derya
Sun 21 February 2010, 01:44 pm GMT +0200
Kerbela Faciası
4.Bölüm
Ehl-i Beyt Gençlerinden En Son Şehid Olanlar :
Hz. Hüseyin´e Su Içirmeyen Adamın Akıbeti:
Hz. Hüseyin´in Ev Halkıyla İrtibatının. Kesilmesi :
Şimr´in, Abdurranmanu?l-Cu´fî ile Münâkaşası ve Sövüşmesi :
Hz. Hüseyin´in Ev Halkından Bir Çocuğun Elinin Kesilmesi ve Hz. Hüseymin Bedduası :
Hz. Hüseyin´in Çevresindeki Piyadeleri Birbirine Katmaei :
Hz. Hüseyin´in Arkasından Mızraklanıp Yere Düşürülmesi
Hz. Hüseyin´in, Şimr b. Zilcevşen Hakkındaki Teşhisi i
Hz. Hüseyin´in Başının Gövdesinden Ayırıiması :
Hz. Hüseyin´in Şehid Edildiği Tarih :
Hz. Hüseyin´in Şehid Edildiği Tarihde Yaşı :
Hz. Hüseyin´in Elbise ve Silahlarının Soyulması :
Kerfoelâ Katillerinin Hastalığa Uğramaları ve Çoklarının Delirmeleri:
Küfe Leşkerinin Çadırları Yağmalamaları :
Şehidler Arasından Kalkıp Çarpışan Şehid :
Hz, Hüseyin´in Oğlu Aliyyül Asgâr´m Kurtuluşu.
Sinan b. Enes´in Azarlanması ve Dövülmesi :
Kerbelâ´da Yakalanıp Bırakılan Kişiler :
Hz, Hüseyin´in Kerbelâ Katl-i Âmından Kurtulan Oğullan :
Hz. Hüseyin´in Cesedinin Atlara Çiğrierttirilmesi :
Kerbelâ Şehidlerinin Sayısı :
Kerbelâ Sehidlerinden Hz. Hüseyin île Ona Mensub ve Akraba Olanların İsimleri :
Küfe Leşkerinden Öldürülenlerin ve Yaralananların Sayısı :
Şehidlerin Defni :
Hz. Hüseyin´in Kabrinin Belirsiz Edilmesi ve Kabrinden Yayılan Hoş Koku :
Hz. Hüseyin´in Kabrini Kirleten Adamın Ailece Başlarına Gelenler :
Demir Kalemin Havada Kanla Yazdığı Yazı :
Üzerinde Nur Sütunu Yükselen Baş:
Havli b. Yezid´im Hayal Kırıklığına Uğraması :
Hz. Hüseyin´in Başı, İbn-i Ziyad´ın Önünde :
Zeyd b. Erkam´m İbn-i Ziyad´a İhtan ve Hıçkırarak Ağlaması :
Enes b. Mâlik´in, İbff_i Ziyad´a Ihtan :
Hz. Hüseyin´in Başının Küfe´de Teşhir Ettirilmesi :
Ardarda Kesilen Başların Getirildiği Köşk :
Şehîd Başlarının Küfe´ye Taşınması :
Hz. Hüseyin´in Ev Halkının, Kerbelâ´dan Küfe´ye Gönderilmesi ve Hz. Zeyneb´in Herkesi Ağlatan Sözleri: 15
Küfeli Kadınların Feryadları : 15
Küfe´de Geçirilen İlk Gece ve AH b. Hüseyin´i Üç Yüz Dirheme Satan Hayırlı Küfeli : 16
Hz. Zeyneb´in lbn-i Ziyad´la Münâkaşası : 16
İbn-i Ziyad´ın, Ali b. Hüseyin´le Münâkaşası ve Onu Öldürmeğe Kalkışması: 17
İbn-i Ziyad´ın Küfelüere Hitabı : 18
Abdullah b. Afif´in, îbnA Ziyad´i Red Etmesi ve Asılması : 18
Hz. Hüseyin´in Ev Halkının Yezid´e Yollanması : 19
Muhaffez´in Küstahlığı ve Yezîd´in Onu Azarlaması : 19
Şehid Başlarının Yezid´e Gönderilmesi : 19
Yezid´in Üzüntü ve Pişmanlık Duyması : 21
Hz. Hüseyin´in Başı Yezid´in Önünde : 21
Ebû Berze´nin, Yezid´e İhtarı : 21
Yezid´in, Hz. Hüseyin İçin Yas Tutmasını Kansma Emr Etmesi : 21
Mervan´in Sevinci ve Kardeşinin Üzüntüsü : 22
Yezid´in Kendi Görüşünü ve Muhakemesini Şamlılara Açıklaması: 22
Hz. Hüseyin´in Ev Halkı, Yezîd´in Huzurunda. 23
Yezîd´in, Ali b. Hüseyin´le Münâkaşası : 23
Hz. Hüseyin´in Ev Halkı Hakkında Yapılacak Muamelenin Görüşülmesi ve Kararlaştırılması : 24
Mor suratlı Şamlının Küstahlığı ve Yezid´in, Hz. Zeyneb´Ie Münâkaşası : 24
Hz. Hüseyin îçin Üç Gün Matem Tutulması : 25
Yezid´in, Ali ve Ömer b. Hüseyin´le Birlikte Yemek Yemesi : 25
Ömer b. Hüseyin´in, Halid b. Yezid´le Nasıl Güreş Tutacağı : 25
Yezîd´in, Ali b. Hüseyin´e Bir Teklifi ve Numan b. Beşîr´e Direktifi: 26
Yezîd´in, Gidecekleri Sırada Ali b. Hüseyin´le Konuşması : 26
Yezîd´in, Ali b. Hüseyin Hakkında Müslim b. Ukbe´ye Emir ve Tavsiyesi: 26
Yezîd´in, Kerbelâ Faciasından, Önce Sevinç, Sonra da Nedamet Duyması : 27
Kerbelâ Katliamının, Emevî Saltanatının Yıkılmasına Sebeb Olduğu: 27
Hz. Hüseyin´in Şehîd Edilmesini Yezid mi Emr Etmişti?. 27
İbn-i Ziyad´ın Endişelenmesi : 28
Mercâne´nin, îbn-i Ziyad´a Çatması : 28
Ömer b. Sa´d´in Pişmanlığı: 28
Ömer b. Sa´d´in İleri Sürdüğü Mazeretler: 29
Şebes b. Rib´î´nin itiraflar ive Pişmanlığı: 29
Bir Sineğin mi, Yoksa, Hz. Hüseyin´in Kanını Dökmenin Cezası mı Sorulmak Gerektiği? 29
İbrahim en-Nahaî´nln Bir Sözü: 29
Ibn-i Ziyad´ın, Medine Valisine Müjdeci Göndermesi: 30
Hz. Hüseyin´in Şehadetinden Sonra Hz. Ümmü Seleme´nin, Peygamberimizi Rü´yada Görmesi: 30
Acı Haberi Alınca, Hz .Ümmü Seleme´nin Bayılması: 30
Çanakta Kan Haline Gelen Toprak: 31
İbri-i Abbas´m Hz. Hüseyin Hakkındaki Rü´yası: 31
Beytülmakdis Kayasının Altında Görülen Kan: 32
Akil´in Kızının, Hz. Hüseyin ve Eshabı için Ağlaması: 32
Abdullah b. Cafer´in, Hz. Hüseyin Hakkındaki Takdirkâr Sözleri: 32
Hz. Hüseyin´in Başı Hakkında Bilgiler: 33
Abdullah b. Zübeyr´in, Hz. Hüseyin Hakkındaki Takdirkâr Sözîeri: 33
Yezid b, Muaviye İle Abdullah b. Abbas Arasındaki Yazışmalar: 34
Ehl-i Beyt Gençlerinden En Son Şehid Olanlar :
Abdullah b. Ukbet-ül Ganevî, bir ok atıp Ebû Bekir b. Hasan´ı şehid etti. [1]
Abbas b. Ali, bunu görünce, kardeşleri Abdullah, Cafer ve Osman b. Ali´ye : «İlerleyiniz! Varlığım, size feda olsıra! Seyyidinizi koruyunuz! Onun uğrunda can veriniz!» dedi.
Bunlar, Hz. Hüseyin´in önünde durup Onu göğüsleri ve yüzleri ile korumağa çalıştılar ve şehid oldular.
Hâni b. Sübeyt-ül Hadramî, önce Abdullah´ı, sonra da, Cafer´i şehid etti. [2]
Havli b. Yezîd-ü Ashabî, Osman´ı bir okla vurdu.
Eban b. Dârem oğullarından bir adam da, gidip onun başını kesti ve getirdi. [3]
Havli b. Yezîd, Osmaıı b. Ali´nin başını Ömer b. Sa´d´e götürüp «Mükâfatımı ver!» dedi.
Ömer b. Sa´d «Mükâfatım vermek, valine düşer. Seni, mükâfatlandırmasını ondan dile!» dedi. [4]
Eban b. Dârem oğullarından başka bir adam da, Muhammed b. Ali´yi okla vurup şehict etti ve başını getirdi.
Harmele b. Kâhin, Abdullah b. Hasan b. Ali´yi okla vurup şehid etti.
Lakît b. Yâsir-ül Cühenî de, Muhammed b. Ebî Saîd, fa. Akil´i şehid etti. [5]
Hz. Hüseyin´in önüne dikilen, yanında çarpışan yalnız Abbas b. Ali kalmıştı.
Hz. Hüseyin, ne tarafa yönelirse, Abbas b. Ali, o tarafa yönelmekte idi. En sonunda, o da, §ehid oldu. [6]
Abbas b. Ali´yi, Zeyd b. Rukad-ül Cenbî ile Hakîm b. Tufeyl-üs Sinbisî şehid ettiler. [7]
Hâni b. Sübeyt-ül Hadramî, çok yaşlanmış olduğu bir sırada, demiştir ki : «Hüseyin´in öldürülmesinde bulunanlardandım. Vallahi, on kişinin onuncusu ben idim. Hepimiz atlar üzerinde idik.
Hüseyin Hanedanının tüyü bitmemiş bir çocuğu, çadırlardan dışarı çıktı. Üzerinde pelerin ve gömlek vardı. Sağa, sola dönüp bakmıyordu. Döndükçe, kulaklarındaki iki incinin sallandığım gördüm. Süvarilerden bir adam, atını tepip onun yakınına vardı. Atından çocuğa doğru eğilip onu kılıçla biçti!»[8]
Hz. Hüseyin´e Su Içirmeyen Adamın Akıbeti:
Hz. Hüseyin, susamıştı. Susuzluğu son dereceyi bulunca, çadırlardan, ayrılıp su içmek için Fırat´a doğru yöneldi.
Su kanallarına doğru giderken, Eban b. Dârem oğullarından bir adam «Yazıklar olsun sizlere! Onunla, su arasına gerilseniz a!» diyerek atını tepti. Halk ta, kendisini takip etti. Hz. Hüseyin ile Fırat arasına gerildiler.
Hz. Hüseyin «Ey Allah´ım! Sen de, onu, susuz bırak!» dedi.
Adam, bir ok atıp Hz. Hüseyin´in damağından vurdu. Hz. Hüseyin, oku çekip attıktan sonra ellerini açtı. îki avucu kanla doldu.
«Ey Allah´ım! Peygamberinin kızının oğluna yapılanlardan dolaja şikâyetimi Sana arz ediyorum!» dedi ve geri döndü.
Yemin edilerek denildiğine göre: çok geçmeden, Allah, o adamı, susuzluk hastalığına uğrattı.
Kasım b. Asbağ der ki «adamı görmüştüm : Yanında, soğuk hoşaf, büyük desti ile süt ve su bulunuyor, adam : (Yazıklar olsun size! Su içiriniz bana! Susuzluk, beni öldürüyor!) diyor, kendisine, su kabı veya süt destisi veriliyor, onu içiyor, uzanıyor, biraz sonra, yine : (Yazıklar olsun size! Su içiriniz bana! Susuzluk, Öldürüyor beni!) diyordu.
