meryem
Tue 26 October 2010, 10:41 pm GMT +0200
Kelâmcılar Ve Re'y Taraftarı Fıkıhçılar Hakkında
A) Re'y Taraftarlarına Ve Kelâmcılara Tevcih Edilebilecek Hücumlar
EBÛ MUHAMMED: Allah sana rahmet etsin-Kelâmcılann dedikleri üzerinde düşündüm ve onların Allah hakkında, bilmedikleri şeyleri söylediklerini, ortaya attıkları şeylerle insanları fitneye düşürdüklerini, başkalarının gözündeki çöpü gördükleri halde, kendi gözlerindeki merteği [141]görmediklerini, başkalarını (hadis) rivayet(i) hususunda itham ettiklerini, fakat bu rivayet edilen şeyleri te'vil ederken, kendi şahsi görüşlerini itham etmediklerim gördüm.
Kur'ân ve Hadis'in manaları ve ihtiva ettikleri ince hikmetler ve garip kelimeler ," tafra[142],tevellüd, araz, cevher ,keyfiyet kemmiyyet ve eyniyyet (neredelik) [143] "ile anlaşılamaz. Eğer (Kelâmcılar) Kur'ân ve Hadisteki halledemedikleri müşkülerini, bu ilimlerin ehline havale etseler idi.hangi yolu takib edeceklerini-ve işin içinden nasıl çıkacaklarını öğrenirlerdi. Fakat onların baş olma sevdaları insanların kendilerine uymalarını ve arkadaşlarının söz ve görüşlerine inan malarını istemeleri, buna engel olmaktadır.
İnsanlar koyun [144]sürüsü gibidirler, birbirinin ardından giderler. Bu sebeple biri çıkıp, onlara kendisinin peygamber olduğunu veya rububîyyet (ilahlık) iddiasında bulunduğunu ilan etse, Rasulullahın son peygamber olduğu bilinmesine rağmen, yine de bu iddia sahibi, kendisine tabi ve taraftarlar bulur.
Kıyas ve mantıklı düşünme metodları hakkında bilgileri olduğunu iddia etiklerine göre, onların (Ke-lamcılann) da hesap, topografya (alan ölçme) ve geometri uzmanları gibi ihtilafa düşmemeleri gerekirdi.Çünküfhesap, topografya ve geometri) uzmanlarının aletleri aynı sayıyı.aynı şekli gösterir.Mütehassıs tabibler de su ve damann atışı [145] hakkında ihtilafa düşmezler. Çünkü bu ilmin esasları, onları tek bir noktada birleştirmiştir.
Ya Kelamcılannjnsanlann en çok ihtilafa düşeni olmalarına, onların ileri gelenlerinden iki kişinin bile dini bir mevzuda tek bir noktada birleşememele-rinene demeli...!
Ebu'l-Huzeyl el-Allâf (135-235), [146] en-Nazzâm'a(160-231) [147] muhalefet eder; en-Neccar ( -230) [148] ise, her ikisine de muhalefet eder. Hişam b.
el-Hakem de (vefab Halife Me'mun devri) [149] bunların hepsine muhaliftir. Keza Sümame { -213) [150] Mu-veys (Ebu'I-Huzeyl'in muasırı) [151] Haşimu'l-Evkas, [152] Ubeydullahb. el-Hasen (-168) [153] Bekr'il-am-mi (en-Nazzamın muasırı) [154] Hafs, [155] Kubbe [156] ve emsalleri de böyledir.
Bunların herbirinin dinde ayn bir mezhebi vardır ve bunların herbirinin görüşü din kabul edilir. Herbirinin, kendisine tabi olan taraftarları vardır.
EBÛ MUHAMMED: Eğer onların ihtilafları (iti-kadda ve farzlarda değil de ) sünnetlerde ve teferruatta (furû) olsa idi -kendileri için iddia ettikleri şeylerden dolayı gösterecekleri mazeretleri olmamasına rağmen- yine de Fikıhçılan (Ehlu'l fıkh) mazur gördüğümüz gibi, onlan da mazur görebilirdik. Bu suretle onlar, Fıkıhçılarla aynı durumda olurlardı. Lakin onlar (Kelâmcılar) tevhid, Allah'ın sıfatları, kudreti, Cennetliklerin nimetleri, Cehennemliklerin aza-bı.berzah aleminin azabı, levh-i mahfuz ve buna benzer, bir peygamberin büe ancak vahiyle bilebildiği hususlarda ihtilaf etmişlerdir.
