- Kuran a Uygunluk

Adsense kodları


Kuran a Uygunluk

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sumeyye
Thu 15 September 2011, 01:10 pm GMT +0200
1- Kur'an'a Uygunluk


Hadislerin Kur'an'a uygunluğu veya Kur'an'a arzı meselesi, sahabe za­manından beri bilinen ve tatbik edilegelen bir husustur.[409]  Aynı zamanda bu, diğer mezhep imamlannm da kabul ettikleri bir usûldür "'.[410]

Bu konuda önce Ebu Hanife'yi dinleyelim: "Eğer bir kimse, Peygam­ber (s.a,v.)'in her söylediğine inanıyorum, ancak Nebi (s.a.v.) haksız (cev­ren) konuşmaz ve Kur'an'a muhalefet etmez” derse bu, onun Peygamber  (s.a.v.)'i tasdik ettiğini ve Peygamberi Kur'an'a muhalefetten tenzih ettiğini gösterir. Şayet Peygamber (s.a.v.), Kur'an'a muhalefet etse ve Allah'a karşı haktan başka bir şey söyleseydi, Allah Tealâ,

"Eğer Muhammed, bize karşı ona (Kur'an'a) bazı sözler katmış olsaydı, biz onu kuvvetle yakalardık, son­ra onun şah damarını koparırdık, hiçbiriniz de onu koruyamazdınız" [411] kavline uygun olarak, onu kuvvetle yakalar ve şahdamarını koparırdı. Al­lah'ın Resulü Allah'ın Kitabına muhalefet etmez. Allah'ın Kitabına muhale­fet eden de Allah'ın Resulü olamaz... Nebi (s.a.v.)'den, Kur'an'a aykırı ola­rak hadis rivayet eden kimseyi red, Peygamber (s.a.v.)'i red ve onu yalanlama değildir. Bu, ancak, Peygamber (s.a.v.)'den batıl rivayette bulu­nan kimseyi reddir. Töhmet bu kimseyedir, Peygamber (s.a.v.)'e değil. Onun için Peygamber (s.a.v.)'in söylediği her şey, işitelim, işitmeyelim, başımız gözümüz üstünedir. Buna iman eder ve Allah'ın Resulünün söylediğine, ol­duğu gibi şehadet ederiz. Ve yine şehadet ederiz ki O, Allah'ın nehyettiği bir şeyi emretmez. Allah'ın bağladığı bir şeyi koparmaz. Allah'ın tavsif et­tiği bir şeyi ona aykırı bir şekilde tavsif etmez. Şehadet ederiz ki O, bütün işlerde Allah'la muvafıktır. Bidat olabilecek hiçbir şey yapmamış, Allah Azze ve Celle'nin söylediği söze hiçbir şey katmamış ve zorlayıcılardan ol­mamıştır. Onun için Allah Tealâ;

"Kim Peygambere itaat ederse, Allah'a ita­at etmiş olur" [412] buyurmuştur".[413]

Ebu Hanife'nin bu ifadesinden çok açık bir şekilde anlaşıldığı gibi, onun, hadisleri muhteva olarak (metnen) değerlendirmede dikkate aldığı en önemli unsur, Kur'an'a uygunluk hususudur. Talebelerinde de aynı hassasi­yet görülmektedir.

Nitekim Ebu Hanife'den sonra bu konu üzerine en çok dikkat çeken Ebu Yusuf olmuştur. O şöyle der: "Rivayetler çoğaldıkça bunlar arasından, bilinmeyen, fıkıh ehlinin bilmediği, Kitaba ve Sünnete uygun olmayan riva­yetler ortaya çıkar. Şaz hadislerden sakın, hadisçilerin ve fukahanın bildikle­ri (kabul ettikleri) ile, Kitap ve Sünnete uygun olanları al, diğerlerini buna göre değerlendir. Çünkü Kur'an'a muhalif olan, Hz. Peygamber’den rivayet edilmiş dahi olsa ondan değildir".[414]

