- Kıraat İlmiyle İlgili Istılahlar

Adsense kodları


Kıraat İlmiyle İlgili Istılahlar

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
saniyenur
Fri 20 May 2011, 09:05 pm GMT +0200
Kıraat İlmiyle İlgili Istılahlar

Kıraat âlimleri tarafından ortaya konulan kıraatler kendi içeri­sinde Sahih, Mütevâtir ve Şâz olmak üzere gruplandırılmıştır. Sahih kıraat, Resûl-i Ekrem'e kadar ulaşan muttasıl bir senede sahip olan, bir vecih ile de olsa Arap diline uygun düşen ve Hz. Osman'ın çoğalttığı mushallardan birine uyan her bir kıraattir. Bu kıraatlerin yedi veya on imamdan gelmiş olma şartı olmayıp ilk dönem âlimlerinden herhangi birinin kıraati de bu kategoride değerlendirilebilir. Ancak kıraatlerin belli âlimlere nispetle anıl­ması ve diğerlerinin kitaplarda ve eğitimde kullanılmaması sade­ce onların sahih olduğu yönünde bir kanaatin oluşmasına sebe­biyet vermiştir. Mütevâtir kıraat ise sahih kıraatin şartlarını ta­şıyan ve genellikle Seb'a veya Aşere'den her birine verilen ad olmakla birlikte bu konuda tam bir ittifak yoktur. Bazdan yedi kıraat için mütevâtir derken diğer üç kıraate de meşhur demek­tedir.[23] Sahih kıraatin şartlarından birini veya daha fazlasını ta­şımayan okuyuşlar ise Şâz kıraat adını alır. şâz kıraatlerin sayı­sı çok olmakla birlikte genellikle İbn Muhaysin, Yezidî, Hasan-ı Basri ve A'meş'e nispet edilen kıraatler bu sınıfta mütâlâa edil­mektedir. Ayrıca bazı sahabenin Kur'ân metnine açıklama mak­sadıyla eklediği müdrec kelimeler de şâz kıraat olarak kabul edilmektedir. Rivayet ilmi bakımından hiç bir aslı olmadığı halde uydurma bir senetle birilerine nispet edilen kıraatlere de mevzu kıraat adı verilir.

Sonraki dönemlerde yapılan tasniflere göre kıraat âlimlerinin okuyuşları yedili, onlu ve on dörtlü olarak adlandırılmıştır. İbn Mücâhidin tasnifine göre Nâfi, İbn Kesîr, Ebû Amr, İbn Âmir, Âsim, Hamza b. Habîb ve Kisâî'nin kıraati Kirâat-i Seb'a olarak adlandırılmıştır. Îbnü'l-Cezerî ise bu imamların şartların! taşıdığı halde bunlar arasında yer almayan Ebû Ca'fer el-Kârî, Ya'kûb el-Hadramî ve Halefi de listeye ekleyerek onlu tasnif olan Kirâat-i Aşere'yi ortaya koymuştur. Kırâat-i Erba'ate Aşer tasnifi ise on kıraate ek olarak, İbn Muhaysin, Yezidî, Hasan-ı Basrî ve A'meş adlı kıraat imamlarının okuyuşlarını ihtiva etmektedir.[24]

Kıraat kelimesiyle aynı kökten ism-i fail tarzında türeyen kâ­ri" terimi genel anlamıyla kıraat âlimi demek olup mübtedi, mütevassit ve müntehi olmak üzere üç kışıma ayrılır. îfrad metoduyla kıraat öğrenmeye başlayıp aynı metodla üç kıraate kadar öğrenen kişiye mübtedi, kiraatlann çoğunu ve meşhur olanlarını okuyarak nakleden kişiye ise müntehî denir.[25] Dört veya beş kıraati ifrâd tarikiyle bilenin de "mütevassıt" olarak ad-landınldığı ifade edilmektedir.[26] "Kâri" kelimesinin kırık çoğullan olan "kara'e" ve "kurrâ" kelimeleri zamanla müfredlerinden fark­lı anlamlar kazanmışlardır. Kârı kelimesi kıraat ilmi bakımından daha alt seviyede olan bir kişiyi tanımlarken kurrâ kendilerine yedi veya on kıraat nispet edilen imamlardan her birine denir. Bu durumda "kurrâ" kelimesi tekil anlamında kullanılır ve mesela "racülün kurrâun" ve "imraatün kurrâetün" denir[27]. Bu kullanış menşei itibariyle sahabeye kadar gitmektedir. Sahih hadis kitap­larında ve târih kaynaklarında ashabın Kur'ân ve Kur'ân'm oku­nuşu üzerinde geniş bilgisi olanları için "kurrâ" kelimesi kullanıl­dığına şahit olmaktayız[28]. Ancak bu kelimeyle sadece Kur'ân'i güzel okuyan ve güzel okuma (tecvid ile tilâvet) ilmine sahip olan sahabelerin kastedilnıediği aynı zamanda Kur'ân'm anlam ve yorumunu bilip ilgili fıkhî hükümlere nüfuz edebilen sahabe­lerin kastedildiği de bir gerçektir.

