bengisu
Tue 11 December 2007, 02:50 pm GMT +0200
Kalbin huzurunu bozan manevi hastalıklardan birisi de kindir. Kin; kalbin kin beslenen kimseyi devamlı hatırlayıp, ona buğz etmesi ve ondan tiksinmesidir.
İnsan bir kimseden hemen intikam almaktan aciz kaldığı zaman, yutulan öfke içe döner, orada birikir ve en sonunda kine dönüşür.
Kin, kızgınlığın zehirli bir meyvesidir. Kinin zehiri şu şekillerde kendini gösterir.
1-) Hased etmek, hased kin duyulan kimsenin nimet görmesine üzülmek, bela görmesine sevinmektir. Bu hal münafıkların huyudur.
2-) İçteki hasedi dışa vurmak ve sözü edilen üzüntü ve sevinci söz ve fiil ile açıkça göstermek.
3-) Kin duyduğu insanla ilişkiyi kesmek. Onun yaklaşmasına rağmen ondan uzaklaşmak.
4-) Buna haklılık kazandırmak için de o insanı küçültmek ve konuşmaya, dostluğa değmediğini ileri sürmek.
5-) Onun hakkında helâl olmayacak şekilde konuşmak. Örneğin, onu gıybet etmek, ona iftira etmek, sırrını ifşa etmek ve onu sıkıntıya sokan hallerini açıklamak.
6-) Onu çirkinleştirmek ve onunla alay etmek maksadıyla söz ve davranışlarını taklit etmek.
7-) Fırsat bulunca vücuduna veya malına zarar vermek.
8-) Alacağını vermek, affını istemek, sıla-i rahim yapmak gibi haklarını ifa etmemek.
9-) Onun hakkında su-i zan etmek, kötü olduğunu düşünmek, iyi olduğuna ihtimal vermemek.
10-) Ona haksızlık yapan veya düşmanlık edenle dost olmak ve ona bu suretle eziyet vermek.
Kin duyan kimse din kardeşinin yüzüne gülmez, onunla yumuşak konuşmaz, onu önemsemez, ona acıyıp merhamet etmez ve ihtiyacını görmez, onunla birlikte bir hayır işini yapmaya yanaşmaz, onun iyiliklerini söylemez ve ona iyi davranılmasını tavsiye etmez. Bütün bunlar kin duyan mü’minin manevi derecesini düşüren, ona büyük sevaplar kaybettiren ve ona çok sayıda günahlar kazandıran kötülüklerdir.
Enes bin Malik radıyallahu anh dedi ki:
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle buyurdu:
“Eğer kalbinde hiçbir kimseye karşı kin taşımadan sabahlayıp akşamlamaya gücün yeterse bunu yap. Bu benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimi ihya ederse, beni ihya etmiş olur. Beni ihya eden ise, benimle birlikte cennettedir.” (Tirmizi)
Allah-u Zülcelal’i arayan, O’nun sevgisiyle birleşen, ve O’nun zikriyle dost olan kalblerde kin ve düşmanlıktan eser kalmaz.
Netice olarak, insan maneviyatının sağlıklı bir şekilde olmasını istiyorsa, kalbinde bulunan kin ve düşmanlığı atıp, insanların kendisine karşı yaptığı kusurları affetmelidir. Çünkü kin şeytanın ahlâkı, insanları affetmekse, Allah-u Zülcelal’in, peygam-berlerin ve evliyaların ahlâkıdır.
Herhangi bir kişi, birisine kin duyduğu zaman, ona bir zarar veremeyeceğini bilmelidir. Ama kin güden insan kendisini mahveder. Madem ki bütün zarar kendisinedir, öyle ise insanın hem dünyasına hem ahiretine zararlı olan bu kini söküp atması gerekmektedir.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ve evliya-i kiramların kin hakkındaki sözlerini insan biraz okuyup düşündüğü zaman, insanın manevi hayatına ne kadar zararlı olduğunu kolaylıkla anlayabilir. Çünkü kin, insanın sevaplarını yok olmasına ve başkasının günahlarının da yüklenilmesine sebep olur.
Kin, sahibini zarara uğrattığı için, her insan kinden uzak durmalı ve Allah-u Zülcelal’in kullarına karşı şefkatli davranmalıdır. Şefkati elde etmek içinde hem Allah-u Zülcelal’den istemeli ve hem de bunun için gayret sarfetmelidir.
