- Kıraat Kelimesinin Sözlük ve Istılah Anlamları

Adsense kodları


Kıraat Kelimesinin Sözlük ve Istılah Anlamları

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
saniyenur
Fri 20 May 2011, 09:07 pm GMT +0200
 
Kıraat Kelimesinin Sözlük ve Istılah Anlamları

"Kıraat n\j>" kelimesi Arap dilinde ka-ra-e (tji) kök fiilinden türemiş bir isimdir. Bu kök sözlükte daha çok zamanın geçmesi, kadının adetli olması ve/veya adetten temizlenmesi/kesilmesi (ezdad), hayvanın hâmile kalması ve doğurması, bir şeyi birikti­rip birbirine katmak anlamlarına gelir. Okumak, tilâvet etmek, telaffuz etmek anlamlan da vardır. Ancak bu kökün okumak ve tilâvet etmek anlamındaki kullanımının Kur'ân'ın nüzulünden önce yaygın olmadığı bildirilmektedir[13]. Kıraat, "ka-ra-e" fiilinden semaî mastar; sesli veya sessiz, nağmeli veya nağmesiz oku­mak, tilâvet etmek anlamında isim olarak gelir Aynı fiilin diğer bir semaî mastarı olan "kur'ân oT/' kelimesi sözlükte ve Kur'ân'ın kullanımında[14] "kirâ'at" ile eş anlamlıdır[15].

Kur'ân-ı Kerîm'e baktığımızda "kirâ'at s^/' kelimesi veya "kırâ'ât c/uijî" şeklindeki kırık çoğulu hiçbir sûrede yer almaz. Tilâvet anlamını veren "kara'te", "kara'nâ", "kuri'e", "li takra'ahû" ve "ikra"' şekillerindeki fiil kiplerinde ve "kur'âne'i-fecr", "kur'âneh" şeklinde masdar olarak müteaddit defalar geçer.[16] Bunların bazılarında "bir araya getirmek, toplamak" anlamı da vardır.

Resûl-i Ekrem'den sonra kavram olarak anlamı büyük oranda netleşen kıraat kelimesi bir ilim ve Kur'ân ilimleri ıstılahı olarak birbirine yakın çeşitli şekillerde tanımlanmıştır. Ebü'1-Bekâ, kıraat için "Okuma esnasında kelime ve harflerden bir kısmını diğerine eklemek ve katmaktır"[17] tanımını kullanırken Râğıb el-İsfehânî kıraati "Tertilde harf ve kelimeleri birbirine katmaya denir."[18] şeklinde tanımlar. Taşköprizâde'nin kıraat tanımı "Mütevâtir ihti­laf vecihleri bakımından ALLAH kelâmı olan Kur'ân-i Kerîm'in nazmının şekillerinden bahseden bir ilim dalıdır"[19] şeklinde kar­şımıza çıkmaktadır. Birinci ve ikinci tanım daha çok tecvid ilmini ve Kur'ân'm edâ keyfiyetini ortaya koyarken üçüncü tanım Kur'ân'ın farklı telaffuz edilen mütevâtir lafızlarına dikkat çek­mesi bakımından bir bakıma Arap diliyle ilgilidir. Abdülfettâh el-Kâdî'nin kitabına aldığı tarif "Kendisiyle Kur'ân kelimelerinin na­sıl söyleneceğim ve edâ yollarını (tarîk) ihtilaf veya ittifak suret­lerinden biri ile ve her bir vechi nakleden kimseye nispet ederek bilmektir" şeklinde olup bir hayli şümullüdür.

Büyük kıraat âlimi İbnü'l-Cezerî'nin,

"Kur'ân kelimelerinin nasıl okunacağım ve râvilerine nispet etmek suretiyle bu kelimeler üzerindeki farklı okuyuşları konu edinen bir i-limdir"[20]