Mukrİ terimi, kıraatları sağlam ve kesintisiz bir isnadla almış bir otoriteden (üstad) müşafehe yoluyla (ağızdan ağıza) rivayet eden kıraat âlimi için kullanılır. Eğer bir kimse kıraati müşafehe ile almamış ise nazari bilgileri ne ölçüde İleri olursa olsun bu o-nun mukrî olması için yeterli ve geçerli değildir.[29] Mukrî tabirinin ilk olarak, Hz, Peygamber (s.a.) tarafından Birinci Akabe Biati'nı müteakip Medine'deki Evs ve Hazrec kabilelerine Kur'ân öğret­mek için gönderilen Mus'ab b. Ümeyr (r.a.) için kullanıldığı bildi­rilmiştir.[30] On veya on dört imama nispet edilen kıraatlerden biri­ni ve}'a birkaçını o kıraatin imamından doğrudan veya vasıtalı olarak alan kimse için râvî terimi kullanılırken râvîye nispet edi­len kıraate de rivayet denir. Böyle olunca kıraat imamlarından her birinin çok sayıda râvîsinin bulunması kaçınılmazdır. Ancak kıraat rivayetlerini nakleden ve eğitim maksatlı hazırlanan kitaplarda her imam için ikişer râvîye yer verilmesi gelenek halini al­mıştır. Kıraat, râvîden alana nispet edilirse tarîk adım alır (Âsim kıraatinin Hafs rivayetinin Ubeyd b. es-Sabbâh tarîki gibi). Vech ise kıraat, rivayet ve tarîk dışında kaian ve alınması ihtiyarî olan okuyuşa denmiştir.[31]


[23] el-Cermî, Mu'cemü ulûmi'l-Kur'ân, s. 221-222.

[24] İleride kıraat tasnifleri ve kıraat imamları ile ilgili geniş bilgi verilecektir.

[25] İbnü'l-Cezeri, Müncidü'l-mukrün, s. 3.

[26] Ahmed b.  Muhammed el-Bennâ, İthaftı fudalâi'l-beşer bi'1-kırââti'î-erbaate aşer {nşr.. Şa'ban Muhammed İsmail), Beyrut-Kahire 1407/1987, 1,68.

[27] bk. İbn Manzur. Llsânü'l-'Arab, "kre" md.

[28] bk. Buhârî, "Tefsir", 7/5; "Fezâ'ilü't-Kur'ân", 8; "Da'avât", 5S; "Megazî", 28; Müslim. "Mesacid", 54, "el-İmâre", 41.

[29] Kıraatlann naklinde ve öğretiminde büyük bir rol üstlenen mukrî üe ilgili olarak pekçok ilmi, dini ve ahlâkî şart ortaya konulmuştur (bk. İbnü'l-Cezerî, Müncidü'l-mukhîn, s. 6-8).

[30] bk. İbn Sa'd, et-Tabakâtü'l-kübrâ (nşr, İhsan Abbâs), HX, Dâaı Sâdır, Bevrut 1968. IV, 206; İbnü'l-Cezerî, Gayetü'n-Nihâye, II, 299.

[31] Abdülhamit Birışık, Kıraat İlmi ve Tarihi, Emin Yayınları, Bursa 2004: 18-21.

ceren
Mon 15 April 2019, 07:28 pm GMT +0200
Esselamu aleykum. Rabbim bizlere bu bilgileri sunan kardesimizden razı olsun inşallah. ...

Bilal2009
Tue 16 April 2019, 02:58 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun

Sevgi.
Wed 17 April 2019, 09:06 am GMT +0200
Aleyküm selâm. Bilgiler için Allah razı olsun kardeşim

gulsahkilicaslan
Wed 17 April 2019, 10:20 am GMT +0200
 Sana iyilikten her ne gelirse Allah'tandır, kötülükten de sana ne gelirse o da kendindendir. Biz seni insanlara bir elçi

 olarak gönderdik; şahid olarak Allah yeter.(Nisa Suresi-79)