Vallahi, çok geçmeden adamın karnı, deve karnının patlayıp yarıklığı gibi, patladı. Adam da, böylece öldü, gitti.»
Rivayete göre: O sırada Husayn b. Nümeyr de, Hz. Hüseyin´i ağzından bir okla vurmuştu.
Hz. Hüseyin, ağzından akan kanı avucundan semâya attı. Allah´a hamd-ü sena ettikten sonra ellerini kaldırdı ve :
«Ey Allah´ım! Onları, derleyip toparlayıp yok et! Yer yüzünde onlardan hiç birini bırakma!» diyerek düa etti. [9]
Hz. Hüseyin´in Ev Halkıyla İrtibatının Kesilmesi :
Şimr b. Zilcevşen, Küfelilerden on kadar piyade ile gelip içinde Hz. Hüseyin´in ağırlıkları ve Ev halkı bulunan çadırı arasına gerilerek Hz. Hüseyin´in çadırı ile irtibatını kestiler.
Hz. Hüseyin, onlara «Yazıklar olsun sizlere!
Sizin dîniniz yoksa, siz, Kıyamet gününden korkmayorsanız, dünya İşlerinizde olsun asâletli, seçkin kişi zadeler gibi olunuz, öylelerine yaraşan hal ve hareketlerde bulununuz da, ağırlıklarımı ve Ev halkımı, rezillerinizden ve zır cahillerinizden koruyunuz!» dedi.
Şimr b. Zilcevşen «Haydi, senin için Öyle olsun!» dedi. [10]
Şimr´in, Abdurranmanu'l-Cu´fî ile Münâkaşası ve Sövüşmesi :
Hz. Hüseyin´in yanına kadar gelen piyadeler arasında EbüTCenub Ab-durrahman-ul Cu´fî, Kaş´am b. Amr, b. Yezid-ül Cu´fî, Salih b. Vehb-ül Ye-zenî, Sinan b. Enes´ün Nahaî ve Havlı b. Yezîd-ül Asbahi bulunuyor; Şimr b. Zilcevşen, onları, Hz. Hüseyin´e saldırmağa kışkırtıyordu.
Şimr, bir ara, Abdurrahman-ul Cu´fî´ye «Onun üzerine atılsan, saldırsan a!?» dedi.
Abdurrahman «Onun üzerine atılmak, saldırmaktan seni alıkoyan ne?
Sen atılsan, saîdırsan a!» dedi.
Simr, kızdı «Bana mı söylüyor sun?!» dedi.
Abdurrahman «Ya sen bana mı söylüyor sun?!» diyerek karşılık verdi.
Birbirlerine sövdüler.
Abdurrahman; çok cesaretli, gözünü daldan, budaktan esirgemez bir adamdı .
Şimr´e «Vallahi, mızrağımın demirini gözünde kıvratırım ha!» deyince, Şimr, onun yanından savuştu.
Abdurrahman «Vallahi, seni, yararlandırmak fırsatını bulursam, muhakkak, seni zararlandıracağım!» dedi.
Şimr, Hz. Hüseyin´e doğru ilerleyen piyadelerin yanına geldi. [11]
Hz. Hüseyin´in Ev Halkından Bir Çocuğun Elinin Kesilmesi ve Hz. Hüseymin Bedduası :
Küfe piyadeleri, Hz. Hüseyin´i çepçevre kuşatmış ve çenberi gittikçe daraltmış bulunuyorlardı.
Hz. Hüseyin, üzerlerine yürüyünce, dağıldılar.
Bundan sonra, onlar, Hz. Hüseyin´i bir kerre daha kuşattılar.
Hz. Hüseyin´in yanına, Ev halkından bir çocuk, gelmek istiyor, onu, Hz. Zeyneb bint-i Ali, tutup bırakmıyordu.
Hz. Hüseyin, Hz. Zeyneb´e «Tut onu, bırakma!» diyordu.
Çocuk, dinlemiyerek, Hz. Hüseyin´e doğru koşup geldi. Hz. Hüseyin´in yanına, dikildi.
Teym oğullarından Bahr b. Kâ´b, b. Ubeydullâh, Hz. Hüseyin´in üzerine kılıçla yürüyünce, çocuk, ona «Pis, mendebur´un oğlu! Amucamı mı öldüreceksin?» diyerek bağırdı.
Bahr, çocuğu, kılıçla çaldı. Çocuk, elile korunmak istedi. Kılıç, çocuğun elini kesti. Eli, derisinde sallandı, kaldı!
Çocuk «Halacığım!» diye feryad etti.
Hz. Hüseyin, onu tutup bağrına bastı ve ona «Ey kardeşimin oğlu! Başına gelen felâkete katlan. Bunda hayır vardır.
Muhakkak ki Allah, seni sâlih Babalarından Resûlullâh Aleyhisselâma, Ali b. Ebî Tâlib´e Hamza´ya, Cafer´e ve Hasan b. Ali´ye (Onların hepsine selamlar olsun!) kavuşturacaktır!» dedi ve:
«Ey Allah´ım! Onlara, gökten yağmur yağdırma ve yer bereketlerinden onları mahrum et!
Ey Allah´ım! Onları, bırakır, yaşatırsan, tefrikalara uğrat, onlar için türlü türlü yollar yap! Onları, birlikten mahrum et!
Valilerini, kendilerinden hiç bir zaman hoşnut etme!
Çünki, onlar, yardım edeceklerini va´d ederek bizi çağırdılar. Sonra da, üzerimize yürüdüler ve bizi öldürdüler!» diyerek düa etti. [12]
Hz. Hüseyin´in Çevresindeki Piyadeleri Birbirine Katması :
Küfe İçlerinden Abdullah b. Ammar der ki «Hüseyin´e, mızrakla hücum etmiş, O´nun yanma kadar varmıştım.
Vallahi, isteseydim,O´m^mızraklayabiiirdim. Sonra, geri döndüm. Fakat, kendi kendime: (Onu, öldürmekten ben yüz çevirsem de benden başkası öldürecektir!) dedim.
O sırada, piyadelerden kimi sağından, kimi solundan.O´na hücuma geçtiler.
Sağından saldırdılar, bozguna uğradılar. Solundan saldırdılar, bozguna uğradılar.
Kendisinin üzerinde deniz koyunu tiftiğinden bir gömlek ve başında da, sarık vardı.
Vallahi, ben, ne bundan önce, ne de sonra, onun gibi oğlu, Ev halkı ve bütün Eshabı öldürülmüş, eli, kolu kırılmış olduğu halde, cür´et ve cesaretini gayb etmeyen bir kimse daha görmemişimdir!
Kendisini saran piyade birlikleri, canavar saldırısına uğramış keçi sürüsü gibi sağından, solundan bozulup dağılmakta idiler!
O sırada, Hüseyin´in kız kardeşi Zeyneb bint-i Fâtıma, çadırdan çıktı. Kulaklanndaki küpesinin pariadığmı gördüm.
(Ne olaydı gök yere yıkılıp bir. olaydı!) diyordu.
Zeyneb, Hüseyin´in yakınında bulunan Ömer b. Sa´d´e (Ey Ömer b. Sa´d! Sen, bakıp dururken, Ebû Abdullah, öldürülecek mi?!) dedi.
Ömer b. Sa´d´in yanaklarına ve sakalına göz yaşlarının aktığım gördüm.
Ömer b. Sa´d, yüzünü, Zeyneb*de:ı başka tarafa çevirdi.» Humeyd b. Müslim de, o sırada gördüklerini duyduklarını şöyle anlatır: «Hüseyin´in üzerinde deniz koyunu yününden dokunmuş bir cübbe vardı. Başına, çivit yaprağıyla boyanmış sarık sarmıştı.
Kendisi, öldürülmezden önce, yaya olduğu halde, atlı bir kahraman gibi çarpışmakta, kendisine atılan oklardan korunmakta, tehlike ve zarar gelecek yerleri gözetmekte, süvarilerin üzerine saldırmakta idi.
Saldırırken de (Siz, beni öldürmek için birbirinizi teşvik ediyor, kışkırtıyorsunuz.
Fakat, vallahi, benden sonra, Allah, kullarından, öldüremeyeceğiniz bir kulu, benim öldürülüşümden dolayı, size kızdıracaktır!
Allah´a and olsun ki : sizin, bana hakaretinize karşı, Allah´ın bana ikramlarda bulunacağını umuyorum!
Siz, nerede olursanız olunuz, haberiniz olmadan, Allah, sizden benim intikamımı alacaktır!
Vallahi, siz, beni öldürecek olursanız, Allah, muhakkak, sizin aranıza bir belâ verecek, .kanlarınızı dökecek, bununla beraber, sizden razı da olmayacak, inletici azabını size daha da, artıracaktır!) diyordu.» [13]
Hz. Hüseyin´in Arkasından Mızraklanıp Yere Düşürülmesi
Hz. Hüseyin, uzun müddet hareketsiz kaldı.
O sırada, Küfe leşkeri O´nu öldürmek isteselerdi, öldürürlerdi.
Fakat, birbirlerinden çekinmekte ve herkes, Onun kanına, kendisinden başkasının girmesini istemekte ve beklemekte idi.
Şimr b. Zilcevşen, Küfe leşkerine «Yazıklar olsun sizlere! Hay anaları ağlayasıcalar! Daha ne bakıp duruyorsunuz adama?
Öldürünüz O´nu!» diyerek seslendi.
Bunun üzerine, her taraftan Hz. Hüseyin´e saldırdılar. Hz. Hüseyin´in sol avucuna bir kılıç darbesi indirildi. Bunu vuran, Zür´a b. Şerîk-üt Temîmî idi.
Zür´a, bir darbe onun omuzuna indirdi. [14]
Hz; Hüseyin de, onu omuzundan kılıçla vurup yere düşürdü. [15]
Hz. Hüseyin, yüzünün üzerine düşüp düşüp kalkıyordu. [16]
O sırada, Sinan b. Enes, b. Amr-ün Nahaî, arkasından gelerek mızrağım Hz. Hüseyin´in köprücek kemiğinden saplayıp göğsünden çıkarınca, Hz. Hüseyin, yüzünün üzerine yere düştü! [17]
Hz. Hüseyin´in, Şimr b. Zilcevşen Hakkındaki Teşhisi
Hz. Hüseyin, Kerbelâ´da Şimr b. Zücevşen-ül Kilâbî´yi gördüğü zaman «Allah ve Resulü doğrudur. Resûlullâh Aleyhisselâm : (Ehl-i Beyt´imln kanlarını içen alaca bir Kelbe (köpeğe) bakar gibiyim!) buyurmuştur!» dedi. [18]
Hz. Hüseyin´in Başının Gövdesinden Ayırılması :
Bir müddet, Hz. Hüseyinin cesedine yaklaşıp başım kesmeğe kimse cesaret edemedi
Sinan b. Enes, Havliy b. Yezîd´e «Başoı kes onun!» dedi. Havliy, bunu yapmak isteyince, elleri titredi. Kesemedi.
Sinan b. Enes «Allah, iki kolunu kırsın, ellerini ayırsın!» diyerek inip Hz. Hüseyin´in başını gövdesinden ayırdı ve Havliy b. Yezîd´e verdi. [19]
Hz. Hüseyin´in başını, Havlî´nin kardeşi Şibl b. Yezid´in kesip Havlî´ye verdiği de rivayet edilir. [20]
Hz. Hüseyin´in Vücudundaki Yaraların Sayısı :
Şehid edildiği zaman, Hz. Hüseyin´in cesedinde otuz üç mızrak yarası, otuz dört kılıç yarası bulundu. [21]
Hz. Hüseyin´in Şehid Edildiği Tarih :
Hz. Hüseyin, Hicretin altmış birinci yılında, Muharrem ayının onunda, Cuma günü öğleden sonra şehid edildi. [22]
Hz. Hüseyin şehid edildiği zaman; güneş, Mizan burcunda 17 derece ve 20 dakikada;
Kamer, Delv (kovu.) burcunda 20 derece ve 20 dakikada; .