İnsanların akıl, irade ve ihtiyarlarının birbirinden farklı oluşu sebebiyle dinin bu gibi esaslarını, insanların (aklına) istihsan, nazar ve kıyasına terket-mekten dolayı, bu ihtilaflar asla ortadan kalkmayacaktır. Çünkü sen, taklid yolu hariç, bir tek hususta anlaşan ve birinin kabul ettiğini diğeri de kabul eden, bîrinin kötülediğini diğeri de kötüleyen iki kişiyi hemen hemen hiç göremezsin.
İnsanların şekillerini, görünüşlerini, renklerini, dillerini, seslerini, avuç içi çizgilerini (veya elyazılan-nı) -bir iz sürücünün (kaif) kadın ile erkeğinkini ayırabileceği kadar- ayak izlerini değişik yaratan (Allah), insanların görüşlerini de farklı kılmıştır. İşte görüşleri farklı kılan, insanların ihtilafını murad eden (Allah) dır. Hikmet ve Kudret her şey zıddı ile bilinebilmesi için ancak birşeyi ve onun zıddını yaratmakla tamam olur.
Aydınlık karanlık ile, ilim cehalet ile, iyilik kötülük ile, fayda zarar ile, tatlı acı ile bilinir. NiteHm Ce-nab-ı Hakk da: "Arzın bitirdiklerinden, kendi ev-
ladlanndan ve daha bilmedikleri şeylerden, bütün (erkek ve dişi türlerden ibaret) çiftleri yaratan Allah çok yücedir." (Yasin,36) buyurmuştur. Çiftlerden murad, zıtlar ve türlerdir. Dişi-erkek, yaş-kuru gibi. Yine Allahu Teala şöyle buyurmuştur: "Gerçekten O'dur, erkeği ve dişiyi iki eş yaratan..." (53,en-Necm, 45).
İşte, eğer biz -Allah sana rahmet etsin- Hadisçi-lerden (Ashabu'l-Hadis) uzaklaşıp, ayrılır, Kelamcıla-ra (Ashabu'l-Kelam) rağbet edip onlann tarafına geçersek, topluluktan ayrılığa, nizamdan, dağınıklığa, ünsiyyetten vahşete, ittifaktan ihtilafa çıkmış oluruz. Çünkü Hadisçiler (Ashabu'l-Hadis), Allah neyi dilerse o'nun olacağı, neyi dilemezse onun da olmayacağı hususunda ittifak etmişlerdir. Yine Allanın, hayrın da şerrin de yaratıcısı olduğu, Kur'an'm Allah kelamı olup, mahluk olmadığı, Allanın kıyamet günü görüleceği. Hz. Ebubekr ve Ömer'in (RA.) takdimi (diğer sahabelerden üstün tutulması), kabir azabına iman edilmesi gibi esaslarda müttefik olup, bu hususlardan hiçbirisinde ihtilaf etmemişlerdir. Bu hususlarda kim- kendilerinden aynlırsa, ona muhalefet edip buğ-zetmişler, onu bid'atçı saymışlar ve terketmişlerdir. Onlann ihtilafı sadece Kur'an'ın telaffuz edilişinde olmuştur. [157]Bununsebebi ise, bu husustaki kapalılık ve muğlaklıktır. Fakat hepsi de hangi halde olursa olsun, okunan, yazılan, dinlenen ve ezberlenen Kur'an'ın mahluk (yaratılmış) olmadığında birleşmişlerdir. Bu ise bir icma'dır.
Kendilerine uyulması gerekenlere gelince, bunlar: Sufyan es-Sevri (97-161), [158]Malik b. Enes (95-179), [159]el-Evzai (88-157), [160] Şu'be (82-160) [161]eI-Leys b. Sa'd (94-175) [162] gibi ilimde emsallerini geçmiş olan ulema ile bizden önceki fakihler ve çok ibadet etmekle meşhur zahidler -ki bunların seviyesine erişmek mümkün değildir ve , İbrahim b. Edhem ( -162), [163]Müslim el-Havas (?-?), Fudayl b. Iyad ( -187), [164] Davud et-Tai ( -165), [165]Muhammed b. en-Nadr el-Harisi (?-?), Ahmed b. Hanbei (164-241)
[166]Bişru'l Hafi (150-227) [167] ve bunların emsallerinden zamanımıza yakın olan .İslam memleketlerindeki diğer alimlerdir.
Mütekaddimin (bizden önce gelenler) ise saymakla ve adedle ifade edilemeyecek kadar çoktur. Bu alimlerden sonra ise her asırda ve her beldede bulunan ekseriyetin görüşüne uymak gerekir. Çünkü bir-şeyin hak olduğunun alametlerinden biri de, insanların onu kabul etmede fikirbirliği edip birleşmeleridir.