Ebu Yusuf bu görüşünü, Hz.Peygamber'e isnad ettiği şu hadisle de teyid ermektedir: "Resulûllah (s.a.v.) ölüm döşeğinde şöyle dedi:

“Ben yalnız­ca Kur'an'ın haram kıldıklarını haram kılarım. Allah'a yemin ederim ki be­nim adıma bir şeye (beni bahane ederek) sarılmasınlar".[415] Ebu Yusuf devamla şöyle der:

"Kur'an ve bildiğin (senin için maruf olan) sünneti ken­dine önder ve rehber yap. Buna tabi ol. Kur'an ve Sünnetten sana manası açık gelmeyen meseleleri buna kıyas et"[416]

Ebu Yusuf bu konuda daha açık bir rivayeti, Evzafye yönelttiği bir iti­raz vesilesiyle yaptığı şu tavsiyeden sonra zikretmektedir: "Herkesin bildiği (kabul ettiği) hadisi al, şazz olandan sakın. Bize İbn Ebi Kerime, Ebu Ca­fer'den, o da Resulûllah (s.a.v.)'tan şöyle rivayet etti: 'Resulûllah (s.a.v), yahudileri çağırarak onlara (bazı şeyler sordu. Onlar da anlattılar ve Hz. İsa konusunda yalan söylediler. Bunun üzerine Nebi (s.a.v) minbere çıktı ve insanlara hitaben şöyle dedi:

“Benden hadisler yayılacak, size gelenlerden Kur'an'a uygun olanlar bendendir, Kur'an'a aykırı olanlarsa benden değildir"[417]

Irak ehlinin, hadisleri sık sık Kur'an'a arzettikleri hususunu yine Ebu Yusuf’un zikrettiği şu haberden çıkarmak mümkündür:

"Hz.Ömer, Kûfe'ye giden Ensar’dan bir grubu uğurlarken onlara şöyle der:

"Ey Ensar topluluğu, sizinle beraber buraya kadar niçin geldim biliyor musunuz? Onlar:

"Evet, çünkü bu, (Ensar olmamız hasebiyle) hakkımızdır" dediler. Hz.Ömer şöyle dedi:

"Evet bu hakkınız. Lakin siz arı vızıltısı gibi Kur'an okuyan (çok oku­duklarından kinaye) bir kavme gidiyorsunuz. Peygamber (s.a.v.)'den rivayeti azaltın. Bu konuda ben de sizinle beraberim." Bunun üzerine Karaza şöyle dedi:

"Bundan sonra asla, Resulûllah (s.a.v.)'den hadis rivayet etmiyeceğim".[418]

Daha sonra haber-i vahid konusunu incelerken de göreceğimiz gibi, hanefiler, Kur'an'a muhalif olan haber-i vahidleri manevi inkıta gerekçesiyle reddetmişlerdir.[419] Bu sayıları sınırlı olan mütevatir ve meşhur haberler hariç tutulursa, hadis rivayetlerinin çok büyük bir bölümünü kapsamına alan bir değerlendirmedir ve Ebu Hanife'nin hadisleri Kur'an'a arz prensibinin bir devamıdır.

Nitekim daha sonra hanefı usulcüleri, Ebu Hanife'nin bu prensibini, bir­takım delillerle de teyid ederek geliştirmişlerdir. Bu delillerden birisi, Pey­gamber (s.a.v.)'e isnad edilen ve biraz önce zikrettiğimiz rivayete benzeyen:

"Benden sonra hadisler çoğalacak, benden bir hadis rivayet edilirse onu Al­lah'ın Kitabına arz edin, uyuyorsa kabul edin, bilin ki o bendendir. Allah'ın Kitabına uymuyorsa reddedin, bilin ki ben ondan berîyim" [420]rivayetidir. Muhtemelen, hadisleri Kur'an'a arzetme esasını benimseyenlerin görüşlerinin hadisleşmiş bir şekli  olan bu  ifade[421]  tereddüt halinde hadisleri Kur'an'la karşılaştırmayanlara da bir ikaz mahiyetindedir.

