- Kadınlarımızdan fazîlet örnekleri

Adsense kodları


Kadınlarımızdan fazîlet örnekleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sumeyye
Tue 24 August 2010, 11:51 am GMT +0200
Kadınlarımızdan Fazîlet Örnekleri:


Târih boyunca kadın, gerek âilesine ve gerekse İslâm’a hizmet etmekte büyük bir fedâkârlık sembolü olmuştur Bu fazîlet timsâli kadınlarımızın gönül iklîminden bir hisse nasîb olması ümîdiyle, kendilerinden bir kaç misâl vermek herhalde yerinde olacaktır

Hz Fâtımatü’z-Zehrâ (ranhâ):

İbn-i Abbas (ra), rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfde şöyle anlatıyor:

"Hz Hasan ve Hz Hüseyin (r anhümâ), küçükken hastalanmışlardı Peygamber (sav) Efendimiz, ashâb-ı kirâmdan bir kaç kişi ile torunlarını ziyârete gittiler Bu esnâda ziyâretçilerin bazıları, Hz Ali (ra)’a:

-Yâ Alî, çocukların için bir nezir yapmak istemez misin? dediler

Hz Alî ve Hz Fâtımâ (ranhümâ) da, Allâh (cc)’ın rızâsını taleb ve O’na şükretmek ve çocuklarının şifâ bulmasını Cenâb-ı Hakk’dan niyâz etmek üzere üç gün oruç tutmayı nezir ettiler

Derken çocukları hastalıktan kurtuldular Bunlar da oruçlarını tutmaya niyet edip oruca başladılar Fakat iftar için yiyecekleri yoktu

Hz Alî (ra), Hayberli Şem’un isminde bir yahûdîden üç gün iftar edebilmek için ödünç olarak üç çömlek arpa aldı Hz Fâtıma (r anha), arpanın bir çömleğini öğütüp kendi âdetleri kadar, yâni beş tanecik ekmek yaptı Akşam olup iftarı bekliyorlardı O sırada bir fakir miskin gelip:

"Es-selâmü aleyküm Yâ Muhammed ehl-i beyti!

Ben müslüman bir fakîrim Beni doyurunuz ki, Allâh sizleri cennet sofraları ile doyursun" dedi

Onlar da derhal sofralarındaki ekmekleri, bu fakir miskine ikrâm ettiler Ve Hz Alî (ra), Hz Fâtımâ (r anha)’ya hitâben:

"Ey insanların en hayırlısının kızı! Ey îmân ve şerefin kemâline sâhib olan Fâtımâ!

Görüyorsun, ciğerler paralayıcı hâliyle kapıda duran şu miskin, açlığını bizlere arzederken, hâl lisânıyla da Allâh’a nâz ve niyâz etmektedir" dedi

Hz Fâtımâ (r anha) ise, Hz Alî (ra)’a şöyle cevâb verdi:

"Ey amcamoğlu!

Emrinize âmâdeyim Gerçi o miskini hoşnûd edecek ve memnûn kılacak bir şeye sâhib değilim Fakat umarım ki, aç bir kimseyi doyurmak sûretiyle, hayırlı insanlardan sayılıp cennete girer ve şefâate ererim"

Böylece hepsi de bir lokma almadan, sofralarındaki ekmekleri fakir miskine verdiler, kendileri de su ile iftar ettiler

Ertesi gün, oruçlarına devam ettiler Fâtımâ (ranha), o gün de, arpanın ikinci çömleğini ekmek yaptı Akşam yaklaşınca, ekmeği sofraya koydular İftarı beklemeye başladılar Derken kapıya bir yetîm geldi:

"Es-selâmü aleyküm Yâ Muhammed ehl-i beyti!

Ben muhâcir çocuklarından bir yetîmim Babam Akabe Harbi’nde şehîd oldu Beni doyurunuz, ne olur beni doyurunuz! Allâh da sizleri cennet taamlarıyla doyurur" dedi

Onlar da, ekmeklerini bu yetîme ikrâm ettiler ve yine suyla iftâr ederek o akşam da aç yattılar

Ertesi günü Fâtımâ (ranha), üçüncü çömlekteki arpayı ekmek yaptı Akşam olunca yine sofrayı önlerine koydukları sırada, bu sefer de kapıya fakir bir esir geldi Ve:

"Es-selâmü aleyküm Yâ Muhammed ehl-i beyti!

