Kerimede bunlardan sonra, yine numuneyi izah eden “Onun (mübarek ağacın) zeytünü, kendisine ateş dokunmadan da hemen ziya verir. (Bu ışık o kadar kuvvetli ki) nur üstüne nurdur» yolundaki beyandan da, elektriği anlamamak için hiç bir sebep toktur. Çünkü bilindiği üzere, ateş dokundurulmadan hemen, ziya veren ve “nur üstüne nur» denecek derecede kuvvetle etrafı aydınlatan yalnız elektriktir. Diğer ışıklar ise, hem kuvvetli ışık veremezler, hem de, ateş dokundurmadan ışıldayamazlar.
Esasen bu konuda zeytin ağacının son derece uygun bir misal (örnek) olduğu da ortadadır. Zira zeytinin yağı, gıda olmakla beraber, ışık için lamba ve kandillerde yakıt olarak da kullanılagelmiş bir maddedir. Bu sebeple, ışıklada alakalı olduğu içindir ki zeytin ağcaı, İlâhî “nur»un izahına örnek gösterilmiştir, diyebiliyoruz. Böylece bu mübarek ağaç, gövde ve dallarıyla elektrik şebekesine, topraktan emdiği ve meyvasına aktarılırken yaklaşan suyuyla elektrik cereyanına, yağlı meyvalariyle ise, elektrik ampuluna benzerlikleri bakımından müstesna bir misaldir.
Hemen ifade edelim ki bu izah tarzımız, ayetin yalnız aşikâr olan anlamını ifadeye çalışmaktan ibarettir. Çünkü ayetin aşikâr olmayan (batmî) anlamını müfessirler, mümkün mertebe açıklamışlardır. Nitekim bazı tefsirciler, ayette geçen İlâhî “nur»'un Kur'an olduğunu, bâzıları ise “nur»dan maksadın Peygamberimizin kendisi olduğunu izah buyurmuşlardır. Bu izah ve tefsir tarzları da doğrudur. Zira “Kur'an'm açık bir nur» ve peygamberimizin de “nurlandıran bir kandil gibi olduğu» ayetlerle sabittir.
Tekrar edelim ki biz, İlâhî nuru, müfessirlerimîzin izah ettikleri şekilde kabul ediyor ve “amenna» diyoruz. Ancak bizim üzerinde durduğumuz husus, İlâhi nurun izahı için ayette gösterilen misallerle, mucize olarak elektriğe de işaret edilmiş olduğunu belirtmektir. Şüphesiz ki doğruyu en iyi Allah bilir.
Şunu da ilave edelim ki, rahmetli Elmahlı “Kur'an Dili» tefsirinde “kendisine ateş dokunmasa da hemen zıya verir» mealinde geçen “hemen» sözünü “elektrik gibi» diye açıklamışsa da, elektriğe ait başka bir izahta bulunmamıştır. Görülüyor ki elektrik konusu, ayetteki anlam delaletiyle merhumun zihninde bir şimşek gibi çakmış, ama üzerinde durmadığı için, geçmiş gitmiştir. [680]
[679] Nur: 24/35.
[680] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 219-221.