- Karşılıklı sulh arayışları

Adsense kodları


Karşılıklı sulh arayışları

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafiza aise
Tue 26 April 2011, 01:36 pm GMT +0200
Karşılıklı Sulh Arayışları

Hz. Osman Mekke'de ziyaretlerine devam ededursun beri taraf­ta Allah Resülü ve ashabın endişeli bekleyişi devam ediyordu. Her ne kadar Kureyş karşı çıkıp meydan okuma gibi bir durum sergilese de, onca tecrübeden sonra yeni bir savaşa hazırlıksız girmeyi göze alamıyordu. Onun için gelişmeler karşısında öfkeden burunlarından solusalar da fiili olarak bir yanlışlık yapacaklarından da çekinmiyor değillerdi; her hadiseyi değerlendiriyor ve isabetli bir sonuca ulaş­maya çalışıyorlardı.

Beri tarafta ashab-ı kiram hazretleri, elçi olarak giden Hz. Os­ınan'ı merak etmeye başlamışlardı; aralanndan bazıları:

- Aramızdan Osman gitti ve Beytullah'a varıp tavafım da yap­mıştır, deyince Resül-ii Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellern), onlara dön­müşve:

- Bizler burada bekleyip dururken Ben, onun Beytullah'ı tavaf edeceğini sanmıyorum, buyurmuştu. Ashab:

- Oraya kadar varmışken buna engelolan ne ki, diye sormaya devam ediyordu. Arkadaşını iyi tamyan Allah Resülü onlara döndü ve:

- Bu, benim onun hakkındaki zanmm; bu durumda bir sene bile orada kalacak olsa yine de biz tavaf etmeden o Kabe'yi tavaf etmez, dedi.

Ortamın gerginliği sabebiyle Allah Resülü Csallallahu aleyhi ve sel­lern), geceleri ashabının nöbet tutmasını istemiş ve Evs İbn Haoli, Abbdd İbn Bişr ile Muhammed İbn Mesleme aralannda münavebeli

olarak bu vazifeyi deruhte etmeye başlamışlardı. Efendiler Efendi­si'ne ait bir hassasiyetti bu ve çok geçmeden bunun ne kadar isabetli olduğunu herkes görecekti. Zira Muhammed İbn Mesleme'nin nö­bette olduğu sırada, başlarında Mikrez İbn Hafs olduğu halde Ku­reyş'ten elli kadar adam gelmişti ve ashab-ı kiramın olduğu yerde tur atıyordu. Zira Kureyş onları, mü'minlerin üzerinde baskı kur­mak ve fırsat buldukları takdirde ani bir baskınla onlara büyük bir zarar vermek için göndermişti.

Durumu fark eden Muhammed İbn Mesleme, hemen harekete geçmiş ve Kureyş'in adamlarını esir almıştı; yalnız Mikrez kaçmıştı! Adamları alıp Allah Resülü'nün yanına getirirken Mikrez de koşar adımlarla Mekke'ye gidip durumdan Kureyş'i haberdar etmişti.

Diğer yandan Kiirz İbn Côbir, Abdullah İbn Süheyl, Abdullah İbn Hüzô.fe, Umeyr İbn Vehb, Ebu'-Rum İbn Umeyr, Hişô.m İbn As, EbU Hôtıb İbn Amr, Abdullah İbn Ebi Ümeyye, Ayyô.ş İbn Ebi Rebia ve Hôtıb İbn Ebi Beltea gibi ashabdan bazıları Allah Resfilü'­ne gelerek gizlice Kabe'ye gitmek istediklerini bildirmiş ve Resülul­lah da, ısrarlı talepler karşısında onlara izin vermişti. Ancak Kureyş, onların aralarına geldiğini görünce bundan ciddi rahatsızlık duymuş ve adı geçen ashab-ı kirarnı esir almıştı.

Muhammed İbn Mesleme'nin kendi adamlarını da esir aldığını öğrenince ortam daha da gerginleşiverdi. Hemen bir grup Kureyşli Hudeybiye'ye koşarak Allah Resülü ve ashab-ı kiramın üzerine taş ve ok yağdırmaya başladı. Ashab-ı kiram sürekli tetikte bekliyordu. Bu kargaşa sırasında Kureyş'ten on iki atlı daha esir alınmış, yüksek bir yere çıktığı sırada kendisine ok isabet eden İbn Zenim de şehit olmuştu.

İki tarafın da savaşmak gibi bir niyeti olmadığı halde yeniden savaş kapıya dayanmış görünüyordu; bu durumda çok küçük bir kı­vılcım bile büyük yangınları körükleyebilir ve önü alınmaz sonuçlar doğurabilirdi. Onun için Kureyş, oturup aralarında yeni bir durum değerlendirmesi daha yapmaya başladı. Sonuç itibariyle Süheyl İbn Amr, Huveytzb İbn Abdiluzzô. ve Mikrez İbn Hafs'ı Allah Resülü'ne elçi olarak gönderme kararı aldılar; gelecek ve tansiyonu aşağıya dü­şürmeye çalışacaklardı.

Süheyl'in uzaktan gelişini gören Allah Resülii (sallallahu aleyhi ve sellern), ashabına döndü ve:

- işiniz kolaylaştı, buyurdu. isminden tefe'ül etmişti; zira keli­me olarak süheyl, 'kolaycık' anlamına geliyordu.

Bu sırada Kureyş'in elçileri de gelmişti, Allah Resnlü'ne yakla­şan Süheyl İbn Amr:

- Ya Muhammed, diye sesleniyordu. Sesindeki tereddüt, Ku­reyş'in ruh haletini yansıtır mahiyetteydi. Anlaşılan Kureyş de an­laşmaktan yanaydı. Üstten bakan hakim tavır son bulmuştu. Şimdi daha makul seviyede bir görüşme zemini aranıyordu. Şöyle devam etti Süheyl:

- Gerek arkadaşlarının hapsedilmesi, gerekse Seninle savaşa gi­rişenlerin yaptıkları taşkınlık bizim görüşümüzün bir sonucu değil; zaten böyle bir şeyin olacağını bilmiyorduk ve öğrenince de bunları hoş karşılamayıp yapılanların doğru olmadığını söyledik. Onlar, içi­mizdeki beyinsizlerin ve bir kısım ayak takımının yaptıkları şeyler! Öncelikle Sen, daha önce esir aldığın arkadaşlarımızIa sonradan esir alınan yandaşlarımızı serbest bırakıp bize teslim et!

Süheyl'i dinleyen Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern):

- Sizler Benim ashabımı bırakınadıkça Ben de, sizin adamları­nızı size teslim edecek değilim, buyurdu. Zira bundan daha tabii bir şeyolamazdı; üstelik, Kaba'ye gidip de Kureyş'in esir aldığı ashab-ı kiram, onların adamları gibi taşkınlık da yapmamıştı! Onun için:

- Gerçekten de insaflı davrandın, diyorlardı. Bunun üzerine Süheyl İbn Amr ve yanındakiler, Şüyeym İbn Abdimendfı Kureyş'e gönderip on kişilik ashab-ı kiramın serbest bırakılarak geri gönde­rilmesini istediler. Sulh için yeni bir umut daha doğmuştu; Allah Re­sülü de ashabına haber salmış, Kureyş'in adamlarını serbest bırak­malarını istemişti.

Denilenler yapılmış ve Kureyş'in adanıları da serbest kalmıştı.

Ancak, yola çıkıp da gelirken on sahabeyle birlikte Hz. Osman'ın da şehit edildiği şeklinde gelen son haber, her şeyi bir anda değiştiri­verdi; şimdi ortada yeni bir durum vardı ve bütün hesaplar ona göre yapılmalıydı!

Bilal2009
Wed 1 May 2019, 03:10 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm İslam zalim düzenin karşına dikilen tek ve doğru düzendir Rabbim paylaşım için razı olsun