Zühal, Seratan burcunda 19 derece ve 20 dakikada;
Müşteri, Cedy (oğlak) burcunda 12 derece ve 40 dakikada;
Zühre, Sünbüle burcunda 5 derece ve 50 dakikada;
Utarid, Mizan burcunda 5 derece ve 40 dakikada bulunuyordu.[23]
Hz. Hüseyin´in Şehid Edildiği Tarihde Yaşı :
Hz. Hüseyin, Hicretin dördüncü yılında doğduğuna ve altmış birinci yılında şehid edildiğine, göre, şehid edildiği zaman, elli yedi yaşma basmıştı. [24]
Hz. Hüseyin saçları ve sakalı simsiyahdı. Ancak, sakalında bazı kıllar ağarmıştı. [25]
Hz. Hüseyin´in Elbise ve Silahlarının Soyulması :
Hz. Hüseyin´in; Sinan b. Enes tarafından başı, gövdesinden ayırılıncaya kadar, yanına kimse yanaşamamış, korkmuştu. Başı, gövdesinden ayjrıldıktan sonra, Bahr b. Kâ´b, donunu soyup aldı. Kendisini çırıl çıplak bıraktı.
Fakat, yaptığı, onun yanına kalmadı. Elleri, sıraca hastalığına tutuldu: Kış gelince, iki elinden sarı sular akar, yaz gelince de, kurur, elleri odun gibi olurdu.
Esved adında bir adam, Hz. Hüseyin´in ayak kaplarım, Nehşel b. Dârem ´ oğullarından bir adam da, kılıcını aldı.
îshak b. Hayat-ul Hadramî, Hz. Hüseyin´in sırtından gömleğini soydu. Kendisi de, Bars ÇAIaca) hastalığına tutuldu.
Kays b. Eş´as ise, Hz. Hüseyin´in, deniz koyunu tiftiğinden dokunmuş kadifesini (yorganını) almıştı.
Kays, bundan dolayı (Kadife Kays!) diye dillere düştü. [26]
Kerbelâ Katillerinin Hastalığa Uğramaları ve Çoklarının Delirmeleri:
Verilen sağlam haberlere göre: Kerbelâ cinayetine katılanlardan, hemen hemen hastalığa uğramayan kimse kalmamış, çokları da, delirmiştir. [27]
Küfe Leşkerinin Çadırları Yağmalamaları :
Küfe îeşkeri, Hz. Hüseyin´in üstünü başını soyduktan sonra Yemen zağ-fera-nlarına, elbiselere, develere yöneldiler ve onları yağmalamağa koyuldular!
Daha sonra, Hz. Hüseyin´in Ev halkına ait? çadırları, ağırlık ve yiyecekleri kapışmağa başladılar!
Elbiselerinin sırtlarından soyulmasına razı olmayan kadınların elbiseleri zorla çıkartırıhp alındı. [28]
Hz. Hüseyin´in çadırındaki şeyler kapışılırken, Küfe leşkerinden biri, Hz. Hüseyin´in kızı Fatima´nın zinetini alınca, Fatıma, ağlamağa başladı.
Adam «Ne diye ağlayorsun?: Resûlullâh´m kızı, soyulurken ağlar mı hiç?» dedi,
Fatıma «Bırak onu!» diye bağırınca, adam, başka bir şey almağa korktu. [29]
Şehidler Arasından Kalkıp Çarpışan Şehid :
Süveyd b. Amr, vurulup ölüler arasına düşmüştü. Ayılınca (Hüseyin, Öldürüldü!) dediklerini işitti. Kendisinde biraz kuvvet ve derman bulunduğunu anladı. Küfeliler, kılıcını soymuşlardı. Yanında bulunan bir bıçağı eline alarak bir müddet çarpıştı ve şehid oldu.
Kendisini, Urve b. Battar-üt Tağlibî ile Zeyd b. Rukad-ul Cenbî şehid etti.
Kerbelâ şehidlerinin sonuncusu, bu idi.[30]
Hz. Hüseyin´in Oğlu Aliyyül Asgâr´m Kurtuluşu
Humeyd b. Müslim der ki «Aliyy-ül Asgar b. Hüseyin´in yanına varmıştım. Kendisi, yatağa uzanmış, hasta yatıyordu.
Şimr b. Zilcevşen, yamadaki piyadelerle konuşuyorlar (Bunu, Öldürecekmîyiz?) diyorlardı.
(Sübhânallâh! Çocukları da mı, öldüreceğiz?! Bu, bir çocuktur!) dedim. Oraya gelenleri, böylece, onun başından savuyordum.
En sonra, Ömer b. Sa´d, geldi. (Haberiniz olsun ki: şu kadınların çadırına hiç bir kimse girmeyecek, şu hasta çocuğa da dokunulmayacaktır.
Kim, onların meta´larından bir şey almışsa, kendilerine geri versin!) dedi. Vallahi» hiç kimse, aldıkları şeylerden hiç bir şey geri vermedi.
Ali b. Hüseyin, bana (Allah, seni hayırla mükâfatlandırsın. Vallahi, Allah, senin sözünle bir şerri benden def etti!) dedi.[31]
Sinan b. Enes´in Azarlanması ve Dövülmesi :
Küfe leşkeri, Sinan b. Enes´e «Sen, Hüseyin b. Ali´yi, Resûlullâh´ın kızının oğlunu öldürmekle, Arapların en Büyüğünü öldürmüş bulunuyorsun kî O, şunların mülk-ü saltanatını ellerinden almak istiyordu.
Emirlerine git te, onlardan mükâfatını iste!
Onlar, Hüseyin ve Eshabmın çadırlarındaki bütün mallan, Hüseyin´i öldürmene karşılık, sana verseler, yine azdır!» dediler.
Sinan, atının yanına vardı.
Kendisi, cesaretli ve şâir bir adamdı. Bir müddet eğlendikten sonra, Ömer b. Sa´d´in çadırının önüne gelip dikildi. Sonra da, en yüksek sesile :
«Sen, bana gümüşten üzengi yaptır ve onu, altınla da yaldızlat! Çünki, ben, yanına varılmaz Ulu bir kişi, bir Hükümdar öldürdüm!
Ana ve Babaca halkın en hayırlısını öldürdüm ki O, halkın soy sopca da, en hayırlısı idi!» dedi.
Ömer b. Sa´d «Ben, şehâdet ederim ki: sen, hiç ayılamayacak bir delisin! Yanıma sokunuz onu!» dedi.
Sinan, içeri sokulunca, onu, elindeki değnekle dövdü. Sonra da «Ey mecnun! SenT ne diye böyle sözler söylüyorsun?
Eğer, Ibn-i Ziyad, senden bunu işitmiş olsaydı, vallahi, muhakkak, senin boynunu vururdu!» dedi. [32]
Kerbelâ´da Yakalanıp Bırakılan Kişiler :
Ömer b. Sa´d, Rebab bint-i İmriürKays´ın âzadlısı Ukbe b. Sem´an´ı yakalamıştı.
Ona «Sen, necisin?» diye sordu.
Ukbe «Ben, köleyim!» deyince, serbest bıraktı.
Murakka b. Sümâmet-ül Esd-i de, kavrnındah bazı kimselerle birlikte Hz. Hüseyin´in yanına gelmiş bulunuyordu.
Murakka´, okları yayar ve iki dizinin üzerine gelip savaşırdı. Küfe leşkeri, ona «Sana, emân verilmiştir. Yanımıza gel!» dediler.
Yanlarına varınca, Ömer b. Sa´d, onu, bilgi versin diye, îbn-i Ziyad´a yollamıştı. [33]
Murakka´, Küfe´ye değil, Rebeze´ye gidip Yezîd b. Muaviye´nin ülümü-ne kadar oradan ayrılmadı.
İbn-i Ziyad, korkup Küfe´den Şam´a kaçınca da, Murakka , Küfe´ye döndü. [34]
Hz. Hüseyin´in Kerbelâ Katliamından Kurtulan Oğulları :
Hz, Hüseyin´in, hasta olarak yatan yirmi üç yaşındaki oğlu Aliyy-ül As-gar ile dört yaşındaki oğlu Ömer´den başkası kurtulmadı. [35]
Hz. Hüseyin´in Cesedinin Atlara Çiğnettirilmesi :
îbn-i Ziyad; Hz. Hüseyin´in, öldürüldükten sonra, cesedinin de atlara çiğnettir ilmesini, Ömer b. Sa´d b. Ebî Vakkas´a yazdığı yazıda, emr etmişti. [36]
Ömer b. Sa´d, Hz. Hüseyin´in işi için toplanmalarını, adamlarına emr etti.
Kendisinin atını da, hazırladılar.
Süvarilerden on kişi hazırlandı.
îshak b. Hayat-ul Hadramî ile Ahbeş b. Mersed, b. Alkarna, b. Selâmet-ul Hadramî, hazırlanan süvariler arasında idi.
Bu on süvari, Hz. Hüseyin´in cesedini, göğsü ve sırtı topraklar içinde uf anıp belirsiz oluncaya kadar, atlarına çiğnettiler!
îshak b. Hayat-ul Hadramî, Hz. Hüseyin´in gömleğim de, soyup almıştı. Bars (Alaca) hastalığına tutuldu.
Ahbeş b. Mersed ise, bir muharebede dikilip durduğu sırada gelen ve kalbine saplana-n serseri bir okla öldü.[37]
Kerbelâ Şehidlerinin Sayısı :
Hz. Hüseyin´in Eshabından şehid olanlar yetmiş iki kişi idi. [38]
Şehidlerin seksen yedi kişi ve dördünün Ensardan olduğu da, rivayet edilir. [39]
Kerbelâ şehidlerinin yirmi üçünü, Hz. Hüseyin ile Ev halkı ve akrabaları teşkil ediyordu ki Hasan-ül Basri´nra dediği gibi, yer yüzünde böyle kütle halinde bir aile katl-ii-âmı görülmemişti. [40]
Kerbelâ Sehidlerinden Hz. Hüseyin île Ona Mensub ve Akraba Olanların İsimleri :
1. Hz. Hüseyin b. Ali[41]
2. Aliyy-el Ekber b. Hüseyin[42]
3. Abdullah b. Hüseyin[43]
4. Abbas b. Ali
5. Osman b. Ali
6. Cafer b. Ali[44]
7. Abdullah b. Ali
8. Muhammed b. Ali[45]
9. Atik b. Ali[46]
10. Kasım b. Hasan
11. Ebû Bekir b. Hasan[47]
12. Abdullah b. Hasan[48]
13. Kasım b. Hasan[49]
14. Abdullâh-ul Ekber b. Müslim b. Akil
15. Ali b. Müslim b. Akîl
16. Muhammed b. Müslim b. Akîl[50]
17. Abdurrahman b. Müslim b. Akîi
18. Abdullâh-ul Ekber b. Akîl
19. Muhammed b. Abdullâh-ul Ekber b. Akîl[51]
20. Muhammed b. Ebî Saîd b. Akîl[52]
21. Hüseyin b. Abdullah b. Cafer
22. Avn-ul Asgar b. Abdullah b. Cafer[53]
23. Muhammed-ul Asgar b. Abdullah b. Cafer[54]
Küfe Leşkerinden Öldürülenlerin ve Yaralananların Sayısı :
Küfe leşkerinden öldürülenlerin sayısı seksen sekizdi. [55] Bir o kadar da, yaralıları vardı.
Ömer b. Sa´d, kendi ölülerinin cenaze namazlarım kıldı ve onları defn ettirdi. [56]
Şehidlerin Defni :
Küfe leşkeri, Kerbelâ´dan çekilip gittikten sonra Gadıriyye köylüleri Kerbelâ şehidlerini bir günde defn ettiler. [57]
Hz. Hüseyin´in Kabrinin Belirsiz Edilmesi ve Kabrinden Yayılan Hoş Koku :
Hz. Hüseyin´in kabrini belirsiz etmek için, kırk gün sonra kabrinin bulunduğu yere Fırat´tan su salınmışti.
