hafiza aise
Thu 2 December 2010, 11:09 am GMT +0200
40. Kadınlarla İyi Geçinilmelidir
Allah'ın kadınlara helâl ettiği şeylerden onları martrum etmemek ve mümkün olduğu kadar onlarla iyi geçinmek vaciptir. Bu konuda birçok hadis vardır.
"En hayırlınız ailesine karşı en iyi olanınızdtr:. Ben aileme (iyi davranmak hususunda) en mu müstesnadır. Eğer böyle bir hareket yaparlarsa, yataklarınızı ayırın, olmazsa (hafifçe) dövebilirsiniz. Fakat size itaat ederlerse, sırf onlara kötülük yapmak için başka yollara tevessül etmeyin. İyi dilin ki sizin kadınlarınız üzerinde, kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin onların üzerinizdeki hakkınız, istemediğiniz kimselere yataklarını çiğnetmemeleri, evlerinize sokmamalarıdır. İyi bilin ki onların sizin üzerinizdeki hakları, kendilerine yiyecekleri ve giyecekleri hususunda- iyi davranmanız ve kolaylık göstermeniz[109]
"Hiç bir mümin erkek, mümin bir kadından nefet etmesin. Çünkü bir ahlakını beğenmese bile, diğer ıbir ahlâkını beğenir. [110]
Veda hutbesinde söylenilmiş olan şu mübarek sözlere iyice dikkat edilmelidir.
Kadınlarınıza iyi davranın. Çünkü onlar sizin yardîmeılarınızdır. Elinizde bundan başka bir hak yoktur. Ancak açıkça bir fuhuş(kötülük) yapmaları.
"Müminlerin iman bakımından en kâmili, ahlaken en iyi olanıdır. Müminlerin en hayırlısı hanımına en hayırlı
e) Hz. Aişe şöyle anlatmaktadır.
Bayram günü Habeşliler mescidde mızraklany-la oynarlarken Hz. Peygamber beni çağırdı ve onlara bakmak isteyip-istemediğimi sordu. Bakmak istediğimi söyleyince, beni arkasına çıkardı, onları görebilmem için başını eğdi ve omuzlarının üzerinden oynayanları seyrettim.
Hz. Peygamber "Ey Erfedeoğullan! Devam edin!..." diye bağırdı. Ben de doyuncaya kadar onları seyrettim. O gün onlar; "Ya Eba'l-Kasım! -Sen ne güzelsin..." diye bir şiir okudular.
Bir rivayete göre; "Usanıncaya kadar baktım. Hz. Peygamber bana "yeter mi?" diye sorunca da "evet" dedim. "Öyleyse gidebilirsin" diye buyurdu". Başka bir rivayete göre, "Obana "yeter mi?" diye sorunca, acele etmemesini söyledim. Bir süre sonra, tekrar 'yeter mi!' diye sordu. Ben yine acele etmemesini söyledim".
Hz. Aişe şöyle demiştir:
Onlara bakma meraklısı değildim. Fakat Hz. Peygamber'in diğer hanımlarının,genç ve güzel olduğumdan dolayı, Hz. Peygamber'in beni ne kadar sevdiğini ve benim onun yanında ne derece kıymetli olduğumu görmeleri hoşuma gidiyordu!
Eğlenceye düşkün bir hanımın hâlini artık siz takdir edin!
Hz.Aişe'nin naklettiğine göre, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
"Bunu yapmamın nedeni, yahudilerin dinimizde ne denli genişlik olduğunu bilmeleridir.[111]
d) Hz. Aişe'den şöyle rivayet edilmektedir:
Tebûk (veya Hayber) seferinden döndüğünde, Hz. Peygamber, Hz. Aişe'nin sofrasında yayılı bir örtü gördü. Rüzgâr perdeyi kaldırınca, Hz. Aişe'nin oyuncak bebekleri göründü. Hz. Peygamber; "EyAişe! Bunlar nedir?" diye sorunca, Hz. Aişe; "Kızlarım!" diye cevap verdi. Onların aralarında iki kanatlı bir at resmi bulunuyordu. Hz. Peygamber; "Aralarındagördüğüm bu şey nedir?" diye sorunca, Hz. Aişe, "Bu attır" dedi. Hz. Peygamber; "Busırtındakiler nedir?"dedi. Hz. Aişe de; "İki kanadıdır" diye cevap verdi. Hz. Peygamber; "Hiçatın kanadı olur mu?" diye sorunca Hz. Aişe, "Sen Hz. Süleyman'ın birkaç kanatlı bir atı olduğunu hiç duymadın mı!" dedi.