İnsan bir kimseden hemen intikam almaktan aciz kaldığı zaman, yutulan öfke içe döner, orada birikir ve en sonunda kine dönüşür.
Kin, kızgınlığın zehirli bir meyvesidir. Kinin zehiri şu şekillerde kendini gösterir.
1-) Hased etmek, hased kin duyulan kimsenin nimet görmesine üzülmek, bela görmesine sevinmektir. Bu hal münafıkların huyudur.
2-) İçteki hasedi dışa vurmak ve sözü edilen üzüntü ve sevinci söz ve fiil ile açıkça göstermek.
3-) Kin duyduğu insanla ilişkiyi kesmek. Onun yaklaşmasına rağmen ondan uzaklaşmak.
4-) Buna haklılık kazandırmak için de o insanı küçültmek ve konuşmaya, dostluğa değmediğini ileri sürmek.
5-) Onun hakkında helâl olmayacak şekilde konuşmak. Örneğin, onu gıybet etmek, ona iftira etmek, sırrını ifşa etmek ve onu sıkıntıya sokan hallerini açıklamak.
6-) Onu çirkinleştirmek ve onunla alay etmek maksadıyla söz ve davranışlarını taklit etmek.
7-) Fırsat bulunca vücuduna veya malına zarar vermek.
8-) Alacağını vermek, affını istemek, sıla-i rahim yapmak gibi haklarını ifa etmemek.
9-) Onun hakkında su-i zan etmek, kötü olduğunu düşünmek, iyi olduğuna ihtimal vermemek.
10-) Ona haksızlık yapan veya düşmanlık edenle dost olmak ve ona bu suretle eziyet vermek.
Kin duyan kimse din kardeşinin yüzüne gülmez, onunla yumuşak konuşmaz, onu önemsemez, ona acıyıp merhamet etmez ve ihtiyacını görmez, onunla birlikte bir hayır işini yapmaya yanaşmaz, onun iyiliklerini söylemez ve ona iyi davranılmasını tavsiye etmez. Bütün bunlar kin duyan mü’minin manevi derecesini düşüren, ona büyük sevaplar kaybettiren ve ona çok sayıda günahlar kazandıran kötülüklerdir.
Enes bin Malik radıyallahu anh dedi ki:
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle buyurdu:
“Eğer kalbinde hiçbir kimseye karşı kin taşımadan sabahlayıp akşamlamaya gücün yeterse bunu yap. Bu benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimi ihya ederse, beni ihya etmiş olur. Beni ihya eden ise, benimle birlikte cennettedir.” (Tirmizi)
Allah-u Zülcelal’i arayan, O’nun sevgisiyle birleşen, ve O’nun zikriyle dost olan kalblerde kin ve düşmanlıktan eser kalmaz.
Netice olarak, insan maneviyatının sağlıklı bir şekilde olmasını istiyorsa, kalbinde bulunan kin ve düşmanlığı atıp, insanların kendisine karşı yaptığı kusurları affetmelidir. Çünkü kin şeytanın ahlâkı, insanları affetmekse, Allah-u Zülcelal’in, peygam-berlerin ve evliyaların ahlâkıdır.
Herhangi bir kişi, birisine kin duyduğu zaman, ona bir zarar veremeyeceğini bilmelidir. Ama kin güden insan kendisini mahveder. Madem ki bütün zarar kendisinedir, öyle ise insanın hem dünyasına hem ahiretine zararlı olan bu kini söküp atması gerekmektedir.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ve evliya-i kiramların kin hakkındaki sözlerini insan biraz okuyup düşündüğü zaman, insanın manevi hayatına ne kadar zararlı olduğunu kolaylıkla anlayabilir. Çünkü kin, insanın sevaplarını yok olmasına ve başkasının günahlarının da yüklenilmesine sebep olur.
Kin, sahibini zarara uğrattığı için, her insan kinden uzak durmalı ve Allah-u Zülcelal’in kullarına karşı şefkatli davranmalıdır. Şefkati elde etmek içinde hem Allah-u Zülcelal’den istemeli ve hem de bunun için gayret sarfetmelidir.