Ben esirlerden biriyim Bana ikrâm ediniz Allâh da sizlere cennet taamlarından ikrâm etsin!" dedi

Bunlar da, sofralarındaki yiyeceği, bu sefer de esire ikrâm ettiler Tekrar suyla iftâr etmek zorunda kaldılar

Onların bu fedâkârâne ikrâmları üzerine, Cenâb-ı Hakk, kendilerini Kur’ân-ı Kerîm’in şu âyet-i kerîmesiyle takdir ve taltif etti, fazîletli kıldı:

"Hakîkî mü’minler, Allâh’a olan muhabbetlerinden dolayı, kendi yiyeceklerini miskîne, yetîme ve esîre ikrâm ederler" (227), (228)


 

sumeyye
Tue 24 August 2010, 11:52 am GMT +0200
Nesîbe Hatun (ranhâ):

Nesîbe Hatun, Kâ’b’ın kızı ve ensârdan Zeyd b Âsım’ın hanımıdır Uhud harbine kocası ve iki oğluyla berâber katılan İslâm’ın bu mücâhide kadını, kahramanlıkta herkesi hayretler içinde bırakmıştı Hattâ Rasûlullâh (sav) Efendimiz’in üzerine hücûm eden fedâîlerden bir süvârînin ayağını kılıçla ikiye ayırdı ve atından aşağı düşürüp öldürdü Kendisi de birkaç yerinden yaralanıp her tarafı kana boyandığı halde, kocasını ve çocuklarını harbe teşvik ediyordu

Bu sırada Kureyş’in azılı meşhûrlarından İbn-i Kamie;

"Bana gösteriniz; ya o, ya ben!" diyerek bizzat Rasûlullâh (sav) Efendimiz’e saldırmıştı

Bunun üzerine Nesîbe Hatun, hemen yetişti Ve İbn-i Kamie’ye üç kere kılıç çaldı Fakat kestiremedi Çünkü İbn-i Kamie’nin üzerinde iki zırhı vardı İbn-i Kamie ise, kılıçla Nesîbe Hatun’u omuzundan yaraladı

Düşman, her ne taraftan Rasûlullâh (sav)’in üzerine hücûm etse, Nesîbe Hatun, hemen kocası ve oğulları ile birlikte yetişip müdâfaa ederdi

Hz Peygamber (sav), O’nun hakkında şöyle buyurur:

"Uhud gününde, sağa sola her baktığımda Ümm-i Ümâre’yi (Nesîbe Hatun’u) yanımda savaşır gördüm" (229)

Yine bu fedâkârâne hizmetlerinden dolayı, Rasûl-i Ekrem (sav) Efendimiz, bu mübârek âile hakkında:

"Yâ Rab!

Bunları bana cennette refîk eyle!" (230) diye duâ buyurdular

Cenâb-ı Hakk; bizleri de bu mücâhide ve kahraman vâlidemizin hürmetine cennette Habîb-i Kibriyâsı’yla refîk eylesin!

Âmîn!

sumeyye
Tue 24 August 2010, 11:52 am GMT +0200
Şâire Hansa Hatun (ranhâ):

Hz Peygamber (sav) Efendimiz zamanında, Amr’ın kızı meşhûr şâire Hansa, çok güzel kahramanlık şiirleri söylerdi Müslüman olduktan sonra, İslâm onu, üstün bir ferâgât ve fedâkârlık timsâli yapmış ve îmânda kemâle erdirmişti Dört çocuğu Kadisiye Harbi’nde şehîd olduğu halde, cesâret ve sebâtında aslâ bir sarsılma olmamıştı Aynı İslâmî şuûrunu muhâfaza ederek şehîd anası olmanın verdiği tesellî, ona evlâd acısını bile unutturmuştu

Şâire Hansa, muhârebe meydanına giderek çocuklarını şu târihî sözleriyle coşturmuştur:

"Benim kahraman evlâdlarım,

Yemin ederim ki, siz aynı ananın ve aynı babanın çocuklarısınız Ben kocama ihânet etmiş bir kadın olmadığım gibi, babanız da mâzîsi lekeli bir insan değildir Hem de ben, zorla değil de kendi isteğimle İslâm’ı kabûl ettim Ve yine kendi arzumla hicret ettim Sizler işte böyle tertemiz bir mâzîye sâhipsiniz

Sizden; gireceğiniz savaşta bu asâletinize uygun bir cesâret ve celâdet bekliyorum Dîn düşmanlarına ilk hücûm eden sizler olmalısınız Sizlerin arkada değil, dâimâ en ön safta çarpıştığınızı görmeliyim Çünkü bu harp, eski savaşlarımız gibi âdî menfaatler uğruna yapılan çapulculuk ve yapmacılık hareketi değildir Elleriyle yaptıkları putlara tapan, kız çocuklarını diri diri gömecek kadar vahşete devam eden putperestlere, doğruyu ve hakkı gösterme hareketidir Kısaca bu cihâdda emir Allâh’dan, kumanda da Rasûlullâh (sav)’dendir

Başka söze ne hâcet!"

