- Kıble tarafını bilmeyenin yapması gerekenler

Adsense kodları


Kıble tarafını bilmeyenin yapması gerekenler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sumeyye
Sat 9 April 2011, 12:31 pm GMT +0200

Kıble Tarafını Bilmeyenin Yapması Gerekenler:


Kıble tarafını kesin olarak bilmeyen soracak birini de bulamazsa; içtihad eder, araştırır ve namazını ona göre kılar. Yanıldığı sonradan anlaşılsa bile, namazını iade etmez (İmam Şâfii): Zira rivayete göre ashabdan bir cemaat karanlık bir gecede kıbleyi tam tesbit edememişler ve her biri ayrı bir tarafa yönelerek namazını kılmış. Kılarlarken de her biri kıldığı tarafa birer çizgi çizmiş; sabah olunca da çizdikleri çizgilerin kıbleden başka tarafları gösterdiklerini görmüşlerdir. Durumu kendisine anlattıklarında Rasûlullah (sas) onlara; “Namazınız tamam olmuştur.” buyurdu. Bir başka rivayete göre ise;

“Namazınızı yeniden kılmanız icab etmez.” buyurmuştur. Vâcib olan; araştırılarak kıble olduğu kanaatine varılan tarafa yönelmektir. Çünkü mükellefiyet, kişinin gücü nisbetindedir.

Fakat namaz içindeyken yanıldığını anlarsa; kıbleye döner ve namazını bozmadan tamamlar: Zira rivayete göre Kubâ halkı sabah namazını kılmaktayken kıblenin değiştiği haberi kendilerine tebliğ edilince, hemen Kabe'ye yönelmişlerdi. Çünkü kıblenin hangi taraf olduğu anlaşılırsa, oraya yönelmek farz olur. Öyle ise kıble namazda iken de anlaşılsa, oraya dönülür.   Zira Hz. Peygamber (sas) Kubâ halkının bu davranışını güzel bulmuş ve namazı yeniden kılmalarını emretmemişti.

İçtihad etmeden, araştırmadan kılar da yanılırsa; namazını yeniden kılar: Namaz kılanın yanında kıbleyi kendisine soracak biri bulunur da, sormazsa; yine aynı hüküm geçerli olur. Çünkü bu kişi kıbleyi araştırarak, sorarak tesbit etme vecibesini terk etmiştir. Kıble araştırması ve soruşturması yapmadan namaz kılsa da, bilahare yöneldiği tarafın kıble olduğu anlaşılsa; namazı iade etmesi gerekmez. Çünkü (bilmeden de olsa) kıbleye yönelme şartı tahakkuk etmiştir. Kıble araştırması yapmadan namaza dursa; namazda iken yönünün doğru olduğunu anlarsa; namazı bozarak yeniden iftitah tekbiri alır ve namaza durur. İmam Ebû Yûsuf dedi ki; “Bu durumdaki kişi namazına devam eder: Çünkü namazını bozup yeniden kılacak olsa da, aynı tarafa yönelecektir ki; bunun yararı olmaz.” Ebû Hanîfe ile İmam Muhammed'in delili ise, şudur; “Bu kişi namazda iken kıble cihetini öğrenince, kesin bilgiye sahib olur. Önceki bilgisi ise, zayıftır. Şu halde zayıf temel üzerine kuvvetli binanın kurulması caiz değildir.” Bu sebeple dedik ki; îma ile namaz kılmakda olan bir kimse rükû ve secdeye muktedir olursa; namazına kaldığı yerden rükûlu ve secdeli olarak devam etmesi doğru olmaz. Çünkü, zayıf temel üzerine kuvvetli bina kurulamaz. İşte bu misalde de aynı hal söz konusudur.

