- Kulluk bilinci ailedeki sevgiyi yeşertir

Adsense kodları


Kulluk bilinci ailedeki sevgiyi yeşertir

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafiza aise
Tue 4 October 2011, 01:08 pm GMT +0200
KULLUK BİLİNCİ AİLEDEKİ SEVGİYİ YEŞERTİR

Temmuz 2009 46.SAYI

Gerçek bir aile saadetine ancak sağlama alınmış kulluk bilinciyle ulaşılır. Rabbi’yle irtibatı kuvvetli olan insan, eşine ve çocuğuna derin bir sevgi besler. Hatalarına karşı soğukkanlı olmasını bilir. Yunus’un deyimiyle, “Yaratılanı yaratandan ötürü hoş görür.” Kulluğun ülfet bulduğu gönüller öfkenin yerine koyduğu dirayetle affetmeye hazırdır. Efendimiz’in (s.a.v): “Eşinizin iffetsizliğinden başka kusurlarını affetmeye çalışınız” tavsiyesini unutmaz.
Eş olmaya hazırlanan adaylar kendilerini manevi yönden takviye ettikleri takdirde yakınlarına daha müsamahalı ve saygılı davranmasını da bilirler. Böyle bir aday, eşini iyi bir kul olmaya teşvik eder. İbadet ve ilim konusunda birbirini destekler. Onları örnek alarak büyüyen çocuklar da hem huzurlu bir ailede büyümek hem de sağlam kulluğun temelini almak açısından iki kere şanslıdırlar.

Günümüzde kurulan yuvaların kartona dönmesi, en ufak rüzgarlardan sarsılmasının önemli sebeplerinden biri de kulluk bilincinin eksik kalmasıdır. Muhafazakar ailelerde eskiye oranla geçimsizliğin ve boşanmaların artması maalesef bu gerçeği teyit ediyor. İnanmış bir gönül, her şeyden önce Rabbi’nin rızasını üstün tutar. Süfli arzulara prim vermez, küçük çıkarlar için aile yuvasının darbe almasına göz yummaz. Aile içindeki herkesin yerini ve hakkını bilir, yaşanabilecek kırgınlıklara fırsat tanımaz.

Amellerin niyetlere göre değerlendirilmesi esasında kalple dilin aynı noktada buluşmadığının da bir göstergesidir. Etrafınızda boşanan çiftlere bakınız çoğu, aile bireyleriyle anlaşamadığından, eşiyle farklı mizaçlara sahip olduğundan dem vurarak aslında çözümlenecek meseleleri kör düğüm ettiklerinden ayrılmayla sonuçlanıyor evlilikler. Eğer karı-koca sürekli birbirlerinin kötü yönlerini görür, her fırsatta bunu dillendirirse aralarındaki sevginin bir parçasını yok ederler. Zamanla paylaşacak bir şeyleri kalmaz. Bu yüzden hayat düsturu kitabımız eşlerin kusurlarını örtmeyi; hatta birbirlerinin güzel yanlarını övmeyi tavsiye ediyor. Böylece iletişim güçlenir, dışarıdan gelen darbelerin etkisi kalmaz.

DOLDURUŞA GELMEKTEN KAÇININ

Özellikle gençlerin dikkat etmesi gereken bir nokta var: Evliliğe adım atarken karşılaştığınız sorunları önce kulluk süzgecinden geçirip dolduruşa gelmekten kaçının. “Kendimi asla ezdirmem” mantığını taşımak yerine, tarafsız davranan feraset ehli büyüklerinizden yardım isteyin. Karşınızdakine tavır almayın. Dikenlere kızıp bahçeyi terk ederseniz gülleri toplayamazsınız. Kızmak maddi ve manevi kuvvetlerde bir zaaf işaretidir. Sabrı kuşanırsanız birçoklarına problem gözüken tıkanıkları aşmanız kolaylaşır. Yaptığınız her iyilik ve kötülük siz farkına varmasanız da kalbinizin bir köşesinde birikir. Ve muhtelif zamanlarda karşınıza çıkar. Elbette ciddi sorunlar yaşandığında hayatınızı cehenneme çevirmeniz gerekmez ama o noktaya gelmeden sabır ve gayret gözlüğünü takmak size çözüme giden yolu gösterecektir.

TAM AYRILIYORUZ DERKEN...

Bir tanıdığımın altı aylık evli kızı, eşinin kendini anlamadığını söyleyerek annesinin yanına geldiğinde kesinlikle dönmek istemiyordu. Aile kızlarını ikna edememişti. Damat da aynı şekilde ayrılmalarının doğru olacağı kanaatini taşıyordu. Neticede genç evliler ayrılmayı kafaya koymuşlardı. Kızcağızla görüştüm. Sadece kendini haklı görüyor, kesinlikle yanlış adamı seçtiğini, çocukları olmadan ayrılmaları gerektiğini ısrarla vurguluyordu. Konuştukça meseleye yetişme tarzından kaynaklanan bir takım davranışların neden olduğu ortaya çıkıyordu. Mesela gelinin annesi kızından izin almadan odasına girmezken, kayınvalidesinin istediği gibi girip çıkması, evden çıkarken ailedeki büyüklerden tek tek izin alması gibi sebeplerden dolayı evliliğin çekilmez olduğuna karar vermişti. Birbirlerinin yetişme tarzı ve alışkınlıklarını kabul edemedikleri için her ikisi de benim alışkanlıklarım evde geçerli olsun istiyordu.

Daha sonra ilahiyatçı bir uzman eşliğinde aile büyükleri bir araya geldi.  Her yönüyle mesele ele alındı. İki taraf tavsiyeler doğrultusunda kendilerine bir şans daha tanıdılar. İslami hassasiyeti ön plana çıkararak zamanla birbirlerinin tarzlarına alıştılar. Sorun yapılan zincirler birer birer çözüldü. Şimdi çiftin iki tane dünya tatlısı çocukları var. Şaşılacak derecede iyi anlaşıyorlar. “Nasıl gidiyor?” diye sorduğumda gülerek cevaplıyor gelin hanım: “Kesinlikle bu kadarını tahmin etmemiştim, insan bazen fevri hareket edebiliyor. Eşimle ilk altı ayı hatırlamak dahi istemiyoruz. Gerçekten büyüklerin yapıcı tavsiyelerini dikkate almak gerekiyormuş.”

Kurulan yuvalar gücünü inançtan almadığı müddetçe sıkıntılar hep var olacak; çünkü gerçek mutluluk kıymetini ondan alır.

Necla GÜNAY

neslihan
Fri 10 April 2015, 07:25 pm GMT +0200
İnanç çok önemli, mümin bir kul olarak eşiyle de iyi geçince yollarını arayacaktir. Allah razı olsun.

Kaan8/B
Fri 10 April 2015, 07:41 pm GMT +0200
Esselamu Aleykum Ve Rahmetullahi Berekatuh
 
Iman etmek ve Allah a inanmak cok onemli gercekten