Eğer bir adam, meclislerinde ve çarşılarında on-ların( Hadisçilerin) -yukarıda anlattığımız- üzerinde ittifak ettikleri fikirlerini anlatsa, onlardan hiçbirisi bu görüşlere karşı çıkmazdı. Şayet bu kimse bu görüşlere aykın olan, Kelamcılann inandıkları bir görüşten bahsetse, göz açıp kapamasına fırsat vermeden onu derhal öldürürlerdi.!? [168]
[141] Reisül-Küttâb: "ağacı"
[142] Tafra: Sıçrama nazariyesidir ki, buna göre iki mesafe arasındaki bazı yerleri katetmeksizin, sıçramak suretiyle geçmek mümkündür. (M)
[143] Bunlar Kelamcılann dillerinde dolaşan, kitaplarında geçen Kelam İle ilgili ıstılahlardır, ilkçağ felsefecilerinin eser-lerinin-bilhassa Abbasi halifesi Me'mun devrinde -arapçaya tercüme edilmesiyle bu terimler Kelam İlmine de geçmiştir. (M)
[144] Metinde "kuş sürüsü" olarak geçtiği halde, türkçe-mizdeki kullanılış nazar-ı itibara alınarak "koyun sürüsü" diye tercüme edildi.(M)
[145] Burada anlatılmak istenen suyun,tansİyonun inip çık masındaki fonksiyonu olsa gerek (M)
[146] Ebu'I- Huzeyl Muhammed b.el-Huzeyl el-AUâf,Mute-zile imamlarından ve el-Huzeyliyye fırkasının kurucusu. Bilgisi geniş, şair ,edib ve cedelci bir kimseydi. (İsl.mez. tar.99î
[147] ibrahim b. Seyyar en-Nazzam. Mutezilenin Nazza-miye fırkasmm kurucusu. Bir rivayete göre nesir ve şiir yazmakta (tanzim etmekte) çok usta olduğu için; diğer bir rivayete göre ise, pazarda boncuk nevinden bazı maddeleri dizip nizama sokmakla ve onları satmakla meşgul olduğu için kendisine Nazzam dendi. Çok zeki bir insandı. Kur'an'ı İncil ve Tevrat'ı ezberlemişti. Mutezileye en çok hizmet eden mütekellim budur. (A.g.e.: 100, 101) (M)
[148] el-Huseyn b. Muhammed en-Neccar. Neccarîye fırkasının kurucusu. Neccariye mezhebi mensupları bazı bakımlardan Eş'ariyye'ye, bazı bakımlardan da Mutezileye uymuştur. Kendilerine has bazı görüşleri de vardır. (A.g.e. 119) (M)
[149] Hişam b. el-Hakem. Şia mütekellimlerindendir. Hişam, müşebbihe fikrini benimsemiştir. (A.g.e.: 132) ve Bkz:S.12l (M)
[150] Sümame b. Eşras en-Numeyri. Mutezile mezhebinin Sümamiyye fırkasının kurucusu. Dine karşı çok gevşek ve hatta müÛıid (zındık, dinsiz) olduğu söylenir. (A.g.e.: 107, 8 ) Sümamenin mülhidliğine misal olarak bkz:s.l21 (M)
[151] Muveys b. Imran. (bkz: s.İlâ) Şehrîstani onun Haricilere ve Murcieye mensub olduğunu söylemektedir. (Kita-bu'I-ıntisar, el-Hayyat: Ta'likat no: 108, s: 139) (M)
[152] Doğum ve vefat tarihleri bulunamadı. Yukarıda zikri geçen isimlerin, birbirleriyle muasır oldukları.vefat ve doğum tarihleri bilinenlerden anlaşılmaktadır. Doğum ve vefat tarihlerini veremediklerimiz hakkında bu nokta gözönün-de bulundurulmalıdır. (M)
[153] Tabakatu'l-fukaha (s:91) da geçen, Basra kadısı UbeyduUah b. el-Hasen el-Huseyn el-Anberi, bu zat olsa gerek. Ibnu Kuteybe'nîn, onun Basra kadılığı yaptıgını(Bkz. s.ll8) zikretmesi, bu kanaatimizi kuvvetlendirmektedir. (Keza bkz: el-Beyan ve't-Tebyin: 1/366; 3/110) (M)