Bu konuda hanefilerin zikrettiği diğer bir delil ise Peygamber (s.a.v).'in şu hadisidir:

"Allah'ın Kitabında olmayan her şart batıldır ve Allah'ın Kita­bı en haklı olandır" [422] Hz.Aişe'nin rivayet ettiği hadisin ilgili kısmı şöyledir:

"Allah'ın Resulü (s.a.v.) şöyle buyurdu: 'İnsanlara ne oluyor da, Al­lah'ın Kitabında olmayan şartları, şart olarak ileri sürüyorlar. Kim Allah'ın Kitabında olmayan bir şartı şart koşarsa bu batıldır. Böyle yüz şart ileri sü­rülse bile Allah'ın şartı en haklı ve en güvenilir olandır" .[423]

Serahsî, "Buradaki şarttan murad, Allah'ın Kitabına muhalif olan her şarttır, yoksa şartın kendisinin Kur'an'da yer almaması değildir. Çünkü bu hadisin kendisi de Kitapta yer almıyor. Bundan anlıyoruz ki, Allah'ın Kita­bına muhalif olan her hadis merduttur" demektedir.[424]

Serahsî, haber-i vahidleri Kur'an'a arzetmeyenleri tenkid ederken bu görüşünü daha da berraklaştırarak şöyle der: "Bidat ve hevaların aslı, ha­ber-i vahidi Kitab'a ve meşhur sünnete arz etmeyenlerden zuhur etmiştir. Öyle bir kavim ki Peygamber (s.a.v.)'e ittisalinde şüphe olan ve ilm-i yakın (kesin ilim) gerektirmeyen şeyi, asıl yapıyorlar sonra Kitap ve meşhur sün­neti onlara göre tevil ederek, tabiyi metbu, esas olanı kesin olmayan ( zannî olan) şey kılıyorlar. Böylece hevâ ve bidatlere düşmüş oluyorlar".[425]

Bu konuda örnek olarak, Ebu Hanife'nin biraz önce aktardığımız, mev­zu ile ilgili görüşlerini serdetmeye vesile olan olayı zikredebiliriz:

Ebu Hanife:

"Mümin, zina ederse, imanı, başından gömleğinin çıkarıl­dığı gibi çıkarılır, sonra tevbe edince iman kendisine iade edilir" [426] hadisi hakkında görüşünü soran birisine, "bu haber Kur'an'a muhaliftir" diyerek şöyle devam eder: "Allah Teala Kur'an'da, “zina eden kadın ve erkek”[427] şeklinde hitap etmiş, onlardan iman ismini kaldırmamıştır. Yine Allah Tea­la;

“İçinizden kötülük yapan (zina eden) iki kişiye eziyet edin (cezalandırın)” [428]buyurmuştur. Buradaki "sizden" (minkum) kavli ile yahudileri veya hıristiyanları değil sadece müslümanları kasdetmiştir".[429]

Büyük günah (kebâir) işleyenin dinden çıkıp çıkmayacağı meselesi ve­ya iman artar mı, eksilir mi tartışmaları, o günün revaçta olan konuarındandır. Ebu Hanife, imanı, dil ile ikrar, kalb ile tasdik olarak gördüğü için, ame­li ondan bir parça saymamış ve bir müslümanın, şirk dışında işlediği amel ne kadar kötü olursa olsun, mümin sıfatının devam edeceğini belirtmiştir.[430] Bu yüzden Ebu Hanife, mürcieden, yani büyük günah işleyip, farzları terk edenler hakkındaki hükmü öbür dünyaya irca (tehir) edenlerden veya "ameli imandan sonraya bırakanlardan" [431] sayılmıştır.

