- Kur'a neticesi

Adsense kodları


Kur'a neticesi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Tue 18 January 2011, 02:36 pm GMT +0200
Kur 'a Neticesi

Mekke'ye dönüşünün ertesi günü idi.

Abdûlmuttâlib, biricik oğlu Abdullah'ı ve 10 deveyi alarak Kabe'ye gitti. Kâhin kadının tavsiyesi üzerine, Abdullah ile 10 deve arasında kur'a çekilecekti.

Abdûlmuttâlib, sevinç içinde, memura, "Çek!" dedi.

Çekilen ok Abdullah'a çıktı!

Develerin sayısını 20'ye çıkardılar.

Memur tekrar oku çekti. Ok yine Abdullah'ı gösterdi!

Develer 30'a çıkarıldı. Ok tekrar Abdullah'a isabet etti.

Develer 40 oldu. Ok yine Abdullah'a çıktı.

Elli oldu. Ok Abdullah'a çıkmakta ısrar ediyordu!

Altmış, 70, 80, 90 oldu. Ok, ısrarla Abdullah'ı gösteriyordu! Sanki başka bir âlemden emir alır gibiydi.

Abdûlmuttâlib, hayret ve heyecan içindeydi. Her çekim esnasında ellerini semâya doğru kaldırarak dua etmekten de geri durmuyordu.

Nihayet, develerin sayısı 100'ü buldu.

Tekrar ok çekilince, merakla bakanlar derin bir nefes aldılar. Çünkü, ok, develere çıkmıştı!

Herkes gibi Abdûlmuttâlib'in de gözleri sevinçle parladı. Fakat, onun bu sevinci fazla sürmedi. Derhâl ciddileşti. Kendisini fazla tebrike imkân tanımadı ve şöyle konuştu:

"Vallahi, üst üste üç defa daha çok çekeceğim; tâ ki kalbim mutmain olsun!"

Çekiliş üç defa daha tekrarlandı. Her defasında sevinç çığlıkları atılıyordu. Çünkü, üç seferinde de ok, develere çıkmıştı.

Bu sevincini Abdûlmuttâlib, "Allahü Ekber, Allahü Ekber!" diyerek izhar etti ve diz çökerek duada bulundu.

Böylece, Abdullah, kurban edilmekten kurtuldu.

Sevgili oğlunun kurban edilmekten kurtulmasına son derece sevinen Abdûlmuttâlib, 100 devenin Safa ile Merve arasına götürülüp, yan yana kurban edilmesini emretti. Emri derhâl yerine getirildi. Kurban edilen develerin etlerinden Mekke halkı bol bol istifade etti. Alamadıklarını da kurtlar, kuşlar, köpekler, vahşî ve ehil bütün hayvanlar paylaştılar.

O günden itibaren, Kureyşliler ve Araplar arasında, bir insan diyetinin 100 deve olarak kabul edilme âdeti benimsendi.21

Resûli Ekrem Efendimiz de, bu âdeti olduğu gibi bırakmıştır.22


21 Ibn-i Hişam, Sîre, c. 1, s. 164; ibn-i Sa'd, Tabakat, c. 1. s. 89; Taberî, Tarih,c. 2, s. 174.

22 Ibn-i Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 89.