Esed oğullarından bir Bedevi gelip Hz. Hüseyin´in kabrini araştırdı. Toprakları avuç avuç alıp koklamağa ve Kabrin bulunduğu yere doğru yavaş yavaş gitmeğe başladı. Kabri bulunca da «Babam, anam Sana feda olsun! Senden ve Senin toprağından daha hoş, daha tatlı bir şey olmamıştır» diyerek ağladı. Sonra da:.
«Onun düşmanları, kabrini belirsiz etmek istediler.
Halbuki, kabrinin hoş kokulu toprağı, kabrine delâlet edip durmaktadır!» beytini söyledi. [58]
Hz. Hüseyin´in Kabrini Kirleten Adamın Ailece Başlarına Gelenler :
Esed oğulları kabilesinden bir adam, Hz. Hüseyin´in kabrini kirletmişti. Onun bütün evhalkına delilik, alaca ve cüzam hastalığı geldi. Onlar, yoksulluktan da kurtulamadılar. [59]
Demir Kalemin Havada Kanla Yazdığı Yazı :
Rivayete göre: Küfelilerden bir cemâat, Hz. Hüseyin´i şehid ettikten ve Onun başını kestikten sonra ilk konak yerinde oturup şira içtikleri sırada, duvar üzerinden demir bir kalem çıkarak havada kanla şöyle yazmıştı:
«Hüseyin´i öldüren bir Ümmet, Hisab ğünüjp´nun Dedesinin şefaatini nasıl uma bilir?!»
Küfeliler, bunu görünce, Hz. Hüseyin´in başını orada bırakarak kaçtılar. [60]
Yezîd ve Humeyd b. Müslim ile îbn-i Ziyad´a göndermişti.[61]
Üzerinde Nur Sütunu Yükselen Baş:
Hz. Hüseyin´in şehid edildiği gün; Ömer b. Sa´d, Onun başım, Hâvliy b. Yezid ve Humeyd b. Müslim ile İbn-i Ziyad´a göndermişti.
Havli, geç vakit vali köşküne gitti. Kapıyı kilitlenmiş buldu. Dönüp evine geldi. Hz. Hüseyin´in başım bir yere koyup üzerine büyükçe bir tas, leğen kapattı.
Havli´nin iki karısı vardı. Birisi Esed oğullarından, diğeri Hadremîler-dendi.
Hadramîlerden olan karısı Nevâr bint-i Mâlik diyor ki «Havli, Hüseyiriîn başını getirip evde büyükçe bir tasın, leğenin altına koyduktan sonra yatak odama girdi.
Ona : (Ne haber var sende?) diye sordum.
(Sana, dünyanın servetini getirdim : îşte, Hüseyin´in başı, senin yanında bulunuyor!) dedi.
(Yazıklar olsun sana! Herkes, altın, gümüş getirirken, sen, Resûlullâh Aleyhisselâmın oğlunun başım getirdin öyle mi?!
Hayır! Vallahi, bu evde artık başım, senin başınla bir araya gelmiyecek-tir!) diyerek yataktan fırlayıp evin bir tarafına gittim.
Bunun üzerine, Havli, Esedîlerden olan karısını yanına çağırdı.
Ben, oturmuş, altında Hüseyin´in başı bulunan tasa, leğene bakıp duruyordum.
Vallahi, hiç yanlış yok, gözüm, gökden, tasa kadar bir nûr´un direk gibi dikili verdiğini ve onun çevresinde beyaz bir kuşun da, kanat çırparak dolaştığını gördü!»[62]
Havli b. Yezid´in Hayal Kırıklığına Uğraması :
Havli, Hz. Hüseyin´in başını, ertesi günü sabahleyin İbn-i Ziyad´a götürdü. [63]
Sinan b. Enes-ün Nahai´nin söylemiş olduğu kıt´ayı okuyunca, îbn-i Zi-yad kızdı ve «O, insanların ana ve babaca en hayırlısı, Allah´ın kullarının en hayırlısı idi ise, onu, ne diye Öldürdün?!» diyerek Havli´yi azarladı ve ona mükâfat olarak ta hiç bir şey vermedi. [64]
Hz. Hüseyin´in Başı, İbn-i Ziyad´ın Önünde :
Hz. Hüseyin´in başı getirildiği zaman, îbn-i Ziyad, yemek yiyordu. [65]
Hz. Hüseyin´in başı, büyükçe bir tas, leğen içinde getirilip İbn-i Ziyad´in önüne konuldu.
îbn-i Ziyad, elindeki değnekle, Hz. Hüseyin´in dudaklarına vurarak «Yakışıklı bir gençdi! [66]
Ebû Abdullah´ın saçı da kırlaşmış! [67]
Hanginiz öldürdü onu?» dedi.
Bir adam, ayağa kalktı.
İbn-i Ziyad «Öldürülürken o, sana, ne söyledi?» diye sordu.
Adam, Hz. Hüseyin´in sözlerini nakl edince, îbn-i Ziyad´ın yüzü karardı, suratı asıldı. [68]
Zeyd b. Erkam´m İbn-i Ziyad´a İhtan ve Hıçkırarak Ağlaması :
Humeyd b. Müslim der ki «Ömer b. Sa´d, beni çağırdı. Ev halkının yanına varmamı, Ömer´e, Allah´ın bir fetih ve zafer nasib ettiğini ve kendisinin sıhhat ve afiyette olduğunu müjdelememi bana emr etti.
Ben de, onun ev halkına gidip bildirilecek şeyleri bildirdim. Sonra, îbn-i Ziyad´ın yanına gittim.
îbn-i Ziyad, köşkünde, halkla oturuyordu. Müsâade edilince, bazı kişilerle birlikte ben de, içeri girdim.
Hüseyin´in başı, İbn-i Ziyad´ın önüne konulmuştu.
îbn-i Ziyad´ın, elindeki değnekle onun ön dişleri arasına dokunup durduğunu görünce, Eshabdan Zeyd b. Erkam, ona (Çek şu değneği o dudak ve dişlerden ki, kendisinden başka ilâh bulunmayan Allah´a vyemin ederim ki: Resûlullâh´m dudaklarını, o dudakların üzerine koyarak onları öptüğünü gör-müşümdür!) dedi ve hıçkıra hıçkıra ağlamağa başladı.
îbn-i Ziyad (Allah, senin iki gözünü ağlattı!
Vallahi, eğer, sen, kocamış, bımamış, aklı gitmiş olmasaydın, şimdi senin boynunu vururdum!) dedi.
Zeyd b. Erkam, kalkıp gitti.
Halkın (Vallahi, Zeyd b. Erkam, bir söz söyledi ki, eğer, îbn-i Ziyad, onu işitmeydi, kendisini muhakkak öldürürdü!) dediklerini işittim.
Onlara (Ne dedi?) diye sordum.
(O, bizim yanımızdan geçerken (Bir kul, bir köleye sahip oldu! O da, onları uşak yaptı. Siz, ey Arap cemâati! Bu günden sonra hep kul, kölesiniz-dir!
Siz, Fatıma´mn oğlunu, Öldürdünüz. Mercâne´nin oğlunu ise, kendinize vali yaptınız.
Halbuki, o, sizin hayırlılarınızı öldürüyor, hayırsız, işe yaramaz olanlarınızı kendisine kul ediniyordur.
Siz, bu zillete razı oldunuz. Zillete razı olan, kahr olsun!) diyordu, dediler.» [69]
Enes b. Mâlik´in, İbffi Ziyad´a Ihtan :
İbn-i Ziyad, Hz. Hüseyin´in burnuna değnekle vurarak «Ben, bunun gibi güzel olanını görmedim!» dedi.
Ibn-i Ziyad, Hz. Hüseyin´in dişlerine değnekle vurduğu zaman, Enes b. Mâlik, ona «Vallahi, sen, günaha girdin! Senin değnekle vurduğun yeri,- Re-sûlullâh Aleyhisseîâm´in Öptüğünü görmüşümdür!» dedi.
İbn-i Ziyad, dona kaldı. [70]
Hz. Hüseyin´in Başının Küfe´de Teşhir Ettirilmesi :
İbn-i Ziyad, Hz. Hüseyin´in başını Küfe caddesinde teşhir ettirdi. [71]
Ardarda Kesilen Başların Getirildiği Köşk:
Rivayete göre: Abdulmelik b. Uraeyr-ül Leysî, Küfe´deki vali köşkünü göstererek «Ben, bu köşkte Hüseyin b. Ali´nin başım, Ubeydullâh b. Ziyad´ın önünde bir kalkan üzerinde görmüştüm!
Ondan sonra, Ubeydullâh b. Ziyad´ın başını Muhtar b. Ebî Ubeyd´in önünde gördüm!
Daha sonra, Muhtar´m başını, Mus´ab b. Zübeyr´in önünde gördüm! En sonra da, Mus´ap´ın başmı Abdul Melik´in önünde gördüm!
Ben, bu sözü Halife Abdulmelik´e söyleyince, Abdulmelik, köşkün uğursuzluğundan kuşkulanarak oradan ayrıldı.» demiştir. [72]
Şehîd Başlarının Küfe´ye Taşınması :
Şehidlerden yetmiş ikisinin başı kesilerek Şimr b. Zilcevşen, Kays b. Eş´as, Amr b. Haccac ve Azre b. Kays ile birlikte îbn-i Ziyad´a gönderildi. [73]
Mızraklara takılan başlardan : Yirmi ikisini, Hevazin,
On yedisini, Husayn b. Nümeyr´le birlikte Temîm, On üçünü, Kays b. Eş´as´la birlikte Kindiler, Altı başı, Hilal-ül Âver´le birlikte Esed oğulları, Beş başı, Ayheme b. Züheyr´le birlikte Ezdiler,
On iki başı da, Veîd b. Amr´la birlikte Sâkîfler Küfe´ye taşıdılar. [74]
Hz. Hüseyin´in Ev Halkının, Kerbelâ´dan Küfe´ye Gönderilmesi ve Hz. Zeyneb´in Herkesi Ağlatan Sözleri:
Ömer b. Sa´d; Muharebe günü ile ertesi günü de, Kerbelâ´da oturdu.
Muharrem ayının on ikinci güîiü, Küfe´ye hareket edileceğinin halka bildirilmesini Humeyd b. Bükeyr-ül Ahmeri´ye emr etti.
Hz. Hüseyin´in kızları, kız kardeşleri ve küçük çocuklardan yanlarında bulunanlarla hasta olan Ali b. Hüseyin de, birlikte olmak üzre, hepsi develer üzerinde kapalı hevdeçlere bindirildiler.
Kurre b. Kays-ül Temîmî der ki «Bu kadınların, geçerlerken Hüseyin´in, oğullarının ve. Ev halkının cesedlerine Tasladıkları zaman, ellerini yüzlerine vurarak feryad ettiklerini gördüm.
At üzerinde olduğum halde, Önlerine doğru vardım.
Ben, hiç bir zaman, bunlarda görmüş olduğum kadar güzel kadın manzarası görmüş değilim!
Vallahi, onların yüzleri, güneşten daha parlak ve güzeldi.
Gördüğüm ve duyduğum şeylerden hiç unutamayacağım şey de, Fâtı-ma´nın kızı Zeyneb´in sözleridir.
Zeyneb, kardeşi Hüseyin´in cesedi yanından geçerken :
(Ey Muhammed´im! Ey Muhammed´im! Sana, göklerdeki Melekler, salât-ü selâm getiriyorlar!
Hüseyin ise, şu otsuz, boz kır çölde, tozlara, topraklara, kanlara bulanmış azaları, kesilmiş, biçilmiş, kırılmış, dökülmüş yatıyor!
Ey Muhammed´im! Senin kızların esir edilmişler, zürriyetin hep öldürülmüşler!
Sabah yelleri, onların üzerlerine tozlar, topraklar savuruyor, saçıyor!) diyordu.
