- Keşke Tüm Çocuklar Kur’an’ı Bilse

Adsense kodları


Keşke Tüm Çocuklar Kur’an’ı Bilse

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Sat 12 November 2011, 03:45 pm GMT +0200
Elif, be, te, se… Keşke Tüm Çocuklar Kur’an’ı Bilse

Haziran 2008 33.SAYI

Kur’an kurslarına devam edip de sonunu getiren çocuk oldukça azdır. Çünkü ilerleyen zamanlarda ailenin tatil programı hayata geçeceğinden sıla-i rahim ya da sıla-i tatil köyü sebebiyle bu kurslar çoğu zaman her sene yine yeni yeniden başlayan bir film şeklinde devam ederdi: Elif, be, te, se… elif, be, te, se…

Canlarım, hepimiz biliriz ki, haziran ayı, okul hayatına devam eden insan türü için uzun yaz tatilinin başlangıcı demektir.  Dersler, ödevler sona ermiş; tatil kitaplarının “Nasıl olsa bir ara bakarım” diye kapağı bile açılmamıştır. Karne iyiyse tebrikler, kötüyse paparalar ilgili kişilerce ilgili kişiye ulaşmıştır. İşte tam da bu ortamda, sokakta sabahtan akşama kadar oynama hayalleri kurulurken karşınıza bir kurs çıkar, bir yaz klasiği olan “Kur’an kursları…”

Yedi ila on üç yaş arası çocuk kitlesine temel dini bilgiler ve Kur’an okumayı öğretmek için açılan bu kurslara herkes evine en yakın olan camiye gitmek suretiyle başlar. Kursa gitme kararı birkaç şekilde olabilir. Birincisi çocuğun ısrarı, (yaş itibariyle sokak oyunlarına düşkün olunduğundan bu nadir karşılaşılan bir durumdur). İkincisi aile ısrarı, (burada ailenin düşündüğü iki şey vardır. Birincisi, çocuğunun hafız olmasa da en azından harflere aşina olması ve ikinci olarak çocuğunun evde yaramazlıklarına tahammül zorluğu sebebiyle güvenli bir yere bağlanması). Bir başka seçenek ise mahallenin birçok çocuğu bu kursa gideceğinden hep beraber olalım, yalnız kalmayım anlayışıdır…

Kızlar annelerinin eşarbını örttüğünden ihrama girmiş gibi olurdu

Kursa gidilme zamanında, hatırlarım, iyi bir kul olabilmeyi öğrenmek için ailelerimizin telkinleriyle heves ve heyecanla hazırlanırdık. Kızlar uzun etekleri ve çapraz olarak boyunlarına astıkları elifbalarıyla caminin yolunu tutardı. Taktıkları eşarplar genelde annelerine ait olduğundan ayaklarına kadar uzanırdı. Zira eşarbın boyu ile kendi boyları arasında fazlaca bir fark olmazdı. Hele bir de örtü beyazsa ihrama girmiş gibi bir görüntü verirdi.

Erkeklerde ise bu durum biraz daha sade yaşanırdı. Başlarında dantel takke ve boyundan yine çapraz takılan bez çanta içinde elifbalarıyla kurs hazırlığı tamamlanmış olurdu. Kurslar çoğunlukla sabah 9 ila 11 saatleri arasında ve haftada birkaç gün olarak düzenlenirdi.

Bir çocuk için o zamanların en büyük sıkıntısı abdest tutmaktı. Sıcakta çok fazla su içmek ve aşırı hareketli olmak ve bir de üstüne eklenen şeytan vesvesesi şadırvanlarda uzun kuyrukların görülmesine neden olurdu. Sürekli abdest alma neticesinde parmaklarınızın arasından yüzgeçlerinizin çıkacağı korkusuna bile kapılabilirdiniz.

Hoca efendinin sihirli değneği

Camide çocuklara bu eğitimi veren hoca efendi başlarda oldukça sabırlı davranırken ilerleyen zamanlarda sinirleri iyice gerileceğinden aksesuar olarak bir de değneğe ihtiyaç duyardı. Bu değnek haşarılık yapan öğrenciye sert ve ani olarak dokunduğunda o anda dikkati toplayan ve zihin açan bir özellik gösterdiğinden sihirli değnek olarak da adlandırılabilir. Bu değnek herhangi bir ağaçtan olabileceği gibi işini ciddiye alan hocalarda özellikle kızılcık sopası olarak temin edilirdi. Hocalar yılların tecrübesiyle oturdukları yerden istediği öğrenciye eliyle koymuş gibi bu değneği denk getirebilirdi. Ancak gözlemlerim bu değnekten tek nasiplenenlerin erkek öğrenciler olduğunu göstermiştir ki zaten en çok onlar dersi kaynatırdı. Kızların ise kendi aralarında fısıldaşmaları şşşşşşt nidasiyla engellenebilinirdi.

Harfleri öğrenirken akılda kalmasını arttırmak için bazı nameler ihtiyaç duyulurdu ki ca ceyni cala cula da cumbur ceyni cap cup hala etkin olarak kullanılan bir hittir.

Camiye erken giden çocukların caminin avlusunda ders başlayana kadar oynanamsı ve oyunun en tatlı yerinde ders saatinin gelmesi de ayrı bir klasiktir. İleri yaşlarda kursta yoklama alınmadığını fark eden cingözlerin dersi asması da Kur’an kursu macerasının ayrı bir yüzüdür. Erkekler dersi asıp atari salonuna giderken, kızlarda bu durum cami civarında sohbet etmek şeklinde görülür…

Kur’an kurslarına devam edip de sonunu getiren oldukça azdır. Çünkü ilerleyen zamanlarda ailenin tatil programı hayata geçeceğinden sıla-i rahim ya da sıla-i tatil köyü sebebiyle bu kurslar çoğu zaman her sene yine yeni yeniden başlayan bir film şeklinde devam ederdi: Elif, be, te, se… elif, be, te, se… Keşke tüm çocuklar Kur’an’ı bilse…

Şiraze HANIM