bengisu
Fri 28 December 2007, 08:26 am GMT +0200
Ey miskin! Şânı büyük o gün için hazırlan! O gün ki zamanı uzun, sultanı kahir, vakti yakındır. O günün dehşetinden gök delinmiş, yıldızlar dökülmüş pırıl pırıl parlayan güneş sönmüş, dağlar yerinden yürütülmüş, on aylık gebe develer terkedilmiş ve vahşi hayvanlar haşrolunmuştur!
Yine o gün denizler fıkır fıkır kaynar, ruhlar bedenlerle birleşir cehennem alevlendirilir, cennet yaklaştırılır. Dağlar kumlar gibi dümdüz olur yer dehşetli bir sansıntı ile yarılır ve içindeki ağırlıklar dışarı çıkar.
Yine o gün insanların grup grup amellerinin karşılığını görmek üzere çıktığını görürsün. O gün yer ve dağlar yayılır. İşte o gün kıyamet kopar, gök yarılır. Gök o günde zayıftır. O gün dağlar yerinden yürütülür. Yeryüzü dümdüz olur, yeryüzü dağların altından çıktığından dümdüz görürsün. Dağlar hurdahaş olup fezaya olup fezaya serpilmiş zerreler haline gelir.
O gün ki insanlar fezaya yayılmış çekirgeler, dağlar da atılmış pamuk gibi olur.
O gün emzikli kadın emzirdiğinden gafil kalır. Her gebe dehşetten yükünü düşürür. İnsanlar sarhoş olmadıkları halde onları sarhoş görürsün. Rabbinin azabı şiddetlidir.
O gün yer, başka bir yerle değiştirilir; Gökler başka göklerle değiştirilir. Hepsi y-vahid kahhar olan Allah'a hesap vermek için görünürler.
O gün dağlar zerreler haline ve dümdüz bir saha haline gelir. Orada ne bir ağaç ne de bir tümsek görürsün.
O gün dağlar bulutların yürüdüğü gibi yürür gördüğün halde onlar sabit sanırsın.
O günde gök yarılır. Kırmızı deri gibi san bir gül rengini alır. İşte o günde ne bir insan, ne de bir cinin günahı sorulmaz. O gün asi bir kimse konuşmaktan men olunur.
O günde cürümden sorulmaz. Kişi hemen perçeminden tutulur.
O gün her nefis yapmış olduğu hayrı önünde hazır görür. Yapmış olduğu şer ile arasında uzun bir mesafe olsa da onu da hazır bulur.
O gün her nefis ne hazırladığını bilir. Daha önce gönderdiğini veya geciktirdiğini görür.
O günde diller konuşmaz, azalar konuşur.
O günün bahsi peygamberlerin efendisini ihtiyari atmıştır.
Hz. Ebu Bekir (r.a.) Hz. Peygambere "Ey Allah'ın Rasulü! Seni ihtiyarlamış görüyorum!" deyince Hz. Peygamber cevap olarak şöyle demiştir:
"Hûd suresi ile arkadaşları beni ihtiyarlattı" (Tirmizi-Hasan garib olarak)
(Hud suresinin arkadaşları; Vakıa, Mürselât, Nebe ve Tekvir sûreleridir.)
Ey kurra! Senin okumandan nasibin ancak Kuran'ı çiğnemen, onunla dilini kıpırdatmandır. Eğer okuduğunun hakkında düşünen bir kimse olsaydın muhakkak ki peygamberlerin efendisinin saçını beyazlatan bir hükümden senin ödünün patlaması gerekirdi. Sen dilinin kıpırdanmasıyla kanaat ettikçe Kurran'ın meyvesinden mahrum kalırsın. Kıyamet bahsi de Kuran'da zikredilen bahislerden biridir. Allah Teâlâ kıyametin bazı dehşetlerini, isimlerini ve mânâlarını, insanların bilmeleri için anlatmıştır. İsimlerinin ve isimlerin çokluğundan maksat onları tekrar etmek değil, akıl sahiplerini uyarmaktır.
