- Kayda Değer Diyaloglar 3

Adsense kodları


Kayda Değer Diyaloglar 3

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
Rüveyha
Sun 2 November 2014, 02:13 pm GMT +0200
Kayda Değer Diyaloglar

Serhat Albamya | Kasım 2013 | TENCERE   

Pazarcıları bilirsiniz. Ellerinde yükle geri dönmemek için ne olursa olsun, akşama kadar satıp bitirmeye çalışırlar. Bunun için de pek çoğunun yapmayacağı şey yoktur. Üç buçuğu beşe tamamlamaya, beşi ona yuvarlamaya meyillidirler. Pazara gidip de “Yarım kilo daha koyayım, 5 liralık olsun..” cümlesini duymayanımız yoktur. İşte yine elindeki malı bir şekilde satmaya çalışan pazarcıyla yaşanmış bir diyalog:

– Şeftali yarma mı?

– Yarma abi…

– İyi. Bir de tadına bakalım…

Satıcı, müşterinin denemesi için kestiği şeftaliden bir dilim uzatır. Müşteri umduğunu bulamaz. Şeftali yarma falan değildir.

– E, bu şeftali yarma değil ki…

– Abi, şeftali yarma da bence senin ağzının tadı kaçmış… Mesele bu!

Tabi, suç yarma diye bize satmaya çalıştıkları şeftalide değil, bizde! Ne diyelim… Belli ki savaşta olduğu gibi satışta da hileyi mübah görenler var.

Öğretmenin Vurduğu Yer


Bazen öğretmenlik okuduğum halde neden öğretmenlik yapmadığımı sorarlar. Görünürde birçok sebep var. Garanticilik anlayışından uzak bir insanım. Devlete kapağı atmak, ömür boyu sahip olabileceğin bir işi yapmak, kovulma korkusu olmadan hayatını sürdürmek gibi fikirler bana nedense pek çekici gelmiyor. Öğretmen olarak atanabilmek için ilgili sınavlardan gerekli puanları almak da gerekiyor tabii… Yıllarca okuyup diplomayı aldıktan sonra atanmak için tekrar gömülüp ders çalışmak kolay değil. Bu da konunun bir başka boyutu.

Malum, içinde bulunduğumuz ayda öğretmenler gününü kutlayacağız. Bu vesile ile değerli öğretmenlerimize saygılarımızı sunuyoruz. Öğretmenlik okuduğu halde mesleği yapmayan birisi olarak sizlerle küçük bir anımı paylaşmak istiyorum.

İlkokul ikiye gidiyordum, o sene öğlenciydim. Okula on beş dakika erken gitmiş, bizim sınıftan kimsenin benim kadar erken gelmediğini görünce vakit geçirecek bir şeyler aramaya başlamıştım. Okulumuzun bahçesine biraz daha renk gelsin, öğrenciler futbolun pençesinden kurtulsun diye bir çift pota dikilmişti. Okul bahçesindeki bu yeniliği fark etmemek ise imkansızdı. Daha yakından görmek için potalardan birine doğru yürüdüm. Yaklaştığımda onu fark ettim! Karşı koymanın imkansız olduğu, insanı kendisine çeken büyülü şeyi… Potanın dibindeki yeni dökülmüş çimentoyu…

Hipnotize olmuş gibiydim. Derhal çalılıklara bakıp bir dal parçası aradım. Onca öğrencinin cirit attığı okul bahçesinde bu çimento nasıl bu kadar temiz kalabilmişti? Birinin ona günün tarihini atması gerekiyordu ve o kişi ben olacaktım. Elimdeki dal parçasıyla çimentonun üzerine daha bir sene önce öğrendiğim rakamları tadını çıkara çıkara çizmeye başladım. Birkaç rakam yazmıştım ki uzaktan birileri bağırdı.

– Aha, biri çimentoya yazı yazıyor! Koşun…

Son sınıfta okuyan öğrencilerden ikisi sanki bir düğmeye basıp onları harekete geçirmişim gibi koşarak yanıma geldiler. Ne oluyor demeye fırsat bırakmadan, beden eğitimi öğretmeninin huzuruna çıkardılar. Ellerinden kaçmak için direndiysem de kurtulamadım. Biri kollarımdan, diğeri bacaklarımdan tutmuştu. Yapacak bir şey yoktu, suçumun cezasını çekecektim. Küçücük nefsime hakim olamamış, boyumdan büyük bir işe kalkışarak günün tarihini çimentoya kazımaya çalışmıştım. Ben kim oluyordum ki… Değil mi?

Beden eğitimi öğretmeni yaptığım işi duyunca hiçbir şey sormadan bağırmaya başladı. Çok kızmıştı. Sanırım beden eğitimi öğretmeni olmasının verdiği çeviklikle öyle hızlı bir tokat attı ki… Nasıl olduğunu ne ben anladım ne de beni karga tulumba öğretmenin huzuruna çıkaran çocuklar… Tokat attıktan sonra ise tek bir şey söyledi:

– Oraya tarihi ben yazacaktım!

Bu tecrübeyi hatırladıktan sonra “Neden öğretmen olmuyorsun?” diye soran olursa vereceğim cevap hazır:

– Çünkü, günün tarihini çimentolara yeni neslin yazmasını istiyorum.


saniyenur
Sun 2 November 2014, 06:09 pm GMT +0200
Öğrencinin basindan geçen ilginç bir hikaye.  Paylaşım için Rabbim  razi olsun

Liyla
Sun 2 November 2014, 08:24 pm GMT +0200
Okurken birazcık eğlendim. Ama malesef bu acımasız öğretmenler bi bitmedi artık.