Vallahi, O, dost, düşman herkesi ağlattı.» [75]
4.Bölüm
Ehl-i Beyt Gençlerinden En Son Şehid Olanlar :
Hz. Hüseyin´e Su Içirmeyen Adamın Akıbeti:
Hz. Hüseyin´in Ev Halkıyla İrtibatının. Kesilmesi :
Şimr´in, Abdurranmanu?l-Cu´fî ile Münâkaşası ve Sövüşmesi :
Hz. Hüseyin´in Ev Halkından Bir Çocuğun Elinin Kesilmesi ve Hz. Hüseymin Bedduası :
Hz. Hüseyin´in Çevresindeki Piyadeleri Birbirine Katmaei :
Hz. Hüseyin´in Arkasından Mızraklanıp Yere Düşürülmesi
Hz. Hüseyin´in, Şimr b. Zilcevşen Hakkındaki Teşhisi i
Hz. Hüseyin´in Başının Gövdesinden Ayırıiması :
Hz. Hüseyin´in Şehid Edildiği Tarih :
Hz. Hüseyin´in Şehid Edildiği Tarihde Yaşı :
Hz. Hüseyin´in Elbise ve Silahlarının Soyulması :
Kerfoelâ Katillerinin Hastalığa Uğramaları ve Çoklarının Delirmeleri:
Küfe Leşkerinin Çadırları Yağmalamaları :
Şehidler Arasından Kalkıp Çarpışan Şehid :
Hz, Hüseyin´in Oğlu Aliyyül Asgâr´m Kurtuluşu.
Sinan b. Enes´in Azarlanması ve Dövülmesi :
Kerbelâ´da Yakalanıp Bırakılan Kişiler :
Hz, Hüseyin´in Kerbelâ Katl-i Âmından Kurtulan Oğullan :
Hz. Hüseyin´in Cesedinin Atlara Çiğrierttirilmesi :
Kerbelâ Şehidlerinin Sayısı :
Kerbelâ Sehidlerinden Hz. Hüseyin île Ona Mensub ve Akraba Olanların İsimleri :
Küfe Leşkerinden Öldürülenlerin ve Yaralananların Sayısı :
Şehidlerin Defni :
Hz. Hüseyin´in Kabrinin Belirsiz Edilmesi ve Kabrinden Yayılan Hoş Koku :
Hz. Hüseyin´in Kabrini Kirleten Adamın Ailece Başlarına Gelenler :
Demir Kalemin Havada Kanla Yazdığı Yazı :
Üzerinde Nur Sütunu Yükselen Baş:
Havli b. Yezid´im Hayal Kırıklığına Uğraması :
Hz. Hüseyin´in Başı, İbn-i Ziyad´ın Önünde :
Zeyd b. Erkam´m İbn-i Ziyad´a İhtan ve Hıçkırarak Ağlaması :
Enes b. Mâlik´in, İbff_i Ziyad´a Ihtan :
Hz. Hüseyin´in Başının Küfe´de Teşhir Ettirilmesi :
Ardarda Kesilen Başların Getirildiği Köşk :
Şehîd Başlarının Küfe´ye Taşınması :
Hz. Hüseyin´in Ev Halkının, Kerbelâ´dan Küfe´ye Gönderilmesi ve Hz. Zeyneb´in Herkesi Ağlatan Sözleri: 15
Küfeli Kadınların Feryadları : 15
Küfe´de Geçirilen İlk Gece ve AH b. Hüseyin´i Üç Yüz Dirheme Satan Hayırlı Küfeli : 16
Hz. Zeyneb´in lbn-i Ziyad´la Münâkaşası : 16
İbn-i Ziyad´ın, Ali b. Hüseyin´le Münâkaşası ve Onu Öldürmeğe Kalkışması: 17
İbn-i Ziyad´ın Küfelüere Hitabı : 18
Abdullah b. Afif´in, îbnA Ziyad´i Red Etmesi ve Asılması : 18
Hz. Hüseyin´in Ev Halkının Yezid´e Yollanması : 19
Muhaffez´in Küstahlığı ve Yezîd´in Onu Azarlaması : 19
Şehid Başlarının Yezid´e Gönderilmesi : 19
Yezid´in Üzüntü ve Pişmanlık Duyması : 21
Hz. Hüseyin´in Başı Yezid´in Önünde : 21
Ebû Berze´nin, Yezid´e İhtarı : 21
Yezid´in, Hz. Hüseyin İçin Yas Tutmasını Kansma Emr Etmesi : 21
Mervan´in Sevinci ve Kardeşinin Üzüntüsü : 22
Yezid´in Kendi Görüşünü ve Muhakemesini Şamlılara Açıklaması: 22
Hz. Hüseyin´in Ev Halkı, Yezîd´in Huzurunda. 23
Yezîd´in, Ali b. Hüseyin´le Münâkaşası : 23
Hz. Hüseyin´in Ev Halkı Hakkında Yapılacak Muamelenin Görüşülmesi ve Kararlaştırılması : 24
Mor suratlı Şamlının Küstahlığı ve Yezid´in, Hz. Zeyneb´Ie Münâkaşası : 24
Hz. Hüseyin îçin Üç Gün Matem Tutulması : 25
Yezid´in, Ali ve Ömer b. Hüseyin´le Birlikte Yemek Yemesi : 25
Ömer b. Hüseyin´in, Halid b. Yezid´le Nasıl Güreş Tutacağı : 25
Yezîd´in, Ali b. Hüseyin´e Bir Teklifi ve Numan b. Beşîr´e Direktifi: 26
Yezîd´in, Gidecekleri Sırada Ali b. Hüseyin´le Konuşması : 26
Yezîd´in, Ali b. Hüseyin Hakkında Müslim b. Ukbe´ye Emir ve Tavsiyesi: 26
Yezîd´in, Kerbelâ Faciasından, Önce Sevinç, Sonra da Nedamet Duyması : 27
Kerbelâ Katliamının, Emevî Saltanatının Yıkılmasına Sebeb Olduğu: 27
Hz. Hüseyin´in Şehîd Edilmesini Yezid mi Emr Etmişti?. 27
İbn-i Ziyad´ın Endişelenmesi : 28
Mercâne´nin, îbn-i Ziyad´a Çatması : 28
Ömer b. Sa´d´in Pişmanlığı: 28
Ömer b. Sa´d´in İleri Sürdüğü Mazeretler: 29
Şebes b. Rib´î´nin itiraflar ive Pişmanlığı: 29
Bir Sineğin mi, Yoksa, Hz. Hüseyin´in Kanını Dökmenin Cezası mı Sorulmak Gerektiği? 29
İbrahim en-Nahaî´nln Bir Sözü: 29
Ibn-i Ziyad´ın, Medine Valisine Müjdeci Göndermesi: 30
Hz. Hüseyin´in Şehadetinden Sonra Hz. Ümmü Seleme´nin, Peygamberimizi Rü´yada Görmesi: 30
Acı Haberi Alınca, Hz .Ümmü Seleme´nin Bayılması: 30
Çanakta Kan Haline Gelen Toprak: 31
İbri-i Abbas´m Hz. Hüseyin Hakkındaki Rü´yası: 31
Beytülmakdis Kayasının Altında Görülen Kan: 32
Akil´in Kızının, Hz. Hüseyin ve Eshabı için Ağlaması: 32
Abdullah b. Cafer´in, Hz. Hüseyin Hakkındaki Takdirkâr Sözleri: 32
Hz. Hüseyin´in Başı Hakkında Bilgiler: 33
Abdullah b. Zübeyr´in, Hz. Hüseyin Hakkındaki Takdirkâr Sözîeri: 33
Yezid b, Muaviye İle Abdullah b. Abbas Arasındaki Yazışmalar: 34
Ehl-i Beyt Gençlerinden En Son Şehid Olanlar :
Abdullah b. Ukbet-ül Ganevî, bir ok atıp Ebû Bekir b. Hasan´ı şehid etti. [1]
Abbas b. Ali, bunu görünce, kardeşleri Abdullah, Cafer ve Osman b. Ali´ye : «İlerleyiniz! Varlığım, size feda olsıra! Seyyidinizi koruyunuz! Onun uğrunda can veriniz!» dedi.
Bunlar, Hz. Hüseyin´in önünde durup Onu göğüsleri ve yüzleri ile korumağa çalıştılar ve şehid oldular.
Hâni b. Sübeyt-ül Hadramî, önce Abdullah´ı, sonra da, Cafer´i şehid etti. [2]
Havli b. Yezîd-ü Ashabî, Osman´ı bir okla vurdu.
Eban b. Dârem oğullarından bir adam da, gidip onun başını kesti ve getirdi. [3]
Havli b. Yezîd, Osmaıı b. Ali´nin başını Ömer b. Sa´d´e götürüp «Mükâfatımı ver!» dedi.
Ömer b. Sa´d «Mükâfatım vermek, valine düşer. Seni, mükâfatlandırmasını ondan dile!» dedi. [4]
Eban b. Dârem oğullarından başka bir adam da, Muhammed b. Ali´yi okla vurup şehict etti ve başını getirdi.
Harmele b. Kâhin, Abdullah b. Hasan b. Ali´yi okla vurup şehid etti.
Lakît b. Yâsir-ül Cühenî de, Muhammed b. Ebî Saîd, fa. Akil´i şehid etti. [5]
Hz. Hüseyin´in önüne dikilen, yanında çarpışan yalnız Abbas b. Ali kalmıştı.
Hz. Hüseyin, ne tarafa yönelirse, Abbas b. Ali, o tarafa yönelmekte idi. En sonunda, o da, §ehid oldu. [6]
Abbas b. Ali´yi, Zeyd b. Rukad-ül Cenbî ile Hakîm b. Tufeyl-üs Sinbisî şehid ettiler. [7]
Hâni b. Sübeyt-ül Hadramî, çok yaşlanmış olduğu bir sırada, demiştir ki : «Hüseyin´in öldürülmesinde bulunanlardandım. Vallahi, on kişinin onuncusu ben idim. Hepimiz atlar üzerinde idik.
Hüseyin Hanedanının tüyü bitmemiş bir çocuğu, çadırlardan dışarı çıktı. Üzerinde pelerin ve gömlek vardı. Sağa, sola dönüp bakmıyordu. Döndükçe, kulaklarındaki iki incinin sallandığım gördüm. Süvarilerden bir adam, atını tepip onun yakınına vardı. Atından çocuğa doğru eğilip onu kılıçla biçti!»[8]
Hz. Hüseyin´e Su Içirmeyen Adamın Akıbeti:
Hz. Hüseyin, susamıştı. Susuzluğu son dereceyi bulunca, çadırlardan, ayrılıp su içmek için Fırat´a doğru yöneldi.
Su kanallarına doğru giderken, Eban b. Dârem oğullarından bir adam «Yazıklar olsun sizlere! Onunla, su arasına gerilseniz a!» diyerek atını tepti. Halk ta, kendisini takip etti. Hz. Hüseyin ile Fırat arasına gerildiler.
Hz. Hüseyin «Ey Allah´ım! Sen de, onu, susuz bırak!» dedi.
Adam, bir ok atıp Hz. Hüseyin´in damağından vurdu. Hz. Hüseyin, oku çekip attıktan sonra ellerini açtı. îki avucu kanla doldu.
«Ey Allah´ım! Peygamberinin kızının oğluna yapılanlardan dolaja şikâyetimi Sana arz ediyorum!» dedi ve geri döndü.
Yemin edilerek denildiğine göre: çok geçmeden, Allah, o adamı, susuzluk hastalığına uğrattı.
Kasım b. Asbağ der ki «adamı görmüştüm : Yanında, soğuk hoşaf, büyük desti ile süt ve su bulunuyor, adam : (Yazıklar olsun size! Su içiriniz bana! Susuzluk, beni öldürüyor!) diyor, kendisine, su kabı veya süt destisi veriliyor, onu içiyor, uzanıyor, biraz sonra, yine : (Yazıklar olsun size! Su içiriniz bana! Susuzluk, Öldürüyor beni!) diyordu.