şeklinde yaptığı kıraat ilmi tanımı kapsayıcı ve tanım tarifine uygundur. Çünkü kıraat ilmi hem bir obje olarak Kur'ân lafizla-nyla hem de bunların edâ ve ifade keyfiyetleri ve okunuş güzel­liğiyle ilgilenmektedir. İbnü'l-Cezerî'nin tanımı isabetli bir şekilde nahiv, dil ve tefsir ilimlerini dışanda bırakmaktadır. Çünkü bun­larda edâ keyfiyeti zorunlu değildir. Ayrıca sözü ilk sahibine gö­türme de çoğu zaman beklenmez. Kur'ân kelimelerinin okunuş keyfıyetiyle ilgilenen ilim dalına kıraat denilmekle birlikte gerekli ■şartlan taşıyan kimselerden her birinin belli kurallar dairesinde tercih ettikleri okuyuşlarına da bir bütün olanak kıraat denir. Bü­yük kıraat imamlarının tercihleriyle ilgili söylenen Nâfî kıraati, Âsim kıraati gibi ifâdeler bunu açıkça göstermektedir. Bu aniam-daki kıraate makra' da denilmekte ve makra'u Nâfi' ve makra'u Âsim gibi kullanılmaktadır,[21] Zaman zaman kıraat yerinde kulla­nılan "harf kelimesi daha çok ilk dönemlere ait bir tercihtir. Şa­hıslara nispet edilerek "harfti fülân" denildiğinde onun kıraati ve okuyuşu kastedilmektedir[22].
 

[13] Bazı şarkiyatçılar "ka-ra-e" kökünden türeyen ve okumak, tilâvet etmek anlamına gelen "kıra'at" masdanmn Kurân'ın indiği dönem öncesinde nadiren kullanıldığını veya hiç kullanılmadığını; bu anlamın Arapça'ya İbrânice ve Ârâmice gibi dillerden geçtiğini söylerler (mesela bk. Thomas Patrick Hughes, Notes on Muhammadanism, London 1894 {5. bs.), s. 14; Arthur Jeffery, The Foreign Vocabulary ofıhe üur'an, Kahire 1937, s. 233).

[14] el-Kıyâme 75/17.

[15] Lisânü'l-'Arab, "kre" md; Cevherî, Sıhâh, "kre" md; Kamus Tercümesi "kre" md.

[16] Meselâ bk. el-A'râf 7/204; en~Nahl 16/98; el-tsrâ 17/14, 45, 106, 182; el-Kıyâme 75/17, 18; el-İnşikâk 84/21; el-Alak96/l, 3.

[17] Ebü'1-Bekâ Eyyûb b. Mûsâ el-Hüseynî el-Kefevî, el-Küffiyât (nşr. Adnan Derviş-Muhammed el-Mısrî), Müessesetü'r-Risale, Beyrut 1993, s. 703.

[18] Ebü'l-Kasım Hüseyin b. Muhammed b. Mufaddal Râğıb el-İsfehânî, Müfredatlı elfâzi'l-Kur'ân (nşr. Safvan Adnan Davudi), Darü'l-Kalem, Dımaşk 1992, "kre" md.

[19] Taşköprizâde İsameddİn Ahmed Efendi, Miftahü's-sa'âde ve mısbahü's-siyâde /I mevzııâti'l-'ulûm (nşr. Abdülvehhâb Efaü'n-Nûr-Kâmil Kâmil Bekrî), I-IÎI, Darü'l-Kütübi'l-Hadîse, Kahire 1968, II, 6.

[20] Ebü'1-Hayr   Şemseddin   Muhammed   b.   Muhammed   İbnü'I-Cezerî, Müntidü'I-mukriîn vemürşidü't-tâlibîn, Beyrut 1400/1980, s. 3.

[21] İbrahim Muhammed el-Cermî, Mu'cemü ulûmi'l-Kur'ân, Dârü'l-Kalem, Dimaşk200l,s. 273.

[22] Mekkî  b.   Ebû  Tâlib   el-Kaysî,   el-İbâne   'an  me'âni'l-kirâ'ât  (nşr. Muhyiddin Ramazan), Dârü'l-Me'mûn li't-Türâs, Dimaşk 1399/3979, s. 71. Abdülhamit Birışık, Kıraat İlmi ve Tarihi, Emin Yayınları, Bursa 2004: 15-18.

ceren
Tue 16 April 2019, 02:42 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm. Rabbım razı olsun bizlere bu bilgileri sunan kardeşimizden....

Bilal2009
Wed 17 April 2019, 04:30 am GMT +0200
Ve Aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun

gulsahkilicaslan
Wed 17 April 2019, 10:23 am GMT +0200
İyilik yaparak kendini Allah'a teslim eden ve hanif (tevhidi) olan İbrahim'in dinine uyandan daha güzel din'li kimdir?

 Allah, İbrahim'i dost edinmiştir.(Nisa Suresi-125)