- Kadınların camiye gitmesi

Adsense kodları


Kadınların camiye gitmesi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sumeyye
Wed 12 January 2011, 06:21 pm GMT +0200
Kadınların Camiye Gitmesi     
               
 

309. Aişe (r.a.) rivayet ediyor:

Eğer Resûlullah kadınların bizim gördüğümüz bu günkü halini görse idi, İsrâiloğullarının kadınları mescide gitmek­ten alıkonduğu gibi, o da kadınların mescide gitmelerini ya­saklardı.[996]

 

İzah


 

Hadis, Mu'cemü'l-Evsat'da, "Kendisinden sonra kadınların neler ihdas ettiğini görse idi" şeklindedir.

Camide cemaatle namaz kılmak, gerek Peygamberimiz tara­fından gerekse âlimler tarafından teşvik edilmiştir. Hatta Hanefi mezhebine göre cemaatle namaz vacip derecesinde sünnet-i müekkededir. Fakat cemaatle namazın, camiye devamın teşvik edil­mesi erkekler içindir, kadınlar için böyle bir teşvik yoktur. Yüce Allah erkeklerin cemaatla kıldıkları namaza daha çok sevap ya­zarken, kadınların evlerinin bir köşesinde tek başlarına kıldıkları namaza daha çok sevap yazmaktadır. Peygamberimiz bir hadisle­rinde bu gerçeği şöyle ifâde eder:

"Kadının evinin içinde kıldığı namaz, evinin avlusunda kıldı­ğı namazdan daha sevaplıdır. Evinin avlusunda kıldığı namaz mescitte kıldığı namazdan daha sevaptır. Evleri onlar için daha hayırlıdır."[997]

Bununla beraber Peygamberimiz kadınların camiye gitmelerini bütün bütün yasaklamamış, kadınlar daha az sevabı çok sevaba tercih ederlerse, erkeklere onların camiye gitmelerine müsaade et­meleri tavsiyesinde bulunmuştur. Bununla ilgili bir hadis şu me­aldedir:

"Hanımlarınız mescitlere gitmek için sizden izin istediklerinde onları mescidlere gitmekten menetmeyiniz."

Nitekim Peygamber­imiz hayatta iken kadınlar camiye devam etmişler, erkeklerin arkasında namaz kılmışlardır.

Fakat Peygamberimizin vefatından bir müddet sonra, kadın­ların giyim kuşamda aşırı gitmeleri sebebiyle Sahabîler hanım­larını mescidlere göndermemişlerdir. Öyle ki, hanımların giyim kuşamlarında gösterdikleri aşırılıklar Hz. Âişe'nin yukarıdaki sö­zü söylemesine sebep olmuştur.

Hz. Aişe'nin bu sözünden hareketle âlimlerin ekseriyeti ka­dınların camiye gitmelerinin mekruh olduğunu söylemişlerdir.[998]

Bizim kanaatimize göre, kadının camiye gitmediği gibi soka­ğa da çıkmadığı, evinde oturduğu günlerin şartlarına göre veril­miş bir fetvayı, günümüzde de devam ettirmek uygun değildir. Çünkü günümüzde kadınlar eskisi gibi evlerinde oturmuyorlar, alışverişe çıkıyorlar, eş dost ziyaretine gidiyorlar. Böyle iken ka­dının tesettüre ve İslâmiyetin vakar ve ciddiyetine uymak şartıyla camiye gitmelerinin mekruh olduğunu söylemek doğru değildir. Âlimler o fetvayı verdiklerinde kadınlar beylerinden İslâmî bilgileri öğreniyorlardı. Günümüzde ise erkekler maalesef bu vazifele­rini yapamıyorlar, zaten çoğunluk itibarıyla kendileri de dînî bil­giden mahrumlar. Böyle olunca kadınların tesettüre uymak, his­sedilen koku sürünmemek, gidip gelirken vakar ve ciddiyetlerini korumak, cami içerisinde yüksek sesle konuşmamak şartıyla, bil­hassa namaz öncesinde vaaz ve nasihat yapılan teravih namazı

için camiye gitmelerinde dînen hiç bir mahzur yoktur. Bunu de­mekle gerçi sonraki âlimlerin kendi şartlarında verdikleri fetvalara ters düşüyoruz, fakat Peygamberimizin Asr-ı Saadette verdiği fet­vaya dönmüş oluyoruz. Bizce bu konuda bilhassa günümüzde Peygamberimizin verdiği ruhsatın esas alınması kadınları rahatlat­acaktır. Çünkü âlimlerin "Kadınların camiye gitmeleri mekruhtur" şeklindeki fetvaları bilindiği halde, Türkiye'nin hemen her yerin­de kadınlar teravih namazı için camiye gitmektedirler. Kaldı ki hemen her yerde kadınların namaz kılacağı yer, çoğu yerde giriş kapısı dahi erkeklerden ayrılmıştır. Bütün bunlar göz önünde bu­lundurulunca, âlimlerin kendi devir ve şartlarınde içtihad ederek verdikleri fetvayı değişen günümüz şartlarında da vermenin, Pey­gamberimizin ruhsatını yok saymanın Kıyamete kadar geçerli olacak İslâmiyetin ruhuna uymayacağı kanaatindeyiz. Madem ka­dınların evlerinde kıldıkları namazın daha hayırlı olduğuna dikkat çeken Sevgili Peygamberimiz, buna rağmen camiye gitmek için izin isteyen kadınlara bu iznin verilmesini tavsiye ediyor, öyle ise günümüz şartlarında âlimlerin içtihadı olan "Kadınların camiye gitmelerinin mekruh olduğu fetvasını" bırakarak, Peygamberimi­zin ruhsatına dönülmesinin daha doğru olacağını düşünüyoruz.