Vallahi, çok geçmeden adamın karnı, deve karnının patlayıp yarıklığı gibi, patladı. Adam da, böylece öldü, gitti.»
Rivayete göre: O sırada Husayn b. Nümeyr de, Hz. Hüseyin´i ağzından bir okla vurmuştu.
Hz. Hüseyin, ağzından akan kanı avucundan semâya attı. Allah´a hamd-ü sena ettikten sonra ellerini kaldırdı ve :
«Ey Allah´ım! Onları, derleyip toparlayıp yok et! Yer yüzünde onlardan hiç birini bırakma!» diyerek düa etti. [9]
Hz. Hüseyin´in Ev Halkıyla İrtibatının Kesilmesi :
Şimr b. Zilcevşen, Küfelilerden on kadar piyade ile gelip içinde Hz. Hüseyin´in ağırlıkları ve Ev halkı bulunan çadırı arasına gerilerek Hz. Hüseyin´in çadırı ile irtibatını kestiler.
Hz. Hüseyin, onlara «Yazıklar olsun sizlere!
Sizin dîniniz yoksa, siz, Kıyamet gününden korkmayorsanız, dünya İşlerinizde olsun asâletli, seçkin kişi zadeler gibi olunuz, öylelerine yaraşan hal ve hareketlerde bulununuz da, ağırlıklarımı ve Ev halkımı, rezillerinizden ve zır cahillerinizden koruyunuz!» dedi.
Şimr b. Zilcevşen «Haydi, senin için Öyle olsun!» dedi. [10]
Şimr´in, Abdurranmanu'l-Cu´fî ile Münâkaşası ve Sövüşmesi :
Hz. Hüseyin´in yanına kadar gelen piyadeler arasında EbüTCenub Ab-durrahman-ul Cu´fî, Kaş´am b. Amr, b. Yezid-ül Cu´fî, Salih b. Vehb-ül Ye-zenî, Sinan b. Enes´ün Nahaî ve Havlı b. Yezîd-ül Asbahi bulunuyor; Şimr b. Zilcevşen, onları, Hz. Hüseyin´e saldırmağa kışkırtıyordu.
Şimr, bir ara, Abdurrahman-ul Cu´fî´ye «Onun üzerine atılsan, saldırsan a!?» dedi.
Abdurrahman «Onun üzerine atılmak, saldırmaktan seni alıkoyan ne?
Sen atılsan, saîdırsan a!» dedi.
Simr, kızdı «Bana mı söylüyor sun?!» dedi.
Abdurrahman «Ya sen bana mı söylüyor sun?!» diyerek karşılık verdi.
Birbirlerine sövdüler.
Abdurrahman; çok cesaretli, gözünü daldan, budaktan esirgemez bir adamdı .
Şimr´e «Vallahi, mızrağımın demirini gözünde kıvratırım ha!» deyince, Şimr, onun yanından savuştu.
Abdurrahman «Vallahi, seni, yararlandırmak fırsatını bulursam, muhakkak, seni zararlandıracağım!» dedi.
Şimr, Hz. Hüseyin´e doğru ilerleyen piyadelerin yanına geldi. [11]
Hz. Hüseyin´in Ev Halkından Bir Çocuğun Elinin Kesilmesi ve Hz. Hüseymin Bedduası :
Küfe piyadeleri, Hz. Hüseyin´i çepçevre kuşatmış ve çenberi gittikçe daraltmış bulunuyorlardı.
Hz. Hüseyin, üzerlerine yürüyünce, dağıldılar.
Bundan sonra, onlar, Hz. Hüseyin´i bir kerre daha kuşattılar.
Hz. Hüseyin´in yanına, Ev halkından bir çocuk, gelmek istiyor, onu, Hz. Zeyneb bint-i Ali, tutup bırakmıyordu.
Hz. Hüseyin, Hz. Zeyneb´e «Tut onu, bırakma!» diyordu.
Çocuk, dinlemiyerek, Hz. Hüseyin´e doğru koşup geldi. Hz. Hüseyin´in yanına, dikildi.
Teym oğullarından Bahr b. Kâ´b, b. Ubeydullâh, Hz. Hüseyin´in üzerine kılıçla yürüyünce, çocuk, ona «Pis, mendebur´un oğlu! Amucamı mı öldüreceksin?» diyerek bağırdı.
Bahr, çocuğu, kılıçla çaldı. Çocuk, elile korunmak istedi. Kılıç, çocuğun elini kesti. Eli, derisinde sallandı, kaldı!
Çocuk «Halacığım!» diye feryad etti.
Hz. Hüseyin, onu tutup bağrına bastı ve ona «Ey kardeşimin oğlu! Başına gelen felâkete katlan. Bunda hayır vardır.
Muhakkak ki Allah, seni sâlih Babalarından Resûlullâh Aleyhisselâma, Ali b. Ebî Tâlib´e Hamza´ya, Cafer´e ve Hasan b. Ali´ye (Onların hepsine selamlar olsun!) kavuşturacaktır!» dedi ve:
«Ey Allah´ım! Onlara, gökten yağmur yağdırma ve yer bereketlerinden onları mahrum et!
Ey Allah´ım! Onları, bırakır, yaşatırsan, tefrikalara uğrat, onlar için türlü türlü yollar yap! Onları, birlikten mahrum et!
Valilerini, kendilerinden hiç bir zaman hoşnut etme!
Çünki, onlar, yardım edeceklerini va´d ederek bizi çağırdılar. Sonra da, üzerimize yürüdüler ve bizi öldürdüler!» diyerek düa etti. [12]
Hz. Hüseyin´in Çevresindeki Piyadeleri Birbirine Katması :
Küfe İçlerinden Abdullah b. Ammar der ki «Hüseyin´e, mızrakla hücum etmiş, O´nun yanma kadar varmıştım.
Vallahi, isteseydim,O´m^mızraklayabiiirdim. Sonra, geri döndüm. Fakat, kendi kendime: (Onu, öldürmekten ben yüz çevirsem de benden başkası öldürecektir!) dedim.
O sırada, piyadelerden kimi sağından, kimi solundan.O´na hücuma geçtiler.
Sağından saldırdılar, bozguna uğradılar. Solundan saldırdılar, bozguna uğradılar.
Kendisinin üzerinde deniz koyunu tiftiğinden bir gömlek ve başında da, sarık vardı.
Vallahi, ben, ne bundan önce, ne de sonra, onun gibi oğlu, Ev halkı ve bütün Eshabı öldürülmüş, eli, kolu kırılmış olduğu halde, cür´et ve cesaretini gayb etmeyen bir kimse daha görmemişimdir!
Kendisini saran piyade birlikleri, canavar saldırısına uğramış keçi sürüsü gibi sağından, solundan bozulup dağılmakta idiler!
O sırada, Hüseyin´in kız kardeşi Zeyneb bint-i Fâtıma, çadırdan çıktı. Kulaklanndaki küpesinin pariadığmı gördüm.
(Ne olaydı gök yere yıkılıp bir. olaydı!) diyordu.
Zeyneb, Hüseyin´in yakınında bulunan Ömer b. Sa´d´e (Ey Ömer b. Sa´d! Sen, bakıp dururken, Ebû Abdullah, öldürülecek mi?!) dedi.
Ömer b. Sa´d´in yanaklarına ve sakalına göz yaşlarının aktığım gördüm.
Ömer b. Sa´d, yüzünü, Zeyneb*de:ı başka tarafa çevirdi.» Humeyd b. Müslim de, o sırada gördüklerini duyduklarını şöyle anlatır: «Hüseyin´in üzerinde deniz koyunu yününden dokunmuş bir cübbe vardı. Başına, çivit yaprağıyla boyanmış sarık sarmıştı.
Kendisi, öldürülmezden önce, yaya olduğu halde, atlı bir kahraman gibi çarpışmakta, kendisine atılan oklardan korunmakta, tehlike ve zarar gelecek yerleri gözetmekte, süvarilerin üzerine saldırmakta idi.
Saldırırken de (Siz, beni öldürmek için birbirinizi teşvik ediyor, kışkırtıyorsunuz.
Fakat, vallahi, benden sonra, Allah, kullarından, öldüremeyeceğiniz bir kulu, benim öldürülüşümden dolayı, size kızdıracaktır!
Allah´a and olsun ki : sizin, bana hakaretinize karşı, Allah´ın bana ikramlarda bulunacağını umuyorum!
Siz, nerede olursanız olunuz, haberiniz olmadan, Allah, sizden benim intikamımı alacaktır!
Vallahi, siz, beni öldürecek olursanız, Allah, muhakkak, sizin aranıza bir belâ verecek, .kanlarınızı dökecek, bununla beraber, sizden razı da olmayacak, inletici azabını size daha da, artıracaktır!) diyordu.» [13]
Hz. Hüseyin´in Arkasından Mızraklanıp Yere Düşürülmesi
Hz. Hüseyin, uzun müddet hareketsiz kaldı.
O sırada, Küfe leşkeri O´nu öldürmek isteselerdi, öldürürlerdi.
Fakat, birbirlerinden çekinmekte ve herkes, Onun kanına, kendisinden başkasının girmesini istemekte ve beklemekte idi.
Şimr b. Zilcevşen, Küfe leşkerine «Yazıklar olsun sizlere! Hay anaları ağlayasıcalar! Daha ne bakıp duruyorsunuz adama?
Öldürünüz O´nu!» diyerek seslendi.
Bunun üzerine, her taraftan Hz. Hüseyin´e saldırdılar. Hz. Hüseyin´in sol avucuna bir kılıç darbesi indirildi. Bunu vuran, Zür´a b. Şerîk-üt Temîmî idi.
Zür´a, bir darbe onun omuzuna indirdi. [14]
Hz; Hüseyin de, onu omuzundan kılıçla vurup yere düşürdü. [15]
Hz. Hüseyin, yüzünün üzerine düşüp düşüp kalkıyordu. [16]
O sırada, Sinan b. Enes, b. Amr-ün Nahaî, arkasından gelerek mızrağım Hz. Hüseyin´in köprücek kemiğinden saplayıp göğsünden çıkarınca, Hz. Hüseyin, yüzünün üzerine yere düştü! [17]
Hz. Hüseyin´in, Şimr b. Zilcevşen Hakkındaki Teşhisi
Hz. Hüseyin, Kerbelâ´da Şimr b. Zücevşen-ül Kilâbî´yi gördüğü zaman «Allah ve Resulü doğrudur. Resûlullâh Aleyhisselâm : (Ehl-i Beyt´imln kanlarını içen alaca bir Kelbe (köpeğe) bakar gibiyim!) buyurmuştur!» dedi. [18]
Hz. Hüseyin´in Başının Gövdesinden Ayırılması :
Bir müddet, Hz. Hüseyinin cesedine yaklaşıp başım kesmeğe kimse cesaret edemedi
Sinan b. Enes, Havliy b. Yezîd´e «Başoı kes onun!» dedi. Havliy, bunu yapmak isteyince, elleri titredi. Kesemedi.
Sinan b. Enes «Allah, iki kolunu kırsın, ellerini ayırsın!» diyerek inip Hz. Hüseyin´in başını gövdesinden ayırdı ve Havliy b. Yezîd´e verdi. [19]
Hz. Hüseyin´in başını, Havlî´nin kardeşi Şibl b. Yezid´in kesip Havlî´ye verdiği de rivayet edilir. [20]
Hz. Hüseyin´in Vücudundaki Yaraların Sayısı :
Şehid edildiği zaman, Hz. Hüseyin´in cesedinde otuz üç mızrak yarası, otuz dört kılıç yarası bulundu. [21]
Hz. Hüseyin´in Şehid Edildiği Tarih :
Hz. Hüseyin, Hicretin altmış birinci yılında, Muharrem ayının onunda, Cuma günü öğleden sonra şehid edildi. [22]
Hz. Hüseyin şehid edildiği zaman; güneş, Mizan burcunda 17 derece ve 20 dakikada;
Kamer, Delv (kovu.) burcunda 20 derece ve 20 dakikada; .
