- Kendi Hareket ve Durumunu Kontrol Etme

Adsense kodları


Kendi Hareket ve Durumunu Kontrol Etme

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
derya
Thu 24 December 2009, 01:25 pm GMT +0200
KENDİ HAREKET VE DURUMUNU KONTROL ETME

Kendi bâtınında bu dört pehlivan ve âmirin bulunduğunu öğrenmiş oluyorsun. O hâlde kendi hareket ve duruşlarını murakabe eyle (kontrol et). Ancak böylece, bu dünyada, bu dörtten hangisine uyduğun anlaşılır. Muhakkak bilmelisin ki, her hareketinden kalbinde bir sıfat hâsıl oluyor. O sıfat da sana benzer. Seninle beraber öbür dünyaya gider. Bu sıfata ahlâk derler. Ahlâkın tamamı da dört pehlivandan meydana gelir.

Eğer şehvet hınzırına itaat edersen, sende çirkeflik, murdarlık, hayâsızlık, hırsızlık, yaltakçılık, münafıklık, harislik, çekememezlik, başkalarının elemine memnunluk ve bunun gibi sıfatlar hâsıl olur. Eğer onu elinin altına alır, terbiye eder, aklın ve şeriatın murakabesinde bulundurursan, sende kanaat, kendini tutmak, sabır, haya, namus, zerafet, zühd, kısa emelli olmak ve tamahsızlık sıfatları zahir olur.

Gazab (öfke) köpeğine itaat edersen; sende kibir, pervasızlık, pislik, münâkaşa etmek, büyüklük taslamak, aldatmak, kavga aramak, gururlanmak, zulüm etmek, başkalarını küçük görmek, aşağı ve hor bilmek ve insanlara saldırmak gibi sıfatlar meydana gelir. Eğer bu köpeği terbiye edersen, sende sabır, soğukkanlılık, afv, sebat, yiğitlik, sessizlik, cesaret, acıma ve cömertlik sıfatları meydana gelir.

Vazifesi, bu hınzırı yerinden kımıldatmak, tahrik etmek ve bunlara cesaret vermek, aldatma ve kandırmayı öğretmek olan o şeytana itaat edersen, sende, hile, hıyanet, huzur bozma, kötü kalbli olma, aldatma ve başka suretlere girme sıfatları zuhur eder. Eğer onu elinin altına alır, onun aldatmalarına ve sûret-i haktan görünmesine kanmazsan, akıl askerinden yardım ararsan, sende zekilik, marifet, ilim, hikmet, insanların arasını bulmak, efendilik ve başkanlık sıfatlan meydana gelir. Sana benzeyen bu güzel ahlâklar, devam eden sâlih amellerin ve saadet tohumun olurlar.

Kendisinden kötü ahlâkın meydana geldiği fiillere (işlere) günâh denir. İyi ahlâkın meydana geldiği fiillere de itaat denir. İnsanın hareketleri ve hareketsiz hâlleri bu iki şıkkın dışında değildir.

Kalb, parlak bir ayna gibidir. Fena ahlâk ise, aynanın parlaklığını gideren leke ve is gibidir. Onu karartır. Bu zulmet (karartı) sebebiyle Allahü Teâlâ´nın gösterdiği yolu göremez. Önüne perdeler, engeller çıkar. Bu güzel ahlâk ise, kalbe ulaşan nur (ışık) gibidir. Onu mâsiyet (günâh) lekelerinden, karartılarından temizler, Bunun için Peygamber Efendimiz (aleyhisselâm) "Her günâhtan sonra, bir sevâb işle ki, onu yok etsin" (1), buyurdu. Kıyamette, parlak kalb de, kara kalb de bir meydanda toplanır. Ayet-i kerîmede, "O günde ki ne mal fâide eder, ne de oğullar. Meğer ki Allah´a (küfr ve nifakdan) tamamen salim bir kalb ile gelenler..." (2) buyuruldu.

İnsanın kalbi, yaratılışının başlangıcında, parlak ayna yapılan demir gibidir. Bütün âlem bu aynaya sığar. Dikkat edilirse temiz olur. Edilmezse, tamamen pas tutar. Artık ayna yapılacak hâli kalmaz. Bahusus Allahü Teâlâ buyurun "Hayır, hayır! Yaptıkları sebebiyle kalbleri paslan mistir"(3).

(l) T. Birr, 55; Dy..Rikâk, 74.
(2) 28 - Şuarâ: 88 - 89.
(3) Mutaffifin: 14.

İNSANIN ASLININ MELEKLER CEVHERİNDEN OLDUĞU

İnsanda hayvan, canavar, şeytan ve melek sıfatları olunca, aslının, melek cevherli, diğerlerinin ise, muvakkat [devamlı olmayan] ve geçici olduğunu nereden biliriz? suâli akla gelebilir. Ve yine, diğer sıfatlar için değil de onun, melek sıfatlan için yaratılmış olduğu nasıl anlaşılabilir? diye de sorulabilir. Cevabında deriz ki:

Bu, şununla anlaşılır ki, insan hayvanlardan ve canavarlardan daha üstün, daha olgundur. Bunu herkes bilir. Her şey yükselmenin sonunda kendisine verilen kemâl için yaratılmıştır. Bunu bir misâl ile açıklayalım: At, eşekten daha üstündür. Zira eşeği yük taşımak için, atı ise, muharebede ve cihadda koşmak için yaratmışlardır. Üstündeki süvarinin istediği şekilde koşar. Aynı zamanda ata, eşek gibi yük taşıma kuvveti de verilmiştir. Böylece eşeğe verilmeyen bir yükseklik kendisine verilmiş oluyor. Eğer bu üstünlükten âciz olursa, sırtına palan vurulur ve eşek seviyesine iner. Bu ise, onun için helak ve noksanlık olur.