Bu sözlerden sonra çocuklarını ayrı ayrı kucaklayan şâire Hansa, ilâve ederek diyor ki:

"Ya İslâm’ın zafer bayrağını Kadisiye’de dalgalandıracaksınız; yahut da dîn uğruna cihâd ederek şehîd olduğunuzu duyacağım!"

Bir annenin evlâdlarına karşı böyle kahramanca konuşması, orada bulunan diğer mücâhidleri de coşturuyor ve Kadisiye’de İslâm’ın zafer bayrağının dalgalanmasına sebep oluyordu

Nitekim öyle de olmuştur Hasta yatağında yatarken dört oğlunun da şehâdet haberi getirilince:

"Yâni ben, şehîd anası mı oldum şimdi?" diye soruyor

"Evet" diyorlar, "Hem de dört şehîd anası"

Tekrar soruyor:

"Zafer kimlerde?"

"Zafer, müslümanlarda Şimdi Kadisiye’de İslâm’ın bayrağı dalgalanıyor!" diyorlar

"İslâm’ın bir zaferi için dört oğlum da fedâ olsun!" diyen Hansa Hatun, ellerini kaldırarak şöyle yalvarıyor:

"Yâ Rabbî!

Bana emânet ettiğin dört kahramanı yine senin dînin uğrunda fedâ etmiş bulunuyorum Artık beni şehîd anaları defterine kaydeyle! Benim için şehîd anası olmak kâfî ikrâmdır Bunu benden esirgeme!"

Her ne zaman Hansa Hatun’dan söz edilse Rasûlullâh (sav) Efendimiz, O’nun için:

"Örnek bir İslâm kadını" buyururlardı (231)

 

sumeyye
Tue 24 August 2010, 11:53 am GMT +0200
Îmân Kal’ası Mâşite Hâtun :



Firavun’un sarayında Mâşite Hatun nâmında bir kadın vardı Bu kadıncağız, Allâh’ın birliğine îmân ettiği için, dâimâ "Allâh birdir" zikrini tekrar ederdi Birgün Firavun’un kızı, bunu işitmiş ve keyfiyeti babasına bildirmişti

Bunu haber alan Firavun, öfkelenerek Mâşite Hatun’u çağırmış, bu inancından vazgeçirmek için hayli uğraşmıştı Tesir etmeyince, ihtirâsı uğruna hayli işkenceleri bu kadın üzerinde icrâ ettirdiyse de, kadıncağız dîni uğruna tâviz vermiyor, "Allâh birdir" sözünü tekrar ediyordu

Bu durum karşısında zâlim Firavun’un kini ve öfkesi artıyordu Mâşite Hatun ise, îmânda sebât ederek:

"Benim ilâhım tekdir O da Allâh Teâlâ’dır Zâten O’ndan gayrı ilâh yok" diyordu

Kadıncağızın, üç-beş yaşlarında bir kızı, bir oğlu, bir de üç aylık mâsum bir yavrusu vardı Firavun, gadabını teskin edemeyerek intikâm almak istiyordu Önce kız çocuğunu anasının yanına getirip:

"Ey Mâşite! Bana, sen Tanrı’sın de; yoksa bu kızın kanlar içinde ölecektir" diye haykırdı

Mâşite Hatun, Firavun’un merhametsiz bir zâlim olduğunu biliyordu Ve nitekim o mâsum yavrucağızın boğazına bıçağı dayadı ve mel’ûnâne kin dolu bayağı bir tehevvürle kızcağızın boğazını kesti Bu elîm manzarayı gören îmân kal’ası Mâşite Hatun, vakar içinde Rabb’ısına teslîm olmuş, îmânına zerre kadar halel gelmemişti Yalnız , "Allâh birdir" sözünü tekrar ediyordu Firavun’un öfkesi artmış, ne yapacağını bilmiyordu Bu sefer adamlarına dedi ki:

"O üç aylık çocuğu bana getirin!"

Ardından kızgın bir fırın yakmalarını emretti Bir taraftan Mâşite Hatun’a şöyle bağırdı:

"Şimdi de benim Tanrılığımı tasdik etmez isen, bu bebeğini fırında cayır cayır yakacağım; kızının âkıbetinin ne olduğunu biliyorsun Gel inâd etme de, beni dinle!"