[154] Bekr b. Uhti Abdilvahid b. Ziyad. Bekr'in ortaya çıkışı. Vasıl b. Ata ve Cehm b. Safvan'in ortaya çıktığı devredir. Mizanu'I-İ'tidal: 1/16'da zikredilen Bekr b. Ziyad el- Bahilî, o olması muhtemeldir. Çünkü ondan Ibnu Hıbban "deccal, hadis uydurucu" olarak bahsetmektedir. Bu sebeple onun, raev-zuumuz olan şahıs olması mümkündür. (Kitabu'l-Intısar, el-Hayyat: Talikat no: 121, s: 141, Watt, İslam düşüncesinin teşekkül devri, s. 329) (MJ
[155] Hafs el-ferd, Ebu Amr,. Önce mut e zili idi. İbnu'n-Nedim onun Ebul-Huzeyl'e, Mutezileye ve Hristiyanlara karşı reddiye yazdığını kaydeder. (el-Fihrist: 180, Kitabu'l-İntısar, el-Hayyat: Ta'likat no: 111) (M)
[156] Salih Kubbe b. Subeyh b. Amr. Şehristani onu bazan Haricilere bazan Murcieye dahil etmektedir. (Kitabul-İntısar, el-Hayyat: Ta'likat no: 108, s: 139) (M)
[157] Yani insanın Kur'an'ı telaffuz edişi, mahluk mudur değil inidir, meselesinde ihtilaf etmişlerdir. İhn Kuteybe bu mesele ile ilgili olarak, "el-ihtilaf fi'1-lafz" adlı bir de eser telif etmiştir. Eser Kevser! tarafından Mısır'da 1349'da neşredilmiştir. (M.)
[158] Sufyan b. Said b. Mesruk es-Sevri. Ebu Abdillah, el-Kûfi. Hadis imamlarının önde gelenlerindendir. Şu'be ve başkaları onun hakkında: "Sufyan, hadiste emiral-mu'minindir" demişlerdir, Basra'da vefat etmiştir. (Tabakatu'l-huffaz: 88, 89) (M)
[159] Malik b. Enes b. Malik b. Ebi Amr b. el-Haris el-Asba-hi, el-Himyeri, Ebu Abdillah, el-Medenİ, Şeyhu'I-eimme ve hicret yurdu (Medine'nin) imamı. Medine'de vefat etmiştir) (A.g.e. 89) (M)
[160] Abdurahman el-Evzai b. Amr, Ebu Amr, Zamanında Şam'ın imamı idi. Beyrut'ta yerleşmiştir. (A-g.e.: 79) (M)
[161] Şu'be b. el-Haccac b. el-Verd el-Ateki el-Ezdi. Ümin hafızı, İslamm imamı. Basra'ya yerleşti. Bin civarında hadis rivayet etmiştir, (A.g.e.: 83) (M)
[162] el:Leys b. Sa'd b. Abdİrrahman el-Fehmi, Ebul Haris el-Mısri, Önde gelen imamlardandır. (A.g.e.:95) (M)
[163] İbrahim b. Edhem b. Mansur el-Icli, Ebu İshak. Şam'da oturdu. Meşhur zahid. (Tehzibu't-Tehzib: 1/102, 103) (M)
[164] el-Fudayl b. Iyad b. Mes'ud et-Temimi, el-Yarbûî, Ebu Alî. Çok ibadet edenlerdendir. Mekke'de vefat etmiştir. (Tabakatu'l-huffaz: 104) (M)
[165] Davud b. Nasr, Ebu Süleyman et-Tâî, el-Kufi. Önce ilimle meşgul oldu. fıkıh dersi verdi. Sonra uzleti, yalnızlığı ve ıssızlığı tercih etti ve kendisini ibadete verdi. (Vefeyatu'l-A'yan: 2/29-31) (M)
[166] Ahmed b. Muhammed b. Hanbei b. Hilal b. Esed, eş-Şeybani, Ebu Abdillah. Önce Mervez'U sonra da Bağdad'h "Musned" ve "Kitabu'z-Zuhd" sahibi meşhur imam. Onbeş yaşında hadis tahsiline başladı. Çeşitli beldeleri dolaştı. Küfe, Basra, Hicaz, Yemen. Şam (Suriye) ve Cezire'ye gitti. Bu ümmetin büyük alimlerinden idi. H. 241 senesinde Bağdad'da vefat etmiştir. (Tabakatu'İ-huffaz: 186, 187) (M)
[167] Ebu Nasr, Bişr b. el-Haris b. Abdİrrahman b. Ata b. Hilal b. Mahan b. Abdillah. Adı Babur idi. Hz. Ali'nin elinde müslüman olmuştur. Merv'de doğmuş, Bağdad'd oturmuş ve orada vefat etmiştir. el-Hâfî diye meşhurdur. Tasavvufun önderlerinden idi. (Vefeyatul-A'yan: 1/248-251) (M).
