- Kavga geliyorum der

Adsense kodları


Kavga geliyorum der

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafiza aise
Fri 14 October 2011, 10:41 am GMT +0200
KAVGA GELİYORUM DER...

Şubat 2009 41.SAYI

KAVGA GELİYORUM DER...

“Dünyanın en iyi kocası her halde hiç hanımını üzmüyordur” düşüncesi doğru olmadığı gibi “İyi bir hanım asla kocasıyla tartışmıyordur” anlayışı da yanlıştır. Mühim olan aradaki saygı, sevgi ve edebi terk etmeden tartışabilme becerisini edinmektir.

üm tedbirleri aldınız fakat yine de kendinizi hummalı bir tartışmanın ve çatışmanın içinde buldunuz. Böyle bir durumda nasıl davranılırsa sevgi bağları zarar görmez; hatta tam tersine daha güçlü bir sevgi ve saygıyla evlilik devam ettirilir? Mutlu bir evliliğin sırrı hiç tartışmamak değildir. Tartışma kontrolden çıktığında doğru davranmayı bilen ve tartışma anlarını dahi evliliğin güçlenmesi için kullanabilen eşler evliliklerinde hak ettikleri mutluluğu yakalarlar.

Eşinizle tartıştığınız konudan çok birbirinizin kişilik özelliklerini hedef alarak konuşmaya başladığınızda veya eşinizi susturmak, üzmek, çaresiz bırakmak gibi niyetler taşıdığınızı hissettiğinizde kavga geliyor demektir. Tam bu safhada doğru tartışma tekniklerini kullanmak sizi diğer eşlerden daha üstün kılar. Zira hem kavganın vereceği tahribattan korunmuş olursunuz hem de eşinizle iletişiminiz daha renkli bir atmosfere bürünür.

KAVGALAR DA EVLİLİĞİNİZİ GÜZELLEŞTİREBİLİR

Kavga anları öfkenin en yoğun hissedildiği anlardır. Şeytan insanoğlunun üzerine öfke zehrini saçtığı anda akıl baştan gider. Böyle anlarda öfkesi tepesine sıçramış eşle sorun çözmek mümkün değildir. Öncelikle onun öfkesinin geçmesini beklemek, akıllıca konuşabileceğini gördükten sonra sıkıntıları paylaşmak ve edebine göre tartışmak daha yerinde olur.

Neşeli ve espirili olmaya kavga vakitlerinde her zamankinden daha fazla ihtiyaç vadır. Her ne kadar kavganın ağır havası altında kalınsa da hiç alakası olmadan yapılmış bir mizah, eşlere tebessüm ettirir ve münakaşanın derinlerine dalmaktan kurtarır. Bununla birlikte dikkatli olmalı, şakayla takılıyorum derken yanlış anlaşılabilir ve incitici, alaylı sözlerden sakınmalıdır. Espirinizin içerisinde eşinize iltifat da bulunursa buzların çözülmesi an meselesi olabilir. Tartışmada gözleri fal taşı gibi açılmış olan eşe söylenen “Gözlerinin bu kadar güzel olduğunu şimdiye kadar nasıl da fark etmemişim?” gibi iltifatlı espiriler hem birlikte gülmeyi sağlar hem de kavganın kişilik çatışmasına dönüşmesine engel olur.

Tartışmanın verdiği negatif gerilim dolayısıyla eşler birbirinden uzaklaşma eğilimi gösterebilir. Buna rağmen evi terk etmek doğru bir davranış olmaz. Eğer tartışma ileri boyutlara ulaşmadıysa eşlerin bu mesafeyi küçültmesi, birbirlerine yaklaşması kara bulutları dağıtır. Ciddi kızgınlık ve öfke safhasına ulaşıldığında ise sakinleşinceye kadar aynı evin içerisinde mekan değişimi yapmak daha yerinde olur.

Güzel günlerde olduğu gibi sıkıntılı anlarda da eşinizle aynı safta yer aldığınızı, “biz” olduğunuzu hissettirin. Eşinizin olumlu yanlarını hatırlamak ona karşı, anlık hissettiğiniz kızgınlığı hafifletebilir. Kavga ve tartışma iki kişi arasında yaşandığından, birbirine karşı gelen iki taraf söz konusudur. Tüm karşıt fikirlerinize rağmen eşinizi karşı taraf olarak görmeyin. Evlendikten sonra iki can bir araya gelir ve tek olur. Kainat tekliğin ahengi ile güzelleştirilmiştir. Yuvasında tekliği yakalayamayanlar, ayrı ayrı bireyler olarak kalmayı yeğleyenler gerçekten ayrı konuma gelebilirler. Normal tartışmalarda olduğu gibi eşini karşı taraf olarak farz edip yıkıcı saldırılara geçenler pişmanlık duygusundan kurtulamazlar. Üzerinde bulunduğu dalı kesen kimse ne kadar akılsız duruma düşmüşse, sırtını dayadığı eşini üzmekten çekinmeyen kimse de aynı davranışı göstermiş gibidir.

