neslinur
Mon 12 July 2010, 04:44 pm GMT +0200
Küçük Kimdir?
Yeri gelmişken, dinî kitaplarımızda sıkça geçen ve "büyüğe hürmet", "büyüğün yanında susmak", "haddini bilmek" emredilen "küçük"ün kim olduğunu belirtmeye çalışalım,,
İslâm âlimleri, bir kısım hadîslerde geçen "küçük" tabiriyle her seferinde "yaşça küçüklüğü anlamamışlardır. Bir kısım hadîslerde şüphesiz büyüklük-küçük-lük ölçüsünden murad yaştır.
Ancak bâzı- durumlarda yaş değil, "ilim" ve "makam" büyüklük ölçüsüdür. Âlimlerimiz hakikî ilim sahibinin yaşı ne olursa olsun "büyük", câhil kimsenin de âlime nazaran, yaşça pîr-i fâni de olsa "küçük" olduğunu ifâde etmişlerdir.
Nitekim, "Küçükler nezdinde ilim aramak kıyamet alâmetlerindendir"[284] mealindeki hadîste istiskal edilen küçüğün yaşça küçük olmadığı, buradaki küçükten muradın "kendi re'yi ile fetva verenler", "dinî meselelerde selef âlimlerinin yolunda gitmeyenler", "başkalarının re'yini ashâb-ı kiramın re'yine tercih edenler", "ehl-i bid'a" vs. olduğu başta İbnu'l-Mübarek olmak üzere birçok âlimler tarafından ifâde edilmiştir.[285]
Bizzat İmam Buhârî, ilim alınacak hocanın yaşı hususunda tereddüdü reddederek; "Bir kimse (yaşça ve ilimce) kendi fevkinde, mislinde ve dûnunda (yâni aşağısında) olandan ilim almadıkça ilimde kemâle eremez" demiştir.[286]
Yeri gelmişken, dinî kitaplarımızda sıkça geçen ve "büyüğe hürmet", "büyüğün yanında susmak", "haddini bilmek" emredilen "küçük"ün kim olduğunu belirtmeye çalışalım,,
İslâm âlimleri, bir kısım hadîslerde geçen "küçük" tabiriyle her seferinde "yaşça küçüklüğü anlamamışlardır. Bir kısım hadîslerde şüphesiz büyüklük-küçük-lük ölçüsünden murad yaştır.
Ancak bâzı- durumlarda yaş değil, "ilim" ve "makam" büyüklük ölçüsüdür. Âlimlerimiz hakikî ilim sahibinin yaşı ne olursa olsun "büyük", câhil kimsenin de âlime nazaran, yaşça pîr-i fâni de olsa "küçük" olduğunu ifâde etmişlerdir.
Nitekim, "Küçükler nezdinde ilim aramak kıyamet alâmetlerindendir"[284] mealindeki hadîste istiskal edilen küçüğün yaşça küçük olmadığı, buradaki küçükten muradın "kendi re'yi ile fetva verenler", "dinî meselelerde selef âlimlerinin yolunda gitmeyenler", "başkalarının re'yini ashâb-ı kiramın re'yine tercih edenler", "ehl-i bid'a" vs. olduğu başta İbnu'l-Mübarek olmak üzere birçok âlimler tarafından ifâde edilmiştir.[285]
Bizzat İmam Buhârî, ilim alınacak hocanın yaşı hususunda tereddüdü reddederek; "Bir kimse (yaşça ve ilimce) kendi fevkinde, mislinde ve dûnunda (yâni aşağısında) olandan ilim almadıkça ilimde kemâle eremez" demiştir.[286]