- Karuna Aldananlar

Adsense kodları


Karuna Aldananlar

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
meryem
Sat 11 December 2010, 03:43 pm GMT +0200
Karun'a Aldananlar

Karun'un kendisi ve malı halkı için bir fitne olmuştur. İhtişamı içinde onların karşısına çıkınca bir kısmı ona aldanıp baştan çıkmıştır. Kur'an onları " Dünya hayatını isteyenler: Keşke Karun'a verilenlerin benzeri bize de verilse, şüphesiz o çok şanslıdır, dediler"sözleriyle bildirmektedir.

Kur'an onları, dünya hayatını isteyenler olarak nitelemektedir. Bu özellik, sapmalarının sebebi, bakış açılarının ve ölçülerinin yanlış olmasının temelidir. Bunlar dünya hayatını istiyorlar. Onun için Karun'u kendilerinden daha çok dünya malı ve süsüne sahip görüyoralar. Kendilerini de onun karşısında yoksul ve zavallı fakirler kabul ediyorlar. Dünya malından sahip olduğu şeylerin benzerine kendileri de sahip olmak istiyorlar. Sahip olduğu mal ve hazinelerin benzerine sahip olmayı ve onun gibi yaşamayı arzu ediyorlar. Büyük bir özlemle "Keşke Karun'un sahip olduğu şeylerin benzerine biz de sahip olsak, şüphesiz o çok şanslıdır" diyorlar.

Karun'u sahip olduğu mallar ve ziynetler sebebiyle çok şanslı saydılar. Çünkü onlara göre şanslı olmanın ölçüsü, malın çokluğudur.

Dünya hayatını istemeselerdi, Karun'a aldanmaz, onun ziynetine bakarak baştan çıkmaz, malın, süsün ve eşyanın çokluğunu büyük şans olarak görmezlerdi.

Aldanmalarının sebebi, dünya hayatını istemeleridir. Kur'an aldanan bu insanlann sıfatını bize anlatmakla, sanki onların aldandığı gibi dünyanın geçici süs ve malına aldanmamaya, böyle şeyler için özlem ve hasret duymamaya bizi çağırmaktadır.Bizi, dünya hayatını kalıcı olarak görmemeye, belki onun üstüne çıkmaya, ona geçici dünya hayatı olarak bakmaya, ahiret hayatını istemeye ve onun için çalışmaya çağırmaktadır.

Yüce Allah gerçeği söylüyor! Ahiret hayatını unutup dünya hayatını isteyenlerin tümü dünyalık mal ve süsü daha çok toplamak için çabalamış, bunlara çok sahip olmayı büyük şans saymış, bunlardan çok şeylere sahip olanlarla kendilerini kıyas etmiş, üzülmüş, karamsar olmuş, hasret çekmiş, onların sahip olduğu şeylere büyük bir özlem, şevk ve aşkla sahip olmayı arzu etmiştir.

Ama ahıreti isteyen, oradaki nimetleri seçen, ahiretin lezzet ve nimetlerini özleyen, dünya hayatı ve içindekilerin de değerini kavrayan kişi, dünyada çok şeye sahip olanların sahip olduğu şeylere aldanmaz, sahip oldukları şeyleri onlar gibi temenni etmez, onlar için hasret ve Özlemle tutuşup yanmaz, belki bu geçici dünyalıkların üstüne çıkarak onlara yüksekten bakar. Yüce Allah gerçeği söyler;

"Bilinki dünya hayatı oyun, eğlence, süslenme, aranızda övünme ve daha çok mal ve yocuk sahibi olmaktan ibarettir.Bu, yağmurun bitirdiği, ekicilerin de hoşuna giden bir ekine benzer, sonra kurur, sapsarı olduğu görülür, sonra çerçöp olur. Ahirette çetin azap da vardır. Allahın hoşnutluğu ve bağışlaması da vardır. Dünya hayatı ise, sadece aldatıcı bir geçimliktir.

Rabbiniz tarafından bağışlanmaya, Allaha ve peygamberine inananlar için hazırlanmış, genişliği yer ve göğün genişliği kadar olan cennete koşuşun.Bu, Allahın dilediği kişiye verdiği îütuftur. Allah, büyük lütuf sahibidir"[222]

 Kim Çok Şanslıdır?
 
Dünya hayatını isteyenler Karun'a aklanmışlar, sahip olduğu şeyler yüzünden baştan çıkmışlar. İhtişam ve süsü içinde görünce onu çok şanslı sanmışlar. Onlara göre büyük şans, dünyalık ihtişam, bolluk ve refahtır. Çok şanslıda bu şeylere sahip olan kişidir.

Ama işin gerçeği böyle mi? Çok şanslı olmanın ölçüsü bu mu? Bunlara sahip olan kişi mi büyük şans sahibi midir?

Şüphesiz dünya hayatının malı ve ziynetinin çeşitleri ne kalıcı, ne süreklidir. Aksine geçici ve sınırlıdır. Eninde sonunda yok olup gidecektir. Öyleyse, bu şeylere sahip olmak nasıl çok şanslı olmanın ölçüsü olabaiir? Yok olup gidecek şeyler başkaları için nasıl ölçü olabilir?

Bu tür bolluk ve refaha sahip olmak, mala ve mülke hükmetmek, kalıcı ve devamlı değildir. Mutlaka yok olur.Onun yerine fakirlik ve yoksulluk gelir. Ne olacağı ve nereye gideceği belli iken, sahibi nasıl çok şanslı olabilir?

ihtişamının sonucu bu olduğuna göre, Kârûn, gerçekte çok şanslı değildir. Kârûn gibi mal mülk sahibi olanlar, onun gibi ziynet ve ihtişam içinde yüzenler, aldananlar aksini de düşünse, kesinlikle çok şanslı değildirler.

Gerçekte çok şanslı olanlar, aldatıcı ve geçici şeylere değil, kalıcı ve gerçekçi şeylere sahip olanlardır. Çok şanslı olanlar, hayatın gerçeğini yaşayanlar, onun tat ve lezzetini tadanlardır. Çok şanslı olanlar imanı, hoşnutluğu, huzur ve mutluluğu bulanlardır. Çok şanslı olanlar, kalıcı lezzetleri kazanan ve sonsuz nimetlere konanlardır. Bunlar da ancak sabreden ve cihad eden gerçek müminler içindir. Yüce Allah buyuruyor: "Küfürde yarışanlar seni üzmesin. Şüphesiz onlar Allaha hiçbir zarar veremezler.Allah, onlara hiçbir pay vermek istememektedir. Onlar için büyük bir azap vardır"[223] "Kafirlerin diyar diyar gezip refah içinde dolaşması sakın seni aldatmasın. Az bir faydalanmadan sonra onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü duraktır!"[224]

Büyük şans, dünyadaki değil, ahiretteki şanstır.Cennet nimet ve zevklerine sahip olma şansıdır. Bu nimetlerden yoksun olanların hiçbir şansı ve payı yoktur.Bu nimetten yoksun olacakları için kafirlerin gerçekte hiçbir şansları ve paylan yoktur.

Düyada büyük şans, ahlaklı, edepli, erdemli olmak, başkalarına  sevgi,   acıma,  hoşgörü  ve  bağışlama  ile davranmak,    huzur,    mutluluk   ve   hoşnutluk   içinde yaşamaktır.

Çok şanslı kişi, Allanın bu lutfu kendisine bağışladığı ve bu nimeti verdiği kişidir.Yüce Allah buyuruyor: " İyilikle kötülük bir olmaz. En güzel olanla sav. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kişinin yakın bir dost gibi olduğunu görürsün.Bu, ancak sabredenlere vergidir.Bu, ancak o büyük hazzı tadanlara vergidir."[225]

 Bilgi Sahibi Olanlar Ne Dediler?
 
Kur'an,    Karun'a    aldananların    niteliklerini    ve aldanmalarının    sebebini    belirttikten    sonra,    ona aklanmayan, sınavdan ve denemeden başarıyla çıkanların da  niteliğini  belirtmektedir.  Bunlar,  Karun'a  verilenin aynısının kendilerine de verilmesini temenni edenlerin söylediklerini duymuş, aldanan bu zavallıların temennisini yadırgamış, yanlış yolda olduklarını söylemiş, işin gerçeğini onlara açıklamış ve doğruya yöneltmişlerdir.

Yüce Allah buyuruyor : "Bilgi sahibi olanlar; yazıklar olsun size! Allaha inanan ve salih amel işliyenler için Allahın vereceği mükafat daha iyidir. Buna da ancak sabredenler kavuşur, dediler"

Kur'an, sanki bunların zafer kazanmasının, üstün kalmalarının ve başarı sağlamalarının sebebim, uzak görüşle verdikleri kararın ve yaptıkları değerlendirmenin isabetli olmasının sırrını bize açıklamaktadır. Üzerine parmak basmamız ve alıp uygulamamız için bunu bize göstermektedir. Bu sebep de bilgidir.

bilgi sahibi olan bu insanlar Karun'a, ihtişam ve süsüne, mal ve saltanatına bilgi gözlüğüyle bakmış, onları bilgi ile ölçmüş, bilgi ile değerlendirmiş ve bilgi kriterinden geçirmişlerdir.Karun'un gerçekte bir şeye sahip olmadığını, zavallı bir fakir olduğunu, kaybeden ve mahvolan bir yoksul olduğunu, azap çeken, bedbaht ve kovulmuş biri olduğunu görmüşlerdir. Onun için kendisine aldanan zavallıları, gözlerinden perdenin kakması için bu gerçeği bilmeye ve görmeğe çağırmışlar.

Şüphesiz bilgi sebep ve temeldir. Kurtuluş ve korunma onunla olur. Eşyanın gerçeklerini bilmek, iyilik, mutluluk ve şanslı olmanın sebeplerini bilmek,kalıcı ve sürekli olan şeyleri bilmek ve onları istemek, geçici, sahte ve sınırlı şeyleri ve görüntüleri bilmek ve onlarda izzeti aramamak!

Bu, Kur'anın verdiği bilgidir. Bilen kişi aldanmaz, ilim sahibi mağrur olmaz, bilgili insan dünya hayatını, ziynetini, ihtişarmîıı isteyip ahireti ve Allahın vereceği mükafatı unutmaz. Herhalde bunu belirtmek için Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Biliniz ki dünya hayatı oyundur, eğlencedir, süslenmedir, aranızda böbürlenmedir, mal ve çocuklarda yarışmadır.Tıpkı, ekicilerin hoşuna giden ekini çıkaran bir yağmur gibi. Sonra boy verir, ardından sarardığını görürsün ve ayaklar altında ezilen çerçöp olur. Ahirette büyük bir azap vardır, Allah tarafından bir hoşnutluk ve bağışlanma vardır. Dünya hayatı ancak bir aldanma geçimliğidir"[226]

Biliniz! yanlış iş yapmamak için bu gerçekleri biliniz. Kendisine aldanmamak için dünya hayatını ve bu hayatın gerçeğini biliniz. Biliniz, çünkü ancak bilgi size yarar sağlar, ancak bilgi sahibi olanlardan olduğunuz zaman kurtulabilirsiniz.

Kendilerine dünya hayatı ve süsü verilenler nerede, bilgi verilenler nerede?! İki taraf aynı mıdır?

Allahın vereceği mükafat kimler için daha iyidir?

Bilgi sahibi olanlar aklanmışlara ne dediler? Onlara "Yazıklar olsun size! iman eden ve salih amel işleyenler için [227]

 Allahın Vereceği Mükafat Daha İyidir" Dediler.
 
Aldanan bu insanları işin içyüzünü bilmeye çağırmış, istenmeye layık olan şeyleri istemeye yöneltmişler. Onlara, Ailahın mükafatını istemeyi öğretmişler.

Allahın mükafatı daha iyidir.Karun'un malından, hazinelerinden ve ihtişamından daha iyidir.Dünyanın her türlü süs ve malından daha iyidir. Dünyalığa sahip olanların sahip olduğu bütün şeylerden daha iyidir.Daha iyidir. Çünkü kalıcı ve devamlı olan odur.Nefisleri tatmin eden, ruhu mutlu yapan, hayata zevk veren o olduğu için daha iyidir.Allahın sevgisi, hoşnutluğu ve lütfunun delili olduğu için daha iyidir.

Allahın vereceği mükafat daha iyidir! Canların istemesine, gözlerin izlemesine, insanların azim ve gayretle peşine düşmesine layık olduğu için daha iyidir. Onun için Ömürlerin    tüketilmesine,     malların    ve    vakitlerin harcanmasına, bütün enerji, güç ve imkanların seferber edilmesine layık olduğu için daha iyidir.

İman eden ve salih amel işleyenler için Allahın vereceği mükafat daha iyidir.Şüphesiz herkes Allahın mükafatının beklentisi içinde değildir. Allahın mükafatını bekleyen herkes de onu kazanamıyor. Allahın mükafatını ancak bilgi sahibi olanlar bekler. Ancak inanan ve islamın iyi iş dediği işleri yapanlar Allahın vereceği mükafatı kazanır.