Hz. Âişe'nin "Eğer Resûlullah kadınların bu günkü halini gör­se idi" şeklindeki sözünü de bir tepki ifâdesi olarak değerendiriyoruz. Çünkü Resûlullahın bu hükmü dinin bir hükmüdür. O kendiliğinden dinî hüküm koymaz. Ona vahyedilmiş, o da sadece bunu tebliğ etmiştir. Resûlullaha (s.a.v.) kadınların camiye gitme ruhsatını vahyeden de o günü de, bugünü de çok iyi biliyordu. Ve kıyamete kadar kadınların ne gibi değişikliğe uğrayacaklarını da biliyordu.

Evet, Sahabîlerden Hz. Ömer'in oğlu Abdullah'ın, kendi oğ­luyla arasında geçen bir konuşma ile konuyu bağlayalım:

Bir defasında Abdullah bin Ömer (r.a.), "Peygamber (s.a.v.),

"Gece kadınların camiye gitmelerine izin verin" buyurdu" demişti.

Oğlu, kadınların giyim kuşamlarını ve laubaliliklerini düşünerek "Vallahi izin vermeyiz" dedi.

Abdullah bin Ömer (r.a.) oğluna çıkıştı ve şöyle dedi:

"Allah senin hayrını versin. Ben 'Resûlullah buyurdu' diyo­rum. Sen, 'İzin vermeyeceğiz' diyorsun."[999]

Hz. Abdullan bu sözle Resûlullahın müsaadesine olan bağlılı­ğını ifâde etmişti.[1000]

 

Peygamberimiz Kimlere Şefaat Edecek
 

310. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:

"Şefaatim kıyamet gününde ümmetimin büyük günah işleyenleri için olacaktır."[1001]

 

İzah

 

Hadisin Tirmizi'deki rivayetinde, "Büyük günah ehli olmaya­nın şefaate ne ihtiyacı var?" ilâvesi vardır.

Şefaat, mahşer gününde Allah'ın izin vermesiyle Allah'ın emirlerini yerine getiren mü'minlerin daha yüksek derecelere yük­selmesi, bâzı günahkarların affedilmesi için başta Peygamberimiz olmak üzere diğer peygamberlerin ve sâlih kulların Allah'tan is­tekte bulunmaları, Ona duâ etmeleridir. Konu ile ilgili pekçok âyet vardır. Meselâ bu âyetlerden birisi şudur:

"İzin verdiğinden başka hiç kimsenin şefaati Onun huzurunda bir fayda vermez. Nihayet kalplerinden korku giderilince, şefaat bekleyenler şefaat edeceklere 'Rabbiniz ne buyurdu?' diye sorar­lar; onlar da 'Hakkı buyurdu ve şefaat izni verdi' derler."[1002]

Şefaat hakkında birçok da hadis vardır. Peygamberimiz bu ha­dislerinde ümmetinden büyük günah işleyenlere şefaat edeceğini , bildirmiştir. Ancak Resûlullahın şefaati sadece büyük günah, işle­yenlere mahsus değildir. Nitekim bir hadiste,

"İnşaallah ümme­timden Allah'a şirk koşmamış olarak vefat eden herkes benim bu şefaatime nail olacaktır" buyurularak bu gerçek ifâde edilmiştir.[1003]

Fıkh-ı Ekber Şerhi'nde de bu konu ile ilgili olarak şöyle deni­lin

"Şefaat yalnız büyük günah işleyenlere mahsus değildir. Hz. Peygamber (a.s.) bütün ümmetin bütün sıkıntılarını gidericidir ve rahmet peygamberidir. Hz. Peygamberin çeşitli şekillerde şefaat edeceği sabittir."[1004]

Evet, Peygamberimiz çeşitli hadislerinde Sahabîlerine dil uza­tanlara, zâlim ve katı yürekli idarecilere, dinde aşırılığa kaçan ve zorlama teville dinden çıkan kimsenin dışında herkese şefaat ede­ceğini bildirmiştir.[1005]

Yine çeşitli hadislerinde Ehl-i Beytini sevenlere,[1006] kendisine çok salavat getirenlere, başkalarına ulaştırmak üzere kırk hadis ezberleyip onunla amel edenlere[1007], gönülden "Lâilâhe illallah" di­yenlere[1008] şefaat edeceğini de bildirmiştir. Ayrıca Cennet ehlinin derecesini yükseltmek için de şefaat edecektir.