Kâfir, bebeği yakmakta kararlı idi Zâlim, bebeği aldı Fırındaki kaynar su dolu bakır kazana yaklaştı Bu sırada Mâşite Hatun:

"Kalbimden onu tasdik etmediğim halde, dediğine evet demekte îmân bakımından bir sakınca yok!" diye düşündü

Fakat buna da içi râzı olmuyordu O böyle üzüntü içinde iken, gaddar ve zâlim Firavun, yavrucağı kazana atıp onun da bu şekilde ölümüne sebep oldu

Annenin kederi son dereceyi bulduğunda bebek o an dile gelerek, Cenâb-ı Hakk’ın izniyle annesine şöyle seslendi:

"Anneciğim!

İçinden geçeni sakın söyleme! Biraz daha sabredersen, ferâha kavuşacaksın Cennete girmemize pek az bir zaman kaldı Firavun’un dediğini sakın söylemeyesin Ablamla ben, şu anda cennetteyiz Senin de cennete gelmeni dört gözle beklemekteyiz"

Yavrusunun bu sözleri Mâşite Hatun’u rahatlattı Kederi ve hüznü sevince döndü Aynı zamanda kendisine, cennetteki makâmı gösterildi O da,bir an evvel yerine kavuşmak arzu ediyordu Zâten binbir türlü hakâret ve ızdıraplara karşı vücûdu zayıf düşmüş, iyice yıpranmıştı Sonunda o da yavruları gibi şehîden âhırete intikâl etmiş, Allâh Teâlâ’nın rızâsına nâil olmuş, hem cennete, hem de yavrularına kavuşmuştu (232)

 

sumeyye
Tue 24 August 2010, 11:53 am GMT +0200
Râbiatü’l-Adeviyye:



Tâbiînden olup Süfyân-ı Sevrî (ks) ve Hasan-ı Basrî Hazretleri ile aynı asırda yaşamış büyük bir veliyye hanımdır

Gönlü aşk-ı ilâhî ile dopdoluydu Gözü devamlı yaşlıydı:

"Bizim istiğfârımız yeni bir istiğfâra muhtaçtır" derdi

Geceleri kâim (huzûr-i ilâhîde ibâdet hâlinde), gündüzleri sâim (oruçlu) idi

Birgün ona:

"Kul, ne zaman rızâ makâmına ulaşmış olur?" diye sordular

O da:

"Başa gelecek musîbetler, kişiyi ni’metler gibi sevindirecek olursa" şeklinde cevap verdi

O’nun en meşhûr bir duâsı da şudur:

"Yâ Rabbî!

Sana cennetin için ibâdet ediyorsam, beni cennetine koyma! Eğer sana cehenneminden korktuğum için ibâdet ediyorsam, beni cehenneminden çıkarma! Eğer sana senin rızân için ibâdet ediyorsam, beni cemâlini seyretmekten mahrûm etme!"

Cenâb-ı Hakk’dan; bu mübârek vâlidemizin duâsı hürmetine bizleri de cemâliyle müşerref kılmasını niyâz ederiz (233)


 

sumeyye
Tue 24 August 2010, 11:54 am GMT +0200
Bezm-i âlem Vâlide Sultan:



Sultan II Mahmûd’un hanımı ve Sultan Abdülmecîd’in annesidir Akıllı, tedbirli, şefkatli, cömert ve dînine bağlı bir hanımdı 1852 senesinde vefât etmiş, Sultan Mahmûd Han’ın türbesine defn olunmuştur

Bezm-i âlem Vâlide Sultan, fakir hastaların yatıp tedâvî edilmesi için yüz yataklı Vakıf Gurabâ Hastanesi’ni inşaallahâ ettirdi Ayrıca "Bezm-i âlem Vâlide Sultan Mektebi" (Bugünkü İstanbul Kız Lisesi) ve Beşiktaş’ta büyük bir çeşme, Yahyâ Efendi dergâh ve mescidine ilâveler ile Mekke-i Mükerreme ve Medîne-i Münevvere’de pek çok hayır hizmetlerinde bulundu Bu müesseselerin ayakta durmaları için de vakıflar te’sis etti

Ayrıca Bezm-i âlem Vâlide Sultan hakkında şöyle bir menkıbe anlatılır:

"Vâlide Sultan, yağmurlu bir havada faytonla saraya giderken bir su birikintisi içersinde boğulma tehlikesi ile başbaşa kalmış, çırpınmakta olan bir kedi yavrusu görür Hemen faytonu durdurur Ve titremekte olan kedi yavrusunu alır, üzerindeki suları elleriyle silerek ayaklarının arasına alır ve onu büyük bir anne şefkatiyle ısıtmaya çalışır Daha sonra saraya geldiklerinde kediyi güzelce doyurur ve ona gereken bütün ihtimâmı gösterir; böylece zavallı kediciğin ölümden kurtulmasına vesile olur

Vefâtından sonra sevenlerinden biri, kendisini rüyâsında görür Merakla sorar:

"Vâlide Sultanım, siz dünyâ hayâtında büyük hayır-hasenât sâhibi bir kimseydiniz Kimbilir Cenâb-ı Hakk, sizlere ne büyük ikrâm ve ihsânlarda bulunmuştur!"

Vâlide Sultan şöyle cevap verir:

"Evet, yaptığım bu hayır ve hasenâta karşılık Cenâb-ı Hakk, bana büyük ikrâmlarda bulundu Fakat asıl büyük ikrâmı, boğulmakta olan bir kedi yavrusuna gösterdiğim şefkat dolu hizmetimden dolayı bahşetti"

Ayrıca, Bezm-i âlem Vâlide Sultan’ın sık sık kullanmış olduğu mühründe kazınmış olan aşağıdaki ibâre, O’nun bu mânevî şahsiyetininin kaynağını ortaya koyan güzel bir örnektir:

"Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl,
Muhammed’siz muhabbetten ne hâsıl?
Zuhûrundan Bezm-i âlem oldu vâsıl!"

Cenâb-ı Hakk’dan; istikbâlin annelerine de, şefkat âbidesi Bezm-i âlem Vâlide Sultan’ın bu engin şefkatinden bir hisse nasîb etmesini dileriz (234)


ALINTIDIR

Hadice
Wed 1 June 2011, 06:25 pm GMT +0200

"Yâ Rabbî!

Sana cennetin için ibâdet ediyorsam, beni cennetine koyma! Eğer sana cehenneminden korktuğum için ibâdet ediyorsam, beni cehenneminden çıkarma! Eğer sana senin rızân için ibâdet ediyorsam, beni cemâlini seyretmekten mahrûm etme!"

Cenâb-ı Hakk’dan; bu mübârek vâlidemizin duâsı hürmetine bizleri de cemâliyle müşerref kılmasını niyâz ederiz (233)

Amin Amin Amin..Allah razı olsun kardeşim....

sen istersen
Mon 30 July 2012, 02:59 pm GMT +0200
"Hakîkî mü’minler, Allâh’a olan muhabbetlerinden dolayı, kendi yiyeceklerini miskîne, yetîme ve esîre ikrâm ederler" (227), (228)
İNFAK ne güzel bizlerde bu mertebelere gelelim rabbim amin.

sumeyye
Mon 30 July 2012, 03:03 pm GMT +0200
s.a.. ; değerli kardeşler dualariniza amin amin ecmain inşaallah..Rabbim c.c. örnek alabilmeyi nasip eylesin.

OlcaY8D
Thu 26 December 2013, 08:34 pm GMT +0200
onlar kutsaldır ve en önemliside cennet bütün annelerin ayakların altındadır...

Talhaycsr8D
Wed 8 January 2014, 04:09 pm GMT +0200
Anneler kutsaldır herşeyi yap ama annen üzme...

Kevšer
Sun 19 July 2015, 07:22 pm GMT +0200
Paylaşım için Rabbim Razı olsun.

ceren
Sun 19 July 2015, 07:31 pm GMT +0200
Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.Rabbim bizleri onun rızasını kazanan,İslama uygun bir kadın olan kullardan eylesin bizleri inşallah....

HALACAHAN
Sat 12 March 2016, 08:35 pm GMT +0200
Aleykum selam.. Allahim ne güzel fedakarlık örneği.. kendilerine yiyecek birşey kalmamasina rağmen ellerindeki ni ihtiyaç sahibine verecek kadar mükemmel bir erdemlik.. Kazandıkları müjde ise en güzeli.. Allahim bizleri de böyle duyarlı kullarindan eyle.. Allahim razi olsun

ikranur 7d
Sat 12 March 2016, 09:46 pm GMT +0200
selamun aleyküm.
çok güzel bir paylaşım olmuş. emeğinize sağlık. Rabbim inş onun rızasını alan kullarından eylesin.
Allah c.c. razı olsun.

Züleyha
Wed 23 September 2020, 01:18 am GMT +0200
Rabbim şefaatlerine nail eylesin inşallah selam ve dua ile