İşte o günde teraziler kurulur, defterler açılır, cehennem görünür. Hamîm kaynar, ateş figanlar koparır, kâfirler ümitsiz olur ateşler alevlendirilir, renkler bozulur, diller konuşamaz olur insan azaları (hayır veya şerle) konuşur.
Ey insanoğlu! Kerîm olan Rabbin hakkında seni aldatan nedir? Kapıları kapattın, perdeleri çektin. Mahluklardan gizlendin. Fısk ve fücur işledin. Azalarının senin aleyhinde şahidlik ettikleri zaman ne yapacaksın? Azap, bütün azap biz gafiller cemaatine! Allah bize peygamberlerin efendisini gönderdi. O peygamberle açıklayıcı kitabını gönderdi. Ceza günün sıfatlarından yukarıda saydığımız vasıflarla bize haber verdi. Sonra gafletimizi bize bildirerek şöyle buyurdu:
"İnsanların hesap vakti (kıyamet günü) yaklaştı. Onlar ise hâlâ gaflet içinde yüz çevirmektedirler. Rablerinden kendilerine gelen her yeni ikazı mutlaka eğlenerek dinlerler. Kalplere eğlencededir. O zulmedenler aralarından şu konuşmayı gizlediler. Bu da sizin gibi bir insan değil mi? Şimdi siz göz göre göre sihre mi kapılacaksınız?" (Enbiya, 1-3)
Sonra Rabbimiz bize kıyametin yaklaştığını haber vererek şöyle buyurmuştur:
"(Kıyamet) saati yaklaştı. Ay yarıldı." (Kamer, 1)
"Onlar onu uzak görüyor(lar). Biz ise onu yakın görüyoruz." (Mearic, 6-7)
"Onun bilgisi Allah'ın yanındadır. Ne bilirsin belki saat yakın olur." (Ahzap, 63)
Bizim en güzel halimiz, Kuran okuyup mânâlarını düşünmemek oldu. Kıyamet gününün dehşetlerinden kurtulmak için hazırlanmıyoruz! Bu gafletten Allah'a sığınıyoruz. Eğer Allah bize geniş rahmetiyle yardım etmezse halimiz perişan olur.
Yine o gün denizler fıkır fıkır kaynar, ruhlar bedenlerle birleşir cehennem alevlendirilir, cennet yaklaştırılır. Dağlar kumlar gibi dümdüz olur yer dehşetli bir sansıntı ile yarılır ve içindeki ağırlıklar dışarı çıkar.
Yine o gün insanların grup grup amellerinin karşılığını görmek üzere çıktığını görürsün. O gün yer ve dağlar yayılır. İşte o gün kıyamet kopar, gök yarılır. Gök o günde zayıftır. O gün dağlar yerinden yürütülür. Yeryüzü dümdüz olur, yeryüzü dağların altından çıktığından dümdüz görürsün. Dağlar hurdahaş olup fezaya olup fezaya serpilmiş zerreler haline gelir.
O gün ki insanlar fezaya yayılmış çekirgeler, dağlar da atılmış pamuk gibi olur.
O gün emzikli kadın emzirdiğinden gafil kalır. Her gebe dehşetten yükünü düşürür. İnsanlar sarhoş olmadıkları halde onları sarhoş görürsün. Rabbinin azabı şiddetlidir.
O gün yer, başka bir yerle değiştirilir; Gökler başka göklerle değiştirilir. Hepsi y-vahid kahhar olan Allah'a hesap vermek için görünürler.
O gün dağlar zerreler haline ve dümdüz bir saha haline gelir. Orada ne bir ağaç ne de bir tümsek görürsün.
O gün dağlar bulutların yürüdüğü gibi yürür gördüğün halde onlar sabit sanırsın.
O günde gök yarılır. Kırmızı deri gibi san bir gül rengini alır. İşte o günde ne bir insan, ne de bir cinin günahı sorulmaz. O gün asi bir kimse konuşmaktan men olunur.