Hz. Aişe diyor ki, "Bu sözüm üzerine Hz. Peygamber, dişlerini görebileceğim kadar güldü.[112]
g) Hz. Aişe şöyle anlatmaktadır:
Hz. Peygamber ile sefere çıkmıştım ve daha o zamanlar gencecik bir kızdım. Hz. Peygamber ashabına, "Siz ilerleyin" diye emretti ve onlar ilerledikten sonra bana, "Haydi gel yarışalım" dedi. Yarıştık ve onu geçtim.
Başka bir defasında, yine birlikte sefere çıkmıştık. Ashaba uzaklaşmaları için emir verdi ve bana "Haydi gel yarışalım" dedi. Ben daha önceki yarışmamızı unutmuştum ve bir hayli de şişmanlamıştım. Kendisine "Ey Allah'ın Rasûlü! Bu durumda seninle nasıl yarışabilirim?" dedimse de, yarışmak için ısrar etti. Yarıştık ve bu sefer o geçti. Sonra da, "Bu beni geçmenin karşılığı olsun" dedi.[113]
h) Yine Hz, Aişe şöyle anlatmaktadır.
Hz. Peygamber ben faayızlı olduğum halde bana su kabını getirir ve ben içtikten sonra mübarek ağzını tam ağzımın değdiği yere koyarak, suyu içerdi.
Ben kemiği elime alıp yerdim. Onu elimden alırdı ve ısırdığım yere ağzını koyarak o da oradan yerdi.[114]
[109] Müslim, 4/178, 179
[110] Tirmizi, 2/204, Müsncd-i Ahmeri, 2/250, 472
[111] Buharı, Müslîm, Nesâı, Tayalasî, Müsned-i Ahmed,
[112] Ebu Davud, 2/305, Nesâî, Îşret'un-Nîsa, 1/75
[113] Humeydî, Ebu Davud, 1/403, Nesâî, îşret'un Nîsa, 74/1, İbn Mâce, 1/610
[114] Müslim, 1/168-169, Müsned-i Ahmed, 6/62 Nasıruddin Elbani, Hadîs-i Şeriflere Göre Evlenme Adabı, Arslan Yayınları: 84-90.
Allah'ın kadınlara helâl ettiği şeylerden onları martrum etmemek ve mümkün olduğu kadar onlarla iyi geçinmek vaciptir. Bu konuda birçok hadis vardır.
"En hayırlınız ailesine karşı en iyi olanınızdtr:. Ben aileme (iyi davranmak hususunda) en mu müstesnadır. Eğer böyle bir hareket yaparlarsa, yataklarınızı ayırın, olmazsa (hafifçe) dövebilirsiniz. Fakat size itaat ederlerse, sırf onlara kötülük yapmak için başka yollara tevessül etmeyin. İyi dilin ki sizin kadınlarınız üzerinde, kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin onların üzerinizdeki hakkınız, istemediğiniz kimselere yataklarını çiğnetmemeleri, evlerinize sokmamalarıdır. İyi bilin ki onların sizin üzerinizdeki hakları, kendilerine yiyecekleri ve giyecekleri hususunda- iyi davranmanız ve kolaylık göstermeniz[109]
"Hiç bir mümin erkek, mümin bir kadından nefet etmesin. Çünkü bir ahlakını beğenmese bile, diğer ıbir ahlâkını beğenir. [110]
Veda hutbesinde söylenilmiş olan şu mübarek sözlere iyice dikkat edilmelidir.
Kadınlarınıza iyi davranın. Çünkü onlar sizin yardîmeılarınızdır. Elinizde bundan başka bir hak yoktur. Ancak açıkça bir fuhuş(kötülük) yapmaları.
"Müminlerin iman bakımından en kâmili, ahlaken en iyi olanıdır. Müminlerin en hayırlısı hanımına en hayırlı
e) Hz. Aişe şöyle anlatmaktadır.
Bayram günü Habeşliler mescidde mızraklany-la oynarlarken Hz. Peygamber beni çağırdı ve onlara bakmak isteyip-istemediğimi sordu. Bakmak istediğimi söyleyince, beni arkasına çıkardı, onları görebilmem için başını eğdi ve omuzlarının üzerinden oynayanları seyrettim.
Hz. Peygamber "Ey Erfedeoğullan! Devam edin!..." diye bağırdı. Ben de doyuncaya kadar onları seyrettim. O gün onlar; "Ya Eba'l-Kasım! -Sen ne güzelsin..." diye bir şiir okudular.
Bir rivayete göre; "Usanıncaya kadar baktım. Hz. Peygamber bana "yeter mi?" diye sorunca da "evet" dedim. "Öyleyse gidebilirsin" diye buyurdu". Başka bir rivayete göre, "Obana "yeter mi?" diye sorunca, acele etmemesini söyledim. Bir süre sonra, tekrar 'yeter mi!' diye sordu. Ben yine acele etmemesini söyledim".
Hz. Aişe şöyle demiştir:
Onlara bakma meraklısı değildim. Fakat Hz. Peygamber'in diğer hanımlarının,genç ve güzel olduğumdan dolayı, Hz. Peygamber'in beni ne kadar sevdiğini ve benim onun yanında ne derece kıymetli olduğumu görmeleri hoşuma gidiyordu!
Eğlenceye düşkün bir hanımın hâlini artık siz takdir edin!
Hz.Aişe'nin naklettiğine göre, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
"Bunu yapmamın nedeni, yahudilerin dinimizde ne denli genişlik olduğunu bilmeleridir.[111]
d) Hz. Aişe'den şöyle rivayet edilmektedir:
Tebûk (veya Hayber) seferinden döndüğünde, Hz. Peygamber, Hz. Aişe'nin sofrasında yayılı bir örtü gördü. Rüzgâr perdeyi kaldırınca, Hz. Aişe'nin oyuncak bebekleri göründü. Hz. Peygamber; "EyAişe! Bunlar nedir?" diye sorunca, Hz. Aişe; "Kızlarım!" diye cevap verdi. Onların aralarında iki kanatlı bir at resmi bulunuyordu. Hz. Peygamber; "Aralarındagördüğüm bu şey nedir?" diye sorunca, Hz. Aişe, "Bu attır" dedi. Hz. Peygamber; "Busırtındakiler nedir?"dedi. Hz. Aişe de; "İki kanadıdır" diye cevap verdi. Hz. Peygamber; "Hiçatın kanadı olur mu?" diye sorunca Hz. Aişe, "Sen Hz. Süleyman'ın birkaç kanatlı bir atı olduğunu hiç duymadın mı!" dedi.
Hz. Aişe diyor ki, "Bu sözüm üzerine Hz. Peygamber, dişlerini görebileceğim kadar güldü.[112]
g) Hz. Aişe şöyle anlatmaktadır:
Hz. Peygamber ile sefere çıkmıştım ve daha o zamanlar gencecik bir kızdım. Hz. Peygamber ashabına, "Siz ilerleyin" diye emretti ve onlar ilerledikten sonra bana, "Haydi gel yarışalım" dedi. Yarıştık ve onu geçtim.
Başka bir defasında, yine birlikte sefere çıkmıştık. Ashaba uzaklaşmaları için emir verdi ve bana "Haydi gel yarışalım" dedi. Ben daha önceki yarışmamızı unutmuştum ve bir hayli de şişmanlamıştım. Kendisine "Ey Allah'ın Rasûlü! Bu durumda seninle nasıl yarışabilirim?" dedimse de, yarışmak için ısrar etti. Yarıştık ve bu sefer o geçti. Sonra da, "Bu beni geçmenin karşılığı olsun" dedi.[113]
h) Yine Hz, Aişe şöyle anlatmaktadır.
Hz. Peygamber ben faayızlı olduğum halde bana su kabını getirir ve ben içtikten sonra mübarek ağzını tam ağzımın değdiği yere koyarak, suyu içerdi.
Ben kemiği elime alıp yerdim. Onu elimden alırdı ve ısırdığım yere ağzını koyarak o da oradan yerdi.[114]
[109] Müslim, 4/178, 179
[110] Tirmizi, 2/204, Müsncd-i Ahmeri, 2/250, 472
[111] Buharı, Müslîm, Nesâı, Tayalasî, Müsned-i Ahmed,
[112] Ebu Davud, 2/305, Nesâî, Îşret'un-Nîsa, 1/75
[113] Humeydî, Ebu Davud, 1/403, Nesâî, îşret'un Nîsa, 74/1, İbn Mâce, 1/610
[114] Müslim, 1/168-169, Müsned-i Ahmed, 6/62 Nasıruddin Elbani, Hadîs-i Şeriflere Göre Evlenme Adabı, Arslan Yayınları: 84-90.