Tafsilat için Bediüzzaman'ın Görüşleri Işığında Ölümden Sonra Diriliş isimli eserimizin 275-282. sayfalarına bakılabilir. [1009]   

 

Allah Rızâsı İçin Oruç Tutmak
 

311. Ebu'd-Derdâ (r.a.) rivayet ediyor:

"Kim Allah yolunda bir gün oruç tutarsa, Allah onunla Cehennem arasında gökle yer arası kadar bir hendek mey­dana getirir."[1010]

 

Her Yetkili, Yetkisinde  Bulunanlardan Sorumludur
 

312. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:

"Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden sorumlu­sunuz. İdareci emri altındaki insanların çobanıdır ve onlar­dan mes'uldür. Kişi ehlinin çobanıdır; hanımından ve eli altındakilerden sorumludur. Kadın kocasının haklarının çoba­nıdır; evinden ve çocuklarından mes'uldür. Köle efendisi­nin çobanıdır ve onun malından mes'uldür. Hepiniz çoban­sınız ve güttüklerinizden sorumlusunuz. Öyle ise Mahşer gününde çekileceğiniz sorgu için cevap hazırlayın."

Sahabîler, "Yâ Resûlallah, cevâbı nedir?" diye sordular. Resûlullah (s.a.v.),

"Salih ameller işlemek" buyurdu.[1011]

 

İzah

 

Zikrettiğimiz kaynaklarda hadisin bir kısmı yer alır. Ancak şöyle bir ilâve de vardır:

"Kişi babasının malının çobanıdır, o da sürüsünden mes'uldür."

Ebû Hüreyre'nin (r.a.) şu rivayeti bu hadisi tamamlar:

"Her çoban kıyamet günü hesaba çekilecektir: Sürüsüne Al­lah'ın emrini tatbik etti mi, yoksa etmedi mi? diye. "[1012]

Çoban diye tercüme ettiğimiz kelime, hadiste "koruması için bir şeyler emânet edilmiş güvenilir kimse" mânâsında kullanıl­mıştır.

İdarecinin çobanlığı râîyetini görüp gözetmek, adaletli olmak, Allah'ın hükümlerini uygulamaktır. Erkeğin çobanlığı ailesinin haklarına riâyet etmek, onlara yedirmek, giydirmek Allah'ın em­rettiği sorumlulukları yerine getirmektir. Kadının çobanlığı, beyi­nin namusunu, malını korumak, evin, çocukların işlerini yap­maktır. Hizmetçinin çobanlığı eli altındaki şeyleri korumak, vazi­fesini layıkıyla yapmaktır.

Bâzıları hadiste geçen "Hepiniz çobansınız, hepiniz sürünüz­den mes'ulsünüz" şeklindeki umumî ifâdenin bekârları da çobanlar arasına dâhil ettiğine dikkat çekmişlerdir. Bununla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaparlar:

"Böyle birisi de azaları üzerinde çobandır, fiil, söz ve itikat nevinden emredileni yapmaları, yasaklananları da terk etmeleri meselesinde insanın azaları, kuvveleri, hisleri kişinin sürüsü hükmündedir."[1013]




[996] Mu'cemü'l-Evsat, 7:416 (6809.) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/413.

[997] Ebû Dâvud. Salat: 53.

[998] Mecmâü'l-Enhur, 1:109: Reddü'l-Muhtar, 1:380.

[999] Tirmizî, Salat: 400.

[1000] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/413-416.

[1001] Tirmizî, Kıyamet: 12; Ebû Dâvud, Sünnet: 23; İbni Mâce, Zühd: 37. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/416.

[1002] Sebe: 34/23.

[1003] Tirmizî, Daavât: 131; Müslim, İman: 334.

[1004] Fıkh-ı Ekber Şerhi, s. 232.

[1005] Câmiü's'Sagîr, 4:163, 208.

[1006] Câmiü's-Sagîr, 4:161.

[1007] Tirmizî, Salat: 362, Vitir: 22.

[1008] Câmiü's-Sagîr, 6:118.

[1009] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/416.

[1010] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/418.

[1011] Buhari, Ahkam: 1, Cuma: 11, İstikraz: 20, Itk: 17; Nikâh: 81, 90; Müslim, İmaret: 20; Tirmizî, Cihad: 27; Ebâ Dâvud, İmaret: 1. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/418-419.

[1012] Mu'cemü'l-Evsat, 5:478 (4913.)

[1013] Külüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, 6:421. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/419-420.


ceren
Fri 9 June 2017, 03:29 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm.Rabbim bizleri islamın ışığında ,peygamber efendimizin öğütlerine tabi kalıp onun sünnetlerine tabi yaşayan kullardan eylesin inşallah....

Sevgi.
Fri 9 June 2017, 06:55 pm GMT +0200
Ve aleykümselam kadınların ibadet yeri evi olmalıdır ancak bazı zamanlarda camiyede gidebilirler inşaAllah

ceren
Sat 15 June 2019, 02:41 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm. Rabbım razı olsun bilgilerden kardeşim...

Bilal2009
Sun 16 June 2019, 02:06 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun