- Kalb vardır

Adsense kodları


Kalb vardır

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sidretül münteha
Fri 19 November 2010, 06:34 pm GMT +0200
Kalb vardır, imana saray olur.


Kalb vardır, imana saray olur..Kalb vardır, imana zindan olur.

Peygamberimizin hadisinde de geçtiği gibi, “inkılab eden”, “sürekli
devinen”, “bir kararda durmayan” anlamına gelir.

Yani “dönek”.
Yerinde duramaz uçarı bir çocuk gibidir kalb. Alı görüp ala, şalı görüp şala
heveslenir. Bazen arıdır, bal yapmak için çiçeğe konar. Bazen sinektir,
aşırmak için başkalarının ürettiği bala konar.

Kalb vardır, imana saray olur.

Kalb vardır, imana zindan olur.

Kalb vardır, gül saksısına benzer. İçinde gül yetiştirdiği için gül kokar.

Kalb beden ülkesinin başkentidir.

Dil dudak, göz kulak, el ayak hep oradan yönetilir. Bütün organlar bu
başkentin taşrasıdır. Komuta mahalli kalbtir. Orada iman iktidardaysa,
organlar üzerinde imanın sözü geçer. Şeytan iktidardaysa, organlar üzerinde
şeytanın sözü geçer.

Sevgili Nebi, muhataplarının dikkatini sürekli kalbe çeker. Kendi dikkati de
sürekli kendi yüreğindedir. Bu nedenle öyle der: “Kalbimde hafif bir oynama
hissederim de, o gün yüz defa Rabbimden af dilenirim.”
Onun en sık tekrarladığı dualarından biridir:

“Ey kalpleri evirip çeviren ALLAH’ım! Kalbimi dinin üzre sabit kıl!”

Müşriklerin işkence altında putlarını övmeye zorladıkları Ammar, sonunda
dayanamayarak istediklerini söylemiş, bundan dolayı yüreği yanık gözü yaşlı
bir biçimde Rasûlullah’a gelmişti. Adeta yıkılmıştı.


Yaptığının telafisi
imkânsız bir hata olduğunu düşünüyor, “ölseydim” diyor, başka bir şey
demiyordu.

Hz. Peygamber, “Kalbini nasıl buluyorsun?” diye sordu. “imanla dopdolu”
cevabını alınca, “Yine işkence ederlerse, sen de aynı taktiği yine kullan”
buyurarak teselli etti.

Evet, işte böylesine merkezi bir işlevi olan kalb, gerçekte neydi?

Kur’an’a göre bu kalb, “kan pompası” olan kalbten başka bir şeydi.
Çünkü Kur’an şöyle buyuruyordu:


“Bu (vahiyde) bir kalbe sahip olan kimseler için alınacak öğütler vardır.”
(50.37)


Bizim bildiğimiz, herkesin kalbi yok muydu?

Vardı ama, Kur’an göğsünde bir kan pompası taşıyan herkesi “kalb sahibi”
saymıyordu. Ondan hayvanlarda da vardı. Üstelik hacimce daha da büyüktü.
Daha fazla kan pompalıyordu. Fakat Kur’an onları muhatap bile almıyordu.

Kur’an “bir kalbe sahip olan kimse” derken; arayan, merak eden, soran, kuşku
duyan, iman eden, seven, özleyen, sızlayan, inleyen, yanan aktif bir yüreği
kastediyordu. Böyle olmayan kalbi kalbten
saymıyordu. “Kalbleri var onunla akletmeyi bilmezler” diyordu.

Yani Kur’ankalb derken; “akleden, fikreden, tefekkür eden, tezekkür eden, tedebbür eden, tefakkuh eden” bir kalbi, daha doğrusu bir “iç dünyayı” kastediyordu.

Onun için de “Aklını kullanmayanları ALLAH pisliğe mahkûm eder” diyordu
vahiy.
İç dünyasını vahye inşa ettirenler, ALLAH’ın nuruyla bakarlar, o nurla
görürler, o nurla yürürler, o nurla tutarlardı.

İç dünyasını vahye inşa ettirmeyenlerin, yani kalbine sahip olamayanların,
belli bir müddet sonra ellerine, dillerine, ayaklarına, gözlerine,
kulaklarına da sahip olamayacakları aşikardı. En sonunda kendilerine sahip
olamayacaklardı.

Kendine sahip olamayanlar, kendini kaybetmeye mahkûmdular.

Kişi kendini kaybettikten sonra, dünyayı kazansa ne olur?


Rabbimiz celle celâluhû bizlere her türlü kötülüklerden korusun inşALLAH.


ceren
Fri 18 May 2018, 03:33 pm GMT +0200
Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..

Bilal2009
Fri 18 May 2018, 04:30 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri doğru yoldan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun

sedanurr
Fri 18 May 2018, 05:37 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun

Sevgi.
Fri 18 May 2018, 11:48 pm GMT +0200
Aleykümüsselam insanların kalpleri iki şekildedir inanan ve inanmayan kalptir biz inananlardan olalım