O günde cürümden sorulmaz. Kişi hemen perçeminden tutulur.
O gün her nefis yapmış olduğu hayrı önünde hazır görür. Yapmış olduğu şer ile arasında uzun bir mesafe olsa da onu da hazır bulur.
O gün her nefis ne hazırladığını bilir. Daha önce gönderdiğini veya geciktirdiğini görür.
O günde diller konuşmaz, azalar konuşur.
O günün bahsi peygamberlerin efendisini ihtiyari atmıştır.
Hz. Ebu Bekir (r.a.) Hz. Peygambere "Ey Allah'ın Rasulü! Seni ihtiyarlamış görüyorum!" deyince Hz. Peygamber cevap olarak şöyle demiştir:
"Hûd suresi ile arkadaşları beni ihtiyarlattı" (Tirmizi-Hasan garib olarak)
(Hud suresinin arkadaşları; Vakıa, Mürselât, Nebe ve Tekvir sûreleridir.)
Ey kurra! Senin okumandan nasibin ancak Kuran'ı çiğnemen, onunla dilini kıpırdatmandır. Eğer okuduğunun hakkında düşünen bir kimse olsaydın muhakkak ki peygamberlerin efendisinin saçını beyazlatan bir hükümden senin ödünün patlaması gerekirdi. Sen dilinin kıpırdanmasıyla kanaat ettikçe Kurran'ın meyvesinden mahrum kalırsın. Kıyamet bahsi de Kuran'da zikredilen bahislerden biridir. Allah Teâlâ kıyametin bazı dehşetlerini, isimlerini ve mânâlarını, insanların bilmeleri için anlatmıştır. İsimlerinin ve isimlerin çokluğundan maksat onları tekrar etmek değil, akıl sahiplerini uyarmaktır.
İşte o günde teraziler kurulur, defterler açılır, cehennem görünür. Hamîm kaynar, ateş figanlar koparır, kâfirler ümitsiz olur ateşler alevlendirilir, renkler bozulur, diller konuşamaz olur insan azaları (hayır veya şerle) konuşur.
Ey insanoğlu! Kerîm olan Rabbin hakkında seni aldatan nedir? Kapıları kapattın, perdeleri çektin. Mahluklardan gizlendin. Fısk ve fücur işledin. Azalarının senin aleyhinde şahidlik ettikleri zaman ne yapacaksın? Azap, bütün azap biz gafiller cemaatine! Allah bize peygamberlerin efendisini gönderdi. O peygamberle açıklayıcı kitabını gönderdi. Ceza günün sıfatlarından yukarıda saydığımız vasıflarla bize haber verdi. Sonra gafletimizi bize bildirerek şöyle buyurdu:
"İnsanların hesap vakti (kıyamet günü) yaklaştı. Onlar ise hâlâ gaflet içinde yüz çevirmektedirler. Rablerinden kendilerine gelen her yeni ikazı mutlaka eğlenerek dinlerler. Kalplere eğlencededir. O zulmedenler aralarından şu konuşmayı gizlediler. Bu da sizin gibi bir insan değil mi? Şimdi siz göz göre göre sihre mi kapılacaksınız?" (Enbiya, 1-3)
Sonra Rabbimiz bize kıyametin yaklaştığını haber vererek şöyle buyurmuştur:
"(Kıyamet) saati yaklaştı. Ay yarıldı." (Kamer, 1)
"Onlar onu uzak görüyor(lar). Biz ise onu yakın görüyoruz." (Mearic, 6-7)
"Onun bilgisi Allah'ın yanındadır. Ne bilirsin belki saat yakın olur." (Ahzap, 63)
Bizim en güzel halimiz, Kuran okuyup mânâlarını düşünmemek oldu. Kıyamet gününün dehşetlerinden kurtulmak için hazırlanmıyoruz! Bu gafletten Allah'a sığınıyoruz. Eğer Allah bize geniş rahmetiyle yardım etmezse halimiz perişan olur.