saniyenur
Sat 4 August 2012, 09:32 am GMT +0200
Kadınların Yükselen Değeri
Kadının ve erkeğin evlilik anlaşmasında eşit ortaklar olduğu ve hayatta başarı için eşit görevleri olduğu anlayışını insanlığa Hz. Muhammad vermiştir. İnsanlık daha bu yüzyılda kadın ve erkeğin eşit rolleri olduğunu kabul etmiş ve hayatta kadına gerçek yerini vermiştir. Yine de kadın her sahada gerçek yerini tam alamamıştır. Meselâ ekonomik haklarını elde etmek için hâlâ mücadele İçindedir. Kadının siyasî ve hukukî haklan tamamen yerleşmiş ve dünyanın her yerinde toplumun eşit bir mensubu olarak kabul edilmiştir. Fakat kadın hâlâ ya kendisi tarafından ya da bencil, zengin ve zevk düşkünü erkekler tarafından şehvet ve eğlence vasıtası olarak istismar edilmektedir.
Kadının hayattaki eşit ortaklığını ihtiva eden evrensel görüş Hz. Muhammed'in getirdiği mirastır. İnsanlık tarihinin tamamı kadının hiçbir zaman erkeklerle eşit muamele görmediğinin delilidir. Hz. İbrahim'in evinde kadın gerçek yerini bulmuş, fakat sonraki kuşaklar günlük hayatta bu anlayışı devam ettirememişlerdir. Yahudiler ve hıristiyanlar bu hususta başlıca bozguncu nesil olmuşlardır. Kutsal kitapların bu öğretisini bazı sosyal ve ekonomik çıkarlar uğruna gözardı etmişlerdir. Hz. İsmail'in evinde, kutsal metinlerde yazıldığı gibi, kadının toplumdaki gerçek statüsü kendine verilmiştir. Bu hayat felsefesinin gerçek kurucularının kim olduğu bilinmeksizin bugün tüm dünyada kabul edilmiştir.