Daha sonra haber-i vahid konusunu incelerken, özellikle "nassa (Kita­ba) yapılan ziyade" ve "umumi asıllara muhalif haber-i vahid" bölümlerinde zikredeceğimiz birçok örnek, hanefilerin Kur'an'a muhalif gördükleri için amel etmeyi reddettikleri hadisler olarak kabul edilmektedir.[432]




[409] Bununla ilgili örnekler için bkz. Zerkeşî, el-Icâbe li-İradi mâ İstedrekethu Aişetu ale's-Sahabe; Dümeynî, Mekâyîs u Nakdi Mutuni's-Sünne, 55-107.

[410] Bkz. Rifat Fevzi Abdülmuttalib. Tevsîku's-Sünne fil-Karni's-Sânî el-Hicrî, 297-318; Dümeynî, age, 295-302.

Hadisçilerin bir kısım bu usûlü benimsemedikleri gibi, tehlikeli sayarak tenkid etmişlerdir. Çün­kü onlara göre, Kitab ve Sünnet, (vahiy mahsûlü olmaları itibarıyla) aynı derecededir. Hatta bazıları­na göre. Sünnet, Kitab'a hakimdir. (el-İtticâhât, 205)

İbn Hazm bu görüşü şöyle özetler: "Aslında Kur'ân'a muhalif sahih bir haberin bulunmasına im­kân yoktur. Şeriatla ilgili her haber, ya Kur'ân'da olana izafe edilerek, ona atfedilerek mücmelini tefsîr eder veya ondan istisna edilerek mücmelini beyan eder. Üçüncü bir şekle imkân yoktur", (el-İhkâm, II, 81)

İbn Kayyım ise, Ahmed b. Hanbel'in de içinde yer aldığı hadisçilerin bu konudaki görüşlerini kabul ederek, bir kimsenin Kur'ân'ın zahirinden anladığı ile Rasûlullah'ın sünnetini reddetmesinin caiz olmadığını belirtir ve bu konuda birçok örnek sıralar. (Bkz. İ’lâmul-Muvakki'în, II, 293 vd.)

Bu usûlü, hadisleri kabul etmeyip, Kur'ân'ın zahirini yeterli gören Havâric ve Rafı za'um da kul­landığı, konuyla ilgili hadisleri onların uydurduğu da söylenmiştir. (Bkz. el-İtticâhât, 206)

[411] el-Hakka: 44-47.

[412] Nisa: 80.

[413] Ebu Hanife, el-Alim, 26-27.

[414] Ebu Yusuf, er-Redd, 31.

[415] Age., 31.

[416] Ebu Yusuf, et-Redd, 32.

[417] Age., 24-25. Dr. İsmail Hakkı Ünal, İmam Ebu Hanife'nin Hadis Anlayışı Ve Hanefi Mezhebinin Hadis Metodu, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 86

[418] Age., 30.

[419] Serahsî, Usul, 1,364.

[420] Age., I, 365. Şafiî'nin, bu rivayeti tenkidi için bkz. er-Risâle, 224-225. Dr. İsmail Hakkı Ünal, İmam Ebu Hanife'nin Hadis Anlayışı Ve Hanefi Mezhebinin Hadis Metodu, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 86

[421] Rivayetin tenkidi için bkz. Dümeynî, Mekâyis, 290-294.

[422] Serahsî, Usul, I, 364. Dr. İsmail Hakkı Ünal, İmam Ebu Hanife'nin Hadis Anlayışı Ve Hanefi Mezhebinin Hadis Metodu, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 87

[423] Buharî, Büyü, 67. Dr. İsmail Hakkı Ünal, İmam Ebu Hanife'nin Hadis Anlayışı Ve Hanefi Mezhebinin Hadis Metodu, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 87

[424] Serahsî, Usul, I, 364-365.

[425] Age., I, 367.

[426] Ebu Davud, es-Sünne, 15; Tirmizî, iman, 11.

[427] Nur: 2.

[428] Nisa: 16.

[429] Ebu Hanife, el-Alim, 27.

[430] Ebu Hanife'nin bu görüşü için bkz. Risale ilâ Osman el-Betlî, 69.

[431] Diğer bir (anıma göre ise irca. Hz. Osman'ın kaili üzerine ortaya çıkan iç harpte, taraflar hakkındaki hükmü sonraya bırakma işidir. Ebu Hanife'nin irca ve amel-iman ilişkisi hakkındaki kendi görüşü için bkz. el-Alim, 24-25 ve Risale ila Osman el-Betlî, 66-70. îrcâ konusunda geniş bilgi ve Ebıı Hanife'nin Mürcieden sayılıp sayılmayacağı tartışmaları için bkz. Laknevî, er-Refu ve't-Tekmîl, 352-373 ve Tehânevî, Kavâid. 141-146.

[432] Bu örneklerden bazıları için bkz. Serahsî, Usul, I. 365-366. Dr. İsmail Hakkı Ünal, İmam Ebu Hanife'nin Hadis Anlayışı Ve Hanefi Mezhebinin Hadis Metodu, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 84-88

murat6c
Wed 15 October 2014, 07:08 pm GMT +0200
Allah razı olsun yardımcı oldunuz

saniyenur
Wed 15 October 2014, 08:06 pm GMT +0200
Hadislerin Kur'an'a arzı konusunda Aişe annemizin de çok emeği olmuş. Bu konuda Yusuf Karadavi'nin Hz. Aişe'nin sahabeye yönelttiği eleştiriler adlı kitabı okumanızı tavsiye ederim.

ayşe
Wed 17 December 2014, 02:26 pm GMT +0200
Esselâmü aleykum ve rahmetullah , hadisler konusunda çok hassas davranılmalı. Inşallah okumak nasip olur kardeşim belirttiğiniz kaynağı.

halim
Wed 17 December 2014, 04:18 pm GMT +0200
Esselamu aleykum ; İnşaallah kuran ve sünneti seniye çerçevesinde hayırlı bir yaşam geçirmek duasıyla ...ALLAH razı olsun

selçuk 8-B
Mon 16 March 2015, 03:09 pm GMT +0200
Her şey ayet ve hadislerle belirlenmiş ve bir düzen içerisindedir.Bunları bilmek bizim faydamızadır...

ceren
Fri 15 July 2016, 03:58 pm GMT +0200
Aleykumselam.Ebu Hanifi hadislerinde kur ani ornek almis ve ona gore eser yazmistir.Rabbim bizleri kur anin emrettigi sekilde yasayan kullardan eylesin inşallah.Rabbim razi olsun paylasimdan sumeyye abla....

yagmur_7-c
Sun 17 July 2016, 02:16 pm GMT +0200
Ve aleykum selam
Kuran peygamber efendimiz sav in sözü demişlerdi kafirler....Ama eğer ona göre olsaydı dunyevi sözlerden icermez miydi?Rabbim in sözüdür Kuranı Kerim....Rabbim Kuran i hayatımizdan çıkarmasına inşallah....

Bilal2009
Sun 17 July 2016, 02:47 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah.  Peygamberimiz hevasından konuşmaz. Rabbim bizleri hadislere uyanlardan eylesin. Rabbim paylaşım için razı olsun.

Rüveyha
Sun 17 July 2016, 03:09 pm GMT +0200
Ve aleykumusselam.Âmin ecmain İnşaAllah..Peygamberimizin her daim Allahın rızaına uygun davranmış,ümmetinden de bu istemiştir.Mevlam sünnet ehli olmayı nasip eylesin İnşaAllah

Yağmur Gmş
Sun 17 July 2016, 06:42 pm GMT +0200
Bismillah...
Rabbim bizleri Kur-an ve hak yolundan Ve Efendimizin sünnetlerinden hiç bir zaman ayırmasın.
Allah cc. razı olsun.