Bir kimse araştırıp içtihad etmesi neticesinde bir tarafın kıble olduğu kanaatine varır da, başka tarafa yönelerek namaz kılarsa, namazı fasid olur. Kıbleye doğru kılmış olduğu anlaşılsa bile, hüküm değişmez. Ebû Yûsuf dedi ki; kıbleye doğruca yönelme maksadı hasıl olduğu için, bu caizdir. İmam Muhammed ile Ebû Hanîfe'nin delili ise, şudur: Bu kişi araştırma neticesi kıble olduğu kanaatine varılan tarafa yönelerek namaz kılmak gibi bir farzı iftitah tekbiri anında terk etmiş; bu sebeple de, niyyet ve benzeri bir farzı terk etmiş gibi olmuştur.

Niyyete gelince; bunun farzlığını şu hadîs-i şerîfden anlıyoruz:

“Ameller ancak niyyetierle kaim olurlar.” [44] Çünkü niyyet olmadan ihlas olmaz. Biz de ihlaslı olmakla emrolunmuşuz. Zira Allah (cc) buyurdu ki;

“Halbuki, onlara ancak dini yalnız O'na has kılarak, Allah (cc) a kulluk etmeleri emrolunmuştur.” [45]

Namaz kılacak olan kimse kılacağı namaza iftitah tekbirine bitişik olarak niyyet eder. Niyyet, kılacağı namazın hangi namaz olduğunu kalben bilmektir. Bunu dil ile söylemek şart değildir: Çünkü niyyet kalbin işidir. Muhammed b. Hasan dedi ki; Kalb ile niyyet etmek farzdır. Dil ile söylemek ise sünnettir. Her ikisini yapmak daha faziletlidir. İhtiyata en uygun olanı namaza başlamaya bitişik olarak; yani Tahavî'nin dediği gibi iftitah tekbirine karıştırarak niyyet etmektir.

İmam Muhammed'in şöyle bir görüşü nakledilir; bir kimse farz bir namazı cemaatle kılma kasdıyla evinden çıkıp gider, imamın yanına vardığında kalbinde niyyeti hazır olmaksızın iftitah tekbiri alırsa; caiz olur. Çünkü o, maksadını gerçekleştirmeye yönelmekle kendi niyyeti üzerinde durmaya devam etmektedir. Sonra eğer o nafile kılmak istiyorsa, namazın aslına niyyet etmesi onun için yeterli olur. Kaza namazı kılmak istiyorsa, hangi farzı kaza edeceğini belirtmesi gerekir. Vakit namazını kılacaksa, vaktin farzına veya vaktin öğlesine niyyet etmesi gerekir.

İmama uyarak namaz kılacak olan kimse; hem vaktin farzına, hem de imama uymaya niyyet eder: Veya imamın namazına başlamaya, yahut namazında imama uymaya niyyet eder. [46]



[44] Bu hadisi Buhari, Müslim Ahmed b. Hanbel, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei ve İbn. Mace rivayet etmiştir.

[45] Beyyine: 93/5.

[46] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 1/92-94.

ceren
Fri 15 May 2015, 08:51 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm.Rabbim razı olsun paylaşımdan Sümeyye abla.Kıbleyi bilmeyen kişinin ortama yada imama ayak uydurması gerekir.Hiç kimse yoka da niyeti neyse o olmalıdır.

gulsahkilicaslan
Wed 26 February 2020, 01:28 am GMT +0200
Allah razi olsun hocam selâm ve dua ile inşallah Rabbim çalışmalarınızı daim kılsın inşallah

Sevgi.
Mon 6 April 2020, 12:24 am GMT +0200
Esselâmü Aleyküm. kıble yönü tam olarak bilinmeyen yerlerde ya birine sorarak öğrenilir yada içtihat eder yani araştırır.
Bilgiler için Allah razı olsun kardeşim

es-Sabur
Mon 6 April 2020, 12:41 am GMT +0200
Kıbleyi bilmeyen soracak kişide bulamayan namazını kılar daha sonra yanlış yere durduğunu anlasa bile namazını tekrar etmez