- Kelâmcılar Ve Rey Taraftarı Fıkıhçılar Hakkında

Adsense kodları


Kelâmcılar Ve Rey Taraftarı Fıkıhçılar Hakkında

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
meryem
Tue 26 October 2010, 10:41 pm GMT +0200
Kelâmcılar Ve Re'y Taraftarı Fıkıhçılar Hakkında

A) Re'y Taraftarlarına Ve Kelâmcılara Tevcih Edilebilecek Hücumlar

EBÛ MUHAMMED: Allah sana rahmet etsin-Kelâmcılann dedikleri üzerinde düşündüm ve onların Allah hakkında, bilmedikleri şeyleri söylediklerini, or­taya attıkları şeylerle insanları fitneye düşürdüklerini, başkalarının gözündeki çöpü gördükleri halde, kendi gözlerindeki merteği [141]görmediklerini, başkalarını (hadis) rivayet(i) hususunda itham ettiklerini, fakat bu rivayet edilen şeyleri te'vil ederken, kendi şahsi gö­rüşlerini itham etmediklerim gördüm.

Kur'ân ve Hadis'in manaları ve ihtiva ettikleri in­ce hikmetler ve garip kelimeler ," tafra[142],tevellüd, araz, cevher ,keyfiyet kemmiyyet ve eyniyyet (neredelik) [143] "ile anlaşılamaz. Eğer (Kelâmcılar) Kur'ân ve Hadisteki halledemedikleri müşkülerini, bu ilimlerin ehline havale etseler idi.hangi yolu takib edeceklerini-ve işin içinden nasıl çıkacaklarını öğrenirlerdi. Fakat onların baş olma sevdaları insanların kendilerine uymalarını ve arkadaşlarının söz ve görüşlerine inan malarını istemeleri, buna engel olmaktadır.

İnsanlar koyun [144]sürüsü gibidirler, birbirinin ardından giderler. Bu sebeple biri çıkıp, onlara kendi­sinin peygamber olduğunu veya rububîyyet (ilahlık) iddiasında bulunduğunu ilan etse, Rasulullahın son peygamber olduğu bilinmesine rağmen, yine de bu id­dia sahibi, kendisine tabi ve taraftarlar bulur.

Kıyas ve mantıklı düşünme metodları hakkında bilgileri olduğunu iddia etiklerine göre, onların (Ke-lamcılann) da hesap, topografya (alan ölçme) ve geo­metri uzmanları gibi ihtilafa düşmemeleri gerekirdi.Çünküfhesap, topografya ve geometri) uzmanları­nın aletleri aynı sayıyı.aynı şekli gösterir.Mütehassıs tabibler de su ve damann atışı [145] hakkında ihtilafa düşmezler. Çünkü bu ilmin esasları, onları tek bir noktada birleştirmiştir.

Ya Kelamcılannjnsanlann en çok ihtilafa düşe­ni olmalarına, onların ileri gelenlerinden iki kişinin bile dini bir mevzuda tek bir noktada birleşememele-rinene demeli...!

Ebu'l-Huzeyl el-Allâf (135-235), [146] en-Nazzâm'a(160-231) [147]  muhalefet eder; en-Neccar ( -230) [148]  ise, her ikisine de muhalefet eder. Hişam b.

el-Hakem de (vefab Halife Me'mun devri) [149]  bunla­rın hepsine muhaliftir. Keza Sümame { -213) [150]  Mu-veys (Ebu'I-Huzeyl'in muasırı) [151] Haşimu'l-Evkas, [152] Ubeydullahb. el-Hasen (-168) [153] Bekr'il-am-mi (en-Nazzamın muasırı) [154] Hafs, [155]  Kubbe [156]  ve emsalleri de böyledir.

Bunların herbirinin dinde ayn bir mezhebi var­dır ve bunların herbirinin görüşü din kabul edilir. Herbirinin, kendisine tabi olan taraftarları vardır.

EBÛ MUHAMMED: Eğer onların ihtilafları (iti-kadda ve farzlarda değil de ) sünnetlerde ve teferruat­ta (furû) olsa idi -kendileri için iddia ettikleri şeyler­den dolayı gösterecekleri mazeretleri olmamasına rağmen- yine de Fikıhçılan (Ehlu'l fıkh) mazur gördü­ğümüz gibi, onlan da mazur görebilirdik. Bu suretle onlar, Fıkıhçılarla aynı durumda olurlardı. Lakin on­lar (Kelâmcılar) tevhid, Allah'ın sıfatları, kudreti, Cennetliklerin nimetleri, Cehennemliklerin aza-bı.berzah aleminin azabı, levh-i mahfuz ve buna ben­zer, bir peygamberin büe ancak vahiyle bilebildiği hu­suslarda ihtilaf etmişlerdir.

İnsanların akıl, irade ve ihtiyarlarının birbirin­den farklı oluşu sebebiyle dinin bu gibi esaslarını, in­sanların (aklına) istihsan, nazar ve kıyasına terket-mekten dolayı, bu ihtilaflar asla ortadan kalkmaya­caktır. Çünkü sen, taklid yolu hariç, bir tek hususta anlaşan ve birinin kabul ettiğini diğeri de kabul eden, bîrinin kötülediğini diğeri de kötüleyen iki kişiyi he­men hemen hiç göremezsin.

İnsanların şekillerini, görünüşlerini, renklerini, dillerini, seslerini, avuç içi çizgilerini (veya elyazılan-nı) -bir iz sürücünün (kaif) kadın ile erkeğinkini ayıra­bileceği kadar- ayak izlerini değişik yaratan (Allah), insanların görüşlerini de farklı kılmıştır. İşte görüşle­ri farklı kılan, insanların ihtilafını murad eden (Al­lah) dır. Hikmet ve Kudret her şey zıddı ile bilinebilme­si için ancak birşeyi ve onun zıddını yaratmakla ta­mam olur.

Aydınlık karanlık ile, ilim cehalet ile, iyilik kötü­lük ile, fayda zarar ile, tatlı acı ile bilinir. NiteHm Ce-nab-ı Hakk da: "Arzın bitirdiklerinden, kendi ev-

ladlanndan ve daha bilmedikleri şeylerden, bütün (erkek ve dişi türlerden ibaret) çiftleri yaratan Al­lah çok yücedir." (Yasin,36) buyurmuştur. Çiftler­den murad, zıtlar ve türlerdir. Dişi-erkek, yaş-kuru gibi. Yine Allahu Teala şöyle buyurmuştur: "Gerçek­ten O'dur, erkeği ve dişiyi iki eş yaratan..." (53,en-Necm, 45).

İşte, eğer biz -Allah sana rahmet etsin- Hadisçi-lerden (Ashabu'l-Hadis) uzaklaşıp, ayrılır, Kelamcıla-ra (Ashabu'l-Kelam) rağbet edip onlann tarafına ge­çersek, topluluktan ayrılığa, nizamdan, dağınıklığa, ünsiyyetten vahşete, ittifaktan ihtilafa çıkmış oluruz. Çünkü Hadisçiler (Ashabu'l-Hadis), Allah neyi dilerse o'nun olacağı, neyi dilemezse onun da olmayacağı hu­susunda ittifak etmişlerdir. Yine Allanın, hayrın da şerrin de yaratıcısı olduğu, Kur'an'm Allah kelamı olup, mahluk olmadığı, Allanın kıyamet günü görüle­ceği. Hz. Ebubekr ve Ömer'in (RA.) takdimi (diğer sa­habelerden üstün tutulması), kabir azabına iman edilmesi gibi esaslarda müttefik olup, bu hususlar­dan hiçbirisinde ihtilaf etmemişlerdir. Bu hususlarda kim- kendilerinden aynlırsa, ona muhalefet edip buğ-zetmişler, onu bid'atçı saymışlar ve terketmişlerdir. Onlann ihtilafı sadece Kur'an'ın telaffuz edili­şinde olmuştur. [157]Bununsebebi ise, bu husustaki kapalılık ve muğlaklıktır. Fakat hepsi de hangi halde olursa olsun, okunan, yazılan, dinlenen ve ezberle­nen Kur'an'ın mahluk (yaratılmış) olmadığında bir­leşmişlerdir. Bu ise bir icma'dır.

Kendilerine uyulması gerekenlere gelince, bun­lar: Sufyan es-Sevri (97-161), [158]Malik b. Enes (95-179), [159]el-Evzai (88-157), [160] Şu'be (82-160) [161]eI-Leys b. Sa'd (94-175) [162] gibi ilimde emsallerini geçmiş olan ulema ile bizden önceki fakihler ve çok ibadet etmekle meşhur zahidler -ki bunların seviyesi­ne erişmek mümkün değildir ve , İbrahim b. Edhem ( -162), [163]Müslim el-Havas (?-?), Fudayl b. Iyad ( -187), [164] Davud et-Tai ( -165), [165]Muhammed b. en-Nadr el-Harisi (?-?), Ahmed b. Hanbei (164-241)

[166]Bişru'l Hafi (150-227) [167] ve bunların em­sallerinden zamanımıza yakın olan .İslam memleket­lerindeki diğer alimlerdir.

Mütekaddimin (bizden önce gelenler) ise say­makla ve adedle ifade edilemeyecek kadar çoktur. Bu alimlerden sonra ise her asırda ve her beldede bulu­nan ekseriyetin görüşüne uymak gerekir. Çünkü bir-şeyin hak olduğunun alametlerinden biri de, insanla­rın onu kabul etmede fikirbirliği edip birleşmeleri­dir.

Eğer bir adam, meclislerinde ve çarşılarında on-ların( Hadisçilerin) -yukarıda anlattığımız- üzerinde ittifak ettikleri fikirlerini anlatsa, onlardan hiçbirisi bu görüşlere karşı çıkmazdı. Şayet bu kimse bu gö­rüşlere aykın olan, Kelamcılann inandıkları bir gö­rüşten bahsetse, göz açıp kapamasına fırsat verme­den onu derhal öldürürlerdi.!? [168]



[141] Reisül-Küttâb: "ağacı"

[142] Tafra: Sıçrama nazariyesidir ki, buna göre iki mesafe arasındaki bazı yerleri katetmeksizin, sıçramak suretiyle geç­mek mümkündür. (M)

[143] Bunlar Kelamcılann dillerinde dolaşan, kitaplarında geçen Kelam İle ilgili ıstılahlardır, ilkçağ felsefecilerinin eser-lerinin-bilhassa Abbasi halifesi Me'mun devrinde -arapçaya tercüme edilmesiyle bu terimler Kelam İlmine de geçmiştir. (M)

[144] Metinde "kuş sürüsü" olarak geçtiği halde, türkçe-mizdeki kullanılış nazar-ı itibara alınarak "koyun sürüsü" diye tercüme edildi.(M)

[145] Burada anlatılmak istenen suyun,tansİyonun inip çık     masındaki fonksiyonu olsa gerek (M)

[146] Ebu'I- Huzeyl Muhammed b.el-Huzeyl el-AUâf,Mute-zile imamlarından ve el-Huzeyliyye fırkasının kurucusu. Bil­gisi geniş, şair ,edib ve cedelci bir kimseydi. (İsl.mez. tar.99î

[147] ibrahim b. Seyyar en-Nazzam. Mutezilenin Nazza-miye fırkasmm kurucusu. Bir rivayete göre nesir ve şiir yaz­makta (tanzim etmekte) çok usta olduğu için; diğer bir rivaye­te göre ise, pazarda boncuk nevinden bazı maddeleri dizip ni­zama sokmakla ve onları satmakla meşgul olduğu için kendi­sine Nazzam dendi. Çok zeki bir insandı. Kur'an'ı İncil ve Tev­rat'ı ezberlemişti. Mutezileye en çok hizmet eden mütekellim budur. (A.g.e.: 100, 101) (M)

[148] el-Huseyn b. Muhammed en-Neccar. Neccarîye fır­kasının kurucusu. Neccariye mezhebi mensupları bazı bakım­lardan Eş'ariyye'ye, bazı bakımlardan da Mutezileye uymuş­tur. Kendilerine has bazı görüşleri de vardır. (A.g.e. 119) (M)

[149] Hişam b. el-Hakem. Şia mütekellimlerindendir. Hi­şam, müşebbihe fikrini benimsemiştir. (A.g.e.:  132) ve Bkz:S.12l (M)

[150] Sümame b. Eşras en-Numeyri. Mutezile mezhebinin Sümamiyye fırkasının kurucusu. Dine karşı çok gevşek ve hatta müÛıid (zındık, dinsiz) olduğu söylenir. (A.g.e.:  107, 8 ) Sümamenin mülhidliğine misal olarak bkz:s.l21 (M)

[151] Muveys b. Imran. (bkz: s.İlâ) Şehrîstani onun Ha­ricilere ve Murcieye mensub olduğunu söylemektedir. (Kita-bu'I-ıntisar, el-Hayyat: Ta'likat no: 108, s: 139) (M)

[152] Doğum ve vefat tarihleri bulunamadı. Yukarıda zikri geçen isimlerin, birbirleriyle muasır oldukları.vefat ve doğum tarihleri bilinenlerden anlaşılmaktadır. Doğum ve ve­fat tarihlerini veremediklerimiz hakkında bu nokta gözönün-de bulundurulmalıdır. (M)

[153] Tabakatu'l-fukaha (s:91) da geçen, Basra kadısı UbeyduUah b. el-Hasen el-Huseyn el-Anberi, bu zat olsa gerek. Ibnu Kuteybe'nîn, onun Basra kadılığı yaptıgını(Bkz. s.ll8) zikretmesi, bu kanaatimizi kuvvetlendirmektedir. (Keza bkz: el-Beyan ve't-Tebyin: 1/366; 3/110) (M)

[154] Bekr b. Uhti Abdilvahid b. Ziyad. Bekr'in ortaya çı­kışı. Vasıl b. Ata ve Cehm b. Safvan'in ortaya çıktığı devredir. Mizanu'I-İ'tidal: 1/16'da zikredilen Bekr b. Ziyad el- Bahilî, o olması muhtemeldir. Çünkü ondan Ibnu Hıbban "deccal, ha­dis uydurucu" olarak bahsetmektedir. Bu sebeple onun, raev-zuumuz olan şahıs olması mümkündür. (Kitabu'l-Intısar, el-Hayyat: Talikat no: 121, s: 141, Watt, İslam düşüncesinin te­şekkül devri, s. 329) (MJ

[155] Hafs el-ferd, Ebu Amr,. Önce mut e zili idi. İbnu'n-Nedim onun Ebul-Huzeyl'e, Mutezileye ve Hristiyanlara karşı reddiye yazdığını kaydeder. (el-Fihrist: 180, Kitabu'l-İntısar, el-Hayyat: Ta'likat no: 111) (M)

[156] Salih Kubbe b. Subeyh b. Amr. Şehristani onu bazan Haricilere bazan Murcieye dahil etmektedir. (Kitabul-İntısar, el-Hayyat: Ta'likat no: 108, s: 139) (M)

[157] Yani insanın Kur'an'ı telaffuz edişi, mahluk mudur değil inidir, meselesinde ihtilaf etmişlerdir. İhn Kuteybe bu mesele ile ilgili olarak, "el-ihtilaf fi'1-lafz" adlı bir de eser telif etmiştir. Eser Kevser! tarafından Mısır'da 1349'da neşredil­miştir. (M.)

[158] Sufyan b. Said b. Mesruk es-Sevri. Ebu Abdillah, el-Kûfi. Hadis imamlarının önde gelenlerindendir. Şu'be ve baş­kaları onun hakkında: "Sufyan, hadiste emiral-mu'minindir" demişlerdir, Basra'da vefat etmiştir. (Tabakatu'l-huffaz: 88, 89) (M)

[159] Malik b. Enes b. Malik b. Ebi Amr b. el-Haris el-Asba-hi, el-Himyeri, Ebu Abdillah, el-Medenİ, Şeyhu'I-eimme ve hicret yurdu (Medine'nin) imamı. Medine'de vefat etmiştir) (A.g.e. 89) (M)

[160] Abdurahman el-Evzai b. Amr, Ebu Amr, Zamanında Şam'ın imamı idi. Beyrut'ta yerleşmiştir. (A-g.e.: 79) (M)

[161] Şu'be b. el-Haccac b. el-Verd el-Ateki el-Ezdi. Ümin hafızı, İslamm imamı. Basra'ya yerleşti. Bin civarında hadis rivayet etmiştir, (A.g.e.: 83) (M)

[162] el:Leys b. Sa'd b. Abdİrrahman el-Fehmi, Ebul Ha­ris el-Mısri, Önde gelen imamlardandır. (A.g.e.:95) (M)

[163] İbrahim b. Edhem b. Mansur el-Icli, Ebu İshak. Şam'da oturdu. Meşhur zahid. (Tehzibu't-Tehzib: 1/102, 103) (M)

[164] el-Fudayl b. Iyad b. Mes'ud et-Temimi, el-Yarbûî, Ebu Alî. Çok ibadet edenlerdendir. Mekke'de vefat etmiştir. (Tabakatu'l-huffaz: 104) (M)

[165] Davud b. Nasr, Ebu Süleyman et-Tâî, el-Kufi. Önce ilimle meşgul oldu. fıkıh dersi verdi. Sonra uzleti, yalnızlığı ve ıssızlığı tercih etti ve kendisini ibadete verdi. (Vefeyatu'l-A'yan: 2/29-31) (M)

[166] Ahmed b. Muhammed b. Hanbei b. Hilal b. Esed, eş-Şeybani, Ebu Abdillah. Önce Mervez'U sonra da Bağdad'h "Musned" ve "Kitabu'z-Zuhd" sahibi meşhur imam. Onbeş ya­şında hadis tahsiline başladı. Çeşitli beldeleri dolaştı. Küfe, Basra, Hicaz, Yemen. Şam (Suriye) ve Cezire'ye gitti. Bu üm­metin büyük alimlerinden idi. H. 241 senesinde Bağdad'da ve­fat etmiştir. (Tabakatu'İ-huffaz: 186, 187) (M)

[167] Ebu Nasr, Bişr b. el-Haris b. Abdİrrahman b. Ata b. Hilal b. Mahan b. Abdillah. Adı Babur idi. Hz. Ali'nin elinde müslüman olmuştur. Merv'de doğmuş, Bağdad'd oturmuş ve orada vefat etmiştir. el-Hâfî diye meşhurdur. Tasavvufun ön­derlerinden idi. (Vefeyatul-A'yan: 1/248-251) (M).

[168] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 77-83.