Allanın mükafatını kazanmanın ve kalıcı nimete kavuşmanın yolu, iman ve salih ameldir. Allahın vereceği mükafat sadece arzularla, hayallerle ve kuruntularla kazanılmaz. Sanmakla ve iddia etmekle de kazanılmaz. Allahın mükafatı, ona götüren bir tek yolda yürümekle ancak kazanılır. O da iman ve salih amel yoludur. "Yazıklar olsun size! İman eden ve salih amel işleyenler için Allahın vereceği mükafat daha iyidir."

Kimi İnsanlar vardır, dünya hayatından başkasını istemezler, dünya mükafatından başka bir şey düşünmezler. Allahın vereceği mükfatı bilmezler.

Ama saüh müminler Allahın vereceği mükafatı isterler, Allah da onlara dünya ve ahiret mükafatını verir. "Dünya mükafatını isteyene ondan veririrz. Ahiret mükafatını isteyene      de      ondan      veririz.       Şükred enleri mükafatlandıracağız."[228]

Allah, iman eden ve salih amel işleyen, Allanın mükafatını isteyen kişilere, o güzel mükafatı vereceğine dair söz vermiştir. Onlara, "Günahlarınızı mutlaka bağışlayacağım ve Allahtan bir mükafat olarak içinde ırmaklar akan cennetlere koyacağım. En güzel varış yeri, Allahın yanındadır"[229] demiştir.[230]

 Ona Da Ancak Sabredenler Kavuşur:
 
Evet,iman eden ve salih amel işleyenler için Allanın mükafatı daha iyidir.Bu kesin bir gerçektir. Bunda hiçbir şüphe yoktur. Ama herkes bu gerçeği anlıyor ve biliyor mu? Herkes bu gerçeği kavrıyor ve uyguluyor mu?

Hayır! Bazı kimseler vardır, gözleri perdelidir, görmezler. Kapleri kapalıdır, anlamazlar. Akılları karışık, bulanık ve kararsızlık içindedir, kavramazlar. Kur'an, bu gerçeğe ancak sabredenler kavuşur, diyerek haber vermektedir.

Bu gerçeği kavramak ve algılamak için sabır şarttır. Sabreden   kişi   algılamak   için   Allah   tarafından   ehil görülmektedir.    Sabretmeyen    kişi    ise,    buna    ehil değildir.Ama sabır nedir?

Şüphesiz sınanma ve müptela olmaya karşı sabırdır. Azgınlık ve tağutluk fitnesine, amansız ve vicdansız baskılara karşı sabırdır.

Mümin, hazine ve mal sahiplerini görünce, sabrederek onlardan üstün olduğu inancını korur. Şehvetleri ve maddi süslerii görünce, sabrederek ondan kendini korur. Dünya süsü ve lezzetlerine aldanan ve bu sebeple baştan çıkan insanları görünce, o şeylere karşı sabreder. Bütün bunların seviyesine düşmekten onu sadece sabır korur. Sabır, büyük bir azıktır, tükenmeyen bir destektir ve bitmeyen bir bağıştır.

Ona da ancak sabredenler kavuşur.AIlahın mükafatının daha iyi olduğunu bilenler, Allanın yanındakilerinin daha iyi olduğunu, Allanın vereceği nimetlerin daha iyi olduğunu ve vereceği cennetin daha iyi olduğunu bilenler ona kavuşur. Sabırla bu daha iyi olanı ister,sabırla ona kavuşmaya çalışır, sabırla tavrını koruyarak sürdürür ve sabırla bu gerçek üzerinde sebat eder.

Mümin insan, sahip olduğu imkanları kullanarak, çabalayıp enerjisini harcayarak mal kazanmak ve mülk sahibiolmaya çalışır, ama bütün bunlara rağmen dünyalık peşinde olanlar gibi istediği kadar mala sahip olmadığı zaman da din ve imanından şüphelenmez, başkalarına imrenip Allanın yolundan sapmaz ve salih ameli bırakmaz. Bütün bunlar karşısında sabreder ve inandığı yolda devam eder. Onun için Allah bu şekilde inanan ve salih amel işleyenlere büyük mükafat vereceğini vadetmiştir.[231]


[222] Hadid.20-21 Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/180-182.

[223] Ali imran, 176

[224] Ali İmran, 196, (Dünya hayatının geçiciliği ve müminleri aldatmaması gerektiğini belirten âyetler için örneğin bakınız; Ali imran, 185,Lokman, 33, Fatır, 5, mumun, 5, hadid,20 gibi. (çeviren)

[225] Fussilet, 34-35 Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/182-184.

[226] Hadid,20

[227] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/184-186.

[228] Ali İmran, 154

[229] Nisa, 134

[230] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/186-187.

[231] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/188-189.