saniyenur
Wed 28 December 2011, 10:59 pm GMT +0200
1- Kelâm İlminde Bid'at
Şüphesiz hayat dinamiktir, değişim ve süreklilik arzeder. Ne var ki İslâm'ın özellikle ilk üç asrı, bu değişimi çok hızlı ve baş döndürücü bir surette yaşamıştır. Bir taraftan coğrafî alandaki genişleme, diğer taraftan siyâsi ve sosyal hareketlilik, birbirine zıd fikrî ceryanların çarpışması, kültürler arası etkileşim gibi pek çok faktör, ilmî disiplinlerin oluşmasına, mezheplerin ve îtikâdî yahut siyâsî fırkaların teşekkülüne neden olmuştur, İslâmî ilimlerin büyük çoğunluğunun tedvini ilk üç asırda tamamlanmıştır.
İşte böyle bir ortamda bid'at konusu canlılığını daima muhafaza etmiştir. Her bir Kelâmî fırka yahut ilmî disiplin, gerek Kur'an ayetlerini (özellikle müteşâbihatı) gerekse Hz. Peygamber'in hadislerini yorumlamada kendi anlayış tarzının doğru olduğunu savunarak, kendisinin dışındaki fikirleri bid'atlıkla suçlamıştır. "Hem ilk hem de müteahhir Selef âlimleri, Kur'an-ı Kerim'de açıkça yer almayan, Rasûlüllah ve sahabe topluluğu tarafından dile getirilmeyen her düşünceyi geniş anlamıyla sünnet dışı saydıklarından, sünnî Kelamcılar da dahil olmak üzere hepsini ehl-i bid'at olarak kabul etmişlerdir."[375] Selef alimlerine göre, "Ayet ve hadislerin mânâları sahabenin anladığı kadardır. Ashab, naslardan ne anlamışsa İslâm odur, bunun dışında kalan rey, kıyas, te'vil, tefsir icmâ ve ilham dinden değildir."[376] Selefiyye böyle derken Mutezile alimleri de benzer ifadeler kullanarak kendilerinin dışındakileri, bid'atlıkla itham etmektedirler. Onlar, Kur'an'a, sünnete ve icmaya aykırı olan şeylerin bid'at olduğunu savunmalarına rağmen, kendi görüşlerinin Kur'an ve Sünnete uygun olduğu kanaatiyle, kendileri dışında kalan Havâriç, Şia, Mürcie, Cebriyye, Müşebbihe, Selefiyye ve Ehl-i sünnet kelamcıları bid'at fırkalarını oluşturmaktadır derler.
Haricîler de, müslümanlar arasında meydana gelen anlaşmazlığın ilâhî hükümlere göre çözümlenmesi gerektiğini savunmuş ve buna karşı çıkanları bid'at ehli saymıştır.[377] Şia da ehl-i beytin intikamını almak ve günahkarlara karşı cihad etmek amacına muhalif olanların, ehl-i bid'at olduğunu savunmaktadırlar.[378]
[375] Yavuz, Y.Ş., DİA, 10/502 Ehl-i Bid'at mad.
[376] Yavuz, Y.Ş., a.g.e. göst. Yer. (Kâdî Abdulcebbar, Fazlu'l-İ'tizal, s.138-165, 166-167,184-187'den naklen)
[377] Watt, M.W., İslam Düşüncesi'nin Teşekkül Devri, s. 14, 20-22 (Trc. E.R. Fığlalı); Yavuz, Y.Ş., DIA, 10/503 Ehl-i Bid'at mad.