ÇÖZÜM ÜRETMEK İÇİN KONUŞUN

Tartışmada her iki tarafın küçük de olsa hatası vardır. Hatalı yanlarınızı görüp özür dilediğinizde ve “Sen haklısın” diyebildiğinizde eşiniz kavgada ısrar edecek neden bulamayacaktır. Haklı olduğunuzu kanıtlamak, hakkınızı aramak için değil konuyu aydınlatmak ve çözüm üretmek için konuşun. Sevginize zarar gelecekse haklı olduğunuzu ispatlamış olsanız dahi bunun bir anlamı kalmayabilir.

Nezaketi elden bırakmayın. “Önünde sonunda barışırız” diye düşünerek kırıcı sözlerden imtina etmemek ve ölçüsüz davranışlarda aşırıya gitmek evliliği sıkıntıya sokabilir. Çevrenize karşı göstermeye çalıştığınız incelik ve nezaketi en çok eşinizin hak ettiğini unutmayın. Münakaşanız “ağız kavgası”na dönüştüğünde kontrolü kaybetmemeye özen gösterin.

KAVGA AŞISI YAPTIRMAYI İHMAL ETMEYİN

Kavga anları için önceden tedbir almayı ve kavga aşısı yaptırmayı ihmal etmeyin. Kavgaların aşısı, günde en az dört veya beş kez, eşe güzel söz söylemektir. Böylelikle kavga hastalığına karşı önceden korunmuş olursunuz. Güzel sözler onun görünümü ile ilgili iltifatlar olabileceği gibi, yaptığı iyi şeyleri takdir etmek şeklinde de dile getirilebilir. Hemen her gün eşinden tatlı söz işiten kimse kavga esnasında eşine daha hoşgörülü ve toleranslı yaklaşacaktır.

Tartışmalar sorunlarınızın çözümü için bir fırsat anı olsa da bazen aynı fikirde buluşamayabilirsiniz. Böyle durumlarda problemi ısrarla çözmeye çalışmak tam tersi sonuç verebilir. Gerektiğinde konuyu kapatabilmek veya değiştirebilmek daha doğru olacaktır.

Genel prensip olarak, eşinizin eksik ve yanlış yanlarından çok olumlu ve güzel taraflarını kendisine hissettirin. Yapmasını istemediğiniz bir davranışı paylaşırken de olumlu kelimeler seçmeye özen gösterin.

Affetmek yiğitliğin şanındandır. Kavgaların kısa sürmesinin en önemli şartı eşlerin hoşgörülü ve affedici olmasıdır. Kavgaların veya küslüklerin uzun sürdüğü evliliklerde sevgi ve saygı bağları ciddi şekilde yara alabilir.

TARTIŞMALARI AKILLICA BERTARAF EDEBİLMEK İÇİN:

1- Sorun çözme becerisi
2- Adil yaklaşım
3- Önce evliliği ve yuvayı düşünmek
4- Affetmeye hazır olmak, küslüğü uzatmamak
5- Dinleme becerisi
6- Efendimiz’in (s.a.v) sünnetini ve ehil kişilerce yazılmış tavsiyeleri bilmek gereklidir.

EVLİLİĞE DAİR NE BİLİYORUZ?

Bir gün Efendimiz (s.a.v) ile Aişe (r.anha) annemiz arasında bir meseleden dolayı anlaşmazlık çıkmıştı. Çözüme ulaşamadıklarından aralarında hakem tayin etmeye karar vermişlerdi. Bu hakem. Efendimiz’e (s.a.v) hayatının her anında itaat etmiş, O’nun her söylediğini doğru kabul etmiş ve bu nedenle “Sıddık” lakabını almış olan Ebu Bekir (r.a) idi. Hz. Ebu Bekir (r.a) yanlarına gelince Peygamber Efendimiz (s.a.v) Aişe (r.anha) annemize, “Sen mi önce konuşmak istersin, yoksa ben mi önce konuşayım?” dedi. Sözü Efendimiz’e (s.a.v) bırakan Hz. Aişe (r.anha) validemiz, o anki kızgınlığın etkisiyle, “Önce sen konuş ama sadece doğruları söyle!” dedi. Kızının bu sözü karşısında çok sinirlenen Hz. Ebu Bekir (r.a) Hz. Aişe’ye bir tokat attı. Hz. Aişe validemiz hemen Rasulullah’ın (s.a.v) arkasına sığındı. Hz. Ebu Bekir kızına, “Allah Rasulü doğrudan başka bir şey söyler mi?” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v), “Ey Ebu Bekir! Biz seni bunun için çağırmamıştık!” buyurarak saadetli zevcesini korumasına aldı. Allah Rasulü (s.a.v) kızgınlık anlarında söylenen bu sözleri anlayışla karşılamıştı. Hanımına kızmak şöyle dursun onu kendi babasına karşı dahi korumuştu.