Zühal, Seratan burcunda 19 derece ve 20 dakikada;
Müşteri, Cedy (oğlak) burcunda 12 derece ve 40 dakikada;
Zühre, Sünbüle burcunda 5 derece ve 50 dakikada;
Utarid, Mizan burcunda 5 derece ve 40 dakikada bulunuyordu.[23]
Hz. Hüseyin´in Şehid Edildiği Tarihde Yaşı :
Hz. Hüseyin, Hicretin dördüncü yılında doğduğuna ve altmış birinci yılında şehid edildiğine, göre, şehid edildiği zaman, elli yedi yaşma basmıştı. [24]
Hz. Hüseyin saçları ve sakalı simsiyahdı. Ancak, sakalında bazı kıllar ağarmıştı. [25]
Hz. Hüseyin´in Elbise ve Silahlarının Soyulması :
Hz. Hüseyin´in; Sinan b. Enes tarafından başı, gövdesinden ayırılıncaya kadar, yanına kimse yanaşamamış, korkmuştu. Başı, gövdesinden ayjrıldıktan sonra, Bahr b. Kâ´b, donunu soyup aldı. Kendisini çırıl çıplak bıraktı.
Fakat, yaptığı, onun yanına kalmadı. Elleri, sıraca hastalığına tutuldu: Kış gelince, iki elinden sarı sular akar, yaz gelince de, kurur, elleri odun gibi olurdu.
Esved adında bir adam, Hz. Hüseyin´in ayak kaplarım, Nehşel b. Dârem ´ oğullarından bir adam da, kılıcını aldı.
îshak b. Hayat-ul Hadramî, Hz. Hüseyin´in sırtından gömleğini soydu. Kendisi de, Bars ÇAIaca) hastalığına tutuldu.
Kays b. Eş´as ise, Hz. Hüseyin´in, deniz koyunu tiftiğinden dokunmuş kadifesini (yorganını) almıştı.
Kays, bundan dolayı (Kadife Kays!) diye dillere düştü. [26]
Kerbelâ Katillerinin Hastalığa Uğramaları ve Çoklarının Delirmeleri:
Verilen sağlam haberlere göre: Kerbelâ cinayetine katılanlardan, hemen hemen hastalığa uğramayan kimse kalmamış, çokları da, delirmiştir. [27]
Küfe Leşkerinin Çadırları Yağmalamaları :
Küfe îeşkeri, Hz. Hüseyin´in üstünü başını soyduktan sonra Yemen zağ-fera-nlarına, elbiselere, develere yöneldiler ve onları yağmalamağa koyuldular!
Daha sonra, Hz. Hüseyin´in Ev halkına ait? çadırları, ağırlık ve yiyecekleri kapışmağa başladılar!
Elbiselerinin sırtlarından soyulmasına razı olmayan kadınların elbiseleri zorla çıkartırıhp alındı. [28]
Hz. Hüseyin´in çadırındaki şeyler kapışılırken, Küfe leşkerinden biri, Hz. Hüseyin´in kızı Fatima´nın zinetini alınca, Fatıma, ağlamağa başladı.
Adam «Ne diye ağlayorsun?: Resûlullâh´m kızı, soyulurken ağlar mı hiç?» dedi,
Fatıma «Bırak onu!» diye bağırınca, adam, başka bir şey almağa korktu. [29]
Şehidler Arasından Kalkıp Çarpışan Şehid :
Süveyd b. Amr, vurulup ölüler arasına düşmüştü. Ayılınca (Hüseyin, Öldürüldü!) dediklerini işitti. Kendisinde biraz kuvvet ve derman bulunduğunu anladı. Küfeliler, kılıcını soymuşlardı. Yanında bulunan bir bıçağı eline alarak bir müddet çarpıştı ve şehid oldu.
Kendisini, Urve b. Battar-üt Tağlibî ile Zeyd b. Rukad-ul Cenbî şehid etti.
Kerbelâ şehidlerinin sonuncusu, bu idi.[30]
Hz. Hüseyin´in Oğlu Aliyyül Asgâr´m Kurtuluşu
Humeyd b. Müslim der ki «Aliyy-ül Asgar b. Hüseyin´in yanına varmıştım. Kendisi, yatağa uzanmış, hasta yatıyordu.
Şimr b. Zilcevşen, yamadaki piyadelerle konuşuyorlar (Bunu, Öldürecekmîyiz?) diyorlardı.
(Sübhânallâh! Çocukları da mı, öldüreceğiz?! Bu, bir çocuktur!) dedim. Oraya gelenleri, böylece, onun başından savuyordum.
En sonra, Ömer b. Sa´d, geldi. (Haberiniz olsun ki: şu kadınların çadırına hiç bir kimse girmeyecek, şu hasta çocuğa da dokunulmayacaktır.
Kim, onların meta´larından bir şey almışsa, kendilerine geri versin!) dedi. Vallahi» hiç kimse, aldıkları şeylerden hiç bir şey geri vermedi.
Ali b. Hüseyin, bana (Allah, seni hayırla mükâfatlandırsın. Vallahi, Allah, senin sözünle bir şerri benden def etti!) dedi.[31]
Sinan b. Enes´in Azarlanması ve Dövülmesi :
Küfe leşkeri, Sinan b. Enes´e «Sen, Hüseyin b. Ali´yi, Resûlullâh´ın kızının oğlunu öldürmekle, Arapların en Büyüğünü öldürmüş bulunuyorsun kî O, şunların mülk-ü saltanatını ellerinden almak istiyordu.
Emirlerine git te, onlardan mükâfatını iste!
Onlar, Hüseyin ve Eshabmın çadırlarındaki bütün mallan, Hüseyin´i öldürmene karşılık, sana verseler, yine azdır!» dediler.
Sinan, atının yanına vardı.
Kendisi, cesaretli ve şâir bir adamdı. Bir müddet eğlendikten sonra, Ömer b. Sa´d´in çadırının önüne gelip dikildi. Sonra da, en yüksek sesile :
«Sen, bana gümüşten üzengi yaptır ve onu, altınla da yaldızlat! Çünki, ben, yanına varılmaz Ulu bir kişi, bir Hükümdar öldürdüm!
Ana ve Babaca halkın en hayırlısını öldürdüm ki O, halkın soy sopca da, en hayırlısı idi!» dedi.
Ömer b. Sa´d «Ben, şehâdet ederim ki: sen, hiç ayılamayacak bir delisin! Yanıma sokunuz onu!» dedi.
Sinan, içeri sokulunca, onu, elindeki değnekle dövdü. Sonra da «Ey mecnun! SenT ne diye böyle sözler söylüyorsun?
Eğer, Ibn-i Ziyad, senden bunu işitmiş olsaydı, vallahi, muhakkak, senin boynunu vururdu!» dedi. [32]
Kerbelâ´da Yakalanıp Bırakılan Kişiler :
Ömer b. Sa´d, Rebab bint-i İmriürKays´ın âzadlısı Ukbe b. Sem´an´ı yakalamıştı.
Ona «Sen, necisin?» diye sordu.
Ukbe «Ben, köleyim!» deyince, serbest bıraktı.
Murakka b. Sümâmet-ül Esd-i de, kavrnındah bazı kimselerle birlikte Hz. Hüseyin´in yanına gelmiş bulunuyordu.
Murakka´, okları yayar ve iki dizinin üzerine gelip savaşırdı. Küfe leşkeri, ona «Sana, emân verilmiştir. Yanımıza gel!» dediler.
Yanlarına varınca, Ömer b. Sa´d, onu, bilgi versin diye, îbn-i Ziyad´a yollamıştı. [33]
Murakka´, Küfe´ye değil, Rebeze´ye gidip Yezîd b. Muaviye´nin ülümü-ne kadar oradan ayrılmadı.
İbn-i Ziyad, korkup Küfe´den Şam´a kaçınca da, Murakka , Küfe´ye döndü. [34]
Hz. Hüseyin´in Kerbelâ Katliamından Kurtulan Oğulları :
Hz, Hüseyin´in, hasta olarak yatan yirmi üç yaşındaki oğlu Aliyy-ül As-gar ile dört yaşındaki oğlu Ömer´den başkası kurtulmadı. [35]
Hz. Hüseyin´in Cesedinin Atlara Çiğnettirilmesi :
îbn-i Ziyad; Hz. Hüseyin´in, öldürüldükten sonra, cesedinin de atlara çiğnettir ilmesini, Ömer b. Sa´d b. Ebî Vakkas´a yazdığı yazıda, emr etmişti. [36]
Ömer b. Sa´d, Hz. Hüseyin´in işi için toplanmalarını, adamlarına emr etti.
Kendisinin atını da, hazırladılar.
Süvarilerden on kişi hazırlandı.
îshak b. Hayat-ul Hadramî ile Ahbeş b. Mersed, b. Alkarna, b. Selâmet-ul Hadramî, hazırlanan süvariler arasında idi.
Bu on süvari, Hz. Hüseyin´in cesedini, göğsü ve sırtı topraklar içinde uf anıp belirsiz oluncaya kadar, atlarına çiğnettiler!
îshak b. Hayat-ul Hadramî, Hz. Hüseyin´in gömleğim de, soyup almıştı. Bars (Alaca) hastalığına tutuldu.
Ahbeş b. Mersed ise, bir muharebede dikilip durduğu sırada gelen ve kalbine saplana-n serseri bir okla öldü.[37]
Kerbelâ Şehidlerinin Sayısı :
Hz. Hüseyin´in Eshabından şehid olanlar yetmiş iki kişi idi. [38]
Şehidlerin seksen yedi kişi ve dördünün Ensardan olduğu da, rivayet edilir. [39]
Kerbelâ şehidlerinin yirmi üçünü, Hz. Hüseyin ile Ev halkı ve akrabaları teşkil ediyordu ki Hasan-ül Basri´nra dediği gibi, yer yüzünde böyle kütle halinde bir aile katl-ii-âmı görülmemişti. [40]
Kerbelâ Sehidlerinden Hz. Hüseyin île Ona Mensub ve Akraba Olanların İsimleri :
1. Hz. Hüseyin b. Ali[41]
2. Aliyy-el Ekber b. Hüseyin[42]
3. Abdullah b. Hüseyin[43]
4. Abbas b. Ali
5. Osman b. Ali
6. Cafer b. Ali[44]
7. Abdullah b. Ali
8. Muhammed b. Ali[45]
9. Atik b. Ali[46]
10. Kasım b. Hasan
11. Ebû Bekir b. Hasan[47]
12. Abdullah b. Hasan[48]
13. Kasım b. Hasan[49]
14. Abdullâh-ul Ekber b. Müslim b. Akil
15. Ali b. Müslim b. Akîl
16. Muhammed b. Müslim b. Akîl[50]
17. Abdurrahman b. Müslim b. Akîi
18. Abdullâh-ul Ekber b. Akîl
19. Muhammed b. Abdullâh-ul Ekber b. Akîl[51]
20. Muhammed b. Ebî Saîd b. Akîl[52]
21. Hüseyin b. Abdullah b. Cafer
22. Avn-ul Asgar b. Abdullah b. Cafer[53]
23. Muhammed-ul Asgar b. Abdullah b. Cafer[54]
Küfe Leşkerinden Öldürülenlerin ve Yaralananların Sayısı :
Küfe leşkerinden öldürülenlerin sayısı seksen sekizdi. [55] Bir o kadar da, yaralıları vardı.
Ömer b. Sa´d, kendi ölülerinin cenaze namazlarım kıldı ve onları defn ettirdi. [56]
Şehidlerin Defni :
Küfe leşkeri, Kerbelâ´dan çekilip gittikten sonra Gadıriyye köylüleri Kerbelâ şehidlerini bir günde defn ettiler. [57]
Hz. Hüseyin´in Kabrinin Belirsiz Edilmesi ve Kabrinden Yayılan Hoş Koku :
Hz. Hüseyin´in kabrini belirsiz etmek için, kırk gün sonra kabrinin bulunduğu yere Fırat´tan su salınmışti.
Esed oğullarından bir Bedevi gelip Hz. Hüseyin´in kabrini araştırdı. Toprakları avuç avuç alıp koklamağa ve Kabrin bulunduğu yere doğru yavaş yavaş gitmeğe başladı. Kabri bulunca da «Babam, anam Sana feda olsun! Senden ve Senin toprağından daha hoş, daha tatlı bir şey olmamıştır» diyerek ağladı. Sonra da:.
«Onun düşmanları, kabrini belirsiz etmek istediler.
Halbuki, kabrinin hoş kokulu toprağı, kabrine delâlet edip durmaktadır!» beytini söyledi. [58]
Hz. Hüseyin´in Kabrini Kirleten Adamın Ailece Başlarına Gelenler :
Esed oğulları kabilesinden bir adam, Hz. Hüseyin´in kabrini kirletmişti. Onun bütün evhalkına delilik, alaca ve cüzam hastalığı geldi. Onlar, yoksulluktan da kurtulamadılar. [59]
Demir Kalemin Havada Kanla Yazdığı Yazı :
Rivayete göre: Küfelilerden bir cemâat, Hz. Hüseyin´i şehid ettikten ve Onun başını kestikten sonra ilk konak yerinde oturup şira içtikleri sırada, duvar üzerinden demir bir kalem çıkarak havada kanla şöyle yazmıştı:
«Hüseyin´i öldüren bir Ümmet, Hisab ğünüjp´nun Dedesinin şefaatini nasıl uma bilir?!»
Küfeliler, bunu görünce, Hz. Hüseyin´in başını orada bırakarak kaçtılar. [60]
Yezîd ve Humeyd b. Müslim ile îbn-i Ziyad´a göndermişti.[61]
Üzerinde Nur Sütunu Yükselen Baş:
Hz. Hüseyin´in şehid edildiği gün; Ömer b. Sa´d, Onun başım, Hâvliy b. Yezid ve Humeyd b. Müslim ile İbn-i Ziyad´a göndermişti.
Havli, geç vakit vali köşküne gitti. Kapıyı kilitlenmiş buldu. Dönüp evine geldi. Hz. Hüseyin´in başım bir yere koyup üzerine büyükçe bir tas, leğen kapattı.
Havli´nin iki karısı vardı. Birisi Esed oğullarından, diğeri Hadremîler-dendi.
Hadramîlerden olan karısı Nevâr bint-i Mâlik diyor ki «Havli, Hüseyiriîn başını getirip evde büyükçe bir tasın, leğenin altına koyduktan sonra yatak odama girdi.
Ona : (Ne haber var sende?) diye sordum.
(Sana, dünyanın servetini getirdim : îşte, Hüseyin´in başı, senin yanında bulunuyor!) dedi.
(Yazıklar olsun sana! Herkes, altın, gümüş getirirken, sen, Resûlullâh Aleyhisselâmın oğlunun başım getirdin öyle mi?!
Hayır! Vallahi, bu evde artık başım, senin başınla bir araya gelmiyecek-tir!) diyerek yataktan fırlayıp evin bir tarafına gittim.
Bunun üzerine, Havli, Esedîlerden olan karısını yanına çağırdı.
Ben, oturmuş, altında Hüseyin´in başı bulunan tasa, leğene bakıp duruyordum.
Vallahi, hiç yanlış yok, gözüm, gökden, tasa kadar bir nûr´un direk gibi dikili verdiğini ve onun çevresinde beyaz bir kuşun da, kanat çırparak dolaştığını gördü!»[62]
Havli b. Yezid´in Hayal Kırıklığına Uğraması :
Havli, Hz. Hüseyin´in başını, ertesi günü sabahleyin İbn-i Ziyad´a götürdü. [63]
Sinan b. Enes-ün Nahai´nin söylemiş olduğu kıt´ayı okuyunca, îbn-i Zi-yad kızdı ve «O, insanların ana ve babaca en hayırlısı, Allah´ın kullarının en hayırlısı idi ise, onu, ne diye Öldürdün?!» diyerek Havli´yi azarladı ve ona mükâfat olarak ta hiç bir şey vermedi. [64]
Hz. Hüseyin´in Başı, İbn-i Ziyad´ın Önünde :
Hz. Hüseyin´in başı getirildiği zaman, îbn-i Ziyad, yemek yiyordu. [65]
Hz. Hüseyin´in başı, büyükçe bir tas, leğen içinde getirilip İbn-i Ziyad´in önüne konuldu.
îbn-i Ziyad, elindeki değnekle, Hz. Hüseyin´in dudaklarına vurarak «Yakışıklı bir gençdi! [66]
Ebû Abdullah´ın saçı da kırlaşmış! [67]
Hanginiz öldürdü onu?» dedi.
Bir adam, ayağa kalktı.
İbn-i Ziyad «Öldürülürken o, sana, ne söyledi?» diye sordu.
Adam, Hz. Hüseyin´in sözlerini nakl edince, îbn-i Ziyad´ın yüzü karardı, suratı asıldı. [68]
Zeyd b. Erkam´m İbn-i Ziyad´a İhtan ve Hıçkırarak Ağlaması :
Humeyd b. Müslim der ki «Ömer b. Sa´d, beni çağırdı. Ev halkının yanına varmamı, Ömer´e, Allah´ın bir fetih ve zafer nasib ettiğini ve kendisinin sıhhat ve afiyette olduğunu müjdelememi bana emr etti.
Ben de, onun ev halkına gidip bildirilecek şeyleri bildirdim. Sonra, îbn-i Ziyad´ın yanına gittim.
îbn-i Ziyad, köşkünde, halkla oturuyordu. Müsâade edilince, bazı kişilerle birlikte ben de, içeri girdim.
Hüseyin´in başı, İbn-i Ziyad´ın önüne konulmuştu.
îbn-i Ziyad´ın, elindeki değnekle onun ön dişleri arasına dokunup durduğunu görünce, Eshabdan Zeyd b. Erkam, ona (Çek şu değneği o dudak ve dişlerden ki, kendisinden başka ilâh bulunmayan Allah´a vyemin ederim ki: Resûlullâh´m dudaklarını, o dudakların üzerine koyarak onları öptüğünü gör-müşümdür!) dedi ve hıçkıra hıçkıra ağlamağa başladı.
îbn-i Ziyad (Allah, senin iki gözünü ağlattı!
Vallahi, eğer, sen, kocamış, bımamış, aklı gitmiş olmasaydın, şimdi senin boynunu vururdum!) dedi.
Zeyd b. Erkam, kalkıp gitti.
Halkın (Vallahi, Zeyd b. Erkam, bir söz söyledi ki, eğer, îbn-i Ziyad, onu işitmeydi, kendisini muhakkak öldürürdü!) dediklerini işittim.
Onlara (Ne dedi?) diye sordum.
(O, bizim yanımızdan geçerken (Bir kul, bir köleye sahip oldu! O da, onları uşak yaptı. Siz, ey Arap cemâati! Bu günden sonra hep kul, kölesiniz-dir!
Siz, Fatıma´mn oğlunu, Öldürdünüz. Mercâne´nin oğlunu ise, kendinize vali yaptınız.
Halbuki, o, sizin hayırlılarınızı öldürüyor, hayırsız, işe yaramaz olanlarınızı kendisine kul ediniyordur.
Siz, bu zillete razı oldunuz. Zillete razı olan, kahr olsun!) diyordu, dediler.» [69]
Enes b. Mâlik´in, İbffi Ziyad´a Ihtan :
İbn-i Ziyad, Hz. Hüseyin´in burnuna değnekle vurarak «Ben, bunun gibi güzel olanını görmedim!» dedi.
Ibn-i Ziyad, Hz. Hüseyin´in dişlerine değnekle vurduğu zaman, Enes b. Mâlik, ona «Vallahi, sen, günaha girdin! Senin değnekle vurduğun yeri,- Re-sûlullâh Aleyhisseîâm´in Öptüğünü görmüşümdür!» dedi.
İbn-i Ziyad, dona kaldı. [70]
Hz. Hüseyin´in Başının Küfe´de Teşhir Ettirilmesi :
İbn-i Ziyad, Hz. Hüseyin´in başını Küfe caddesinde teşhir ettirdi. [71]
Ardarda Kesilen Başların Getirildiği Köşk:
Rivayete göre: Abdulmelik b. Uraeyr-ül Leysî, Küfe´deki vali köşkünü göstererek «Ben, bu köşkte Hüseyin b. Ali´nin başım, Ubeydullâh b. Ziyad´ın önünde bir kalkan üzerinde görmüştüm!
Ondan sonra, Ubeydullâh b. Ziyad´ın başını Muhtar b. Ebî Ubeyd´in önünde gördüm!
Daha sonra, Muhtar´m başını, Mus´ab b. Zübeyr´in önünde gördüm! En sonra da, Mus´ap´ın başmı Abdul Melik´in önünde gördüm!
Ben, bu sözü Halife Abdulmelik´e söyleyince, Abdulmelik, köşkün uğursuzluğundan kuşkulanarak oradan ayrıldı.» demiştir. [72]
Şehîd Başlarının Küfe´ye Taşınması :
Şehidlerden yetmiş ikisinin başı kesilerek Şimr b. Zilcevşen, Kays b. Eş´as, Amr b. Haccac ve Azre b. Kays ile birlikte îbn-i Ziyad´a gönderildi. [73]
Mızraklara takılan başlardan : Yirmi ikisini, Hevazin,
On yedisini, Husayn b. Nümeyr´le birlikte Temîm, On üçünü, Kays b. Eş´as´la birlikte Kindiler, Altı başı, Hilal-ül Âver´le birlikte Esed oğulları, Beş başı, Ayheme b. Züheyr´le birlikte Ezdiler,
On iki başı da, Veîd b. Amr´la birlikte Sâkîfler Küfe´ye taşıdılar. [74]
Hz. Hüseyin´in Ev Halkının, Kerbelâ´dan Küfe´ye Gönderilmesi ve Hz. Zeyneb´in Herkesi Ağlatan Sözleri:
Ömer b. Sa´d; Muharebe günü ile ertesi günü de, Kerbelâ´da oturdu.
Muharrem ayının on ikinci güîiü, Küfe´ye hareket edileceğinin halka bildirilmesini Humeyd b. Bükeyr-ül Ahmeri´ye emr etti.
Hz. Hüseyin´in kızları, kız kardeşleri ve küçük çocuklardan yanlarında bulunanlarla hasta olan Ali b. Hüseyin de, birlikte olmak üzre, hepsi develer üzerinde kapalı hevdeçlere bindirildiler.
Kurre b. Kays-ül Temîmî der ki «Bu kadınların, geçerlerken Hüseyin´in, oğullarının ve. Ev halkının cesedlerine Tasladıkları zaman, ellerini yüzlerine vurarak feryad ettiklerini gördüm.
At üzerinde olduğum halde, Önlerine doğru vardım.
Ben, hiç bir zaman, bunlarda görmüş olduğum kadar güzel kadın manzarası görmüş değilim!
Vallahi, onların yüzleri, güneşten daha parlak ve güzeldi.
Gördüğüm ve duyduğum şeylerden hiç unutamayacağım şey de, Fâtı-ma´nın kızı Zeyneb´in sözleridir.
Zeyneb, kardeşi Hüseyin´in cesedi yanından geçerken :
(Ey Muhammed´im! Ey Muhammed´im! Sana, göklerdeki Melekler, salât-ü selâm getiriyorlar!
Hüseyin ise, şu otsuz, boz kır çölde, tozlara, topraklara, kanlara bulanmış azaları, kesilmiş, biçilmiş, kırılmış, dökülmüş yatıyor!
Ey Muhammed´im! Senin kızların esir edilmişler, zürriyetin hep öldürülmüşler!
Sabah yelleri, onların üzerlerine tozlar, topraklar savuruyor, saçıyor!) diyordu.
Vallahi, O, dost, düşman herkesi ağlattı.» [75]