[168] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 77-83.
A) Re'y Taraftarlarına Ve Kelâmcılara Tevcih Edilebilecek Hücumlar
EBÛ MUHAMMED: Allah sana rahmet etsin-Kelâmcılann dedikleri üzerinde düşündüm ve onların Allah hakkında, bilmedikleri şeyleri söylediklerini, ortaya attıkları şeylerle insanları fitneye düşürdüklerini, başkalarının gözündeki çöpü gördükleri halde, kendi gözlerindeki merteği [141]görmediklerini, başkalarını (hadis) rivayet(i) hususunda itham ettiklerini, fakat bu rivayet edilen şeyleri te'vil ederken, kendi şahsi görüşlerini itham etmediklerim gördüm.
Kur'ân ve Hadis'in manaları ve ihtiva ettikleri ince hikmetler ve garip kelimeler ," tafra[142],tevellüd, araz, cevher ,keyfiyet kemmiyyet ve eyniyyet (neredelik) [143] "ile anlaşılamaz. Eğer (Kelâmcılar) Kur'ân ve Hadisteki halledemedikleri müşkülerini, bu ilimlerin ehline havale etseler idi.hangi yolu takib edeceklerini-ve işin içinden nasıl çıkacaklarını öğrenirlerdi. Fakat onların baş olma sevdaları insanların kendilerine uymalarını ve arkadaşlarının söz ve görüşlerine inan malarını istemeleri, buna engel olmaktadır.
İnsanlar koyun [144]sürüsü gibidirler, birbirinin ardından giderler. Bu sebeple biri çıkıp, onlara kendisinin peygamber olduğunu veya rububîyyet (ilahlık) iddiasında bulunduğunu ilan etse, Rasulullahın son peygamber olduğu bilinmesine rağmen, yine de bu iddia sahibi, kendisine tabi ve taraftarlar bulur.
Kıyas ve mantıklı düşünme metodları hakkında bilgileri olduğunu iddia etiklerine göre, onların (Ke-lamcılann) da hesap, topografya (alan ölçme) ve geometri uzmanları gibi ihtilafa düşmemeleri gerekirdi.Çünküfhesap, topografya ve geometri) uzmanlarının aletleri aynı sayıyı.aynı şekli gösterir.Mütehassıs tabibler de su ve damann atışı [145] hakkında ihtilafa düşmezler. Çünkü bu ilmin esasları, onları tek bir noktada birleştirmiştir.
Ya Kelamcılannjnsanlann en çok ihtilafa düşeni olmalarına, onların ileri gelenlerinden iki kişinin bile dini bir mevzuda tek bir noktada birleşememele-rinene demeli...!
Ebu'l-Huzeyl el-Allâf (135-235), [146] en-Nazzâm'a(160-231) [147] muhalefet eder; en-Neccar ( -230) [148] ise, her ikisine de muhalefet eder. Hişam b.
el-Hakem de (vefab Halife Me'mun devri) [149] bunların hepsine muhaliftir. Keza Sümame { -213) [150] Mu-veys (Ebu'I-Huzeyl'in muasırı) [151] Haşimu'l-Evkas, [152] Ubeydullahb. el-Hasen (-168) [153] Bekr'il-am-mi (en-Nazzamın muasırı) [154] Hafs, [155] Kubbe [156] ve emsalleri de böyledir.
Bunların herbirinin dinde ayn bir mezhebi vardır ve bunların herbirinin görüşü din kabul edilir. Herbirinin, kendisine tabi olan taraftarları vardır.
EBÛ MUHAMMED: Eğer onların ihtilafları (iti-kadda ve farzlarda değil de ) sünnetlerde ve teferruatta (furû) olsa idi -kendileri için iddia ettikleri şeylerden dolayı gösterecekleri mazeretleri olmamasına rağmen- yine de Fikıhçılan (Ehlu'l fıkh) mazur gördüğümüz gibi, onlan da mazur görebilirdik. Bu suretle onlar, Fıkıhçılarla aynı durumda olurlardı. Lakin onlar (Kelâmcılar) tevhid, Allah'ın sıfatları, kudreti, Cennetliklerin nimetleri, Cehennemliklerin aza-bı.berzah aleminin azabı, levh-i mahfuz ve buna benzer, bir peygamberin büe ancak vahiyle bilebildiği hususlarda ihtilaf etmişlerdir.