Allah Rasulü’nün (s.a.v) hayatıyla ilgili bu kısa anekdot dahi gösteriyor ki kadınların tartışmayacağı erkek yoktur. Annemiz dünyanın en şefkatli, en munis, en anlayışlı erkeğine dahi kırılmış, onunla anlaşmazlık yaşamıştı. Öyleyse “Başkalarının kocası şöyle iyi davranıyor, şu kadar anlayışlı” diye düşünmek hayalden ibarettir. Dışarıdan nasıl görünürse görünsün bir hanım için her erkeğin çekilmez, anlaşılmaz yanları olabilir. Fıtrat farklılığı ve diğer nedenler bunun en belirgin nedenidir. Öte yandan “İyi hanım, eşiyle hiç tartışmayan, her şeyde sessiz kalan, hiç kızmayan hanımdır” anlayışı da doğru sayılamaz. Kadın ve erkek arasındaki fıtrat farklılıkları ilahi rahmettir. Evlilikte mutluluk için ortak zevklerin önemi büyük olsa da yaradılıştan gelen zıtlıklar evliliğe renk katar.

Rasulullah’ın (s.a.v) yaşamına dair çıkardığımız diğer bir ders ise; onların anlaşmazlığı uzatmadan çözmeye çalışmalarıdır. Böylesi maneviyat büyükleri dahi kendi nefislerine güvenmeyip tartışmayı ilerletmiyorlar. Gerektiğinde Sıddık doğruluğunda birinden destek alıyorlar. Demek bizler her şeyi biliyormuşuz ki, son raddesine kadar kavga ederek anlaşmazlığı çözmeye çalışıyor, “hakkımızı” almadan eşimizin yakasından düşmüyoruz. Ya da tam tersine evlilik bilgisinden hiçbir şey bilmiyoruz ki kendi hayat arkadaşımızı küçük açmazlar sebebiyle yıpratıyor hatta hasta edebiliyoruz.

TARTIŞMA-LARIMIZDA NEYİN SAVAŞINI VERİYORUZ?

Uzman Psikolog Çiğdem Demirsoy’a göre amacından sapmış, yıkıcı tartışmalara girmemek için şunlara dikkat edilmeli:

• Beden dili ve ses tonu çok önemli, yapılan konuşmanın içeriğinden çok onun nasıl bir ses tonuyla, yüz ifadesiyle söylendiğine bakmak gerekir.
• İletişimde sözümüzün ya da davranışımızın karşımızdakini nasıl etkilediğini hesaba katmak zorundayız.
• Konuşmanın içeriği nasıl bir ortamda yapılıyor, uygun bir zaman ve mekan mı buna dikkat edilmeli. Karşımızdaki bizi dinlemeye ve anlamaya hazır mı, nasıl bir duygu durumu içerisinde, buna dikkat etmek gerekli. Sorun yaşanıyorken konuşulmamalı. Genelde bunun tersi bir yaklaşım oluyor. Konuşma kavgaya dönüştüğü halde sanki uzlaşmaya varmak mümkünmüş gibi taraflar problemi konuşmaya devam ediyor.
• Kişi eşiyle iletişimde veya tartışmalarda tümüyle eşitlik peşinde koşuyorsa, ya da hep üstün olmayı istiyor ve ilişkiyi o noktada kilitliyorsa ilişki sorun haline gelecektir. İletişimi değiştirmek istiyorsak bu çemberi görüp kırmak gerekir.

Neslihan BEYHAN

Hadice
Fri 14 October 2011, 11:46 am GMT +0200
Üzerinde bulunduğu dalı kesen kimse ne kadar akılsız duruma düşmüşse, sırtını dayadığı eşini üzmekten çekinmeyen kimse de aynı davranışı göstermiş gibidir.

Esselamü aleyküm;Başlık dikkatimi çekti paylaşımın çok güzel Allah razı olsun kardeşim...
Rabbim hatalarımızı anlayabilen bir birinin kalbini kırmaktan çekinen eşlerden olabilmeyi nasip etsin inş..