- Kâhinin ücreti

Adsense kodları


Kâhinin ücreti

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafiza aise
Fri 20 May 2011, 10:39 am GMT +0200
5 —Kâhinin Ücreti:

 

Dördüncü Hüküm: Kâhinin ücreti. Ebu Ömer Kâhinin ücretinden maksadın, onun kehâneti ka olduğu hususunda ihtilaf yoktur. Bu da bir malı bâtıl yoldan yemek demektir. Buradaki ücret kelimesinin Arapça orijinali olan kelimesinin asıl anlamı ihsan ve atiyyedir. Alkame, bu kelimeyi kullandığı bir beytinde şöyle söyler:

"Söyleyeni öldüğü zaman benden bu şiiri başkasına ulaştıracak olan kimseye devemi ve üzerindeki takımı ihsan ederim.[504]

Kâhinin ücretinin haram kılınmasıyla, fala bakarak, yıldıza bakarak, taş, toprak, ok ya da başka âletler kullanarak veya aletsiz olarak herhangi bir şekilde gaybdan haber veren herkese verilecek ücretin haram olduğuna dikkat çekilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.) kâhinlere gidilmesini yasak etmiş ve: "Kim arrâfa (geçmişten ve gelecekten haber verdiğini iddia eden kimseye) gider ve söylediğini tasdik ederse, Muhammed'e (s.a.) indirileni inkâr etmiş olur."[505] buyurmuştur. Hiç şüphe yok ki, Muhammed'in (s.a.) getirdikleri ile onların getirdikleri bir kalpte yanyaria bulunmaz. Onlardan biri bazen doğru bile söylese yalanlan daha çoktur. Onlara haber kaynaklığı görevi yapan şeytanlar insanlan ifsat edebilmek için bazen de doğru haberler verirler.

însanlann birçoğu, özellikle sefihler, cahiller, kadınlar ve bedeviler gibi aklen zayıf olanlar ve iman hakikatlerini bilmeyenler onlara inanır ve onlan tasdik ederler. Bu insanlardan çoğu onlara aldanmakta, açıkça şirkini ve küfrünü izhar etseler bile onlar hakkında iyi düşünmeye devam etmekte, onlan ziyaret edip dualarını istemektedirler. Bu hususta çok şey duyduk ve gördük. Bütün bunlann sebebi o kimselerin ve benzerinin, Allah'ın peygamberini gönderdiği hak din ve hidayet yolu hakkında bilgi sahibi olmamalarıdır. "Bir kimseye Allah nur vermemişse, artık o kimsenin ışık ve aydınlıktan nasibi yoktur."[506] Ashâbı-ı kiram (r.a.), Hz. Peygamber'e (s.a.) onlann (yani kâhinlerin) bazen kendilerine isabetli haberler verdiklerini söylemişler, O da onlara bunun şeytanlar tarafından vuku bulduğunu, bazen doğru sözler söylediklerini, bunlann yanına yüz yalan kattıklarını[507] ve o doğru olan tek söz dolayısıyla bütün yalanlannın tasdik edildiğini haber vermiştir.

Destan tertipleyenlere gelince, onlar şu unsurlardan yararlanmakta­dırlar:

1- Kâhinlerin verdikleri haberler.

2-  Ehl-i kitap arasmda dolaşan ve eski kitaplarda naklonulan haberler.

3-  Peygamberimizin (s.a.)  topluca veya tafsilatlı olarak verdiği haberler.

4-  Ashâbtan veya sonradan gelenler içerisinde keşfi açık olan kimselerin verdikleri haberler.

5- Herhangi bir külli ya da cüzî işe uygun düşen rüyalar. Bunlardan cüzî olanlannı aynen zikrediyor, külli olanını da tahmin, zan ve gerçek olan  ya   da  gerçeğe  yaklaşan   karinelere   dayanarak  tafsilatlıca anlatıyorlardı.

6- Allah Teâlâ'nm yeryüzünde cereyan eden birçok hadiseye işaret eden, sebep olan veya delil teşkil eden ve insanların çoğunun bilmediği birçok ulvî eserleriyle istidlal etmek. Allah hiçbir şeyi başıboş ve faydasız olarak yaratmamış, ulvi âlemle süflî âlemi birbirine bağlamış ve ulvîsini süflisi üzerinde etkili kılmış, ama bunun aksine izin vermemiştir. Güneş de, ay da ne bir kimsenin ölümü ne de hayatı ile tutulurlar. Evet, onlann tutulması yeryüzünde vuku bulan şer sebebiyledir. Bu yüzden Allah Teala,   tutulmaları   anında  cereyan  etmesinden  korkulan  şerrin defedilmesi için namaz, zikir, dua, tevbe, istiğfar ve köle âzad etmek gibi ibâdetler koymuştur. Bu ibâdetler şerrin sebeblerine karşı durur, onlara mukavemet eder ve onlardan güçlü olurlarsa şerri ortaya çıkaracak gerekçeleri defederler.

Allah Teala güneşin ve ayın hareketlerini, doğuş yerlerinde değişikliklerin olmasını sıcağın ve soğuğun, yaz ve kış aylarının ve bu aylara uygun düşen olayların cerayan etmesinin sebebi olan mevsimlerin meydana gelmesine vesîle kılmıştır. Kim ayın ve güneşin hareketlerini dikkatli ve itinalı olarak izlerse, ilerde bitkiler ve hayvanlar üzerinde olabilecek şeyler hususunda deliller bulabilir, bu durumlar bir çok köylü ve çiftçi tarafından bilinmektedir. Aynı şekilde gemi görevlileri de ayın, güneşin ve yıldızlann hallerine bakarak ilerdeki hava durumu, rüzgann yönü ve şiddeti gibi konularda, neredeyse hatasız denecek kadar doğru sonuçlar elde etmektedirler.

Tabibler de, ayın ve güneşin hallerinin insan tabiatı üzerindeki etkisi, onu bazı değişmelere hazır hale getirmesi gibi hususlarda tecrübe sahibidirler.

Destan tertip edenler bu gibi konulara ve eski müneccimlerden devralmış oldukları bilgilere son derece özenle yapışır, sonra da bütün bunlardan, öncekilere benzeyen kıyaslar ve hükümler çıkarırlar. Allah'ın yeryüzündeki kanunu, hikmetinin gerektirdiği kanunlara göre cereyan etmektedir. Bu kanunlara göre bir şeyin benzerinin hükmü o şeyin benzerinin, aynısının hükmü de o şeyin aynısının hükmü gibidir. O insanlar zihin güçlerini kaza ve kaderle ilgili hükümlere, aralarındaki benzerliklere ve bunların sonuçlarına yöneltmişlerdir. Tıpkı şeriat âlimlerinin zihin güçlerini dînî hükümlere onlar arasındaki benzerliklere ve onların sonuçlarına uygun yönelttikleri gibi. Yaratma ve emir Allah Teâlâ'ya aittir. O'nun yaratması ve emri bozulmayan, sekteye uğramayan ve içinde çelişki bulunmayan bir hikmete dayanmaktadır. Buna göre kim, zihin ve düşünce gücünü bu âlemin sırlarını ve inceliklerini anlamak için sarfeder ve saatlannı bu yolda tüketirse, başkalarının bilemediği bir çok hususa nüfuz eder.

Meselâ, bu mevzuda bir çok bölümlerden yalnızca birini ele alıp incelemek kâfidir ki, o da rü'yâ tabiridir. İnsan bu konuya nüfuz eder ve bilgisini tamamlarsa çok garip noktalar elde edebilir. Bizler de, başkaları da bu konuda çok garip olaylar müşahede etmişizdir. Tabircinin, birbirinin peşisıra gelen doğru, hızlı ve yavaş hükümler verdiğini görmüşüzdür. Bu insanları dinliyenler, söylediklerinin gayb ilmi olduğunu zannetmişlerdir. Halbuki o, başkalarının bilmediği bir çok bilgilere sahip olmanın sonucudur. Hz. Peygamber (s.a.) zararı faydasından çok olması ya da uğraşanı şirke götürme ihtimali bulunması halinde bu konuyla uğraşmaktan ve malını bu uğurda harcamaktan men etmiş, imanm ifsadına sebeb olacak bu durumu haram kılmıştır. Rü'yâ tabiri ilmi ise böyle değildir. O bâtıl olmayıp haktır. Çünkü rü'yâ uyku ile ilgili bir vahye dayanmaktadır. Bu ise peygamberlik cüzlerinden biridir. O sebeble rü'yâyı gören ne kadar sâdık olursa, rü'yâ da o kadar sâdık olur. Tabirci de ne kadar doğru, temiz ve bilgili olursa, yaptığı tabir de o ölçüde sağlıklı olur. Şeytan kardeşlerinden yardım alarak faaliyet gösteren kâhin ve müneccimlerse böyle değildir. Dürüst ve iyi kimseler ve kendilerini şeriatla kayıtlı görenler onların yaptıklarını yapmazlar. Bilâkis onlar, yalancılıkları, günahkârlıkları, Allah'tan, Rasûlü'nden ve dinden uzaklıkları ne kadar çok olursa sihirlerinin kuvvet ve tesiri de o kadar şiddetli olan sihirbazlara benzemektedirler. Şeriat ilmi İse bunun aksinedir. O ilimle uğraşan insanlar ne kadar sâdık ve dindar olurlarsa ilimleri ve nüfuz güçleri de o ölçüde kuvvetli olur.

Başarı Allah'tandır. [508]


[504] Dîvânu Alkame, s. 37. Lisânu'1-Arab ( >) maddesi. Bu beytin Dabi" el-BürcÜmi'ye alt olduğu rivayet edilmektedir.

[505] Ahmed, 2/429 . Ebu Hureyre hadisinden,   isnadı sahihtir. Hâkim (1/58) de sahih olduğunu söylemiştir.

[506] Nûr, 24/4O.

[507] Buhâri, 78/117 ; Müslim, 2228. Aişe (r.a.) hadisinden.

[508] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 6/355-358.

ceren
Sun 14 October 2018, 04:45 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.kahinlik yapip gelecekden haber vermek de  kahinin ücreti de  islam dininde haram kılınmıştır.Rabbim bizleri bu tur haram kazancdan uzak eylesin. ..

Sevgi.
Sun 14 October 2018, 11:33 pm GMT +0200
Aleyküm Selâm. Haram yolu ile kazanılan paradan hiç bir hayır beklenemez. Oyüzden herdaim Rabbimizin Rızasına yakışır şekilde yaşıyan güzel kullardan olalım inşaAllah.  Bilgiler için Allah Razı olsun