İnsanların akıl, irade ve ihtiyarlarının birbirinden farklı oluşu sebebiyle dinin bu gibi esaslarını, insanların (aklına) istihsan, nazar ve kıyasına terket-mekten dolayı, bu ihtilaflar asla ortadan kalkmayacaktır. Çünkü sen, taklid yolu hariç, bir tek hususta anlaşan ve birinin kabul ettiğini diğeri de kabul eden, bîrinin kötülediğini diğeri de kötüleyen iki kişiyi hemen hemen hiç göremezsin.
İnsanların şekillerini, görünüşlerini, renklerini, dillerini, seslerini, avuç içi çizgilerini (veya elyazılan-nı) -bir iz sürücünün (kaif) kadın ile erkeğinkini ayırabileceği kadar- ayak izlerini değişik yaratan (Allah), insanların görüşlerini de farklı kılmıştır. İşte görüşleri farklı kılan, insanların ihtilafını murad eden (Allah) dır. Hikmet ve Kudret her şey zıddı ile bilinebilmesi için ancak birşeyi ve onun zıddını yaratmakla tamam olur.
Aydınlık karanlık ile, ilim cehalet ile, iyilik kötülük ile, fayda zarar ile, tatlı acı ile bilinir. NiteHm Ce-nab-ı Hakk da: "Arzın bitirdiklerinden, kendi ev-
ladlanndan ve daha bilmedikleri şeylerden, bütün (erkek ve dişi türlerden ibaret) çiftleri yaratan Allah çok yücedir." (Yasin,36) buyurmuştur. Çiftlerden murad, zıtlar ve türlerdir. Dişi-erkek, yaş-kuru gibi. Yine Allahu Teala şöyle buyurmuştur: "Gerçekten O'dur, erkeği ve dişiyi iki eş yaratan..." (53,en-Necm, 45).
İşte, eğer biz -Allah sana rahmet etsin- Hadisçi-lerden (Ashabu'l-Hadis) uzaklaşıp, ayrılır, Kelamcıla-ra (Ashabu'l-Kelam) rağbet edip onlann tarafına geçersek, topluluktan ayrılığa, nizamdan, dağınıklığa, ünsiyyetten vahşete, ittifaktan ihtilafa çıkmış oluruz. Çünkü Hadisçiler (Ashabu'l-Hadis), Allah neyi dilerse o'nun olacağı, neyi dilemezse onun da olmayacağı hususunda ittifak etmişlerdir. Yine Allanın, hayrın da şerrin de yaratıcısı olduğu, Kur'an'm Allah kelamı olup, mahluk olmadığı, Allanın kıyamet günü görüleceği. Hz. Ebubekr ve Ömer'in (RA.) takdimi (diğer sahabelerden üstün tutulması), kabir azabına iman edilmesi gibi esaslarda müttefik olup, bu hususlardan hiçbirisinde ihtilaf etmemişlerdir. Bu hususlarda kim- kendilerinden aynlırsa, ona muhalefet edip buğ-zetmişler, onu bid'atçı saymışlar ve terketmişlerdir. Onlann ihtilafı sadece Kur'an'ın telaffuz edilişinde olmuştur. [157]Bununsebebi ise, bu husustaki kapalılık ve muğlaklıktır. Fakat hepsi de hangi halde olursa olsun, okunan, yazılan, dinlenen ve ezberlenen Kur'an'ın mahluk (yaratılmış) olmadığında birleşmişlerdir. Bu ise bir icma'dır.
Kendilerine uyulması gerekenlere gelince, bunlar: Sufyan es-Sevri (97-161), [158]Malik b. Enes (95-179), [159]el-Evzai (88-157), [160] Şu'be (82-160) [161]eI-Leys b. Sa'd (94-175) [162] gibi ilimde emsallerini geçmiş olan ulema ile bizden önceki fakihler ve çok ibadet etmekle meşhur zahidler -ki bunların seviyesine erişmek mümkün değildir ve , İbrahim b. Edhem ( -162), [163]Müslim el-Havas (?-?), Fudayl b. Iyad ( -187), [164] Davud et-Tai ( -165), [165]Muhammed b. en-Nadr el-Harisi (?-?), Ahmed b. Hanbei (164-241)
[166]Bişru'l Hafi (150-227) [167] ve bunların emsallerinden zamanımıza yakın olan .İslam memleketlerindeki diğer alimlerdir.
Mütekaddimin (bizden önce gelenler) ise saymakla ve adedle ifade edilemeyecek kadar çoktur. Bu alimlerden sonra ise her asırda ve her beldede bulunan ekseriyetin görüşüne uymak gerekir. Çünkü bir-şeyin hak olduğunun alametlerinden biri de, insanların onu kabul etmede fikirbirliği edip birleşmeleridir.
Eğer bir adam, meclislerinde ve çarşılarında on-ların( Hadisçilerin) -yukarıda anlattığımız- üzerinde ittifak ettikleri fikirlerini anlatsa, onlardan hiçbirisi bu görüşlere karşı çıkmazdı. Şayet bu kimse bu görüşlere aykın olan, Kelamcılann inandıkları bir görüşten bahsetse, göz açıp kapamasına fırsat vermeden onu derhal öldürürlerdi.!? [168]
[141] Reisül-Küttâb: "ağacı"
[142] Tafra: Sıçrama nazariyesidir ki, buna göre iki mesafe arasındaki bazı yerleri katetmeksizin, sıçramak suretiyle geçmek mümkündür. (M)
[143] Bunlar Kelamcılann dillerinde dolaşan, kitaplarında geçen Kelam İle ilgili ıstılahlardır, ilkçağ felsefecilerinin eser-lerinin-bilhassa Abbasi halifesi Me'mun devrinde -arapçaya tercüme edilmesiyle bu terimler Kelam İlmine de geçmiştir. (M)
[144] Metinde "kuş sürüsü" olarak geçtiği halde, türkçe-mizdeki kullanılış nazar-ı itibara alınarak "koyun sürüsü" diye tercüme edildi.(M)
[145] Burada anlatılmak istenen suyun,tansİyonun inip çık masındaki fonksiyonu olsa gerek (M)
[146] Ebu'I- Huzeyl Muhammed b.el-Huzeyl el-AUâf,Mute-zile imamlarından ve el-Huzeyliyye fırkasının kurucusu. Bilgisi geniş, şair ,edib ve cedelci bir kimseydi. (İsl.mez. tar.99î
[147] ibrahim b. Seyyar en-Nazzam. Mutezilenin Nazza-miye fırkasmm kurucusu. Bir rivayete göre nesir ve şiir yazmakta (tanzim etmekte) çok usta olduğu için; diğer bir rivayete göre ise, pazarda boncuk nevinden bazı maddeleri dizip nizama sokmakla ve onları satmakla meşgul olduğu için kendisine Nazzam dendi. Çok zeki bir insandı. Kur'an'ı İncil ve Tevrat'ı ezberlemişti. Mutezileye en çok hizmet eden mütekellim budur. (A.g.e.: 100, 101) (M)
[148] el-Huseyn b. Muhammed en-Neccar. Neccarîye fırkasının kurucusu. Neccariye mezhebi mensupları bazı bakımlardan Eş'ariyye'ye, bazı bakımlardan da Mutezileye uymuştur. Kendilerine has bazı görüşleri de vardır. (A.g.e. 119) (M)
[149] Hişam b. el-Hakem. Şia mütekellimlerindendir. Hişam, müşebbihe fikrini benimsemiştir. (A.g.e.: 132) ve Bkz:S.12l (M)
[150] Sümame b. Eşras en-Numeyri. Mutezile mezhebinin Sümamiyye fırkasının kurucusu. Dine karşı çok gevşek ve hatta müÛıid (zındık, dinsiz) olduğu söylenir. (A.g.e.: 107, 8 ) Sümamenin mülhidliğine misal olarak bkz:s.l21 (M)
[151] Muveys b. Imran. (bkz: s.İlâ) Şehrîstani onun Haricilere ve Murcieye mensub olduğunu söylemektedir. (Kita-bu'I-ıntisar, el-Hayyat: Ta'likat no: 108, s: 139) (M)
[152] Doğum ve vefat tarihleri bulunamadı. Yukarıda zikri geçen isimlerin, birbirleriyle muasır oldukları.vefat ve doğum tarihleri bilinenlerden anlaşılmaktadır. Doğum ve vefat tarihlerini veremediklerimiz hakkında bu nokta gözönün-de bulundurulmalıdır. (M)
[153] Tabakatu'l-fukaha (s:91) da geçen, Basra kadısı UbeyduUah b. el-Hasen el-Huseyn el-Anberi, bu zat olsa gerek. Ibnu Kuteybe'nîn, onun Basra kadılığı yaptıgını(Bkz. s.ll8) zikretmesi, bu kanaatimizi kuvvetlendirmektedir. (Keza bkz: el-Beyan ve't-Tebyin: 1/366; 3/110) (M)
[154] Bekr b. Uhti Abdilvahid b. Ziyad. Bekr'in ortaya çıkışı. Vasıl b. Ata ve Cehm b. Safvan'in ortaya çıktığı devredir. Mizanu'I-İ'tidal: 1/16'da zikredilen Bekr b. Ziyad el- Bahilî, o olması muhtemeldir. Çünkü ondan Ibnu Hıbban "deccal, hadis uydurucu" olarak bahsetmektedir. Bu sebeple onun, raev-zuumuz olan şahıs olması mümkündür. (Kitabu'l-Intısar, el-Hayyat: Talikat no: 121, s: 141, Watt, İslam düşüncesinin teşekkül devri, s. 329) (MJ
[155] Hafs el-ferd, Ebu Amr,. Önce mut e zili idi. İbnu'n-Nedim onun Ebul-Huzeyl'e, Mutezileye ve Hristiyanlara karşı reddiye yazdığını kaydeder. (el-Fihrist: 180, Kitabu'l-İntısar, el-Hayyat: Ta'likat no: 111) (M)
[156] Salih Kubbe b. Subeyh b. Amr. Şehristani onu bazan Haricilere bazan Murcieye dahil etmektedir. (Kitabul-İntısar, el-Hayyat: Ta'likat no: 108, s: 139) (M)
[157] Yani insanın Kur'an'ı telaffuz edişi, mahluk mudur değil inidir, meselesinde ihtilaf etmişlerdir. İhn Kuteybe bu mesele ile ilgili olarak, "el-ihtilaf fi'1-lafz" adlı bir de eser telif etmiştir. Eser Kevser! tarafından Mısır'da 1349'da neşredilmiştir. (M.)