Bunun gibi, bazı insanlar, insanın yemek, yatmak, cima´ etmek [cinsi yakınlık] ve zevk sürmek için yaratılmış olduğunu zannetmişlerdir. Bütün ömürlerini böyle geçirirler. Bazıları da vardır ki, insan; istilâ etmek, yenmek ve diğer şeyleri hâkimiyeti altına almak için yaratıldı derler. Arab, Kürd ve Türkler gibi. Her iki şekilde düşünenler de yanılıyor. Zira, yemek ve çiftleşmek, arzu ve iştihayı gidermek içindir. Bu, hayvanlara da verilmiştir. Devenin yemesi, insanın yemesinden fazladır. Serçenin çiftleşmesi, insanınkinden daha çoktur. O hâlde insan onlardan nasıl daha üstün olabilir? Milletleri yenmek, memleketleri istilâ etmek gazab ile olur. Bu ise canavarlara, yırtıcı hayvanlara verilmiştir.

Neticede insanda da, canavar ve hayvanlarda olanlar vardır. Fazla olarak bir kemâl derecesi daha verilmiştir. Bu da akıldır ki, onunla Allahü Teâlâ´yı tanır ve O´nun yarattıklarını anlar. Onunla, kendini şehvet ve gazabın elinden kurtarır. Bu ise, meleklerin sıfatıdır. Bu sıfatı ile yırtıcı ve diğer hayvanlara galib gelir. Yeryüzünde olanların hepsi, onun emrindedir. Bahusus Allahü Teâlâ buyurur: "Allahü Teâlâ, göklerde ve yerde olanları sizin emrinize verdi" (1).

O hâlde insanın hakikati, kemâl ve üstünlüğünün olduğu şeydir. Öbür sıfatlar, muvakkat ve emanet şeklinde verilmiştir. Diğerleri işçi ve hizmetçisi olarak gönderilmiştir. Bunun içindir ki, öldüğü zaman ne şehvet kalır, ne de gazab. Parlak ve nurlu bir cevher, melek gibi mârifet-i ilâhî ile süslü olunca, elbette meleklerin refiki (arkadaşı) olur. Mele-i âlâda, daima Allahü Teâlâ´nın huzurunda olurlar. "Güzel ve temiz bir yerde. Melik-i muktedirin yanında ve rızâsında olurlar" (2), âyet-i kerîmesinde bildirilenler derecesine erişir. Karanlık, zulmetli ve baş aşağı olanlara gelince: Karanlığı, günâhların zulmetinden pas tutmasıdır. Baş aşağı olması, şehvet ve gazabını haksız yere tatmin etmesi ve bu dünyada istediği her şeyi yapmasıdır. Yüzünü bu dünyaya dönmüştür. Bunun için şehvet ve arzuları, bu dünyaya aittir. Bu dünya ise, öbür dünyadan aşağıdır, onun altındadır. O hâlde başı aşağıda olur. Yâni baş aşağı olur. Âyet-i kerîmede, "Rablarının indinde, münafıkların baş aşağı olduğunu görseydin!" (3) buyurulması buna işarettir. Böyle olan kimseler, Siccîn´de [Cehennemde bir yer] şeytanlarla beraber olur. Siccîn´in ne demek olduğunu herkes bilemez. Bunun için Allahü Teâlâ, "Siccîn´in ne olduğunu bilir misin?" (4), buyurdu.

(1) 45 - Câsiye: 13.
(2) 54 - Kamer: 55.
(3) 32 - Secde: 12.
(4) 83 - Mutaffifîn: 8.

mevlüde06
Mon 27 July 2015, 04:00 pm GMT +0200
esselamü aleykum ve rahmetullah..daima kendi hal ve hareketlerimızı kontrol edip sık sik murakabe etmeliyiz inşallahAllah razı olsun hocm

ceren
Mon 27 July 2015, 06:28 pm GMT +0200
Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.Kişi kendi hareket ve durumundan sorumludur.Ve Allah onun yaptıkları ile söyledikleri ile hesaba çeker.Hal ve hareketine dikkat eden ,İslam üzerine yaşayan kullardan olalım inşallah...

Ayşegül Yıldırım koü
Fri 23 November 2018, 11:58 pm GMT +0200
"Güneş, ışık ve sıcağından yarar sağlamak için kendisine yalvarılmasını beklemez. Sen de güneş gibi ol, beklenilen iyiliği senden istenilmeden yap."  Epictetos

Çok değerli Ennas hocam ve emeği geçen hocalarıma;
Sizlerde bizlere yarar sağlamak için bizler rica etmeden bu kadar güzel bir hizmeti sundunuz Allah razı olsun.

Sevgi.
Sat 24 November 2018, 02:36 am GMT +0200
Her kişi gibi bizlerde hâl ve hareketlerimizden sorumluyuz.  Oyüzden herdaim bunun bilincinde olarak hâl ve hareketlerimize dikkat edenlerden olalım inşaAllah. Amin Ecmăin
Bilgiler için Allah Razı olsun.