[158] Sufyan b. Said b. Mesruk es-Sevri. Ebu Abdillah, el-Kûfi. Hadis imamlarının önde gelenlerindendir. Şu'be ve başkaları onun hakkında: "Sufyan, hadiste emiral-mu'minindir" demişlerdir, Basra'da vefat etmiştir. (Tabakatu'l-huffaz: 88, 89) (M)
[159] Malik b. Enes b. Malik b. Ebi Amr b. el-Haris el-Asba-hi, el-Himyeri, Ebu Abdillah, el-Medenİ, Şeyhu'I-eimme ve hicret yurdu (Medine'nin) imamı. Medine'de vefat etmiştir) (A.g.e. 89) (M)
[160] Abdurahman el-Evzai b. Amr, Ebu Amr, Zamanında Şam'ın imamı idi. Beyrut'ta yerleşmiştir. (A-g.e.: 79) (M)
[161] Şu'be b. el-Haccac b. el-Verd el-Ateki el-Ezdi. Ümin hafızı, İslamm imamı. Basra'ya yerleşti. Bin civarında hadis rivayet etmiştir, (A.g.e.: 83) (M)
[162] el:Leys b. Sa'd b. Abdİrrahman el-Fehmi, Ebul Haris el-Mısri, Önde gelen imamlardandır. (A.g.e.:95) (M)
[163] İbrahim b. Edhem b. Mansur el-Icli, Ebu İshak. Şam'da oturdu. Meşhur zahid. (Tehzibu't-Tehzib: 1/102, 103) (M)
[164] el-Fudayl b. Iyad b. Mes'ud et-Temimi, el-Yarbûî, Ebu Alî. Çok ibadet edenlerdendir. Mekke'de vefat etmiştir. (Tabakatu'l-huffaz: 104) (M)
[165] Davud b. Nasr, Ebu Süleyman et-Tâî, el-Kufi. Önce ilimle meşgul oldu. fıkıh dersi verdi. Sonra uzleti, yalnızlığı ve ıssızlığı tercih etti ve kendisini ibadete verdi. (Vefeyatu'l-A'yan: 2/29-31) (M)
[166] Ahmed b. Muhammed b. Hanbei b. Hilal b. Esed, eş-Şeybani, Ebu Abdillah. Önce Mervez'U sonra da Bağdad'h "Musned" ve "Kitabu'z-Zuhd" sahibi meşhur imam. Onbeş yaşında hadis tahsiline başladı. Çeşitli beldeleri dolaştı. Küfe, Basra, Hicaz, Yemen. Şam (Suriye) ve Cezire'ye gitti. Bu ümmetin büyük alimlerinden idi. H. 241 senesinde Bağdad'da vefat etmiştir. (Tabakatu'İ-huffaz: 186, 187) (M)
[167] Ebu Nasr, Bişr b. el-Haris b. Abdİrrahman b. Ata b. Hilal b. Mahan b. Abdillah. Adı Babur idi. Hz. Ali'nin elinde müslüman olmuştur. Merv'de doğmuş, Bağdad'd oturmuş ve orada vefat etmiştir. el-Hâfî diye meşhurdur. Tasavvufun önderlerinden idi. (Vefeyatul-A'yan: 1/248-251) (M).
[168] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 77-83.